31 Mart 2025 Pazartesi

DPT'NİN 'KİT SORUNU' DEĞERLENDİRMESİ: KİT TABLOSU KAPKARA

Kendi yağıyla kavrulan KİT'ler  (Kamu İktisadi Teşebbüsleri) bile bu yıl zarar etti. Neden mi? DPT araştırması bu sorunun cevabını arıyor.

Cahit UYANIK 

Türkiye Özerkleştirme, Yeniden Yapılandırma ve Özelleştirme Kurumu (TÖYÖK), KİT Müsteşarlığı ve İnter- KİT gibi yeni kurumlaşmaların KİT'lerin gittikçe artan sorunlarına ne ölçüde çare oluşturacağı henüz meçhul. Ortada olan gerçek ise KİT'lerin zarar batağına her geçen gün daha kötü bir biçimde saplanmaları...

43 işletmeci KİT'ten 26'sı 1990 ve 1991 yılını zararla kapattı. Bu rakam 1989'da sadece 16 idi. Zarar eden işletmeci KİT  sayısındaki bu artış otomatikman global kar-zarar rakamlarına da yansıyor. İşletmeci KİT'ler 1989'u 1 trilyon 102 milyar lira karla kapatmıştı. Oysa 1990'da bilançolar 876 milyar lira zararı gösteriyordu. Geçen 1991 yılı ise başlı başına bir felaketti. Revize edilmiş rakamlara göre işletmeci KİT'lerin zararları 6,5 kat artarak 6 trilyon 633 trilyon liraya yükseldi.

Gerçekten de bir süre 'kendi yağlarında kavrulma'yı beceren, 'kar' gösteren bilançolar sunabilen KİT'lere son iki yılda ne oldu böyle...? Birden bire neden trilyonlarla zarar etmeye başladı..? Bu konuda ne yazık ki kapsamlı bir tahlile dayanan bir değerlendirme bulmak hiç de kolay değil. Ancak Devlet Planlama Teşkilatının (DPT) 1992 Yıllık Programında yapılan bir değerlendirme bu eksiği bir ölçüye kadar giderebiliyor. DPT'nin değerlendirmesine göre 'bugünkü sorunların kaynağı'nı toplu iş sözleşmelerinde aramak gerekiyor.  Planlama'ya göre, 'sendikaların yeniden güçlenmesi başlamasıyla' 1989'da imzalanan toplu iş sözleşmeleri işletmeci KİT'lerin üzerinde 'ağır bir maliyet baskısı' oluşturuyor. 

29 Mart 2025 Cumartesi

İŞ BANKASINA KAYYUM ATANMA SÖYLENTİSİNİ KİMLER ÇIKARIYOR?


İŞ BANKASI: KAYYUM SÖYLENTİSİNİ SADECE MAL VARLIĞI HAKKI VEREN KURUCU İNTİFA SENEDİ EDİNEREK KAR PAYI İSTEYENLER ÇIKARIYOR 



Türkiye İş Bankası sosyal medyada yer alan 'İş Bankası'na kayyum atanıyor' iddialarını yalanlayarak, bu söylentilerin kurucu intifa senetlerini edinen ve kar payı dağıtımı konusunda mahkemelik olunmuş bir grup tarafından çıkarıldığını bildirdi. İş Bankası, 1927 yılına kadar sınırlı sayıda çıkarılmış kurucu intifa senetlerinin sahibine sadece malvarlıksal hak tanırken genel kurula katılım, oy verme gibi haklar sağlamadığını ifade etti. Banka, Atatürk'e ait payların temettülerinin ise TDK ve TDK'ya ödendiğini vurguladı.  

Türkiye İş Bankası, sosyal medya mecralarında son dönemde Banka'nın itibar ve şöhretine kasteden, yatırımcıların karar ve davranışlarını etkilemeye yönelik spekülatif, aynı zamanda sermaye piyasası mevzuatı ve bankacılık mevzuatı tahtında da suç teşkil eden gerçek dışı beyan ve iddialara itibar edilmemesi gerektiğini bildirdi. 

İş Bankası'ndan yapılan açıklamada, Banka'nın kurucu intifa senetleri üzerinden Atatürk’ün vasiyetnamesinin ihlal edildiği, vasiyet yararlanıcısı olan kurumların bilerek zarara uğratıldığı ve Banka'nın hukuka aykırı davrandığı yönündeki maddi ve hukuki gerçeğe aykırı iddia ve söylemler nedeniyle hissedarlar, müşteriler, yerli ve yabancı yatırımcıların doğru olarak bilgilendirilmesi amacıyla basın açıklamasının yapılmasının uygun görüldüğü ifade edildi. Açıklamada şöyle devam edildi:


"Bankamız Esas Sözleşmesi’nin 22’inci maddesinde düzenlenmekte olan kurucu intifa senetleri hukuken pay senedi mahiyetinde olmayıp intifa senedi niteliğindedir. Kurucu intifa senetleri,  hukuken sermayede herhangi bir payı temsil etmemekte, sahibine genel kurula katılma hakkı, oy hakkı gibi pay sahipliği hakları bahşetmemekte, sadece mal varlıksal haklar sağlamaktadır. 


Nitekim Bankamız Esas Sözleşmesinin anılan maddesinde kuruluşta çıkarılacak hisse senetlerinden bir defada 100 adet alanlara bir adet kurucu intifa senedi verileceği ifade edilmektedir. Aynı madde, bu hakkın dört milyon sermayeye kadar mevcut olduğunu, sermayenin bundan fazla artırılması halinde kurucu intifa senedi verilmeyeceğini de düzenlemekte olup 1927 yılında sermayenin bu tutara ulaşmasından sonra artık kurucu intifa senedi verilmemiştir. 


Bankamızın 31.05.1991 tarihli Olağanüstü Genel Kurulunda o dönemdeki hissedarları tarafından alınan karar ile sermaye artırımına gidilmiş ve yasal mevzuat ile Yüksek Mahkeme içtihatlarına uygun bir şekilde Esas Sözleşmemizin 58 inci maddesinde değişiklik gerçekleştirilerek, kurucu intifa senedi sahiplerine dağıtılacak kar payı ödemeleri “ödenmiş sermayenin 250 Bin TL’lik bölümü” ile sınırlandırılmıştır. Anılan Esas Sözleşme değişikliği tescil de edilmek suretiyle Bankamız açısından hukuken uygulanmakla yükümlü olunan bir hüküm haline gelmiştir. Dolayısıyla ilgili tarihten itibaren yapılan kar dağıtımları, tescil edilmiş bu Esas Sözleşme değişikliği dikkate alınarak, Bankamızın tabi olduğu kanunen yetkili otoritelerin bilgisi ve denetiminde uygulanmıştır.  Kaldı ki kurucu intifa senedi sahipleri sermaye artışına iştirak etmediklerinden artırılmış sermayeden temettü almamaları hakkaniyete de uygun bir işlemdir. 


28 Mart 2025 Cuma

VERGİ YOLUYLA ŞİRKETLER KREDİ KULLANMAKTAN NASIL CAYDIRILIR?

KREDİ FAİZLERİ GİDER YAZILAMAYACAK 

Şirketlere sürpriz. 1994'te hazırlanan vergi yasasına göre 1997'den itibaren kredi faizlerinin yüzde 25'i gider yazilamayacak. Bakanlar Kurulu bu oranı yüzde 100'e kadar yükseltmeye yetkili.

Cahit UYANIK / Yaşar BAKAN

Refah Partili Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in geçen ay yaptığı konuşmada tepki toplayan pasajlardan birisi, 'kredi faizlerinin gider yazılamayacağı' yönündeki niyetti. Oysa 1994 yılında çıkarılan bir vergi yasasına göre Maliye Bakanlığının -sınırlandırılmış bir şekilde- kredi faizlerini gider yazdırmama yetkisi bulunuyordu. Bu konudaki düzenleme 1997 yılı başından itibaren 1996 yılı hesaplarını kapsayacak şekilde uygulanacak. Peki bu düzenlemenin ayrıntıları nasıl?

5 Nisan Kararları sonrasında DYP-SHP Hükümeti tarafından çıkarılan 4008 Sayılı Kanunla Gelir ve Kurumlar Vergisi yasalarında ciddi düzenlemeler yapılmıştı. Buna göre 1996 yılı başından itibaren imalat sanayisi, bankalar, sigorta şirketleri ve finans kurumları dışında kalan işletmeler, kullandıkları yabancı kaynakların faizlerinin yüzde 25'ini gider yazamayacaklar. Bu oranı yüzde 100'e kadar çıkarmaya ise Bakanlar Kurulu yetkili. Yasanın nasıl uygulanacağı konusundaki yetki ise Maliye Bakanlığında bulunuyor. Yani Maliye'nin bu konuda daha ayrıntılı bir tebliğ çıkararak mükellefleri aydınlatması gerekiyor. Bu düzenlemenin 3-4 ay içinde yapılması zorunlu. Çünkü mükellefler Kasım ayından itibaren yıl sonu envanter çalışmaları için kolları sıvıyor.

26 Mart 2025 Çarşamba

BORSADA MÜŞTERİ BAZINDA MERKEZİ TAKAS SAKLAMA VE KAYDİ SİSTEME NASIL GEÇİLDİ?

SPK BAŞKANI KARACAN: EKİM'DE BAZI ARACI KURUMLAR ZORA DÜŞEBİLİR

SPK Başkanına göre takas saklamaya geçilmesiyle kötü niyetliler engellenecek.

Cahit UYANIK 

İMKB, önümüzdeki Ekim ve 1996-Ocak ayında iki önemli yeniliğe hazırlanıyor. Artık tüm kazanç-kayıp hesapları, bu iki oluşuma göre yapılmak zorunda. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Ali İhsan Karacan, Ekim başında müşteri bazında saklamaya geçildiğinde endeks ve işlem hacminin düşebileceği uyarısını yaptıktan sonra ekliyor: "Bazı aracı kurumlar da zora girebilir..." Karacan 1996 başında hisselerde fiziki dolaşımdan kaydi dolaşıma geçildiğinde insider trading ve manipülasyon olaylarının asgariye ineceğini de belirtiyor: 

- Son günlerde ardı ardına aracı kurum ve acente kapatma, faaliyetine ara verme olaylarıyla karşılaşıyoruz. Neden?

Karacan: Teorik olarak düşünüldüğünde aracı kurum veya acente yatırımcının malı üzerinde kişisel tasarrufta bulunmuyorsa, mevduat kabulü benzeri işler yapmıyorsa zor duruma düşmemesi gerekir. Ama bu konuda bazı aracı kurumların yeterince titiz davrandığını söyleyemem. Müşterinin malını alıp kullanmak, açığa işlem yapmak, mevduat kabulü benzeri faaliyetler nedeniyle zor duruma düşebiliyorlar. Piyasada işlem hacmi küçüldüğü, endeks düşüşe geçtiği zaman sorunlar varsa hemen ortaya çıkıyor. Nasıl ki enflasyon birçok kişi ve kurumdaki temel hastalıkları gizliyorsa endeks de bu tip sorunları gizliyor.

- Müşteri bazında saklama bunu azaltabilecek mi?

Karacan: Ekim başında müşteri bazında saklamaya geçeceğiz. Zaman zaman bu sürenin uzatılabileceğini bekleyenler var. Açıkça söylüyorum bu süre uzatılmayacak. Eğer biz müşteri bazına geçmezsek ne olur? Bizim aracı kuruma müşteri bazına geçme talimatımız var. Piyasada denetim mekanizmaları tek yönlü değil, çok yönlü. Aracı kurumları ve acenteleri denetliyoruz. Aracı kurumlar kendi acentelerini denetliyor ve gözetliyor. Bir de müşteri, aracı kurum ve acentesini gözetliyor. Bunlar birbirini tamamlayan şeyler. Hepsi iyi çalıştığı sürece riskleri azaltmış oluruz. Sistemden biri çalışmadığında yine sorunlar olabilir. Ekim'de her halükarda aracı kurumlarımızı müşteri bazında saklamaya geçiriyoruz. Müşterinin de aracı kurum ve acentesini bu açıdan gözetlemesi gerekli. Kendisinin hesaplarının müşteri bazında saklanıp saklanmadığını kontrol etmesi lazım.

25 Mart 2025 Salı

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCISI AKIN GÜRLEK KİMDİR?

1982 yılında Nevşehir'de doğan Akın Gürlek, 2005 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.

Hâkim olarak çeşitli il ve ilçelerde görev yapan Gürlek, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı görevini yürütmekteyken 01/06/2022 tarihinde Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı olarak atandı.
Gürlek, 02/10/2024 tarihi itibarıyla ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak atandı. 
Akın Gürlek, evli ve 1 çocuk babasıdır.
(Kaynak: Adalet Bakanlığı web sitesi be ANKA Haber Ajansı) 

24 Mart 2025 Pazartesi

EKONOMİ, FİNANS, VERGİ VE BORSA FIKRALARI / RİSKLERİ ÖNEMSEMEMEK VEYA BOĞULAN PAPAZ VE TANRIYA SİTEMİ

Göl kenarındaki bir kasabada herkes yaklaşan sel baskınını ve fırtınayı konuşuyormuş, köyün papazı; "Tanrı bizi korur, korkmayın" diyormuş. 

Göl yükselmeye başlamış, kilise de gölün hemen kıyısındaymış. Yerliler kasabayı terk ederken kiliseye uğramışlar, papazı dua ederken bulmuşlar ve "Papaz efendi, gel araçlarımızda yer var, seni de götürelim." demişler. Papaz; "Tanrı bana yardım eder, ben ona inanırım, dua ederim" demiş. 

22 Mart 2025 Cumartesi

VELİ SARITOPRAK: TÜRKEŞ'İN YANINDA YETİŞMEK ŞEREFTİR

Veli Sarıtoprak 

Sarıtoprak, "1995'in ilk yarısı itibarıyla ekonomik göstergeler iyi değil" diyor. Ankaralı iş adamı Veli Sarıtoprak, bugünlerde siyasetle meşgul. Ankara Sanayici ve İş Adamları Derneği (ASİAD) Başkanı iken, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreter Yardımcılığına  geçen Sarıtoprak, kadınları MHP'de siyasete dahil etmekle görevli. Sarıtoprak'la 'MHP'de siyaset yapmak' üzerine konuştuk: 

 Cahit UYANIK 

- Niye MHP'yi seçtiniz? 

Sarıtoprak: Bir toplantıda siyaset ve iş adamına ilişkin ateşli bir konuşma yaptım. Orada Sayın Alparslan Türkeş de vardı. Elimden tuttu, "Her yerde iş adamları siyasete girsin diyorsun. MHP'ye gel, birlikte çalışalım; sana MYK'da, yanımda görev vereyim" dedi. MHP'ye 2 bin 500 sanayici ve iş adamı ve iş kadınını yanıma alarak kayıt oldum. Ben Afyonluyum, bir Anadolu çocuğuyum. Hayatım mücadele içinde geçti. Örf ve adetlere bağlıyım. Oldum olası ülkenin birliğini, dirliğini, ağız tadını savundum. Ülkemiz varsa biz varız. Bizim varlığımız ülkenin ve devletin varlığına bağlıdır. Dolayısıyla MHP'de yabancılık çekmedim. Hepsi de dürüst, kaliteli Anadolu çocukları. İçlerinde yolsuzluğa bulaşmış kimse yok.

- Yakın zamanda Türkeş'in yıldızının yükselmesinden etkilenmiş olmalısınız...

Sarıtoprak: MHP karizmatik bir lidere sahip. Sayın Türkeş'e büyük saygı ve sevgim var. Gerçek bir devlet adamı. Sayın Türkeş bir lider. Lider ile genel başkan arasındaki fark şu: Genel başkan gelecek seçimleri düşünür, liderler ise gelecek nesilleri... Türkeş'in yanında yetişmek, partiye hizmet etmek benim için gerçekten bir şeref. Son derece isabetli davranmışım.

20 Mart 2025 Perşembe

EKONOMİ HİKAYELERİ / ABD BAŞKANLARININ BEYAZ SARAY'DAKİ TÜM KİŞİSEL HARCAMALARI MAAŞLARINDAN KESİLİR

Ronald ve Nancy Reagan

1981 yılında ABD Başkanlığı görevine başlamasından yaklaşık bir ay sonra dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan ve eşi Nancy Reagan, Beyaz Saray’da akşam yemeğini yedikten sonra hiç beklemedikleri bir sürprizle karşılaşırlar.

Görevli garson yemeğin hesap faturasını getirmiştir. Baş kahyanın bir garsonla gönderdiği hesap faturasında sadece o akşamın değil son bir ayın bütün yemeklerinin hesabı da yer almaktadır.

Sadece yemekler de değil… 

Ağırladıkları kişisel misafirlerin, bir aydır kullandıkları kuru temizleme hizmetinden, diş fırçası, diş macunu, temizlik ve parfümeri malzemelerine kadar bütün kişisel malzemelerin ücreti de miktarlarıyla beraber kaydedilmiştir.

Ronald Reagan, hesabın büyüklüğüne şaşırsa da görevlinin getirdiği faturayı gülümseyerek alır ve muhasebeye maaşından ödenmesi talimatı verir.

Kocasının aksine Nancy Reagan’ın şaşkınlığı çok daha büyüktür. Anılarında, ‘kimse bize Başkan ve Eşinin Beyaz Saray’da yaşarken yedikleri yemeklere ve kullandıkları günlük malzemelere para ödemek zorunda olduklarından bahsetmemişti’ diye anlatıyor o şaşkınlık anını.

ABD eski Başkanı Bill Clinton’un eşi Hillary Clinton‘ın, bu yıl yayınlanan “Hard Choices” kitabının tanıtım ve imza gezilerinden birinde, Beyaz Saray’dan ayrıldıkları zaman, ‘borç içinde ve beş parasız olduklarını’ söylemesi, sosyal medyada büyük yankı yapmıştı.

Hillary Clinton, sekiz yıl kaldıkları Beyaz Saray’dan taşınınca Washington DC’de ve New York’ta mortgage kredisiyle iki ev aldıklarını, bu kredi ile kızları Chelsea’nin Stanford Üniversitesi parasının kendilerini, 2001 kışında 12 milyon dolar borcu olan olan bir aile haline getirdiğini anlatacaktı.

Peki, 8 yıl boyunca yıllık ortalama 500 bin dolar maaşı olan ve kira gideri olmayan bir aile niçin Beyaz Saray’dan beş parasız ayrılacaktı?

ABD Başkanları Beyaz Saray’a kira ödemez ama onun dışındaki herşey maaşlarından kesilir.

KULİS / 'BEYANSIZ' BAKAN'IN YENİ ŞİRKETİ

Hüsamettin Örüç 


Cahit UYANIK 

Mesut Yılmaz Kabinesinde bakanların peşpese 'mal beyanı' açıklaması, neresinden bakarsanız bakın kamuoyu için 'ilginç' oldu. Ancak hala beyanda bulunmayan bakanlar var. Bu halleriyle 'fark ediliyorlar'...

Örneğin Bayındırlık ve İskan Bakanı Hüsamettin Örüç. 'Milyarlık projeler'i ihaleye açıp sonuçlandırmak gibi... Kendine göre 'özellikleri' olan bir bakanlık koltuğu bu... Ancak... Sayın Örüç 'mal beyanı' yapmasa da... Merak edip araştıranların 'bilinsin' diye anlattığı bir şey var: O da Bursa'da kurulan bir inşaat şirketinin yüzde 30'una Sayın Örüç'ün (150 milyon lira sermaye koyarak) sahip olduğu...

KULİS / DANIŞMAN ARGÜDEN'İN 'DANIŞMANLIK' ŞİRKETLERİ

Yılmaz Argüden 
Cahit UYANIK 

Yılmaz Argüden; Bülent Gültekin Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi (TKKOİ)  Başkanı'yken... Onun 'Özelleştirmeyi Yürütmekle Sorumlu' genç yardımcıydı. Şimdi; yeni hükümette Başbakan Yılmaz'ın danışmanlarından biri... 

Argüden bugüne bugün 'Başbakan'ın Danışmanı' olmaktan da öte... Az zamanda epey yol alıp 'danışmanlık' birikimine ilginç halkalar eklemiş. Şöyle: 

Bülent Gültekin'in yardımcılığından ayrıldıktan sonra Argüden, Koç Holding'e danışmanlık yapmış. Hemen peşinden de 'İki tane' danışmanlık şirketi kurmuş. 

Bir tanesi AR-GE Araştırma Geliştirme ve Eğitim A. Ş.:  Araştırma geliştirme hizmetleri vermeye yönelik bir müşavirlik şirketi bu... Öteki şirket ise Nova A. Ş.: Daha çok 'finansman' konusunda danışmanlık vermek için kurulmuş.

Anlayacağınız Başbakan'ın danışmanı Yılmaz Argüden, 'sıradan' bir danışman değil. Düpedüz 'şirketleşmiş' danışman.

(Bu kulis haberi, haftalık Ekonomik Panorama dergisinin 28 Temmuz-04 Ağustos 1991 Tarih, Yıl: 4, Sayı: 31'de; ortaklaşa hazırlanan Kulis köşesinde imzasız yayınlanmıştır.)

EKONOMİ HİKAYELERİ / 'ZİFTLENMEK' SÖZÜ NEREDEN ÇIKMIŞTIR?

Ziftlenmek deyimi iki anlamda kullanılır: 1. Yiyicilik, rüşvet yemek. 2. İçki içmek.

Ziftlenmek deyiminin kökeni, kayıkların altına koruyucu zift  sürmekle ilgilidir. Kayıklar suya indirilmeden önce altı zift tabakasıyla kaplanır.

Olayın hikâyesiyse Padişah II. Mahmud'a mal edilir.

Derler ki, Sultan II. Mahmut bir gün yapılan harcamaların listesini gözden geçiriyormuş. Bakmış ki, saltanat kayıklarının ziftlenmesiyle ilgili aşırı ölçüde ödeme yapılmış.

Bunun üzerine Padişah, kayıkların bakımından sorumlu ağayı huzuruna çağırıp hesap sormuş:

- Zift sürmek dediğiniz nedir ki? Bunca para ödenir mi? Nedir bunun aslı?

Padişahın öfkelendiğini gören Kayıkhane Ağası, çaresizlik içinde boynunu bükmüş.

19 Mart 2025 Çarşamba

'KENDİ ANLATIMIYLA' GÖZALTINA ALINAN İBB BAŞKANI EKREM İMAMOĞLU KİMDİR?

1970 yılında Trabzon’un Akçaabat ilçesinde doğdum. Trabzon Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi’nde önce lisans, ardından yüksek lisans eğitimlerimi tamamladım. Aktif siyaset hayatıma 2008 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’ne üye olarak başladım. 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde %50,8 oy oranıyla Beylikdüzü Belediye Başkanı seçildim.

2019 yerel seçimlerinde önce 31 Mart’ta ve ardından 23 Haziran’da iki kez İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildim. Yenilenen seçimde oyların %54,21’ini almam sonucu, 27 Haziran 2019 tarihinde mazbatamı alarak göreve başladım. 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleşen yerel seçimlerde oyların %51,14’ünü alarak yeniden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildim.

5 Haziran 2024 tarihinde yapılan Türkiye Belediyeler Birliği’nin (TBB) 6. Başkanı oldum.

Çocukluğum yemyeşil doğası, hırçın denizi ve taş sokaklarıyla Trabzon’da geçtiği için kendimi çok şanslı hissediyorum. Mutlu ve özgür bir çocukluk yaşadım diyebilirim. Trabzon Lisesi’nden mezun olduktan sonra KKTC’de Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü kazandım. Bir süre sonra kaydımı Girne Amerikan Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'ne aldırdım. KKTC’de iki yıllık eğitimin ardından İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’ne yatay geçiş yaptım ve 1994 yılında mezun oldum. Sonrasında İstanbul Üniversitesi’nde İnsan Kaynakları ve Yönetimi bilim dalında Yüksek Lisans eğitimi aldım.

16 Mart 2025 Pazar

FİLYOS PROJESİ VERİMLİ Mİ?

Karabük / Modernizasyonla 

Liman Arasında Zor Seçim 

MMO Raporuna göre Karabük Demir Çelik'in yerine kurulacak Filyos Limanının maliyeti 400 milyon dolar; oysa Karabük'ün modernizasyonu yalnızca 50 milyon dolar...

Cahit UYANIK 

5 Nisan Kararlarının kamuoyunda en büyük tepkiyi uyandıran maddesi Karabük Demir Çelik'in yıl sonuna kadar kapatılmasıydı. Başbakan Tansu Çiller bu radikal kararın etkilerini ortadan kaldırmak için, etütleri tamamlanmış Filyos Liman Projesinin gerçekleştirileceğini ve ayrıca aynı bölgede bir 'serbest bölge' açılacağını söyledi.

Oysa Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Metalurji Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan bir rapor Filyos Projesinin ekonomik olup olmadığı konusunda kafalarda bazı soru işaretleri uyandırıyor. Bu rapora göre Filyos devlete yaklaşık 400 milyon dolara mal olacak. Buna karşılık 1989 yılından bu yana sürüncemede tutulan ve Karabük'e 800 bin ton ek kapasite sağlayacak iki kütük döküm tesisinin maliyeti sadece 50 milyon dolar.

Söz konusu iki kütük döküm tesisi kurulduğu taktirde Karabük önemli bir teknolojik avantaj sağlayacak. Halen açık kalıplara dökülen demir külçelerin haddelenme aşamasında yeniden tavlanması önemli bir enerji kaybına yol açıyor. Bir türlü açılamayan kütük döküm tesisi bu sorunu çözerek, üretim prosesini kısaltıp enerji ve işçilikten tasarruf sağlıyor.

15 Mart 2025 Cumartesi

KAPAK HABERİ / BORSAYA ÇİLLER DOPİNGİ

Yeni Tebliğler Geliyor 

SPK, birkaç haftaya kadar hayati önem taşıyan kredili işlem, açığa satış ve ödünç işlemlerini düzenleyen tebliği yayınlayacak. İşte tebliğin tüm ayrıntıları.

Cahit UYANIK 

Borsa şimdilerde yine toparlanma günleri yaşıyor. Yılbaşında 29 bin puana kadar yükselen bileşik endeks, para piyasalarındaki krizin ardından 12 bin puana kadar düşmesine rağmen tekrar yükseliş trendine girdi. Borsa bu aşamada yükselişine destek olabilecek yeni gelişmeleri dört gözle izliyor. 

Uzun zamandır konuşulan ve Sermaye Piyasası Kurulunda (SPK) hazırlıkları süren bazı tebliğler önümüzdeki bir-iki hafta içinde yayınlanarak yürürlüğe girecek. Bunlardan en önemlisi açığa satış, kredili işlem ve menkul kıymetlerin ödünç alma ve verme işlemlerini kapsıyor. Aslında piyasa açığa satış ve kredili işlemlerde kendine göre bazı uygulamalar geliştirmiş durumda. Ancak tebliğ bu işlemlere bir çeki düzen verilmesi ve standartlaşmayı sağlamayı amaçlıyor. 

Tebliğ şu anda SPK'daki tüm işlemler tamamlanarak görüşleri alınmak üzere Hazine ile Merkez Bankasına gönderildi. Başbakan Tansu Çiller'in Amerika gezisi dönüşü bu düzenlemeyi imzalayarak yürürlüğe koyması bekleniyor. Geçen hafta boyunca SPK Başkan Yardımcısı Caner Ertuna ile İMKB'nin yeni başkanı Tuncay Artun aracı kurumlarla seri toplantılar düzenleyerek söz konusu düzenlemeleri anlattılar. Aracı kurumların ve bankaların görüşlerini aldılar. 

Tebliğ herşeyden önce kredili işlem, açığa satış ve menkul kıymet alım satımı yapabilecek aracı kuruluşların asgari 10 milyar liralık ödenmiş sermaye şartını yerine getirmesini istiyor. Ayrıca aracı kurumlar ile bankalar kredili işlem ve açığa satış işlemlerinde bulunacak her müşteri için ayrı bir 'Kredi Hesabı' açmak zorunda olacak. Kredili işlemler, normal hesaplarda izlenemeyecek. Müşteri hem açığa satış hem kredili işlem yapıyorsa bu ayrı ayrı hesaplar açılarak izlenecek. Ayrıca her menkul kıymet kredili işlem ve açığa satışa konu olamayacak. Tebliğ İMKB'nin 'Kredili Menkul Kıymet İşlemleri ve Açığa Satış İşlemlerine Konu Menkul Kıymetler Listesi' hazırlamasını ve bunu her üç ayda bir yenileyerek duyurmasını öngörüyor.

14 Mart 2025 Cuma

EL KONULAN BANK POZİTİF, PAYFİX VE FLASH TV'NİN SAHİBİ ERKAN KORK KİMDİR?


Erkan Kork

Dr. Erkan Kork, 1974 İstanbul doğumlu olup, ilk ve orta öğrenimini Jeddah'de (Cidde), lise öğrenimini Dubai’de tamamladı. Kork, Paris Üniversitesi İşletme mezunudur ve insan yönetimi, maliye, verim yönetimi, küresel ekonomi, proje yönetimi, uluslararası ilişkiler, girişimcilik, gelir yönetimi alanlarında eğitimler aldı.

2021 de CISA, CISM, CGEIT, CRISC, CDPSE ve CSX-P eğitimi alarak ISACA sertifikası (Bilgi sistemleri denetimi sertifikası) aldı.  Yine aynı yıl BMI Business School (İstanbul'da bir iş yönetimi okulu) / Global Dijital Liderlik – Dijital Dönüşüm Liderliği Sertifikası'nı aldı. 2022 yılında işletme yönetimi konusunda master yapmış olup, 2024 yılında Conley Üniversitesi (YÖK denkliği ve izni olmayan, İstanbul'da faaliyet gösteren, uzaktan eğitim verdiğini belirten bir ABD üniversitesi) işletme yönetimi ekonomisi alanında doktorasını tamamlayıp, doktor ünvanını almıştır.

Yurt dışında (Suudi Arabistan ve Dubai) kısa süreli aile şirketlerinin yönetimini üstlendi. Finans ve teknoloji alanında Türkiye ve Ortadoğu'da gerek finans sektörü gerek ülke adına önemli adımlar atabilmek ve uluslararası arenada rekabet edebilir bir hedefe ulaşabilmek amacı ile 2019 yılında PayFix Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanlığını üstlendi.

11 Mart 2025 Salı

ANKARA NOTLARI / IMF'Lİ GÜNLER BAŞLIYOR

Cahit UYANIK 

Uluslararası Para Fonu (IMF) 1945-Aralık ayında kuruldu. Amaç parasal alanda işbirliğini geliştirmek, kambiyo kısıtlamalarını kaldırmak, döviz kurlarına istikrar kazandırmak ve çok yanlı bir ödeme dengesi sistemi kurmaktı. Türkiye yaklaşık 14 ay sonra Şubat-1947'de IMF'ye üye oldu. Mart-1947'de ise IMF üyeliğimiz 'resmen' işlerlik kazandı. Yani Türkiye IMF'nin en eski iştirakçilerinden... O günden bu yana Türkiye'nin bu uluslararası kuruluşla ilişkileri süregeliyor.

IMF, üye ülkelerin belirli kurallara bağlanmış katkılarının yanı sıra 1962 yılından bu yana sağladığı dış borçlarla kendine kaynak yaratıyor. Borçlanmalar, zengin ülkelerin hazine ve merkez bankaları gibi resmi kuruluşlar ile özel piyasalardan yapılıyor. IMF, bu kaynakları zor durumdaki ekonomilerini düze çıkarmak isteyen ülkelere yönlendiriyor. Bu amaçla stand by anlaşması imzalanıyor.

Anlaşma beş ayrı dilim krediden oluşuyor. İlk dilimi koşulsuz serbest bırakılan kredinin, geri kalanı IMF'nin istediği şartlar yerine getirildikçe kullanılabiliyor. IMF'nin dış ödemeler dengesi ve ekonomik duruma ilişkin değerlendirmeleri uluslararası bankalar açısından büyük öneme sahip. Bu bankalar bir ülkeye kredi açarken, bir gözleri IMF raporlarında geziniyor. 

Bugünlerde yine herkesin dilinde IMF var. Türkiye'de IMF denilince herkesin aklına zam ve işsizlik geliyor. Çünkü 1970'li yılların özellikle ikinci yarısı, hemen hemen her gün IMF'nin konuşulup tartışıldığı zamanlardı. Niyet Mektubu, stand by anlaşması, yeşil ve kırmızı ışıklar günlük yaşamın parçası olmuştu. Ecevit ve Demirel IMF'nin en zora düşmüş müşterileri konumundaydı.

10 Mart 2025 Pazartesi

DEVLET MALZEME OFİSİ (DMO) KÜÇÜLEREK KURTULACAK

Yıl sonuna kadar tasfiye edileceği söylenen DMO'nun işi Allah'a kaldı. Devlet Bakanı Aykon Doğan, DMO'nun küçültülerek yaşamını sürdürmesini savunurken tasfiye konusundaki son kararı Bakanlar Kurulu verecek.

Cahit UYANIK 

Devlet Malzeme Ofisinin (DMO) tasfiye edileceği yönündeki karar 5 Nisan Ekonomik Paketinin sürpriz yanıydı. Paketin hazırlık aşamasında bile DMO ile ilgili herhangi bir tartışma kamuoyuna yansımamıştı. Anlaşılan bu karar pek fazla derine inilmeden,  acele bir şekilde alınmıştı. Ama toplantılarda özellikle Sanayi ve Teknoloji Bakanı Tahir Köse ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanı Tezcan Yaramancı'nın DMO'dan sık sık şikayet ettikleri gözlemlenmişti. Bu ikiliye göre DMO tasfiye edilerek hem kamu alımları hızlandırılacak hem de DMO'nun zengin arsa portföyü elden çıkarılarak önemli bir gelir sağlanacaktı. Bu yüzeysel verilerden yola çıkılarak DMO'nun tasfiyesi, onlarca konuyu tartışmak zorunda kalan ekonomi yönetimince kabul edildi. 

Ancak bu karar sonrasında DMO hemen hemen her yönüyle masaya yatırıldı. Buna göre DMO 1993 yılında 1 trilyon 22 milyar liralık bir ciro sağlamış ve dönem karı da 349 milyar lira olarak gerçekleşmişti. Kurumda çalışan personel başına kar ise 205 milyon lira düzeyindeydi. Devlet Bakanı Doğan'ı DMO konusunda daha dikkatli düşünmeye ikna eden de bu oldu. Hemen ardından İstanbul'da düzenlenen 'Kamu Satın Alımları Semineri'nde dünyanın dört bir yanından gelen temsilcilerle de görüşme fırsatı bulundu. 

6 Mart 2025 Perşembe

EKONOMİ HİKAYELERI / ÜNLÜ 'BILL GATES - VOLKSWAGEN' ATIŞMASI

 Bill Gates, ComPex bilgisayar fuarını gezdikten sonra bir açıklama yapıyor ve buyuruyor:

 "Volkswagen (VW) kendi teknolojisini eğer bilgisayar endüstrisi kadar geliştirmiş olsaydı, şu anda 25 dolarlık otomobiller bir depo benzinle 1000 kilometre gidiyor olurdu."

Volkswagen, Bill Gates'in bu örneği vermesinden sonra "VW teknolojisi Microsoft teknolojisi gibi olsaydı otomobiller şöyle olurdu" diye bir basın açıklaması yapıyor:

1-Ortada hiçbir neden yokken otomobiller günde en az iki kere stop ederdi.

2-Yol çizgileri her yeniden boyandığında yeni bir otomobil almak zorunda kalırdınız.

3-Otoyolda giderken birdenbire otomobilin bütün göstergeleri kilitlenir ve sizin bunu kabullenip arabayı baştan çalıştırmanız gerekirdi.

5 Mart 2025 Çarşamba

EKONOMİ, FİNANS, VERGİ VE BORSA FIKRALARI / ŞİZOFRENİN VERGİ BEYANI NASIL OLUR?


Vergi dairesine gelen adam, vergi memuruna heyecanla sorar: “Bana çift kişilikli şizofren tanısı konuldu, iki tane vergi beyanı mı doldurmalıyım?”

Vergi memuru kısaca bir süre düşündükten sonra açıklar; “Eğer her iki kişiliğiniz de vergiye tabi gelir elde etmişse, evet!”

(Anonim)

EKONOMİ HİKAYELERİ / KARISINI BATAN GEMİDE BIRAKAN ADAM

Öğretmen bir gün denizin ortasında batmak üzere olan bir geminin hikayesini sınıfta öğrencileriyle paylaşır. "Gerçekliği hakkında tamamen emin olmasam da, hepimizin hikâyeden ders çıkaracağını zannediyorum" dedikten sonra  anlatmaya başlar.

Batmakta olan gemideki çift cankurtaran botunun yanına kadar gelir ve sadece bir kişilik yer olduğunu görür. O an adam, karısını geride bırakır ve bota atlar. Batmak üzere olan gemideki kadın eşine bakar ve son cümlesi şu olur:

Öğretmen bir an durur ve öğrencilerine, “Sizce kadın, kocasına ne demiş olabilir?” diye sorar. Öğrencilerinin çoğu: “Senden nefret ediyorum. Nankör herif!” demiştir şeklinde cevap verir. Öğretmen, köşede sessizce oturan bir çocuk görür ve aynı soruyu ona da sorar. Çocuk, “Öğretmenim bence 'Çocuğumuza iyi bak' demiştir'” diye cevap verir. 

DIŞ BORÇ KABUSU

Türkiye önümüzdeki 3 yıl içinde yüksek oranda dış borç ödemek zorunda. Özellikle 1995 yılı Türkiye için çok kritik geçecek. 1995'te günde 31 milyon dolar dış borç ödenecek.

Cahit UYANIK 

Türkiye yaklaşık 10 yıl aradan sonra yeniden IMF kapısında borç almak için bekliyor. Uzun zamandır uykuya yatan dış borç sorunu da alevlendi. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının (HDTM) verilerine göre Türkiye'nin 1993-Eylül ayı itibarıyla dış borç stoku 65 milyar 875 milyon dolar düzeyinde. Bu borcun yaklaşık dörtte biri kısa, geri kalanı ise orta ve uzun vadeli. 

Peki bu borçların geri ödeme planı nasıl? Hazinenin planına göre 1994'te Türkiye 8 milyar 482 milyon dolar dış borç ödemesi gerçekleştirecek. Yani günlük ortalama dış borç servisi miktarı 23,5 milyon dolar civarında olacak. Dış borçların 5 milyar 63 milyon dolarlık bölümü ana para, 3 milyar 419 milyon dolarlık bölümü ise faizlerde oluşuyor. Dış borç itfalarında en büyük ödemeler OECD ülkelerine yapılacak. İkili anlaşmalardan doğan bu borçların toplamı 3 milyar 639 milyon dolar.

Günde 31 milyon dolar 

1995'te ise Türkiye'nin dış borç ödemesi 11 milyar 53 milyon dolara ulaşacak. Basit bir hesaplamayla günlük ödeme 31 milyon dolar. Gelecek yılki ödemelerin 8 milyar 65 milyon doları ana para, 2 milyar 988 milyon doları faizden oluşuyor. 1995 aynı zamanda dış tahvil piyasalarından alınan borçların ağırlıklı olarak geri ödenmeye başladığı bir dönem olarak kendini gösteriyor. Gelecek yıl tahvil borçları nedeniyle 2 milyar 529 milyon dolar ödenecek. Orta ve uzun vadeli dış borç geri ödemeleri 1996'da 7 milyar 848 milyon dolar, 1997'de ise 7 milyar 688 milyon dolar düzeyinde seyredecek.

3 Mart 2025 Pazartesi

MUHASEBECİ FIKRALARI / KİLİTLİ ÇEKMECEDE NE VAR?

 Ünlü bir muhasebeci, ofisine geldiğinde her sabah masasında kilitli duran bir çekmeceyi açıp, 10 saniye sonra tekrar özenle kilitler,  işine koyulurmuş. 

Her sabah tekrarlanan bu ritüele beraber çalıştığı personeli bir anlam veremez ama çekmecede ne olduğunu da çok merak ederlermiş.

Gel zaman git zaman ünlü muhasebeci Hakkın rahmetine kavuşmuş. İş arkadaşları hemen anahtar uydurup içinde ne olduğunu çok merak ettikleri çekmeceyi açmışlar...

Çekmecede bir dosya kağıdı, kağıtta da koyu kalemle;

'Sol taraf AKTİFLER, sağ taraf PASİFLER'

yazıyormuş.










BANKACILIK SEKTÖRÜNÜ NELER BEKLİYOR?

Bankacılık krizi durulmuş görünüyor. Sorunlar karşısında bazı savunma mekanizmaları geliştiren sektör ise kritik bir aşamada. İşte sektörün geleceğini tehdit edebilecek gelişmeler.

Cahit UYANIK / Erdoğan SÜZER

Ocak ayında başlayan parasal dalgalanma, sonunda üç bankanın tasfiyesi ile 'şimdilik' dinmiş görünüyor. Bankacılık işlemi yapma yetkileri Bakanlar Kurulu kararıyla kaldırılan TYT Bank, Marmarabank ve Impexbank'la ilgili tasfiye işlemleri başladı. Fakat bankacılık sektöründe 'güven bunalımı' sürüyor. Mevduat faizinin riskini 'sıfır' olarak görüp parasını bankalara yatıran küçük tasarrufçular bundan sonra ne yapacaklarını bilemiyor.

Bankacılık sektörünü gelecekte neler bekliyor? Başka batacak banka var mı? Sıcak para ticaretiyle ayakta duran ve son krizden ağır yaralar alarak çıkan bankalar ne yapacak? Sektörde bazı 'banka evlilikleri' yaşanabilir mi? Tasfiye edilen bankalarda parası bulunan kamu bankaları gerçekten suçlu mu?

Kimlere bilgi verilmez?

Aslında bankalar Hazine, Merkez Bankası ve Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK) sürekli ve düzenli bir gözetimi altında bulunuyor. Ancak bu raporların kamuya açık olmaması ve duyurulmaması, tehlike işaretlerinin sadece birkaç kişinin bilgisinde kalmasına neden oluyor. Ayrıca bu kuruluşların düzenlediği teftiş raporlarını dikkate alıp almamak da siyasilerin elinde... Öyle ki bu haber için yaptığımız araştırmalarda Hazine'den üst düzey bir yetkili "Biz özellikle TYT Bank'ın bu duruma düşebileceğini görmüş, raporumuzu hazırlayıp aylar önce vermiştik" şeklinde konuştu. 

Aynı yetkiliye göre kamu bankalarının zor durumdaki bankalardan mevduatlarını çekmeleri için uyarılmaları yani ayrıcalıklı bir pozisyona geçmeleri ise mümkün değil. Özellikle Türkiye Kalkınma Bankası Genel Müdürü Özal Baysal'ın 'Bizi haberdar etmediler' şeklindeki açıklaması bu durumda boşlukta kalıyor. Yetkili bu konudaki düşüncelerini şöyle açıklıyor: 

"Banka mali bir kurumdur. Piyasadaki diğer müşterileri gibi, çalıştığı bankaları da araştırmak zorundadır. Kredi verirken Hazineye mi soruyorlar? Bir banka istihbaratını yapamıyorsa, ben ne yapabilirim? Bu Hazinenin görevi değil ki. Hangi birine yetişeceğim? Bankalar birbirlerinin mali yapılarını çok daha iyi biliyor. Herkes kimin ne olduğunu biliyor. Bunu Hazineye fatura etmek doğru değil. 'Bankalar kötüdür' diye Hazine bir açıklama yapamaz. Görüyorsunuz, 'Bankalar kötü durumda' diye bir-iki dedikodu çıktı, ne hale gelindi. Sadece söylenti bankaları ne hale soktu. Bunu Hazinenin söylediğini düşünsenize... Hangi banka, ne durumdadır? Hepsi bizde liste halinde var. Ama bunu halka açıklayamayız. 'Banka sırrı' diye birşey var. Bankacılık sektörü çok hassastır. Kalkıp her raporu açıklarsak, hiç bir şey ayakta kalmaz."