3 Ocak 2018 Çarşamba

KENDİ SEKTÖRÜNDEN TÜRK SERMAYE PİYASASI VE İMKB'NİN GELECEĞİ İÇİN KRİTİK RAPOR


Cahit UYANIK 

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bünyesinde 2006 yılından bu yana sektörel gelişmeyi teşvik etmek amacıyla Türkiye Sektör Meclisleri faaliyet gösteriyor. Meclisler, kamu kurum ve kuruluşları ile sektörde faaliyet gösteren iş adamlarının kurduğu dernek ya da kuruluşları ve firmaları bünyesinde barındırıyor. Sayıları şu anda 56 olan sektör meclislerinden birisi de Sermaye Piyasaları Sektör Meclisi. 2 yıldır çalışan Meclis, başta İMKB olmak üzere Türkiye'deki sermaye piyasasının sorunları, çözüm önerileri, gelecek planlarının ne olması gerektiği, hedefleri hakkında bir rapor hazırladı. 

Raporda Türkiye'deki finansal sistemin bankacılık ağırlıklı işlemesinden kaynaklanan kırılganlık ve risklerin ancak sermaye piyasasının gelişmesiyle azaltılabileceği ifade edilerek, sektörün geleceğine yönelik ciddi uyarılarda bulunuluyor ve sorunlara çözüm önerileri sıralanıyor. Raporda Türk sermaye piyasasının hedeflerinin 'güçlü bir kurumsal organizasyon, piyasaların daha derin ve likit hale gelmesi, yatırımcı sayısı ve kompozisyonunda artış, finansal araçların daha fazla çeşitlenmesi' olması gerektiği vurgulanıyor. 

'Bölgesel Menkul Kıymet Süpermarketi' önerisi

73 sayfalık raporda, son dönemde sermaye piyasası kurumlarının başta İMKB olmak üzere modernizasyonda sürekliliğin sağlanması ve uluslararası rekabet gücünün devamı açısından bazı sorunlar yaşadığı belirtilerek, uluslararası gelişmeler incelendiğinde sermaye piyasasını oluşturan borsalar açısından ölçek ekonomisi ve büyüklüğe olan güvenin ilgi ve önem kazanacağının görüldüğü anlatılıyor. Bu gelişmeye bağlı olarak 'Mega Borsalar' yanında küçük ölçekli yerel borsaların bağlantısız olarak varlıklarını sürdürüp sürdüremeyeceklerinin belirleneceğini bir döneme girildiğini vurgulanan raporda, "Ülkemizde faaliyet gösteren borsalar için de, bölge borsalarıyla işlevsel işbirlikleri yoluyla nihai müşteri durumundaki ihraçcı ve yatırımcılara daha çeşitli araç ve hizmetler sunularak 'Bölgesel Menkul Kıymet Süpermarketi' oluşturulması daha da önem kazanmış bulunmaktadır" deniliyor.

Türk sermaye piyasasında faaliyet gösteren borsaların yerel boyutta kalmasının, bölgesinde kendisinden hızlı gelişecek rakipleri karşısında avantajlarını kaybetmesine sebep olabileceği uyarısında bulunulan raporda, kısa vadede olumlu konjonktür  ve likidite bolluğunun etkisiyle İMKB ve diğer daha küçük borsalara yönelen rekabet baskısının etkilerinin sınırlı kalabileceği, ancak uzun dönemde bunun değişeceği ifade ediliyor. Büyük borsaların birleşmesinin yaratacağı baskının büyük ve açık uyarı işaretleri belirince (örneğin likidite azalmaya başlayınca) her şey için geç olabileceği anlatılan raporda, bu noktada kurumların yeniden yapılanması kadar bireysel ve kurumsal yatırımcılara sunulan finansal araç ve hizmet çeşitliliğinin de artırılması gerektiği belirtiliyor.

Özel sektör tahvil ihracı cazip kılınmalı 

Raporda gelecekle ilgili olumsuz tabloyu aşabilmek için; özel sektör tahvillerinin ihracını cazip kılacak yasal ve vergisel düzenlemelerin yapılması, hisse senedi opsiyonları ve varantlar gibi türev piyasa araçlarının işleme açılması, bölge ve Körfez ülkelerinde işlem görecek yeni endeks fonların oluşturulması, gayrimenkule dayalı menkul kıymetlerin işlem göreceği pazarlar açılması yönünde çalışmalar yapılmasının yerinde olacağı kaydediliyor. 

Bunların yanısıra halen Takasbank bünyesinde çalışan Ödünç Pay Senedi Piyasası'nın geliştirilmesi, piyasalardaki merkezi teminatlandırma ve entegre risk yönetim sisteminin oluşturulması, KOBİ niteliğindeki şirketler için tahsisli satış işlemlerinin yapılabilmesine imkan veren pazarların kurulması, ürün borsalarında işlem görecek depo sertifikaları için elektronik işlem platformunun yapılandırılması, Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından devlet iç borçlanma senetlerinde de kaydi sisteme geçilmesi gibi uygulamaların piyasaların canlandırılması ve likidite artışına destek vereceği ifade ediliyor.

Türk sermaye piyasasında özerk yapının sağlanmasının önemine dikkat çekilen raporda, hızlı karar alınması, yatırımların zamanında gerçekleştirilmesi ve uluslararası rekabet gücünün korunması açısından büyük önem taşıdığı anlatılıyor. Raporda bunun için SPK, İMKB, VOB, İAB, Takasbank, TSPAKB ve MKK üst yönetimi arasında bir 'Türk Sermaye Piyasası Danışma Kurulu' oluşturulması öneriliyor. Gelişmenin sadece teknik çalışmalara bağlı olmadığı, sermaye piyasasının halk ve sermaye piyasası aktörleri arasında hak ettiği itibara ulaşabilmesi amacıyla mümkün olan tüm platformlarda bir tanıtım ve imaj yenileme çalışması yapılması gerektiği vurgulanan raporda, yatırımcı bilgilendirme toplantıları düzenlenmesi, görsel medyada sermaye piyasaları ile ilgili programlar yapılmasının önemi üzerinde duruluyor.

Yönetim gücünün "altın hisse" ile korunabileceği anlatılmalı

Raporun 'Sektörün yapısal Sorunları ve Çözüm Önerileri' başlıklı bölümünde öncelikle sektörün arz yönüne ilişkin sorunlara değiniliyor. Türk şirketlerinin çoğunun yönetimi kaybetme veya borç altına girme çekincesiyle hisse senedi-tahvil ihracından kaçındığı anlatılarak, daha çok özkaynaklar veya banka kredisi ile büyüme politikası izlendiği ifade ediliyor. Oysa şirket sahipleri açısından yönetimin kaybedilmemesi için pek çok yasal düzenleme yapıldığı vurgulanan raporda, bunlardan birisinin 'oydan yoksun hisse senedi' ihraç edilmesi olduğu anlatılıyor. Halka açılmak isteyen şirketlerin, bu işlemden önce ana sözleşmelerini değiştirerek kendilerine yönetimi kaybettirmeyecek 'altın hisse' sahibi olabildiklerine işaret edilen raporda "Yönetim gücünü muhafaza etmeye ilişkin sorun, bu hususların açık şekilde şirketlere anlatılmasıyla çözülür" deniliyor. 

1990'lı yıllarda şirketlerin halka açılmalarını teşvik amacıyla uygulanan vergi istisnasının kaldırıldığı ve yerine yeni bir düzenlemenin getirilmediği anlatılan raporda, büyük ölçekli şirketlerin halka açılmalarını teşvik edecek en önemli avantajlardan birisinin vergi indirimi veya istisnası olacağının düşünüldüğü anlatılıyor. Hisse senetleri borsada işlem gören şirketlere halka açıklık oranına göre kademeli vergi indirimi sağlanmasının da bu amaca hizmet edeceği belirtilen raporda,  sermaye piyasasında yeknesak ve sık değişmeyecek bir vergi sistemi oluşturulması gerektiği bildiriliyor. Halka açık şirketlerin halka arz ettikleri ve piyasada işlem gören hisse senetlerini geri almalarına izin verilmediği bildirilen raporda, gerektiğinde kendi hisse senetlerini piyasadan satın alma (share buy back) imkanın tanınmasının yeni halka arzları teşvik edici olacağı da ifade ediliyor.   

Halka arz deneyimini paylaşacak platformlar oluşturulmalı 

Sermaye piyasalarından yararlanma imkanlarının şirketlere anlatılmasında bilgilendirme ve tanıtım eksikliği olduğunun gözlendiği vurgulanan raporda, İMKB ve SPK tarafından TOBB ve TSPAKB gibi  meslek kuruluşları ile yakın işbirliğine girilmesi tavsiye ediliyor ve "Bu kuruluşlarla imzalanacak protokollerle halka açılma potansiyeli taşıyan şirketleri yönlendirici ve teşvik edici nitelikte tüm Türkiye'ye yönelik bir pazarlama hamlesi başlatılmalı" görüşü savunuluyor. TSPAKB önderliğinde sektörde çalışan aracı kurumların temsilcileri ile halka arzlarda karşılaşılan zorluklar ve çözüm önerileri konusunda ortak toplantılar yapılması gerektiğine dikkat çekilen raporda, bir 'Sermaye Piyasası Tanıtım ve Bilgilendirme Komisyonu' kurulması   önerisinde bulunuluyor. Raporda, şirketleri halka arz öncesi yapılması gereken hazırlık çalışmaları konusunda bilgilendirmenin de yerinde olacağı anlatılarak, "Bu amaçla daha önce başarılı halka arz işlemi gerçekleştiren şirketlerin deneyimlerini paylaşmalarına imkan verecek uygun platformlar oluşturulabilir" ifadesi kullanılıyor.    

Raporda 2006 Temmuz ayında yapılan bir düzenleme ile yerli ve yabancı yatırımcıların sermaye piyasası kazançlarından ödeyecekleri stopaj oranının farklılaştırıldığı ve bu durumun özellikle yerli yatırımcılar açısından olumsuz yönde bir motivasyon yarattığı ifade ediliyor. Bu düzenlemenin, yerli yatırımcının da yabancı statüsü ile piyasaya gelmesine sebep olduğu belirtilen ve bunun yerli yatırımcı sayısını azalttığı belirtilerek "Yerli ve yabancı yatırımcılar arasında farklı stopaj uygulamasına son verilmeli ve yerli yatırımcıların gelmesi teşvik edilmeli" deniliyor.
(Bu yazı TSE'nin yayın organı Standard Dergisinin Eylül-2008 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder