15 Ağustos 2024 Perşembe

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / PARA, SİYASET VE HÜKÜMET

Cahit UYANIK 

Ekonomide bu haftanın gündemi, para... IMF'den, Dünya Bankasından ve G-7 ülkelerinden para veya para sözü bekliyoruz. Devlet Bakanı Kemal Derviş, bu konudaki açıklamanın en geç Çarşamba günü yapılacağını söyledi. 

Derviş bu açıklamayı yaparken Ankara çok büyük bir esnaf eylemine sahne olacak. Türkiye'nin dört bir yanından gelen esnaf sokakları dolduracak. Sayının şimdiden 100 bin kişiyi geçeceği tahmin ediliyor. Bakalım Derviş'in sır gibi sakladığı 'finansman paketi' sokaklara dökülen esnafı rahatlatmaya yetecek mi? 

Açıklamanın bir gün öncesinde ise TOBB, 350 oda başkanı ve yöneticilerini Ankara'da toplayacak. TOBB'un gündemi de ekonomik kriz... Kasım Krizi'nden bu yana hayli aktif bir görünüm sergileyen TOBB'un söyleyecekleri de önemli. Artık bu tip toplantılarda muhalefet partileri liderleri de bol bol boy gösterecekler. Çünkü seçim veya yeni bir hükümet kurulma kokusu ortalığı iyice sardı. Yalnız ölçüsüz vaatler ve "Bu ekonomiyi 6 ayda kurtarırım" şeklindeki sayıklamalar, bu toplantılarda çok sert şekilde protesto edilebilir. Benden söylemesi....

Haftanın son değerlendirmeleri İstanbul’da TÜSİAD'ın YİK toplantısında yapılacak. Derviş, YİK sırasında verilecek yemeğe onur konuğu ve konuşmacı olarak katılacak. Derviş'in bu toplantıda, 1 gün önce açıkladığı ekonomik paketi anlatması bekleniyor. 

11 Nisan Çarşamba gününü 1998 yılı ortasından bu yana süregelen Türkiye-IMF ilişkilerinde yeni bir aşama olarak nitelendirmek de mümkün. Açıklanacak program, Türkiye'nin IMF ile gelecekte kurulacak ilişkilerinin yönünü belirlemek açısından önemli. 

14 Ağustos 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / MECLİS'İN ATEŞLE İMTİHANI

Cahit UYANIK 

Başbakan Bülent Ecevit'in geçen hafta yaptığı bir konuşmada tüm umutlarını yitirmek üzere olan Türk toplumuna Kurtuluş Savaşını hatırlatması hoş bir ortam yarattı. Ama aynı günlerde yüzde ikibinli faizler isteyen bankalarla, bu faizi ödemeyeceğini söyleyen sanayicilerin Osmanlı mirası bir saray-otelde toplantı yapmaları pek de hoş olmadı. 

Merak ediyorum,  acaba bu toplantının faturası kimin cebinden çıktı? Krizden 20 trilyonu aşkın repo geliri sağlayan TOBB'un mu yoksa memlekete 50 milyar dolara yakın zarar veren bir sektörün temsilcileri olarak Bankalar Birliğinin mi? Toplum olarak mütevazı olmayı unuttuk. Krizden nasıl çıkacağımızı bile saraylarda tartışıyoruz.

Bilmeyenler için hatırlatmakta fayda var: Şu anda birçoğu otele dönüştürülen, bazıları da müze olarak işletilen Osmanlı saraylarının önemli kısmı 1800'lü yılların ikinci yarısında Batı'dan alınan borç paralarla yaptırılmıştı. O dönemde Osmanlı'nın çıkardığı ballı börek türünden dış borçlanma tahvilleri, Avrupalı kızların çeyizlerinin en gözde parçalarını oluşturuyordu.

13 Ağustos 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / MECLİS TEMMUZDA KAPANMALI MI?

Cahit UYANIK 

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) eskiden her yılın Eylül ayının ilk günü kendiliğinden toplanırdı. Yeni yasama yılı resepsiyonu da Meclis'in dillere destan bahçesinde yapılırdı. Ama 1995 yılında yapılan anayasa değişikliği ile Meclis'in açılış tarihi 1 Ekim'e alındı. Gerekçe, tüm dünya parlamentolarında benzeri sistemin uygulanmasıydı. 

Buna birşey diyeceğim yok. Ama Şark tipi kurnazlığımız burada da devreye girdi. Açılış tarihi ileri alındığı için otomatikman kapanış tarihinin de ayarlanması gerekmez mi? Bizde tabii böyle birşey olmadı. Her yılın 15 Haziranı geldiğinde, okullar da tatil olur olmaz milletvekilleri birer ikişer Meclis'i asmaya başladılar. Ancak çok zorunlu ve hükümet meselesi haline gelen yasal değişikliklerin mecbur bırakmasıyla Meclis çalışabildi. 

İşte o tatil tarihi yine geldi çattı. Önümüzdeki hafta Meclis üç-dört yasayı görüşüp tatile çıkmaya hazırlanıyor. Oysa Anayasa Uyum Komisyonu yıllardır çalışarak 37 maddelik bir değişiklik paketini ortaya koydu. Yapılacak ďüzenlemelerin önemli bir kısmı, Türkiye'nin AB tam üyeliği konusunda yaşamsal önem taşıyor. 

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ERKEN SEÇİMİN KOŞULLARI OLUŞUYOR

Cahit UYANIK 

Fazilet Partisinin (FP) kapatılması Türkiye'de önümüzdeki 1 yıllık süre içinde yapılması muhtemel bir erken genel seçimin siyasi ortamını iyice sağlamlaştırdı. FP ile ilgili gelişmelerin hükümetin yapısı üzerinde ne etki yaratabileceğini bekleyip göreceğiz. Ama zaten hükümet içi partilerde de siyasi tablo pek iç açıcı değil. 

Seçime gidilmesi için ekonomik ortam  iki krizle birlikte oluşmuştu. Şimdilerde seçimin siyasi şartları hızla olgunlaşıyor. Hükümet yapılacak bir erken genel seçimin 3 partiyi de baraj altına itme ihtimalini çok yüksek gördüğü için, ekonomik krizi dış dünyanın mali desteği ile aşmayı deniyor. Ancak bu çabanın ne kadar süreceği ve uzun soluklu olacağı hiç kimse tarafından bilinmiyor.

DSP'de Bülent Ecevit'in karşısındaki en büyük muhalefet yaşlılık... Batı'da genç genç liderler bile herhangi bir başarısızlık karşısında köşesine çekilirken, dev dev seçim zaferlerine imza attıktan sonra "Bu son seçimimdi. Aileme zaman ayırmak için 4 yıl sonra politikayı bırakacağım" diye demeçler patlatırken; gittikçe Batılı normları benimseyen Türk seçmeninin karşısında yaşlı liderlerin prim yapması zor. Yolsuzluk konusunda çelik çomak patlayıp namusluların sayısı fazlalaşmaya başlayınca, Ecevit'in en büyük alamet-i farikası yani dürüstlüğü de puan toplayamayacak gibi görünüyor. 

11 Ağustos 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ 3 'AKİL' ADAMIN MİSYONU

Cahit UYANIK 

Türkiye'de paneller genelde 'etkinlik olsun' diye düzenlenir. Hazine Müsteşarlığı Mensupları Vakfı ile İstanbul Mülkiyelileri Vakfının ortaklaşa düzenlediği "Kamu Bankalarının Dünü, Bugünü, Yarını" konulu panel bu genellemenin dışındaydı. 

Panel düzenleniş zamanı ve katılan kişilerin üstlendikleri sorumluluk ve konuya bakış açıları itibarıyla çok iyi seçilmişti. Panel, çoğu sonuçsuz benzerleri gibi bitmedi. Toplantıya nokta konulduğunda herkesin kafasında son 2 ekonomik krize sebep gösterilen kamu bankalarının, öyle derdest edercesine bir mantıkla ortadan kaldırılamayacağına ilişkin düşünce balonu salınıp duruyordu. Bu bankaları ortadan kaldırma konusunda hükümet ve onu temsil eden bürokratlar dışında hiç kimsenin bir uzlaşması yok.  Hükümet ve bürokratların da uzlaştıkları kurumlar belli: IMF ve Dünya Bankası. 

Türkiye'de herkesin kabul ettiği bir gerçek var ki, mevcut bankacılık sistemi aynen devam edemez ve etmemeli. Siyasi baskılar, ahlak normlarının zayıflığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) hafiye rolüne bürünmek zorunda kalması ve geleneksel özkaynak artışı problemleri sistemin üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallanıyor. 

10 Ağustos 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ERMENİ MESELESİ VE AGSK

Cahit UYANIK 

1970'li yıllardan bu yana peşimizi bırakmayan sözde Ermeni Soykırımı iddiaları, önemli bir müttefikimiz olan Fransa ile aramızı açtı. Fransa'nın Türk insanının gönlünde ayrı bir yeri var. Osmanlı İmparatorluğunda ilk Batılılaşma çabaları Fransa'dan esinlenilerek başlatılmıştı. Fransa'da hala 'Jöntürkler' bir efsane gibi anlatılıyor. 

Fransa son zamanlarda Avrupa Birliği (AB) içindeki 'Akdeniz Dayanışması' çerçevesinde Türkiye'nin tam üyeliği konusunda lehimize lobi yapıyordu. AB içerisinde 1998'e kadar Türkiye'nin aleyhine çalışan Almanya'yı dengeleyen en önemli güç şüphesiz Fransa'ydı.

Peki Fransa niye böyle davranmaya başladı? Bunun elbette nedenleri var. Fransa, AB içinde Türkiye'yi desteklediği için bunun semeresini görmek istiyordu. Ama Türkiye 145 adet helikopter alımı için açtığı ihalede Fransız firmasını eledi. 

Ardından Askeri İstihbarat Uydusu Projesi konusunda anlaşmaya doğru gidilirken Türkiye fikir değiştirdi. Bazı Amerikan uydu imalatçısı firmaların yaptığı lobilerin Türkiye'nin tercihini değiştirttiği konuşuluyordu. Yani Türkiye Ermeni Tasarısının Fransız Parlamentosunda kabulünden önce Alcatel firmasıyla arasını soğutmaya başlamıştı. İşin içinde olanlar ihalenin iptale doğru gittiğini söylüyordu.

9 Ağustos 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / KAMUDA İSRAF VE AKP İKTİDARI

Cahit UYANIK 

Türkiye bugün büyük ihtimalle yeni hükümet ve yeni bakanlarıyla tanışacak. Yeni hükümet göreve birçok artı puanla başlayacak. Bunlardan ilki kabinenin obezlikten kurtulmuş olması...

2000 yılı Kasım ayındaki mini ekonomik kriz sonrasında dönemin hükümetine kabinede önemli bir revizyona giderek bakanlık sayısını 22'ye indirmesi tavsiye edilmişti. Ancak dinleyen olmamıştı. O zaman hükümet çevrelerinde "Aramızdaki uyumu bozmak için şimdi de bu yolu buldular" şeklinde değerlendirilen bu öneri, meğerse halkın beklentisi imiş. Anlayamadılar ve baraj suları altında boğuldular.

Yeni kabinenin ilk yapacağı işlerden birisi de milletvekili lojmanlarının satışı konusunda verilen sözü hemen hiç vakit geçirmeden yerine getirmek olmalı. Geçenlerde bir tv haber bülteninde, bir milletvekilinin emlakçı emlakçı dolaşıp ev aramasına şahit oldum. Emlakçılar, milletvekili lojmanı ayarındaki bir eve 1.300 dolar kira isteyince sayın vekilimizin ağzı bir karış açık kaldı ve Ankara'da kiraların uçtuğunu söyledi. Vekilimiz 3 oda 1 salon mütevazı bir eve 600 milyon lira kira istenince de isyan çığlıkları attı. Böylece sayın vekilimiz halkın hangi gerçeklerle boğuşarak yaşadığını kendi gözleriyle görmüş oldu. 

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / YENİ NİYET MEKTUBUNUN YORUMU

Cahit UYANIK 

IMF'ye verilen 3'üncü Ek Niyet Mektubu açıklandı. Adının başında 'Ek' yazdığına bakmayın; bu mektubu 2'inci Ana Niyet Mektubu gibi değerlendirmekte fayda var. Çünkü yaklaşık 1 yıl önce imzalanan mektup 64 maddeyken, şimdiki mektup ise 62 maddeden oluşuyor. Aslında buna 62 madde demek hatalı. Çünkü dikkatli bir bölümlendirme yapılsa, mektubu 100 maddeye çıkarmak işten bile değil. Belli ki ekonomi yönetimi ve IMF, ayıp olmasın diye mektubu 62 maddeye  sığdırmak için bazı daktilo oyunları yapmışlar.

3'üncü Ek Niyet Mektubunun ayrıntıları bir yana, ortaya koyduğu en önemli gerçek şu: Ekonomi yönetimimiz tamamen IMF'nin gözetimi ve denetimi altına girdi. Türkiye-IMF ilişkilerinde bugüne kadar hiç olmayan bir şey oldu ve Carlo Cottarelli başkanlığındaki Türkiye Masası uzmanlarını Ocak, Şubat ve Mart ayları boyunca 10-15 günlük periyotlar halinde sık sık Ankara'da göreceğiz. Anlayacağınız Hazine Müsteşarlığının 15'inci katındaki 'IMF'nin kurtarılmış bölgesi' hiç boş kalmayacak. 

8 Ağustos 2024 Perşembe

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / GERÇEKTEN 'KRİTİK' BİR HAFTA

Cahit UYANIK 

Hani gazetecilerin diline doladığı 'kritik' sözcüğü vardır ya... Duyunca yüreğimiz 'hop' eder. Sanki önemli etkileri olacak ve bizim hayatımızı derinden etkileyecektir de, elimizden yapacak bir şey gelmez. İşte bu hafta öyle bir hafta...

Haftaya Genelkurmay Başkanlığının Başbakan Abdullah Gül'e irtica ve diğer askeri tehditlere ilişkin vereceği brifingle başlayacağız. Kaçınılmaz olarak yine 28 Şubat Süreci dillere pelesenk olacak. Askerlerin 'Gerekirse bin yıl sürer' dediği bu süreç, askeri kanadın 360'ı aşkın milletvekiline sahip bir siyasi varlıkla ilişkilerinden nasıl etkilenecek? Hafta başında ilk belirtiler ortaya çıkmaya başlayacak. 

Bu önemli brifingin uzantılarını ise ay sonundaki Yüksek Askeri Şura'da (YAŞ) yaşayarak göreceğiz. AKP, değişik defalar YAŞ Kararlarının yargı denetimine açılması talebini dile getirmişti. Daha çok irticai faaliyetler sebebiyle ordudan atılan kişilere yönelik bu talebin geleceği şimdilik belirsiz. Ancak ay sonunda, soruşturmaları tamamlanan bir grup askerin daha ordudan atılmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Elbette bu haftanın ikinci önemli gündem maddesi de AB'nin Kopenhag Zirvesi... Tüm Türkiye Perşembe ve Cuma gününü bu soğuk Baltık kentinden gelecek haberleri izleyerek geçirecek. AB her ne kadar Türkiye'nin Kopenhag Siyasi Kriterlerini tam olarak yerine getirmediği konusunda  samimi ise de kendi geleceği hakkında iki yüzlü davranıyor.

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / DİĞERLERİNİN GÜNAHI NEYDİ?

Cahit UYANIK 

Giderayak hükümet,  geçen hafta 'büyük büyük' icraatlara imza attı. Memurlara iane kabilinden 300 trilyon dağıttı; fındıkçıları da unutmadı ve 140 trilyon da onlara toka etti. 

Acaba Türkiye'de krizin etkileri sadece memuru ve fındıķçıyı mi vurmuştu? İşte soruyorum size, açıkça cevap verin. Ey Başbakan Bülent Ecevit, ey Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, ey Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, ey Maliye Bakanı Sümer Oral, ey Devlet Bakanı Masum Türker, ey Çalışma Bakanı Nejat Arseven... Siz bu ülkeye 45 yıl hizmet edip, vergi ödeyip, sigorta primi yatırıp, işyeri çalıştırıp, onlarca insan yetiştiren bir Bağ-Kur emeklisine ayda 180 milyon lira ödediğinizi biliyor musunuz?

Kimin parasıydı verdikleriniz peki? Hiç kimsenin parası değildi. Borçtu borç... 98 katrilyon liralık bütçenin 56-57 katrilyonu borçtan oluşur da bol keseden dağıtırsan bunun adına 'bütçe hovardalığı' denilir. Ama böyle yapa yapa 2001 Krizine gelmedik mi?

7 Ağustos 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 3 KASIM VE GELECEĞİMİZ

Cahit UYANIK 

Türkiye adeta bir katastrof içinden geçiyor. Türkiye'nin devlete bu kadar ihtiyaç duyduğu ancak devletin bu kadar zayıf olduğu bir başka barış zamanı yaşandı mı, bilmiyorum. Belki de Osmanlı'nın kaybettiği gücünü kazanmak için kendisini cenkten cenke attığı 20'inci Yüzyılın başlarını içinden geçtiğimiz günlerle karşılaştırabiliriz. Ama o dönem de adı üstünde savaş zamanlarıydı. 1911 Balkan Harbi ile başlayan süreç 1923'te Cumhuriyet'in ilanına kadar sürüp gitmişti.

Anlaşılan o ki Türkiye'nin bu coğrafyada yüzü rahat görmeyecek. Her zaman eller tetikte durmak zorundayız. Silahlı Kuvvetler güçlü ve vurucu olmalı. Ama Türkiye'nin bölgedeki çıkarlarını korumak için acilen ekonomisini dengeye getirmesi lazım. Öyle IMF'nin iane kabilinden vereceği 1-1,5 milyar dolara gözümüzü dikip beklemek konumunda olmamalıyız. Bunu yapabilmenin yolu da iç siyasi sistemi dengelemekten geçiyor. 

Türkiye'nin sırf batık bankalar ve siyasi popülizm nedeniyle son 4-5 yılda sırtına yüklenen 50 milyar dolarlık yükü eritip, hiç hata yapmadan üretim-finans-tüketim  dengelerini kurması elzem... Yoksa Türkiye'deki ekonomik krizden medet umanlar daha çok iş karıştırmaya çalışabilirler. 

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / TEK ÇATININ ÇATISI

Cahit UYANIK 

Son günlerin en önemli tartışmalarından biri ekonomi yönetiminin geleceği... AKP'nin Acil Eylem Planında, ekonomi yönetiminin tek çatı altında toplanacağı açıkça belirtiliyor. Bu konudaki sorumluluk ve yetkinin Başbakanlık'a bırakıldığı Acil Eylem Planında belirtildikten sonra, gerekli işlemlerin 6-12 ay içinde yapılacağı vurgulanıyor. Benzeri ifadeler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı 59'uncu Hükümet'in programında da aynen yer alıyor. 

Resmi dokümanlara göre değişikliğin kapsamına ise DPT, Hazine ve Dış Ticaret, Gümrük Müsteşarlıkları ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) ile Maliye Bakanlığı giriyor. Yine resmi dokümanlara göre ekonomi yönetiminin tek çatı altında toplanması çalışmaları 'Devlette Genel Kurumsal Gözden Geçirme Çalışması' ile doğrudan doğruya bağlantılı.

Bu bilgiler ve şimdiye kadarki ilk uygulamalar aslında tek çatının nerede olacağı konusunda bazı ipuçları veriyor. ÖİB'in Maliye'ye bağlanması ve Acil Eylem Planından Sorumlu Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in bu icraatı tek çatı ile bağlantılandırması, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın Hazine Müsteşarlığı ile ilgili çıkışları olayın gidişatını gösteriyor. Artık yetkili ağızlardan ayrı bir Ekonomi Bakanlığı kurulması yönünde tümceler ise dökülmüyor. Anlayacağınız ekonomi yönetiminin tek çatı altında toplanmasında ibre giderek Maliye Bakanlığına dönüyor. 

6 Ağustos 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 'SEÇİM' VE 'GEÇİM' MESELESİ

Cahit UYANIK 

Bu hafta ülkenin geleceği için hayli kritik. 11 Eylül günü geçici milletvekili listeleri Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) verildikten sonra ortalık bir anda karışabilir. Mevcut gidişat, şu anda Meclis'te temsil edilmeyen CHP ve 50 civarında milletvekili bulunan AKP dışındaki tüm partilerde bir çalkalanma yaşanabileceğini gösteriyor.

Bu ortam aynı zamanda ittifak arayışlarını da kısıtlıyor. Çünkü herkes şöyle veya böyle, bir şekilde listelerde kendini görmek istiyor. Listelerde kendisini göremeyen milletvekilleri ise 'seçim' ile 'geçim' arasında bir tercih yapacaklar. Türkiye 11 Eylül ile 15 Ekim arasındaki yaklaşık 35 günü Küskünler Hareketi ve barajı aşağı çekme arayışları içinde geçirecek. Bu ortamda 43 milyon kişilik seçmen kitlesinin düşünceleri de iyice netleşecek. Kim halktan yana kim cepten yana iyice anlaşılacak.

Türkiye ekonomisinin bu ortamdan etkilenmesi de kaçınılmaz görünüyor. Tartışmaların yapılacağı günler, IMF Heyetinin Türkiye'de bulunduğu zamanlara denk gelecek. Eylül ayı sonunda da IMF ve DB Yarıyıl Toplantıları yapılacak. IMF'nin şu anda üzerine düştüğü 3 ekonomiden biri olan Türkiye'nin geleceği, uluslararası platformda tartışmaya açılacak.

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / SOLCULARIN EKONOMİYE İLGİSİ VE DERVİŞ

Cahit UYANIK 

Türkiye'de solcu ve sosyal demokrat olmak zor. Çünkü sosyal demokrasi Türkiye'de birçok işi aynı anda yapmaya çabalıyor. Bir yandan laikliği oturtmaya çabalayacaksınız, bir yandan devleti sosyalleştirme ve hukuka saygılı hale getirme misyonu üstleneceksiniz, öbür yandan insan hakları ve demokrasi mücadelesi vereceksiniz. Kolay iş değil. Üstelik bunların çoğu padişahlıktan aparma bir cumhuriyetçiliğin ve katı devletçiliğin gölgesi altında yapılacak. Oysa Batı'da solculuk ve sosyal demokrasi, daha çok devlete karşıt olmakla eş anlam taşıyor. 

Batı'da ekonomide istikrar yakalanmasının ardından -laiklik, insan hakları ve demokrasi gibi kurumların çoğu oturmuş olduğu için- sosyal demokratlar ve solculardan sıkı ekonomi bilgisine sahip insanlar çıkabilmişti. Türkiye'de ise sol partiler içinde cidden ekonomi bilen, ekonominin evrensel kuralları ile sosyal demokrasinin sentezini anlayabilen insanların sayısı çok az. Onlar da delege mafyaları veya genel başkan sultasının çarkları arasında ezilmektense bir köşeye çekilip izlemeyi yeğliyorlar. 

Kemal Derviş işte yıllardır boşluğu devam eden bu misyona talip. Derviş, hem piyasa ekonomisini hem devletçiliği hem de Türkiye ekonomisinin yapısını bildiğini iddia ediyor. Toplumsal değişimlerin çoğunun motorunu ekonomik değişimin oluşturduğunu ileri sürüyor. Derviş "İyi olan neyse ve kimdeyse alırım, kapitalist karakterli olması fark etmez" diyor. Bir de bu bilgi birikimine küreselleşmeyle ilgili pratiğe yönelik tecrübesini ekleyince sosyal demokratlar için kıymetli bir insan haline geliyor. 

5 Ağustos 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / AKP'NİN 1,5 AYLIK FATURASİ

Cahit UYANIK 

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Türkiye'de iktidarın ateşten gömlek olduğunu giderek anlıyor. Seçim sonrasının o cicim günleri bitti. Nema ödemeleri, Nereden Buldun Yasasının iptali, Duble Yol Projesi konusunda ortaya çıkan gerçekler, IMF'nin Türkiye'ye geldiğinde nasıl bir tavır takınacağının belli olmayışı, İhale Yasasındaki sürpriz değişiklik çabaları, ABD'nin Irak konusundaki ölçüsüzlüğe varan baskıları, Tayyip Erdoğan'ın şahsı için yapılan anayasal düzenlemelere gösterilen tepki AKP Hükümetini zorlamaya başladı. Bu sorunlar listesinin önümüzdeki günlerde daha genişleyerek büyüyeceğini söyleyebiliriz.

Ortaya çıkan ilk verilere göre AKP Hükümeti dağınık ve koordinasyonsuz bir görüntü veriyor. Bazıları buna 'Tek başına koalisyon modeli' diyor. Gerçekten de AKP'nin değişik fikir ve ideolojileri bünyesinde barındıran yapısı hükümette karışıklık şeklinde ortaya çıkıyor. Üstelik kabineye alınmayan milletvekilleri de pek rahat durmuyorlar. Birçok bakanlıkta AKP'li milletvekillerinin egemenliği gözlenmeye başladı. Bürokrasi ise bu durumdan hayli rahatsız. AKP'nin RP, ANAP, DYP ve MHP'li yapısı yavaş yavaş ülkeye bazı maliyetler çıkartıyor. 

Oysa AKP'nin beyin takımını oluşturan isimler, kendilerinin iktidara hazırlıklı olduklarını söylemişlerdi. Görülüyor ki bu hazırlıklar pratikten çok siyasi hamasete yönelikmiş. AKP'nin bu dağınık yapısının geri planında acaba Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan olmaması mı var? Bu soruya bir ölçüde 'evet' demek mümkün. Ama her fırsatta planlı-programlı bir parti olduğunu söyleyen ve Başbakan Gül'e 'Kardeşim' diye seslenen Erdoğan'ın yokluğunun bu kadar etkili olmaması gerekir.

4 Ağustos 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / SADECE 105 MİLYON TL.

Cahit UYANIK 

Bugün ziller çalıyor. Okul kapıları çocukların sevincine, neşesine, koşuşturmacasına, bilime, kültüre, aydınlık yüzlü öğretmenlere, çocuğunu cumhuriyet okullarına teslim etmenin rahatlığındaki velilere açılıyor. Birçok çocuk dün gece yeni okul ayakkabısını, çantasını, kitaplarını, defterlerini, kokulu silgilerini, ucu özenle açılmış kurşun kalemlerini, kolalı yakalarını, kalem kutularını baş ucuna koyup uykuya daldı. 

Sayıları resmi rakamlara göre 2,5 milyonu geçen işsiz ana-babalar ya tazminatlarının son kuruşlarıyla çocuklarını mutlu ettiler ya da borç-harç bulup okul masraflarını yaptılar. Dün akşam da birçok evde televizyonların ana haber bültenleri izlendi. Koltuk derdine düşmüş küskün, pişkin ve pişman politikacı suratları insanların göz bebeklerinin içine kadar sızdı. Çoğumuz artık küfürü bile çok gördüğü için onları Allah'a havale etti.

Türkiye'de devletin koskoca 100 katrilyonluk bütçeden okul başına ayırabildiği ödenek sadece 105 milyon TL... Kişi başına yapılabilen eğitim harcaması ise sadece ve sadece 70 milyon TL. Bu tabloya nasıl geldik? Türkiye'nin genç bir nüfus yapısına sahip olduğu politikacılar tarafından bilinmiyor muydu? Yarın Meclis kulislerinde fosur fosur sigara içip kahve yudumlayabimek için, öbür gün okula başlayacak çocukların geleceği niye basit oy hesaplarına feda edildi?