21 Temmuz 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / MECLİS NASIL ÇALIŞTIRILIR?

Cahit UYANIK 

Tüm demokratik ülkelerde demokratik süreçlerin hayli zahmetli ve yavaş çalışan özellikler taşıdığı çok iyi bilinir. Ama bu süreçler çalışmazsa o ülkeye 'demokratik' demek ne kadar doğrudur? 1980 öncesinde rahmetli Fahri Korutürk'ün görev süresi bitince Meclis aylarca cumhurbaşkanı seçememişti.

Hiç unutmam; o dönemin en hızlı mizah dergisi Gırgır'da sonuçsuz cumhurbaşkanlığı turları nedeniyle bulundukları toprak parçası matkap gibi delinip uzay boşluğuna yuvarlanan milletvekilleri hicvedilmişti. Milletvekilleri uzay boşluğuna düşmedi ama boşluğa düşen ülkedeki demokrasi oldu. 

Öyle bir Meclis'imiz var ki son 2 ayda sadece 1 adet yasa çıkarabilmiş. O da medyanın yakın takibe aldığı öğretmenlere zam yasası. 23 yıllık bir öğretmen dostumun eline bu yasadan sonra sadece 42 milyon lira geçmişti. Ört ki ölem! Bu noktadan sonra siyasilerin şapkayı önlerine koyup düşünme zamanı geldi. Çünkü 1999 yılında belki bir arada belki ayrı ayrı yapılacak yerel ve genel seçimler 'icraat' ve 'vaat' kavramlarının çok büyük önem taşıyacağı iki seçim olacak.

Bu seçim aynı zamanda Türkiye'nin uzun zamandır konuştuğu 'Yerel ve genel seçimleri bir arada yapacak yasal düzenlemeleri hayata geçirmeli miyiz?' sorusunun doğal yollardan çözümünü de sağlayacak. Türkiye'deki birçok sorunun geri planında bulunan merkezi hükümet-mahalli idare çekişmesine de son noktayı koyacak. Bu seçim aynı zamanda merkez sağdaki büyük hesaplaşmaya da nokta koyabilir. Hesaplaşmada seçmen açısından geçmiş defterlerin karıştırılması kaçınılmazdır. Nereden bakılırsa bakılsın 1999 seçimleri Türk demokrasisi açısından kritik önem taşıyacak gibi görünüyor.

İktidar partisi ve iktidar partilerine destek veren partilerin milletvekilleri bu ortamda kendilerini ayakta tutacak şeyin 'icraat' olduğunu dikkate alarak davranırlarsa kazançlı çıkacaklardır. Her seçimde Meclis'in üçte ikisinin yenilendiğini hatırlatmakta da fayda var. Başbakan Mesut Yılmaz'ın siyasi rakiplerine çekmekte zorlandığı seçim restini, kendi grubuna karşı kullanmasının geri planında da bu düşünceler yatıyor. Milletvekilleri zaman zaman mevcut siyasi sistemde kaderlerinin liderin iki dudağı arasında olduğunu bilerek davranıyorlar veya davranmak istemiyorlar. Fakat bu kaçamaklar nedense demokratik teamülleri geliştirici yönde olmak yerine demokratisiyi zora sokmaya yönelik oluyor.

Bugün Türkiye'de hiç kimse bir vergi reformuna ihtiyaç olmadığını söyleyemez. Sermaye piyasalarının yeniden 'Vahşi Batı' günlerine dönüş sinyalleri vermediğini kimse inkar edemez. Ülkemizde yeniden domates-biber-patlıcan ucuzluğu günlerinin Haller Yasası sayesinde geleceğini herkes biliyor. Hemen hepsi sokaktaki vatandaşı birebir ilgilendiren bu yasalar çıkmadığı taktirde,  Meclis'te 2,5 yıldır bulunan vekillerimizin görevlerini yapıp yapmadıkları ciddi biçimde tartışmaya açılacaktır.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  11 Mayıs 1998 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder