Merkez Bankası (MB) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Merkez Bankası (MB) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ağustos 2023 Çarşamba

MB, PARA KURULU KORKUSUNDAN KURTULDU

Cahit UYANIK

Uzakdoğu ve Rusya'da hüküm süren kriz, bazılarını da sevindiriyor. Türkiye'de de bu krizden dolayı mutlu ve mutsuz olanlar var. Mesela bavul ticareti yapanlar, tam "Bu iş bitti artık" derken yeniden hayata dönmenin keyfini yaşıyorlar. Önümüzdeki zorlu kış ayları, Rusya'dan Türkiye'ye akın edecek bavul tacirlerinin de habercisi. 

Krizden dolayı sevinenlerden bir başka grup da Merkez Bankası  (MB) yönetimi. MB yöneticileri son zamanlarda Para Kurulu tartışmalarından hayli rahatsız görünüyorlardı. Hatta IMF ile yapılan görüşmelerde bu konu iki taraf arasında sık sık tartışmalara da zemin yaratıyordu. 

2 Ağustos 2023 Çarşamba

AKADEMİSYENLİK VE BANKA BAŞ EKONOMİSTLİĞİ YAPAN İTİBARLI İSİM: TCMB BAŞKAN YARDIMCISI DOÇ. DR. CEVDET AKÇAY KİMDİR?

Doç. Dr. Cevdet AKÇAY

Dr. Osman Cevdet Akçay

Başkan Yardımcısı

1961 yılında Trabzon’da doğan Osman Cevdet Akçay, 1983 yılında Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun oldu. The City University of New York, The Graduate School and University Center’da Ekonomi alanında 1990 yılında M.Phil ve 1992 yılında doktora derecesini aldı.


Çalışma hayatına 1985 yılında The City University of New York, The Graduate School and University Center’da doktora asistanı olarak başlayan Akçay, 1986-1990 yılları arasında Hunter College ve Baruch College’da öğretim görevlisi, 1990-1991 yıllarında Manhattan College, New York’da misafir öğretim üyesi olarak çalıştı. 

11 Temmuz 2023 Salı

KAPAK HABERİ / 1. YILINDA 5 NİSAN KARARLARI / NE GETİRDİ, NE GÖTÜRDÜ? / YENİ DEVALÜASYON GÜNDEMDE Mİ?

Bu çarşamba 5 Nisan Kararlarının birinci yıldönümü. Ekonomideki tüm denge ve oluşumları alt-üst eden bu kararlar, Türkiye'yi nereye doğru götürüyor? 5 Nisan'a nasıl gelindi? İşadamı ve politikacılar bu kararları nasıl değerlendiriyor?

Cahit UYANIK (Ankara)

Alaattin ÇİFTÇİ (İstanbul)

"Bu programın amacı enflasyonu hızla düşürmek, Türk Lirasına istikrar kazandırmak, ihracat artışını hızlandırmak, ekonomik ve sosyal kalkınmayı, sosyal dengeleri de gözeten sürdürülebilir bir temele oturtmaktır."

Başbakan Tansu Çiller, Yardımcısı Murat Karayalçın ile birlikte 5 Nisan 1994 öğle saatlerinde 'Ekonomik Önlemler Uygulama Planı'nın amacını böyle açıklıyordu. Aslında 5 Nisan'a giden yol 26 Ocak 1994 akşam üzeri açılmıştı. Aylardır faiz düşürme inadıyla borçlanamayan Hazine ve Merkez Bankası, o gün döviz piyasalarının ipini elden kaçırmıştı. Serseri para, önce borsayı 20 binden 29 bine sıçratmış, kar realizasyonunun peşinden dövize yönelip piyasayı allak bullak etmişti. 

Gelenekselleştiği üzere her gün saat 16 civarında açıklanan ertesi günün döviz kurları bir türlü ajans telekslerinden dökülmüyordu. Gazete büroları, "Devalüasyon mu yapıyorlar?" diye soran vatandaşların telefonlarından felç olmuştu. Eh, ne de olsa evden otomobile, tüketici kredisinden ev kirasına dövizle borçlanmaya alışılmıştı. Devalüasyon, borç ve ödemelerin bir anda kabarmasına yol açacaktı.

Başbakan Çiller, alelacele ekonomi bürokratlarını Konut'ta topladı. Piyasayı sakinleştirmek için gece yarısı yüzde 13,9'luk devalüasyon açıklandı. Devalüasyona rağmen piyasanın inisiyatifi devletin eline geçemedi. Dövizle oynamayı seven bazı bankalar, sıcak odalarında oturup telefonla parasını yöneten spekülatörler biçilen bedeli yetersiz buldular. Dövizi sakinleştirmek için yapılan müdahalelere 2 ayda yaklaşık 4 milyar dolar harcandı. Şubat ayı ortasından itibaren Hazine ve DPT'de "Bu krizden nasıl çıkabiliriz?" konulu birçok araştırma yapıldı. 

Mart ayı başlarında Başbakan Çiller ve Devlet Bakanı Aykon Doğan'ın sonu gelmezmiş gibi görünen gece toplantıları başladı. 5 Nisan Paketi'nin ilk hatları burada belirginleşti. Paketin ismi başlangıçta Ekonomik Aksiyon Planı idi. Fakat sonradan ne olduysa oldu, ismi değiştirildi. Paketin ayrıntıları kamuoyundan ciddi bir şekilde gizlenebildi.

19 Haziran 2023 Pazartesi

KAPAK HABERİ / TÜRK BANKACILIĞI NEREYE GİDİYOR?

Cahit UYANIK

Sanayi Devrimini ıskalayan Osmanlı İmparatorluğu, Batı'daki bir çok modern kurumu bünyesine ancak 200-300 yıllık gecikmelerle kabul etmişti. 'Banka' kavramı da bunlardan birisiydi. Batı'da şimdiki bankaların atası sayılabilecek ilk kurumlar 1.500'lü yıllarda ortaya çıkmışken, Türkiye'de ilk banka benzeri kurumun oluşturulma tarihi 1863'tü. Elbette her gecikme gibi bu alandaki rötarın da bedeli ağır oldu. Yaklaşık 140 yıldır Türk bankacılık sektörü maceradan maceraya sürüklendi. 

1910'lu yıllarda İttihat ve Terakki'nin 'Milli İktisat' söyleminin desteklenmesi için kurulan bazı yerel bankalar, geçirdikleri evrim sonucunda 2000'li yılların ilk günlerinde tasfiye edildiler. Yine Cumhuriyet'in ilk yıllarında tarım sektörünün sanayiye dönüştürülmesi için kurulan Sümerbank, dünya bankacılık literatürüne bir bankanın sahibi tarafından nasıl soyulabileceğine ilişkin ayrıntılı teknikler armağan etti. Benzeri kaderi yer altı zenginliklerini ülke insanının refahına sunmak isteyen ve bu amaçla finansman yaratmaya çabalayan kamu orijinli bir başka banka da yaşamak zorunda kaldı. Türkiye eski muharip gazilerin Muhabank'ını da gördü, Romenler'in insanın aklına hoş çağrışımlar getirmeyen Banka Marmaroş Blank ve Şürekası'nı da... Bir zamanlar her kentte kurulan ve sonuna 'spor' ibaresi eklenen futbol takımları gibi bankalar da kurulmadı değil. 

Sonuçta Türkiye, kurallarını iyi belirlemediği, siyasetin finansmanına alet ettiği, popülizmin kaba araçları haline dönüştürdüğü sektörün faturasını 2001 yılında tüm toplumca ödemeye başladı. Bu kapak hazırlanırken görüş toplamaya çalıştığımız hiç bir banka sorularımızı yanıtlamadı. Yanıtlayan tek bankaya ise el konuldu. Bu bile, sektörün geleceği konusunda hemen hiç kimsenin kafasının net olmadığını ve kimsenin elini göstermek istemediğinin işaretiydi, "Kapak yazısı bitene kadar ülkede banka kalmayabilir, elimizi çabuk tutalım" esprileri arasında kaleme alınan bu yazı için Orsoy Girgiç'in yayınlanmayan bir haberinden ve AA'nın geniş şekilde yayımladığı sektör analizlerinden de yararlandık. Bu arkadaşlarımıza teşekkür ederken, kapak yazımızın sektörün geleceğinin netleşmesine katkıda bulunmasını diliyoruz:

Anneler kızlarını 1980'li yıllarda ihracatçı damatlara vermek istemişti. Çünkü o günlerde ihracat işinden çok para kazanılıyordu. 1990'ların başında yavaş yavaş tercihler değişmeye başladı. Anneler, kızlarına bankacı damat aramaya başladılar. Ama bu tatlı rüyanın da sonuna gelindi ve 2000'lerin başında yeni yeni meslek kategorileri araştırılmaya başlandı. Çünkü bankacılık da tıpkı ihracat gibi para kazanmanın kolay olmadığı ve işsizlik riskinin çok yükseldiği bir meslek olmaya başlamıştı. Anneler kızları için 2000-2010 dönemi için yeni ve karlı sektörlerin hangisi olduğunu araştıradursun, bankacılık sektörü nihayet kaderi ile yüzleşti. Yıllardır uzmanların ve sektörün ileri gelenlerinin söyleyip durduğu, tozlu gazete arşivleri arasında kalmaya mahkum gibi görünen korkulu ve kötü senaryolar bir bir yaşanmaya başladı.

Sektörde şu satırların yazıldığı Temmuz itibarıyla son 20 aydakilerle birlikte el konulan banka sayısı 18'e çıktı. Binlerce bankacı işsiz kaldı, önümüzdeki günlerde hapse atılabilecek banka sahibi sayısının 10'a kadar yükseleceğine ilişkin tahminler yapılıyor. Sektördeki banka sayısının bu hızla giderse 5 yıl sonra 5-6'ya düşeceğine ilişkin ayrıntılı analizler dile getiriliyor. Bu, sektördeki el koyma, (izin verilirse) iflas, birleşme, satın alma ve hatta lisansın iade edilmesi olaylarının yaşanabileceğinin en somut delili. 

13 Haziran 2023 Salı

TCMB BAŞKANLARI İLE İLGİLİ DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Dr. Hafize Gaye Erkan

Cahit UYANIK

Hazzetmiyorum ama...

Bu yanlışı düzeltmem lazım.

Hafize Gaye Erkan

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB)

26'ıncı değil, 18'inci başkanıdır, bir başka deyimle guvernörüdür.

Çünkü TCMB'nin en üst düzey yöneticilerine

1931-1970 arasında 'genel müdür' unvanı veriliyordu.

Genel Müdür unvanını taşıyan 8 isim vardır.

29 Mayıs 2023 Pazartesi

BU KARARDA İMZASI VARDI / HALEN YÜRÜRLÜKTEKİ 1211 SAYILI MERKEZ BANKASI KANUNUNU HAZIRLADI VE TCMB'NİN İLK BAŞKANI OLDU / NAİM TALU

Merkez Bankası Eski Başkanı NAİM TALU: 

"MERKEZ BANKASININ MUTLAK ÖZERKLİĞİ YANLIŞ BİR ANLAYIŞTIR"

Cahit UYANIK

Türkiye'de gündemden düşmeyen konulardan birisi de Merkez Bankası özerkliğidir. 1930'da çıkarılan ilk Merkez Bankası Yasası da, aslında dünyadaki genel gidişat dikkate alınarak, özerk bir yapı kurmayı amaçlıyordu. Çünkü hükümetler, savunma ve savaş masraflarını çoğunlukla merkez bankası kaynaklarına başvurarak finanse ediyorlardı. Atatürk zamanında çıkan yasa, zamanla etkisini yitirdi. Öyle ki yasa 1930-1970  döneminde tam 22 defa değiştirilmişti. Yasal değişikliklerin hemen hepsi de, merkez bankası özerkliğini azaltıcı unsurlar içeriyordu. 

İşte 1211 sayılı yeni Merkez Bankası Yasası böyle bir ortamda gündeme geldi. Şimdilerde Akbank İdare Meclisi Reisliği görevini yürüten Naim Talu, 1970'de Merkez Bankası Genel Müdürlüğü görevini yürütüyordu. Talu, 1211 sayılı yasayla birlikte "ilk merkez bankası başkanı" sıfatını da kazanmış oldu. Talu, daha sonra Ticaret Bakanlığı ve Başbakanlık gibi iki önemli görevi de üstlendi. Talu, hem bürokrat hem siyasetçi kimliğini üstlenmiş bir isim olarak; geçmişten günümüze merkez bankası özerkliği konusunda herkesin kulağına küpe olacak uyarılarda bulundu:

Ekonom: 1211 sayılı yasa öncesinde Türkiye'deki ekonomik ve siyasal ortam nasıl bir görünüm arz ediyordu? Bu yasanın çıkarılması en fazla hangi ihtiyaçtan kaynaklanmıştır?

Talu: Bilindiği üzere 1211 sayılı Merkez Bankası Kanununun kabul tarihi 14.1.1970'dir. O tarihteki ekonomik durumu kısa olarak şu şekilde tarif etmek mümkündür:

1958 senesi İstikrar Tedbirlerinin ortaya çıkardığı müsbet gelişmeler ve 1970 senesine kadar iktidardaki hükümetlerin mustakar ve bilgili çalışmaları sonucu olarak ekonomi, müspet inkişafını sürdüregelmiştir.

Diğer bir deyişle bir taraftan istikrar tedbirlerinin ortaya çıkardığı müspet tesir, diğer taraftan ekonominin planla tespit edilen hedeflere uygun yürütülmesi, makul sayılabilecek fiyat hareketleri ile oldukça hızlı kalkınma imkanını vermekte idi.

Fakat ekonominin o günlerde de görülen zafiyeti: a) finansman kifayetsizliği, b) fiyat hareketlerinin dünya standartlarının az da olsa üzerinde seyretmesi idi. Ayrıca sabit kur sisteminin cari olması, zaman içinde ihracat tıkanıklıklarını kaçınılmaz hale getiriyordu. 1970 senesine gelindiğinde, ekonomi tarihinin en büyük mustakar ve hızlı kalkınmasına şahit olduğumuz bir devreye ulaştığımızı gösterirken, ilerki senelerin de başarılı olması için bazı tedbirlerin alınmasının lüzumu da ortaya çıkarıyordu. 

Merkez Bankası Kanunun çıkarılmasının memleket ekonomisinin o tarihlerdeki durumu ile direk bir ilgisi yoktur. O tarihte mevcut olan kanun oldukça eskimiş idi ve Merkez Bankası bu kanunun değiştirilmesi zaruretini çok önceden görmüş ve müteaddit defalar yeni kanun çıkarılması teşebbüsünde bulunmuştur. O tarihe kadar yapılan bütün teşebbüsler netice vermemiştir. 

19 Kasım 2022 Cumartesi

FAİZ İNDİRME POLİTİKAMIZ, İMZA ATTIĞIMIZ G-20 SONUÇ BİLDİRGESİNİN TAM TERSİ. TÜRKİYE, ÇEKİNCE KOYDU MU?

Cahit UYANIK

G-20 Ülkeleri 2022 yılı Endonezya-Bali Zirvesi Sonuç Bildirgesinden bizi doğrudan ilgilendiren iki konu çıktı.

1) Ukrayna-Rusya Savaşı sonrasında yaz aylarında imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşmasında (İstanbul Anlaşması) Türkiye önemli rol oynamıştı. Bildirgede mevcut çatışma ve tansiyonların küresel gıda güvenliğindeki zorlukları artırmasından derin endişe duyulduğu ifade edildikten sonra "Gelişmekte olan ülkelerdeki kırılgan toplumları merkeze alacak şekilde hayatları kurtarmak, açlığı ve besin yetersizliğini önlemek için acil adımlar atmayı taahhüt ediyoruz. Sürdürülebilir dirençli tarım ve gıda sistemlerinin sağlanması için çağrıda bulunuyoruz. Türkiye ve BM'nin aracılık ettiği İstanbul Anlaşmasından memnuniyet duyuyoruz. İlgili tarafların anlaşmayı tam, zamanında ve devam edecek şekilde uygulamasının öneminin altını çiziyoruz" denildi.

Aslında burada bir beklenti dile getirildi. Çünkü bu hafta sonu 19 Kasım 2022 gece yarısı Tahıl Koridoru anlaşmasının süresi bitiyor. Bu anlaşmanın bir süre daha uzatılıp uzatılmayacağı önümüzdeki birkaç gün içinde belli olacak. Rusların bu konuda; Batı'nın ambargosu kapsamında bulunduğu için, ihraç edemediği kimyevi gübre ve tahıllarını bu koridor aracılığıyla satma yönünde isteği bulunuyor. Karadeniz'in Rusya ve Ukrayna kıyıları oldukça ılıman iklime sahip olduğu için bu bölgelerde oldukça geniş bir tahıl ve buğday üretimi yapılıyor. Ukrayna ve Rusya, dünyanın en önemli tahıl ihracatçılarından... Rusya'nın bu bölgedeki üretimi 32 milyon ton civarında ve toplam ülke üretiminin yüzde 40'ı buradan geliyor. Bu rakam, Türkiye'nin yıllık buğday üretiminden 12-14 milyon ton daha fazla. Ukrayna için de benzeri bir durum mevcut. Tahıl Koridoru anlaşması ile 10 milyon tonu aşkın buğday alıcılara ulaştırıldı ki, bu Türkiye'nin yıllık üretiminin yarısından fazla. 2) G-20 Zirvesinden çıkan ve Türkiyeyi doğrudan ilgilendiren ikinci sonuç ise bizdeki meşhur Kandıralı fıkrasını akla getirdi. Komutan askeri birliğe emir verir: "Kıt'a dur!". Fakat Kandıralı asker yürümeye devam eder. Komutan bunun üzerine "Kandıralı sen de dur!" emrini verir. Bu fıkra genellikle, ortamda yaşananları çok önemsemeyip, kendine has davranışlar sergileyen insanlara yönelik anlatılır.

17 Kasım 2022 Perşembe

DOLAR KURUNDA SEÇİME KADAR SINIRLI HAREKET BEKLENİYOR. KKM'DEN ÇÖZÜLEN PARA NERELERE GİDEBİLİR?

Cahit UYANIK

Ekim ayında turizm istatistiklerinde geriye doğru 10 senelik büyük bir revizyon yapılmıştı. Daha önce kayda alınamayan turizm gelirleri kayda alınmıştı. Bu kayıtlar döviz cinsinden olduğu için ödemeler dengemizi, cari açık ile net hata ve noksanı (NHN) yakından ilgilendirdi. TCMB'nin geçen hafta açıkladığı Ocak-Eylül '22 ödemeler dengesinde, yılın ilk 8 ayına ilişkin revize edilmiş rakamları da görebildik. Bu neden önemli? Çünkü TÜİK'in açıkladığı revizyon bilgi notunda yılın ilk 6 ayının rakamları verilmişti. 7 ve 8. aylarda ne olduğu ancak bir trend analizi yapılarak tahmin edilebilmişti. Şimdi bu rakamlar TCMB tarafından resmi olarak ilan edildi.

Ocak-Ağustos döneminde NHN 28,3 milyar $ iken, turizm revizyonunun etkisiyle 22,3 milyar $'a düştü yani 6 milyar $ azaldı. Cari açığımız da 39,7 milyar $'ken, turizm gelirleri revizyonuyla 35 milyar $'a geriledi yani 4,7 milyar $ azaldı. NHN'de %25, cari açıkta da %15'e yakın bir iyileşme oldu.

TCMB Ocak-Eylül '22'de NHN'yi 24 milyar 939 milyon $ olarak açıkladı. Böylece revize edilmiş rakamlarla NHN, 1 ayda 2,6 milyar $'dan fazla artarak 22,3 milyar $'dan 24,9 milyar $'a çıkmış oldu. Eğer bir güncelleme olmasaydı 28,3 milyar $ olan eski rakamlarla NHN'nin, Ocak-Eylül '22'de 30-31 milyar $'a çıkacağını tahmin ediyorum. Bu durumda ilk 9 ayda 31 milyar $'dan 25 milyar $ civarına değiştirilmiş yani azaltılmış bir NHN söz konusudur.

7 Kasım 2022 Pazartesi

TÜİK YENİ BELİRLEDİĞİ TURİZM GELİRLERİNİ EKLEDİ, NET HATA VE NOKSAN (NHN) 6,4 MİLYAR DOLAR AZALDI

Cahit UYANIK

Ekonomide geçen haftanın en önemli gelişmelerinden biri TÜİK'in açıkladığı turizm gelirleri istatistiğine ait revizyondu. Revizyon, tespit edilen yeni turizm geliri kalemlerinin eklenmesi ve hesaplama yöntemindeki bazı değişiklikleri içeriyordu. Revizyon; hem içeriği hem de yarattığı sonuçlar itibarıyla oldukça önemli bir gelişmeydi. Çünkü ödemeler bilançosuna yazılan "Turizm gelirleri" + "Seyahat gelirleri" denilen kalemleri olumlu yönde etkiledi. (Kısa süreli ülkemizi ziyaret edenlerin harcamalarını turizm gelirleri; 1 yıl ve daha uzun kalan yabancıların harcamalarını da seyahat gelirlerinde izliyoruz.) Daha önce kayıt altına alınamayan bazı turizm ve seyahat gelirleri, uygulanan ve kullanılan yeni yöntemler sayesinde kayda alınmaya başladı.

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, 1 hafta kadar önce Financial Times gazetesine yaptığı açıklamada yılın ilk 8 ayında 28 milyar doları aşan NHN'nin önemli kısmının kayda alınamayan turizm gelirlerinden kaynaklandığını söylemişti. Yeni gelirler, ödemeler bilançosundaki cari açık ile net hata ve noksan (NHN) kalemlerini de olumlu yönde etkiledi. Şöyle ki:

TÜİK revizyonla, geriye doğru 10 senelik eski ve yeni rakamları tablo halinde açıkladı ki burada 2022 yılının ilk 6 ayına ait eski ve yeni veriler de bulunuyordu. İlk 6 aydaki cari açığımız 32,5 milyar dolardı. Turizm+seyahat gelirlerimiz bu revizyon sonrasında toplam 6,4 milyar dolar artınca, cari açığımız 26,1 milyar dolara geriledi. Eskiden NHN içinde bulunan, bu kayda alınamayan turizm ve seyahat gelirleri; artık kendi kalemlerinde yer alacak. Yani çift kayıt usulü uygulanabilecek. (Eskiden tek taraflı bir kayıt yapılıyor, kaydın karşı tarafı bulunamadığı için NHN'ye yazılıyordu.) Yılın ilk 6 ayında NHN 17,5 milyar dolardı. Kayıt edilebilen turizm+seyahat gelirlerini düştüğümüzde NHN böylece 11,2 milyar dolara geriledi. Yani NHN'de %37 civarında bir azalmayla karşı karşıyayız. Dünya Gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, turizm+seyahat gelirleri revizyonu sonrası yılın ilk 8 ayındaki 28,3 milyar dolarlık NHN'nin 21,7 milyar dolara; cari açığın da 39,7 milyar dolardan 33,1 milyar dolara düşeceğini hesapladı.

31 Ekim 2022 Pazartesi

FED FAİZ KARARI VE TDİ VERİSİ KRİTİK. AB ENFLASYONU YÜZDE 10'U AŞARSA JUMBO FAİZ ARTIŞI ZEMİNİ GÜÇLENİR

Cahit UYANIK

Ekonomik veriler son aylarda sürekli gündemde. Çünkü ekonomilerin sağlık durumu iyi değil. Bunun en önemli belirtisi enflasyonun sürekli yükselişi ve kontrol altına alınamayışı... Bu hem içeride hem dışarıda böyle. Dışarıda özellikle faiz artışlarına rağmen bu durum yaşanıyor. Yıllık %1-2 enflasyona alışık ülkeler, %10-20 enflasyona kadar çıktılar. Yüksek enflasyonda önemli iki etken yüksek enerji ve gıda fiyatları. Merkez bankaları panik halinde faiz artırıyor ama bir yandan da resesyon kaygıları ile mücadele ediyorlar. İnsanlığın enflasyonla ilgili tecrübesi gösteriyor ki, öncelikli olarak yapılması gereken şey fiyat istikrarının sağlanması. Yani %10-20 civarına yükselmiş enflasyonların %5'e, oradan da %1-3 arasına indirilmesi gerekiyor.

Türkiye'de 3 Kasım 2022-perşembe günü Ekim-2022 enflasyonu açıklanacak. Beklentiler çok iyi değil ve ortalamalar %3,6'lık bir enflasyona işaret ediyor. Yıllık enflasyon beklentisiyse %85,6'da yoğunlaşıyor. Anketlerde yıl sonu enflasyonun ise %70 olması genel bir beklenti. Hükümetin ve TCMB'nin yıl sonu hedefi ise %65 civarında. TCMB'nin Ekim ayı Piyasa Katılımcıları Anketinde ise yıl sonu tahmini %67,8'de... Enflasyonda ilk büyük kırılma Aralık-2022 enflasyon rakamı açıklandığında yaşanacak baz etkisiyle görülecek ve bu etki sonraki 2 ayda da sürecek. Fakat TCMB ve hükümetin %22 ve %25 olarak tahmin ettiği 2023 yıl sonu enflasyonu piyasa uzmanları ve bazı önemli yabancı kuruluşlar tarafından kabullenilmiş değil. Onlar enflasyonu 2023'te %50 olarak tahmin ediyor. Sonuçta enflasyonda düşük çift haneden bile çok uzağız.

02 Kasım 2022-çarşamba günü ise FED faiz kararı var. Beklenti 0,75 puan artış yapılması yönünde. Ancak tartışma 13-14 Aralık 2022'deki son FED toplantısında ne yapılacağında yoğunlaşıyor. WSJ gazetesinde bundan 1 hafta-10 gün kadar önce çıkan haberde bazı FED üyelerinin Aralık toplantısında 0,75 değil 0,50 puan artıştan yana olduğu belirtilmişti. Bu haberin çıktığı günler sessizlik döneminin başlangıcına denk geldiği için, FED üyelerinin kamuoyuna yaptığı açıklamalara bakarak bu haberin kontrolü yapılamadı. Bu sebeple çarşamba günkü FED kararı sonrasındaki karar metni ve FED Başkanı Powell'ın açıklamaları dikkatli şekilde izlenecek. FED'in Aralık ayında 'pivot' yapıp yapmayacağının izleri aranacak. Vadeli işlemciler şu anda Aralık toplantısındaki 0,50 ve 0,75 faiz artışı ihtimallerini neredeyse aynı oranlarda tahmin ediyorlar.

29 Ekim 2022 Cumartesi

ECB FAİZDE BEKLENENİ YAPTI, ABD TEKNİK RESESYONDAN ÇIKTI. TÜRKİYE, TURİZM GELİRİ HEDEFİNİ 9 AYDA YAKALADI

Cahit UYANIK

27 Ekim 2022-perşembenin ilk verisi Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz kararıydı. Banka faizini beklendiği gibi 0,75 puan artırarak %2'ye yükseltti. Sonraki toplantıda faiz 0,50 puan artırılırsa Euro Bölgesinde faizler yılı %2,5'ten kapatacak demektir. AB ekonomileri resesyon korkusu yaşıyor. Önümüzdeki yıl teknik resesyona girileceğine kesin gözle bakılıyor. Bu ortam bizim açımızdan pek iyi değil. Faiz konusunda çekingen Avrupa, euronun değersizleşmesine sebep oluyor; bizim ihracat gelirlerimiz de azalıyor. ECB yetkilileri bazı açıklamalar yaparak "Enflasyon çok yüksek ve uzun süre hedefin üzerinde kalmasını bekliyoruz" dediler. Faiz artışlarıyla 2023'te enflasyonun %10'dan %5,5'e indirilmesi hedefleniyor. ECB yüksek petrol dışı enerji fiyatları (ağırlıklı olarak doğal gaz) ve yükselen gıda fiyatlarını enflasyona sebep olarak görüyor. Önümüz kış, soğuk günlerde iki kalemdeki fiyat artışları sürerse AB'de enflasyonun kontrol altına alınma süreci uzayabilir. ECB önce ağzına almadığı 0,75 puanlık artışı kabullendi; izleyen toplantılarda yeni 0,75'lik artışları da görebiliriz. ABD ekonomisinin 3. çeyrek büyümesi de 27 Ekim'de açıklandı. ABD ekonomisi bu periyotta %2,6 büyüyerek beklentileri aştı. Beklentiler %2,3-2,4 kadardı. Böylece 1 ve 2. çeyrekte küçülerek teknik resesyona giren ABD ekonomisi buradan çıktı. 3. Çeyrekte de küçülme olsaydı resesyonun oturmaya başlayarak tüm ekonomiyi ele geçirdiği düşünülecekti. Bu gelişme ekonomi açısından pek hoş bir şey olmazdı çünkü enflasyon içinde durgunluk yaşanması anlamına gelen stagflasyona doğru gidilecekti. ABD Hazine Bakanı Yellen, ekonominin kontrol altına alınmaya başladığını belirtti. Çünkü bir önceki çeyrekte kişisel tüketim harcamaları %2,1 artmışken, 3. çeyrekte bunun %1,4'e gerilemesi alınan tedbirlerin (faizlerin yükseltilmesi dahil) işe yaramaya başladığı şeklinde yorumlandı. Fakat FED faiz artışları devam ederek %5'i geçerse ekonominin gelecek sene resesyona gireceği düşünülüyor. Yapılan bir ankette ekonomistlerin tamamı 1 yıl sonra aynı günlerde kesinlikle resesyona girilmiş olunacağını belirtti ki, eskiden böyle düşünenlerin oranı %65'ti. Bu ise 2023 boyunca büyüme olmayabileceği anlamına geliyor.

28 Ekim 2022 Cuma

27 EKİM 2022'DE; ECB FAİZİ, ABD 3. ÇEYREK BÜYÜME, TÜRKİYE'NİN 3. ÇEYREK TURİZM GELİRİ AÇIKLANACAK. SANKİ 'KÜÇÜK KIYAMET' GÜNÜ

Cahit UYANIK

Bu hafta 27 Ekim 2022-perşembe günü Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz kararını açıklayacak. ECB, Eylül ayındaki toplantısında faizini 0,75 puan artırmıştı. Eylülde geleceğe yönelik yapılan tahminlerde 0,50+0,50 olmak üzere yıl sonuna kadar toplam bir puan faiz artışı yapılacağı ve faizin yüzde 2,25'e çıkarılacağı öngörülmüştü.

Ancak aradan geçen sürede Avrupa'da enflasyon artışını sürdürerek yüzde 10'a çok yaklaştı. Bazı AB ülkelerinde enflasyon yüzde 22'ye çıktı. Bunun üzerine ECB'den faiz artış beklentileri de revize oldu. Şu anda herkes ECB'den 0,50 değil 0,75 puan artış bekliyor. Belki bir şahinleşme, ön alma kaygısıyla 1 puanlık artış da görülebilir.

AB çok milliyetli bir yapı, ancak tek para birimi euro pek çok ülkede kullanılıyor. O nedenle ECB, hareketlerinde FED'e göre daha yavaş davranabiliyor. ECB, ciddi bir resesyona girmekten korkuyor. Ancak önlem almakta gecikirlerse bazı AB ülkelerindeki enflasyon yüzde 25'e doğru yükselebilir. Bu da AB ortalama enflasyonunu yüzde 11-12'ye hareket ettirebilir. Yani bir anda onların pek de alışık olmadığı yüksek enflasyon ortamına girebilirler.

AB'nin faiz kararı, resesyon korkusu ve euro'nun gerilemesi bizi de yakından ilgilendiriyor. Türkiye İhracatçılar Meclisinin (TİM) yaptığı açıklamaya göre euro/dolar paritesinin son aylarda 1,20'lerden 1'in altına düşmesi sebebiyle ihracatçıların toplam gelir kaybı 10 milyar doları geçti. Yani AB'ye daha fazla veya aynı düzeyde mal satmamıza rağmen, elde ettiğimiz gelir ciddi olarak azaldı.

21 Ekim 2022 Cuma

MB'NİN 1,5 PUANLIK SÜRPRİZ FAİZ İNDİRİMİ, YÜZDE 10-12 FAİZLE VERİLECEK KGF KREDİSİNE HAZIRLIĞI AMAÇLIYOR

Cahit UYANIK

TCMB, 20 Ekim 2022 tarihli Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faizi 150 bp indirip (100 bp beklenirken) yüzde 10,5 olarak belirledi. TCMB yayınladığı karar metninde, yine son aylardaki kararlarının hepsine benzer, çelişkili bir tavır sergiledi. Önce dünya ekonomisindeki olumsuzlukları ardı ardına sıralayan ve bu haliyle ilk bakışta faiz artırımı yapacakmış hissiyatı veren (veya en azından faizi sabit bırakacakmış hissi) TCMB, kararın son paragrafında aniden yön değiştirerek 150 bp indirim yaptığını bildirdi.

TCMB bu kararının gerekçesini ise "Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin daha da arttığı bir dönemde, sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdam artışı trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması kritik önem arz etmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 150 bp düşürülmesine karar vermiştir" diyerek izah etmeye çalıştı.

24 Kasım 2022 tarihli PPK'da 1,5 puan
daha indirim yapılacağı kesinleşti

TCMB kararında ilginç bir cümle daha kurularak, PPK'nın bundan sonraki toplantısında (24 Kasım 2022) benzer bir adım atılarak faiz indirim döngüsünün sona erdirilmesini gündeme aldığı bildirildi. Böylece TCMB'nin gelecek toplantıda da en az 150 bp'lık bir indirime giderek faizi yüzde 9'a düşüreceği anlaşılmış oldu. TCMB Eylül-2021/Kasım-2022 arasındaki 14 aylık süreçte, iki ana dilim halinde faizleri toplam 10 puan (1.000 bp) indirmiş olacak. TCMB'nin faiz indiriminde elini neden çabuk tuttuğu ve süreci neden 1 ay öne çektiği merak konusu oldu. Artık fiyat istikrarı yerine kalkınmacı hedefleri önceleyen TCMB, bence önümüzdeki aylarda açıklanacak yeni Kredi Garanti Fonu (KGF) paketine uygun zemin sağlamak için bu adımını hızlandırdı. Yeni KGF paketinin 50 milyar TL büyüklüğe sahip ve yüzde 10-12 arasında bir faizle kullandırılması bekleniyor. Bu durumda KGF paketinin TCMB faizinin yüzde 9'a indikten sonra yani 2022-Aralık ayı içinde uygulamaya girmesini bekleyebiliriz.

14 Ekim 2022 Cuma

YÜKSEK ÇIKAN ABD ÇEKİRDEK ENFLASYONU ORTAMI TOZ-DUMAN ETTİ. AVRUPA DA YÜKSEK FAİZE GÖZ KIRPTI

Cahit UYANIK

ABD'nin Eylül-2022 enflasyon verilerinin açıklanmasıyla beraber ortalık toz-dumana büründü. Çünkü yıllık manşet TÜFE'de (Enerji fiyatlarındaki azalış etkisiyle) gerileme görülmesine rağmen, çekirdek enflasyonun artışını sürdürmesi; FED'in Kasım ve Aralık 2022 aylarındaki faiz artış beklentilerini yüzde 1,25'ten yüzde 1,5'a yükseltti. Hatta Kasım toplantısında 0,75 değil 1 puanlık artış yapılması gerekeceğini söyleyenler bile duyuldu. Her ne olursa olsun ABD'de gıda ve enerji fiyat artışları dışarıda bırakılarak açıklanan çekirdek enflasyon rakamlarının yükselmesi, enflasyonla mücadelede yeterince başarılı olunamadığını gösteriyor. Bu gidişat sürerse ABD'de faizlerin 2023 yılı ilk çeyreğinde yüzde 5'e çıkarılacağı, aynı yıl sonuna kadar da sabit bırakılacağı bile konuşuluyor. Bu aşamadan sonra Avrupa Merkez Bankasının (ECB) 27 Ekim 2022 tarihindeki toplantısı beklenmeye başladı. ECB'nin yıl sonuna kadarki üç toplantısında toplam 1,25 puan daha artışla faizi yüzde 1,25'ten yüzde 2,5'a çıkarması bekleniyordu. Ancak AB'de enflasyon yüzde 10'a yükselirken, bazı AB üyesi ülkelerde bu oran yüzde 22 olarak hesaplandı. Hal böyle olunca ECB yetkilileri faizlerin yıl sonunda yüzde 3'ü bile aşabileceği yönünde demeçler vermeye başladılar. Eğer ECB'den böyle bir tavır değişikliği görülürse faizlerin bundan sonraki toplantılarda 1,75-2 puan kadar artırılması gerekecek. Bu da en az 0,75+0,50+0,50 vb. artış formüllerini gündeme getirebilir. Türkiye'de ise TCMB 20 Ekim 2022-perşembe günü faiz kararını açıklayacak. Tahmin ve beklentiler 1 puanlık daha azaltımla faizin yüzde 11'e indirileceğinde yoğunlaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni yıla tek haneli TCMB faizi ile girmek istediklerini açıkça ifade etmişti.

23 Eylül 2022 Cuma

FAİZDE HEDEF YÜZDE 9. MB SANAYİ ÜRETİM AZALIŞINI BAHANE EDİP 'EKONOMİYE DESTEK İÇİN' FAİZİ YÜZDE 12'YE İNDİRDİ

Cahit UYANIK

TCMB beklendiği gibi (Ağustosta başlattığı faiz indirme davranışını sürdürerek) Eylül-2022'de 1 haftalık repo ihale faizini (politika faizi) 1 puan indirdi ve yüzde 12'ye getirdi. TCMB'nin yayınladığı karar metninde; jeopolitik risklerde artış, küresel enflasyon ve faizdeki yükseliş, dış pazarlardaki zayıflamanın sonucu olarak ekonominin öncü göstergelerinde gerileme görüldüğü belirtilerek, ekonomik büyümeyi desteklemek adına faiz indirimine gidildiği savunuldu.

TCMB'nin bahsettiği öncü gösterge, daha önce vurguladığımız gibi sanayi üretim endeksindeki (SÜE) Temmuz ayında yaşanan (Biraz da uzun Kurban Bayramı tatilinin etkisiyle) güçlü gerilemeydi. Aceleci TCMB, bu önemli göstergenin Ağustos ayında da bozulmaya devam edeceğini düşünüyor olmalı ki, faiz indirimini gerçekleştirdi.

TCMB'nin kararında yıl sonu enflasyon hedeflerine net bir atıfta bulunulmadı. Bu konuda belki, 5 iş günü sonra açıklanacak tutanak özetlerinde bir ayrıntı yakalanabilir. Ancak TCMB'nin son piyasa katılımcıları anketinde (PKA) yer alan yıl sonu enflasyonundaki 3 puanlık düşüşü de dikkate aldığını düşünüyorum. PKA'daki bu düşüş eğilimi ile ekonomideki yavaşlama emarelerinin önümüzdeki aylarda da sürebileceği varsayımıyla, TCMB'nin faiz indirimlerine devam ederek Aralık ayında yüksek tek hane yani yüzde 9 faize gelebileceğini tahmin ediyorum.

21 Eylül 2022 Çarşamba

MB YARIN KENDİ FAİZİNİ; FED, RUSYA'NIN SERTLEŞMESİ VE SANAYİ ÜRETİMİNDEKİ DÜŞÜŞE BAKARAK BELİRLER

Cahit UYANIK

TCMB yarın açıklayacağı kritik faiz kararını hangi unsurlara bakarak belirleyebilir? Bence burada 3 önemli etken ön plana çıkıyor:

1) RUSYA'NIN UKRAYNA İLE SAVAŞTA SONBAHARDA DAHA SERTLEŞMESİ, JEOPOLİTİK RİSKLERİ VE KÜRESEL FAİZLERİ ARTIRIR: Rusya bugün aldığı kararla kısmi seferberlik ilan ederek 300 bin sivili silah altına alacağını duyurdu. Bu, neredeyse orta büyüklükteki bir ülkenin ordusu kadar asker sayısına denk geliyor. Karar, Rusya'nın sonbaharda savaşı genişletmesi ve sertleştirmesi demek... Bu, jeopolitik risklerin iyice yükselmesi ve savaşın yayılma ihtimalini artırıyor. Böylesi bir savaş ortamında küresel faizler artarken faiz indirme kararı vermek, TCMB için biraz zor olabilir.
2) FED'İN BUGÜNKÜ 0,75 VEYA 1 PUANLIK FAİZ ARTIŞ KARARI, TCMB'Yİ ETKİLEYEBİLİR: FED'in 0,75 puan faiz artırması sonrası, Türkiye'nin faiziyle kıyaslandığında aradaki makas iyice açılacak. Normal bir faiz politikası izlense Türkiye'nin buna (enflasyonu düşük olsa bile) 0,75 puan faiz artışıyla cevap vermesi gerekirdi. Ancak tam tersi yapılıp faiz indirimi ile cevap verilirse, döviz hareketleri açısından hayli zorlanabiliriz. Bu hareket Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü de zayıflatır. Merkez Bankasının faiz indirdikten sonra, rekabet gücü endişesiyle döviz kurunun ipini gevşetmesi ihtimali de bulunuyor ki, buna imkanı var. Çünkü TL son aylarda bir miktar değerlenmişti.

TCMB, FED'in yapacağı artırımın olumsuz etkilerini dikkate alarak bu ay pas geçmeyi de düşünebilir. Ancak TCMB'nin faiz kararlarında FED'i dikkate alıp almadığını bilemiyoruz, elimizde veri yok. Çünkü TCMB PPK karar tutanaklarının tamamı, (çoğu ciddi merkez bankasının aksine) kamuoyuna açıklanmıyor. Bunun yerine karardan 5 iş günü sonra tutanaklar özetlenerek duyuruluyor ki buraya bakarak; kararda FED veya ECB gibi küresel merkez bankası kararlarının etkili olup olmadığını anlayamıyoruz.

19 Eylül 2022 Pazartesi

MB 1 PUAN İNDİRME HAVASINDA; BU YAPILIRSA FED'İN 0,75 PUAN FAİZ ARTIŞIYLA BİRLEŞİP EKONOMİYİ ZORLAR

Cahit UYANIK

Bu hafta dünya çapında 25 merkez bankası faiz kararını açıklayacak. Bunlardan TCMB ve FED faiz kararları, Türkiye ekonomisini yakından ve doğrudan ilgilendiriyor. TCMB, faiz kararını FED'den 1 gün sonra, 22 Eylül 2022 perşembe günü ilan edecek. TCMB, (geçen ay beklenmedik şekilde yaptığı gibi) faizleri 1 puan daha indirme arayışında ve havasında... Çünkü TCMB'nin her ay yayınladığı Piyasa Katılımcıları Anketinde (PKA) cari yıl sonu enflasyon beklentisi (TÜFE) ağustosta yüzde 70,6 iken, bu ay 3 puan kadar düşerek yüzde 67,73'e indi. Benzer şekilde 12 ay sonrası TÜFE beklentisi de yüzde 41,99'dan yüzde 36,74'e düştü. İşte beklentilerde yaşanan bu gerilemenin, TCMB'ye "faiz indirimine devam edelim" gerekçesi yaratabileceğini düşünüyorum.

Bu yazıyı podcast olarak Spotify'da dinleyebilirsin

Ancak TCMB'nin bu ay PKA'ya katılan kurum ve uzmanların bir bölümünü değiştirmesi ve katılan kişi ve kurum sayısının 40'a kadar azalması kuşkuları beraberinde getirdi. Piyasalarda TCMB'nin daha yüksek enflasyon tahminleri yapan kişi ve kurumları, daha düşük tahminler yapanlarla değiştirdiğine dair bir endişe oluştu. TCMB'nin bu konuda geniş bir açıklama yapmaması kuşkuları iyice besledi. TCMB'nin bu konuda bir açıklama yapması yerinde olacaktır. FED ise Eylül-2022 faiz kararını 21 Eylül 2022-çarşamba günü açıklayacak. FED'in 0,75 puanlık faiz artışına gittiği Temmuz ayındaki son toplantısının ardından (Faizler yüzde 2,25-2,50 aralığına yükseltilmişti) Başkan Powell, resesyon korkularıyla "Bundan sonra faiz artışlarını yavaşlatmaları gerekebileceğini" söylemişti. Piyasalar da Eylül, Kasım ve Aralık toplantılarını düşünerek en fazla 1,5 puanlık artışla yıl sonunda faizlerin yüzde 4'e yükselebileceğini hesaplamışlardı. Eylül ayı için beklenti ise 0,50 artış oranında oluşmuştu. Ancak Powell'ın Jackson Hole ve Cato Enstitüsü konuşmalarındaki sert tavrı ve şahinleşmesi, Eylül ayı toplantısında 0,50 artış ihtimalini tamamen ortadan kaldırarak 0,75 hatta 1 puan artış (jumbo faiz artışı) tahminlerine kapı açtı.

12 Eylül 2022 Pazartesi

TEMMUZDA 3,2 MİLYAR DOLARLIK CARİ AÇIK TAHMİNİ TUTAR MI? ASGARİ ÜCRETLİ, 1.100 TL TAKSİT ÖDEYİP EV ALABİLİR Mİ?

Cahit UYANIK

2022 Temmuz ayı ödemeler bilançosu verileri yarın sabah açıklanacak. Tahminlere göre Temmuzda 3,2 milyar dolar cari açık verilmesi bekleniyor. Tahminler 2 ila 4,4 milyar dolar arasında değişiyor. Temmuz verisi hayli önemli çünkü dolar kurunun yılın geri kalanında nasıl bir yol izleyebileceği konusunda bize fikir verecek. Tahmin anketinde katılımcılar 2022 yılı cari açığının 47,3 milyar dolar olacağını belirttiler. En düşük tahmin 39, en yüksek tahmin ise 58 milyar dolar oldu.

Hükümet geçen hafta açıkladığı 2023-2025 yılları OVP'sinde 2022 yıl sonu tahminlerinde bazı önemli revizyonlar yapmıştı. Cari açık da bunlardan biriydi. Geçen yıl Eylül ayında açıklanan Yıllık Program'da cari açığın 18,6 milyar dolar olacağı ve GSYİH'ya oranının yüzde 2,2 olarak gerçekleşeceği tahmini yapılmıştı. Geçen hafta bu tahminde köklü bir revizyona gidilerek cari açığın yıl sonunda 47,3 milyar dolara ve GSYİH'ya oranının yüzde 5,9'a yükseleceği öngörüldü.

Böylece Türkiye cari açık/GSYİH'da kırmızı alarmın yanmasına sebep olacak yüzde 5 düzeyini geçmiş oldu. Türkiye ekonomisinde bu oranın yüzde 5'i aşması, geçmişte kriz çanlarının sesinin gelmeye başlaması olarak adlandırılmıştı. Üstelik ankette belirtilen üst sınırdan cari açık yani 58 milyar dolarlık tahmin gerçekleşirse; cari açık/GSYİH oranı yüzde 7,5'a yükselmiş olacak. Bu da Türkiye ekonomisinin 10-11 milyar dolar daha fazla döviz girişi sağlaması gerektiği anlamını taşıyacak. Artan dolar talebiyle dolar kurunun 25-28 TL arasında yılı kapatabileceği şeklinde tahminler bulunuyor.

25 Ağustos 2022 Perşembe

BİST'E DÖNEN YABANCININ ÖNCE BANKA HİSSELERİNİ TERCİH ETMESİNİN İLGİNÇ SEBEBİ: SEKTÖRE DUYULAN GÜVEN

Cahit UYANIK

BİST-100 Endeksinde 3.100'lü seviyeler geçildi. Analistler aslında bu seviyelerin sonbaharın ortasına doğru, üçüncü çeyrek bilançolarının açıklanmasından sonra geleceğini tahmin ediyorlardı. Beklenenden 1,5-2 ay erken ulaşılan bu seviyenin sebebi, yabancı girişlerinin yeniden başlaması. Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, BİST'e 300 milyon dolar girdiğini söyledi. Bu paranın Londra üzerinden gelen Körfez ülkeleri fonları olduğu düşüncesi yaygın.

Gelen yabancı parası öncelikle, uzun zamandır durgun seyreden bankacılık hisselerinde ciddi yükselmelere sebep oldu. Bunun sebebi nedir? Neden yabancılar Türk Borsasına önce bankacılıktan giriyor ve önce bankacılıktan çıkıyor? Bunun en önemli sebebi Türk bankalarına duydukları güven...

13 Ağustos 2022 Cumartesi

17,5 MİLYAR DOLARLIK KAYNAĞI BELİRSİZ DÖVİZ GİRİŞİNİN (NET HATA VE NOKSAN) 4 NEDENİ...

Cahit UYANIK

Ödemeler bilançosunda; hiç bir tanım altına dahil edilemeyen döviz giriş ve çıkışları 'Net hata ve noksan (NHN)' adı altında kayıt altına alınmaktadır. NHN bu yılın ilk 6 ayına ait ödemeler bilançosu verilerinde 17,5 milyar dolara ulaşarak; 32,4 milyar dolarlık cari açığa oranı yüzde 54 düzeyinde gerçekleşti. Yani cari açığın yarıdan fazlası ve 43 milyar doları geçen ülke olarak döviz finansmanı ihtiyacımızın (cari açık+yurt dışına portföy çıkışları) neredeyse üçte biri, bu kaynağı belirsiz döviz girişi ile karşılandı.

Ödemeler bilançosu, adı üzerinde bir bilançodur; döviz gelir ve giderlerinin (bilançonun her iki tarafı) her raporlama döneminde dengede olması gerekir. Bunun için de ödemeler bilançosu çift taraflı kayıt prensibi ile tutulur. Ancak gerçek hayatta bazı döviz hareketleri tek taraflı olarak kayıt edilebilir; yani dövizin giriş veya çıkışının kaynağı bulunamaz. İşte o zaman boş kalan taraf (giriş veya çıkış) NHN'ye kaydolunur. Kaynağı belirsiz döviz girişi döviz varlığımızı artırdığı için (+); kaynağı belirsiz döviz çıkışı döviz varlığımızı azalttığı için (-) karakterle ödemeler bilançosuna yazılır.