31 Temmuz 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / IMF'NİN DERDİ NE?

Cahit UYANIK 

Ülkede bazı bebekler açlık nedeniyle ortaya çıkan sağlık problemleri yüzünden hastanelere yatırılırken, binlerce okuldaki tuvaletler su parası yatırılmadığı için temizlenemeyip salgın hastalık tehlikesi baş göstermişken; milletvekillerinin maaşlarına 800 milyon lira zam yapmasına ne demeli? 

Bugün kabataslak bir hesapla bir milletvekilinin halka maliyeti 10-15 milyar lira arasında değişiyor. Meclis'te milletvekili başına düşen personel sayısı 10... Meclis'te tam tamına yüksek maaşlı 5 bin kişi çalışıyor. Çoğunun da ne iş yaptığı belirsiz. Milletvekillerinin oturduğu lojmanların benzeri evlerin kiraları bin dolar... İster kendin otur, ister oğlunu, kızını, akrabanı oturt; Allah'tan kiraya vermek yasak...

Vekil telefonlarının birisinin parası devletten karşılanıyor, ötekisi de indirimli tarifeden kullanılıyor. Kamu bankalarından düşük faizli kredi imkanı, kendisi, kızı, kızanı, anası, babasının sağlık masrafları en lüks özel hastanelerden gelen faturalar yoluyla yine halkın cebinden... Yanlış duymadıysam şimdi de 5 bin kişilik o devasa personelin özel hastanelerden yararlanma yolu açılacakmış. O zaman sen gör bakalım Meclis'in toplam sağlık faturasını... Bunlar benim bilebildiğim imkanlar. Belki başkaları da vardır.

Tüm dünyanın savaş korkusuyla tir tir titrediği bir ortamda, üstelik de anayasa değişikliği gibi kutsal bir demokrasi sürecini kişisel gelir düzeyini artırmak amacıyla kullanmak zaten olsa olsa Türkiye'de yaşanabilirdi. Allahınızı severseniz elinizi vicdanınıza koyarak konuşun: Acaba bu Meclis el kapılarında 10-20 milyar dolarlık dış yardım bulmak için kapı kapı dolaşan bir ülkenin parlamentosuna benziyor mu? Zaten benzese maaşlarda indirim yapılır veya sembolik olarak bir maaş Hazine'ye bağışlanırdı. Ama nerede o düşünce? 

IMF, Türkiye'ye vereceği 3 milyar doları aşan yeni kredi dilimini ay sonuna erteledi. Bunun gerekçelerini hep birlikte yakında göreceğiz. Ancak el oğlunun kamudaki israfa bir son verilmesi gerektiği yönünde düşünceleri olduğu kesin.  Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Ankara'da da İstanbul’da da nereye gidilse devletteki savurganlıklar konuşuluyor.

IMF'den alacağımız yeni dilimi, yeni şartlar olmadan kasaya koysak bile bir sonraki dilim için ciddi bir harcama reformu süreci başlatılmasının isteneceğı kesin gibi. Bu ortamda "Yahu bu IMF'nin bizimle derdi ne?" diye sormak pek akıl karı olmasa gerek. Sorulacaksa şöyle bir soru sorulabilir: "Yahu bizim kendi kendimizle derdimiz ne?"...

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  08 Ekim 2001 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder