25 Temmuz 2024 Perşembe

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / EKONOMİK PROGRAMIN YUMUŞAK KARNI

Cahit UYANIK 

IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarelli'nin geçen hafta Türkiye'ye yaptığı ziyarette verdiği en önemli mesaj, harcama reformuna ilişkindi. Cottarelli böylelikle daha 10 gün önce resmen uygulamaya giren Enflasyonla Mücadele Programının yumuşak karnını açıklayıverdi. Türkiye, Devlet Bakanı Recep Önal'ın deyimiyle bir 'dezenflasyon' sürecine girdi. Bu sürecin başarılı olup olamayacağını ise zaman gösterecek. Harcama reformu, zaman boyutunun içine gizlenmiş çok kritik bir devlet icraatı olarak sırasını bekliyor.

Devlet, önümüzdeki 3 yıl içinde yeni vergi salarsa vatandaşla arasındaki güven ilişkisi iyice zedelenebilir. Bu nedenle devlet harcamalarının sıkı kurallara bağlanması ve 'paranın zaman değeri' kavramının devlete yerleşmesi gerekiyor. Söz gelimi Cumhurbaşkanı Demirel bile devletin şişkin proje stokundan şikayetçi. "1999 Yatırım Programında 5 bin 500'e yakın proje görünüyor. Bunların içinde 20-25 yıldır devam edenler mevcut. Devletin 25 yıl önce yatırdığı ilk para, hala milli gelire katkı sağlayamamış. Bu israftır" diyor. Türkiye'nin acilen bir harcama reformu yapması zorunlu. Yoksa Önal'ın deyimiyle 'dezenflasyon süreci' bir anda 'doludizgin enflasyon süreci'ne dönüşebilir.

Peki nedir bu harcama reformu? Siyasetin kendine çeki düzen vermesi demek... Siyasetçinin devlet imkanlarını kullanma alışkanlıklarının sona ermesi demek... Harcama reformunun ucu siyasetin finansmanının sıkı bir şekilde denetlenmesine kadar götürülebilir. Bu reformun yapılma şansı, yine her zaman olduğu gibi siyasi istikrarla doğrudan bağlantılı. Artık herkes biliyor ki Abdullah Öcalan'ın idamı ve cumhurbaşkanlığı seçimleri gözle görülür siyasi kriz noktaları...

Bunun yanı sıra Fazilet Partisinin (FP) kapatılıp kapatılmayacağı, kapatılırsa 24-25 milletvekilinin görevlerine Anayasa Mahkemesi tarafından son verilip verilmeyeceği gizli bir başka siyasi kriz noktası. 18 Ocak'ta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, iddianamesini sözlü olarak Mahkeme'ye anlatacak. 25 Ocak'ta ise FP, sözlü savunmasını yapacak. 

Anayasa Mahkemesinin kararını Şubat veya Mart ayında vermesi gerekiyor. Eğer FP'nin kapatılması ve bir ara seçimi gerektirecek kadar milletvekilinin görevine son verilmesi gibi bir gelişme yaşanırsa, Türkiye katmerli bir siyasi karmaşanın içine düşebilir. Ara seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi, Apo'nun idamı; birbirini etkileyen ve sonuçta Meclis'e yansıyabilecek gelişmeleri ortaya çıkarabilir. 

Sonuçta Türkiye'nin stand by sürecinin başında, ekonomik dengelerini olduğu kadar siyasi dengelerini de ciddi bir şekilde oturtması zorunlu. Yoksa stand by da harcama reformu da büyük tehlikeye düşebilir. 

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  11 Ocak 2000 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder