22 Temmuz 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / KÜRESELLEŞME, REKABETİ TEHDİT EDİYOR

Cahit UYANIK 

Rekabet kavramı Türkiye'nin gündemine 1980 sonrasında girdi. Ancak rekabetin hukuki açıdan düzenlenmesi için 14 yıl bekledik. Yasa 1994'te çıktı ama bu sefer de Rekabet Kurulu siyasi olumsuzluklar nedeniyle 2 yıl sonra görev başı yapabildi. 

1997 yılında başlayabilen süreç büyük bir hızla devam ediyor. Rekabet Kurumu (RK) her fırsatta rekabet kavramını toplumun ilgisine sunuyor. Geçen hafta başında RK, önemli bir organizasyona ev sahipliği yaptı. 2'inci Türkiye Uluslararası Rekabet Sempozyumu İstanbul’da yapıldı. Bu sempozyuma katılma fırsatı bulduk.

200'e yakın yerli ve yabancı uzmanın hazır bulunduğu sempozyumun gölgede kalan yüzünde globalleşme sonrası rekabet hukuku ve uygulamalarının nasıl etkileneceği vardı. Sempozyumda globalleşmenin ülkeler arası rekabeti nasıl bozduğu ve bu konuda ortaya konulabilecek çözümler üzerine yoğunlaşıldı. Globalleşme sürecinin gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında zaten bozuk olan rekabet dengelerini iyice altüst edebileceğine dikkat çekilerek, bu dengesizliğin çok uluslu şirketler kanalıyla daha yaygınlaşabileceğı ifade edildi.

Toplantının ufuk açıcı konuşmalarından ilki Fransa Rekabet Kurumu Başkan Yardımcısı Frederich Jenny tarafından yapıldı. Jenny, globalleşmenin rekabet kurumları arasında işbirliğinin artırılması gereğini iyice belirginleştirdiğini kaydederek, bu amaçla şirket birleşmelerinin çok dikkatle izlenmesini istedi. 

Toplantının bir başka konuğu Dünya Bankası Temsilcisi Shyam Khemani idi. Tüm dünyada rekabet kanunu çıkarmak yönünde bir eğilimin gittikçe yaygınlaştığını bildiren Khemani, ancak yasaları çıkarmaktan çok uygulamanın önemine işaret etti. Singapur'da rekabet yasası olmamasına rağmen dünyanın en rekabetçi ülkelerınden biri olarak kabul edildiğine dikkat çeken Khemani, 40'tan fazla ülkede rekabet yasası olmasına rağmen rekabetçilikten söz edilemeyeceğini bildirdi. Khemani, globalleşme sonrasında rekabet kurallarını korumanın daha zorlaştığına işaret ederek rekabet politikalarının topluma mal edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Rekabet Kurumu Başkan Yardımcısı İsmail Hakkı Karakelle ise Türkiye'de halen kurumun üstlendiği görevlerin 'lüks' olarak algılandığını belirterek, bu düşüncenin gün geçtikçe değiştiğini bildirdi. Karakelle, etkin bir rekabet kanunu ve politikasının ülke insanlarının çıkarına olduğunu anlatmaya devam edeceklerini vurgulayarak "Tüketiciler, kaliteyi yükselten fiyatları düşüren politikaların doğal müttefikidir" diye konuştu. 

2'inci Türkiye Uluslararası Rekabet Sempozyumu gösterdi ki globalleşme bizim gibi ülkeler için çok dikkatle özümsenmesi gereken bir süreç. Aksi taktirde firmalar bazında zaten düşük olan rekabet gücümüzü, çok uluslu şirketlerin küresel politikalarına kurban edebiliriz.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  13 Mart 2000 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder