4 Ocak 2018 Perşembe

KULİS: 18 YIL ÖNCESİNDEN BİR 'TAŞERON İŞÇİ' ÖYKÜSÜ... ÖZELLEŞTİRME İDARESİNİN 'TEMİZLİKÇİ GİBİ' GÖSTERİLEN SEKRETERLERİ...


Cahit UYANIK

Zaman zaman bu sayfada Türkiye'deki garip özelleştirme öykülerini okuyorsunuz. Bunlara bakıp da benim özelleştirmeye karşı olduğum için böyle yaptığıma hükmetmeyin. Ben sadece "böyle" özelleştirme istemiyorum. Bu konuda kulağıma gelen son öyküyü birazdan size aktaracağım; işte o zaman "böyle" sözcüğünün ne anlama geldiğini öğrenmiş olacaksınız.
...........

Efendim, Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Köşküne komşu sokaklardan birinde faaliyet gösteren Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) diye bir kurumumuz var. Malumunuz bu kurum son zamanlarda siyasi içerikli atamalar sebebiyle eleştiriler alıyor. Muhalefet partileri KİT'leri özelleştirmesi için kurulan ÖİB'i, KİT'leşmekle suçluyor. 

Her ne kadar özelleştirmeye ilişkin görevleri bittikten sonra kendi kendini lağvedeceği belirtilse de, ÖİB eninde sonunda bir kamu kuruluşu ve yürütülen hizmetler de kamu hizmeti. Anayasamız ve onunla bağlantılı  devletin personel kanunları kamu hizmetinin devlet memurlarınca yürütüleceğini belirtiyor. Oysa ÖİB, özellikle devletin "GİH" yani Genel İdare Hizmetleri sınıfından hizmetlerini özelleştirmiş...! Açık söyleyelim, doğrudan doğruya kamu hizmetleri özelleştirilmiş.


ÖİB bünyesindeki sekreterlerin ve odacıların kadroları, İdare'nin temizlik hizmetleri ihalesini kazanmış şirketin üzerinde görünüyor. Yani ÖİB, temizlikçi statüsünde sekreter ve odacı çalıştırıyor. Peki bu iş nasıl oluyor? ÖİB, kadro taleplerine yanıt alamadığı için kestirme yola sapmış. İnsanlar ÖİB'de kamu hizmeti görürken temizlik şirketinde kadrolu görünüyorlar. Bu arada devletin tüm önemli evraklarının fotokopileri, yazışma kartonları, ihale dosyaları ellerinden geçiyor. Önemli gelişmelerde telefon irtibatı sağlayıp, pazarlık görüşmelerine çay kahve servisi yapıyorlar.

Bu kişilere ödenen maaşlar devlet kasasından nasıl çıkıyor? Artık o kadarını bilemiyorum. Teknik bir ayrıntısı olmalı. Ben konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum ama duyduklarımdan çıkan sonuç şu: ÖİB özelleştirme konusunda o kadar  yetenekli ki, kesinlikle kamu hizmeti tanımı kapsamından çıkarılamayacak konuları bile özelleştirmiş. Helal olsun. Şimdi anladınız mı neden "böyle" özelleştirme istemediğimi...
(Kısaltılmış bu kulis yazısı, Bülent Uzungil takma adıyla TİM'in yayın organı Görünüm'ün Ekim 1999 tarihli sayısı Başkentten sayfasında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder