12 Haziran 2025 Perşembe

İHRACATTA GELECEK VAAT EDEN 15 SEKTÖR

Gümrük Birliğine doğru gidilirken, Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) gelecekte destek kapsamına alınacak 15 sektörü belirledi.

Bu sektörler; otomotiv, otomotiv yan sanayisi, ayakkabı, oyuncak, ev tekstili, mücevherat, cam, seramik, elektrikli aletler, elektronik aletler, makine halısı, kimya sanayisi ürünleri, hediyelik eşya, yazılım, inşaat malzemeleri.

Cahit UYANIK 

Türkiye'nin ihracat macerası bundan 15 yıl önce 1980'de başladığında kimse gelecekte ne olacağını pek bilmiyordu. Yıllar yılı ithal ikameci ekonomi içinde ve yüksek gümrük duvarlarının koruması arkasında çalışmaya alışkın Türk ekonomisi nasıl sonuçlar alacak, öngörülemiyordu. Türkiye ihracattaki bu uzun mücadele yıllarından sonra artık Avrupa Birliğinin (AB) kapısında bekliyor. 'Dış rekabet' denilince gözünü daldan-budaktan esirgemeyen sanayiciler, koro halinde 'Hadi Gümrük Birliğine girelim' diyor. Gümrük Birliği, Türk ekonomisinin dışa açık büyüme konusunda kesin ve son kararını verdiğinin en önemli belgesi olacak. Bundan böyle ayakta durmak isteyen bir sanayici 'Önce ihracat, sonra iç pazar' diye düşünmek zorunda kalacak. 

Peki Türkiye Gümrük Birliği öncesinde ihracatının ve genel anlamda dış ticaretinin bir projeksiyonunu çıkarttı mı? Önümüzdeki yıllarda ihracatımızı sürükleyecek sektörler belirlendi mi? Bu 'dişe diş göze göz' rekabet içinde ayakta duramayacak olan sektörlerimiz var mı? 'İki arada bir derede' kalmış, yatırım yapma riskinin çok yüksek olduğu sektörler belli mi? AB dışındaki dünyanın çeşitli bölgelerinde gelişen ekonomik olaylar Türkiye'yi nasıl etkileyebilir?

İhracat alanında güçlendirilecek 15 sektör

Bu ve buna benzer daha birçok sorunun cevabı DTM tarafından araştırıldı. Amaç önümüzdeki 5-10 yılda dış ticaretle uğraşan herkesin kafasında takılı kalan sorulara cevap bulmaktı. Araştırma sonuçlarına göre şu anda Türkiye ihracatının yüzde 40'ını kapsayan tekstil ve konfeksiyon ürünleri, önemini gelecekte daha da arttıracak. Ancak bu iki sektörün büyüklüğü ve varlığı 'Türkiye ihracatının uluslararası dalgalanmalardan etkilenmemesi için' yeterli değil. Birkaç sektörde daha dünya dış ticaretine ağırlığımızı koyacak kadar uzmanlaşmamız gerekiyor. 

DTM, bu sektörleri 'yüksek ihracat potansiyeli' ve 'uluslararası piyasalarda rekabet şansı'nı dikkate alarak belirledi. Buna göre devlet önümüzdeki yıllarda aşağıdaki sektörleri geliştirmek ve ihracatlarını arttırmak için elinden geleni yapacak. Bu kapsamda 'yatırım-üretim-ihracat' zincirinin sağlıklı şekilde kurulması, ürün çeşitliliğinin sağlanması gibi hedefler gerçekleştirilmeye çalışılacak. Bu çalışma aynı zamanda yatırım yapan müteşebbisler için de bir kılavuz ve yol gösterici niteliği taşıyor. Söz konusu sektörler şunlar:

"Otomotiv, otomotiv yan sanayisi, ayakkabı, oyuncak, ev tekstili, mücevherat, cam, seramik, elektrikli aletler, elektronik aletler, makine halısı, kimya sanayisi ürünleri, hediyelik eşya, yazılım, inşaat malzemeleri."

İhracatçı-çiftçilik 'out'...

Peki bunun tersini düşünürsek... Yani önümüzdeki yıllarda ihracatta önemi giderek azalacak sektörler yok mu? Araştırma sonuçlarına göre uluslararası konjonktür gereği işlenmemiş tarım ürünleri ihracatında bazı gerilemeler bekleniyor. Onun boşluğunu ise işlenmiş tarım ürünlerinin doldurması bekleniyor. Bunun yanı sıra halen toplam ihracat içinde yüzde 1,5'luk paya sahip olan madencilik ve taş ocakçılığı ürünleri ihracatının yüzdelik payında önemli oranda artış beklenmiyor. 

DTM herşeyin yolunda gitmesi durumunda önümüzdeki 5 yıl içinde Türkiye ihracatının 45 milyar, ithalatının da 65-70 milyar dolar civarında bir büyüklüğe ulaşacağını hesaplıyor. Burada Türk dış ticaretinin dünyadaki ortalamalardan daha yüksek bir trend yakalayacağı kabulünde bulunuluyor. Bu hesaplar tuttuğu taktirde Türkiye'nin dünya ticaretinden aldığı pay binde 60'dan binde 90'a yükselmiş olacak. 

İhracatçıya orta ve uzun vadeli kredi imkanı

Bu iddialı hedefleri yakalamak bir anlamda ihracatın desteklenmesi ve finansmanında da yapısal değişiklikleri beraberinde getirecek. Yapılan incelemeler ihracata dayalı kalkınmayı başarıyla uygulayan ülkelerin ar-ge, tanıtım, pazarlama, eğitim gibi faaliyetlere büyük önem verdiğini gösteriyor. Zaten Türkiye'de de henüz tam olarak uygulanamasa da bu tip bir teşvik mevzuatı yayınlanmış durumda. İkinci aşamada yapılması gereken şey ise şimdilik kısa vadeli ihracat finansmanı yapan Eximbank'ın, ihracata daha etkin bir şekilde destek olması için orta ve uzun vadeli kredilere yönelmesi... Bu durumda Eximbank sigorta programlarına da ağırlık vererek ihracatçıların alacaklarını sigortalayacak. İhracatçılar ise Eximbank sigorta poliçelerini teminat gösterip özel sektör bankalarından kısa vadeli ihracat kredileri kullanabilecek. 

DTM'nin çalışmasında ihracatla ilgili örgütlerin yeni bir yapılanmaya gitmesi gerektiği de dile getirilen görüşler arasında bulunuyor. Yeni yapılanmaya göre dış ticaretle ilgili kararlar Başbakan başkanlığında, ilgili bakan ve müsteşarların katılımıyla oluşturulacak bir koordinasyon kurulunca alınacak. Bu kurulun sekretaryasını da DTM yürütecek.

Türk Ticaret Merkezlerine özel sektör desteği

İhracata destek yapılanmaları içinde bugüne kadar pek faal olamayan yurt dışı temsilcilikler ise yakında 'Türk Ticaret Merkezleri' adı altında çalışmaya başlayacak. Halen 89 dış ticaret merkezinin 38'inde dış ticaret müşaviri çalışıyor. 51 merkezde ise müşavirlikler boş... Kadro mevcut ancak atama yapılmıyor. Türkiye'nin bu yetersiz yapılanma ve temsilcilik ağıyla ürün ve pazar çeşitlemesine gitmesi zor görünüyor. 

Yeni getirilecek Türk Ticaret Merkezleri modelinde devlet, zaman zaman yaşanan ödenek ve personel yetersizliği sorunlarını özel sektörle birlikte aşmayı planlıyor. Bu nedenle yeni model Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Müteahhitler Birliği gibi özel sektör örgütlerince kurulup yönetilecek. Modele göre söz konusu merkezler DTM ve ihracatçı birliklerine bilgisayar ağıyla bağlanacak. Böylece sağlanacak pazar bilgileri, müşteri talepleri, yurt dışı ihaleler, pazarlardaki yeni gelişmeler, mal ve pazar araştırmaları günü gününe ihracatçılara sunulabilecek.

KOBİ'lere ihracat eğitimi verilecek 

Dış ticaretin Türk sanayi yapısıyla ilişkisi olduğu açık. Bu çerçevede KOBİ'lerin ihracata yönlendirilmeleri önem taşıyor. DTM, KOBİ'ler için de 'yatırım-üretim-ihracat' zincirinin kurulması için yeni modeller üzerinde duruyor. İlk hedef aynı dalda çalışan KOBİ'lerin sektörel dış ticaret şirketleri çatısı altında toplanmasını sağlamak. İkinci olarak KOBİ'lerin üretim yapısının dış pazarların isteklerine uygun hale getirilmesine çalışılacak. Bu amaçla KOBİ'lerin yöneticilerine dış ticaret ve uluslararası pazarlama teknikleri konusunda gerekli eğitim verilecek. 1996 yılından itibaren DTM, KOBİ çalışanlarını yoğun bir eğitim programına tabi tutacak. Şimdilik ülke içindeki benzer eğitim çalışmalarının bir envanteri çıkarılıyor. Ayrıca yurt dışındaki benzer eğitim programları hakkında bilgiler toplanıyor.

Türk ihraç pazarları ve ihraç ürünlerinin çeşitlendirilmesi ise önümüzdeki yılların hedefleri arasında önemli bir yer işgal ediyor. Halen ihracatımızın yüzde 60'a yakın kısmını AB ülkelerine yapıyoruz. Ayrıca ihracatın yüzde 40'ı ürün bazında tekstil ve konfeksiyondan ibaret. Bu ürün veya pazarda yaşanan bir kriz doğrudan Türkiye'yi etkiliyor. 'Pazar çeşitlendirilmesi' kapsamında DTM, yeni 'hedef pazarlar' belirleyerek kapsamlı tanıtım programları başlattı. Bunlardan ABD, Japonya ve Rusya pazarına büyük umutlar bağlanmış durumda. Diğer hedef pazarlar ise Ukrayna, Türki Cumhuriyetler, BDT ülkeleri, Kanada, İsrail, Singapur, Güney Afrika Cumhuriyeti, Çin, Hindistan ve Uzak Doğu ülkeleri... DTM'nin ihracatla ilgili son çalışması önümüzdeki yıllarda ihracat dünyasının kafasını ve çenesini çok yoracağa benziyor.

(Bu haber haftalık İntermedya Ekonomi dergisinin 12-18 Kasım 1995 tarih, Yıl:2, Sayı: 41'de yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder