1 Ocak 2018 Pazartesi

"ÇEKİRDEK ENFLASYON" ÇALIŞMALARI 17 YIL ÖNCE BAŞLAMIŞTI... ENFLASYONDA 'ÇEKİRDEK' ARAYIŞI...


Ekonomistler ve piyasa uzmanlarının fiyat artışlarının geleceğini tahmin ederken büyük önem verdiği 'çekirdek enflasyon' çalışmaları 2000 yılında başlatılmıştı.

Cahit UYANIK

Enflasyondaki düşüşün kalıcı olmasını sağlamak amacıyla endeks analizlerine ağırlık verilmeye başlandı. Merkez Bankası (MB) imalat sanayisindeki fiyat artışları ile sınırlanan klasik çekirdek enflasyon tanımını geniş çerçeveye yaymak için araştırmalar yapmaya başladı. MB, gelecekte tutarlı para politikaları izlemek amacıyla, Türkiye'ye özgü 3 ayrı çekirdek enflasyon tanımı geliştirdi.

Bu çerçevede literatürde 2 ayrı çekirdek enflasyon tanımı yapıldığı belirlendi. İlk olarak çekirdek enflasyon "ölçülen enflasyonun kalıcı kısmı" olarak tanımlandı. İkinci olarak ise çekirdek enflasyon, "ölçülen enflasyonun genel ögesi" olarak ele alındı. Bu tanımda enflasyon "genel" ve "göreli" fiyat değişimi olarak iki alt kısma ayrıldı. Genel fiyatlar beklenen enflasyon ve parasal genişlemeyi, göreli fiyatlar ise arz hareketlerini gösterdi. 


Tanımları Türkiye'ye uyarlama sorunu

Çalışmalarda, Türkiye'de TÜFE kapsamında izlenen konut, sağlık ve eğitim sektörlerinin geriye endeksleme alışkanlığının en fazla görüldüğü alanlar olmasından yola çıkıldı. Bu sektörlerde fiyatlama yapılarında görülen katılığın TEFE ve TÜFE arasındaki farkın da en büyük sebebini oluşturduğu belirlendi.   Çünkü 1998 yılında TÜFE'deki artış yüzde 69,7 iken konutta yüzde 86,8, eğitimde yüzde 94,6 ve sağlıkta yüzde 99,6 olarak gerçekleşti. 

Türkiye'ye özgü bu tespitler dikkate alınarak MB bünyesinde 2 çekirdek enflasyon çalışması yapıldı. Birinci çalışmada 1994 bazlı TÜFE için geleneksel dışlama yöntemleri kullanılarak 2 yeni endeks kuruldu. İlk endekse TÜFE'den kamu tarafından belirlenen (yönetilen fiyat) ve dışsal faktörlerden etkilenen fiyatların çıkarılmasıyla ulaşıldı. Toplam 103 kalemden yüzde 29,7 ağırlığa sahip 14 kalemin çıkarılmasıyla endeks oluşturuldu. Sonuçta yıllık değişimlere bakıldığında yeni endeksin Mart 1996 ile Şubat 1998 arasında TÜFE'nin altında kaldığı, Şubat 1998'den sonra ise TÜFE'den daha yüksek yıllık değişimler sergilediği görüldü.  Birinci çalışma kapsamında oluşturulan ikinci endeks ise katılık olduğu düşünülen fiyatların endeksten çıkarılmasıyla elde edildi. Toplam 103 kalemden yüzde 22,5 ağırlığa sahip 14 kalem endeksten dışlanınca, özellikle 1997 yılının ilk aylarından itibaren yıllık TÜFE değişimi, yeni oluşturulan endeksteki yıllık değişimlerin üzerinde seyretmeye başladı. 

MB'nin yaptığı ikinci çalışmada ise 1987 bazlı endeksler dikkate alınarak 3 ayrı çekirdek enflasyon tanımı yapıldı. Burada her ay en yüksek ve en düşük fiyat artışlarının belirli bir oranda endeksten çıkarılmasıyla "ortalamalar", "medyan" ve " gıda-enerji fiyatlarının" hariç bırakıldığı 3 çekirdek enflasyon tanımına ulaşıldı.  Buna göre Türkiye'de en yüksek ve en düşük fiyatların endeksten çıkarılacağı oranlar TÜFE'de yüzde 19, TEFE'de yüzde 12 olarak tespit edildi. Ortalamalar endeksinin TÜFE ve TEFE değişimlerindeki dalgalanmayı hafiflettiği belirlendi.

Parasal büyüklüklerle ilişkisi

MB, bu çekirdek enflasyon tanımlarının parasal büyüklüklerle ilişkisini de inceledi. Sonuçlara göre hizmetler sektörünün ağırlık kazandığı TÜFE ve M1Y+reponun katsayıları zayıf çıktı. MB bu durumu TÜFE ile para arzı ve faiz oranları arasında sıkı bir ilişki olmadığı şeklinde yorumladı. 
Araştırma sonuçlarına göre kamu fiyatları çıkarılarak oluşturulan Çekirdek-1 enflasyonu ile M1Y+repo  ve döviz sepeti arasında ilişki bulundu. Bu durum, TÜFE'den kamu tarafından belirlenen, sübvanse edilen ve dışsal faktörlerden etkilenen fiyatların çıkarılmasıyla TÜFE'nin ihale faiz oranıyla ilişkisinin kesilmesi olarak yorumlandı. 

Katılık olduğu düşünülen fiyatların çıkarılmasıyla oluşturulan Çekirdek-2 ile döviz sepeti ve ihale faiz oranı arasında ilişki bulundu. Bu durum katılık yaratan fiyatların elimine edilmesinin para arzlarıyla TÜFE arasındaki ilişkinin kaybolmasına neden olduğu şeklinde yorumlandı. Ancak bu durumun döviz sepetiyle TÜFE ilişkisini daha fazla güçlendirdiğine dikkat çekildi.

En düşük ve en yüksek fiyatların belirli oranda endeksten çıkarıldığı ortalamalar endeksinin kurulduğu Çekirdek-3 ile parasal büyüklüklerin hepsi arasında ilişki bulunduğu saptandı. MB bu durumu, uç noktaların çıkartılmasıyla hesaplanan endeksin dar para arzı, faiz oranı ve döviz sepeti ile olan ilişkiyi kuvvetlendirdiği şeklinde yorumladı.
------------
Çekirdek-1: Toplam 103 kalemden oluşan TÜFE'den kamu tarafından belirlenen (yönetilen) ve dışsal faktörlerden etkilenen yüzde 29,7 ağırlığa sahip 14 kalem çıkarıldı.
Çekirdek-2: Katılık olduğu düşünülen fiyatların endeksten çıkarılmasıyla elde edildi. Toplam 103 kalemden yüzde 22,5 ağırlığa sahip 14 kalem endeksten dışlandı.
Çekirdek-3: Her ay en yüksek ve en düşük fiyat artışları belirli bir oranda endeksten çıkarılarak ortalamalar endeksine ulaşıldı. Türkiye'de en yüksek ve en düşük fiyatların TÜFE'de yüzde 19, TEFE'de yüzde 12 oranında endeksten çıkarılması gerektiği sonucuna ulaşıldı.  
---------------
(Bu haber 03 Ağustos 2000 tarihinde Finansal Forum Gazetesinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder