21 Ocak 2023 Cumartesi

YÖK'ÜN EN BÜYÜK GÜNAHI NE OLDU?

NEHİRLER TERSİNE AKITILMAZ Kİ...

Cahit UYANIK

Allah'ın işi midir bilinmez, Türkiye'de zengin petrol kaynakları bulunup bulunmadığı tartışmaları ile aynı gün bir petrol mühendisi banka soyarken öldürüldü. Orta yaşı geçkin ve orta sınıfa mensup, tahsil-terbiye görmüş bir aydının bile ağır ekonomik bunalım dönemlerinde pusulasının şaşabileceğini böylece öğrenmiş olduk. Belki İstanbul-Kazasker'de sıkılan birkaç el silah sosyal patlamaya yol açmadı ama sosyal patlama tehlikesinin çok yakınımızda olduğunu gösterdi. 

Meraklıları fotoğrafları dikkatle incelediğinde görmüştü ki, Arjantin'de birkaç ay önce yaşananlar da düpedüz bir orta sınıf isyanıydı. Marketleri yağmalayan insanların ayağında Nike ve Adidas marka ayakkabılar göze çarpıyordu. Birkaç ay önce fiyatı 80-100 dolar civarındaki ayakkabıyı satın alma gücüne sahip insanların, bir anda 'elde var sıfır' psikolojisi ve düşüncesiyle cam-çerçeve indirmesi orta sınıf ayaklanmasının göstergesiydi.

Türkiye yaşananlardan hiç ders almayan bir ülke. Yöneticiler, bıçak kemiğe dayanınca önlem almaya çalışıyorlar. Türkiye, bir petrol ülkesi mi? Tartışmalar muhtelif. Yalnız kesin olan bir şey var: Her yıl üniversiteden mezun ettiğimiz yüzlerce petrol mühendisini işsizliğe mahkum ediyoruz. Tıpkı ziraat mühendislerini, gazetecileri, iktisatçıları, eczacıları, hemşireleri, jeoloji mühendislerini, metalürji mühendislerini, maliyecileri işsizliğe mahkum ettiğimiz gibi... Türkiye'de yıllar önce Yüksek Öğretim Kurulu diye bir oluşuma gidildi. Güya bu kurul Türkiye'nin insan kaynağı ihtiyaçları ile öğretim sistemi arasında koptuğu iddia edilen bağı yeniden kuracaktı. 

Büyük bir öfke ve kinle göreve başlayan YÖK, düşünen veya düşünmeye aday herkesi kesti, biçti, işsizliğe mahkum etti. Kendi kafasına göre bir huzur ve sükun ortamı oluşturduktan sonra yerine oturdu ve semirmeye başladı. Şu anda YÖK, Türkiye'nin gerçeklerinden kopuk ve akademik eğitim hayatını yönlendirmekten aciz bir bürokrasi canavarına dönüşmüş vaziyette. Bu kurumdan ne sağcısı ne solcusu memnun. Çünkü YÖK, bir reaksiyon kurumu. 1980 sonrasında üniversite öğrencisi 'anarşist', üniversite hocası 'anarşist yetiştiricisi' olarak görülüyordu. İşte YÖK bu zihniyetin ürünü.

YÖK, kurduğu sistemle belki üniversite yıllarında etliye-sütlüye karışmayan kuşaklar yetiştirmeyi başardı. Ama bu kuşakların kendisi için en küçük değeri kalmamış üniversite diplomalarını ve şapkalarını önüne koyup bir şeyler yapmaya başlayacağını hiç hesaba katmadı. Hep üniversite diplomalı simitçi, ayakkabı boyacısı, çaycı, kokoreçci, köfteci olacak değil ya... Bazen maalesef banka soyan üniversite mezunları da görebiliyoruz. 

Doğanın kuralıdır, hiç bir güç nehirlerin akışını tersine çeviremez. Ama nehirlerin akışı yönlendirilebilir veya bir yerlerde biriktirilip potansiyel enerjisinden faydalanılabilir.

(Bu yazı 11 Mart 2002 tarihinde Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder