Cahit UYANIK
Artık eskiyen bir yılı geride
bırakıyoruz. Aralık ayı, geride kalan 11 ayda neler olup bittiğinin sıkça
tartışıldığı bir zaman dilimi. Bu konuda tüm yayın organlarında bol bol
yazılar, değerlendirmeler, analizler okuyacaksınız. Ama ben bu noktada
dikkatlerinizi 2008'in önemli bir gündem maddesine çekmek istiyorum. Öyle bir
gündem maddesi ki, hemen hemen herkesi yakından ilgilendiriyor. Daha fazla
merakta bırakmadan anlatalım o zaman... 2008 yılı, 2009'da hepimizin cebindeki
paranın bir kez daha değiştirilmesi için hazırlıkların yapıldığı bir dönem
olacak. Gelecek yıl bu zamanlar ise birkaç hafta sonra cebimize girecek yeni
paraların heyecanı hepimizi saracak. 2005 yılında yapılan 6 sıfır atma
operasyonundan 4 yıl sonra, bu sefer de para birimimizdeki 'yeni' ifadesi
çıkarılacak ve normal para birimimiz Türk Lirası'na dönüş yapacağız.
Türkiye, 31 Ocak 2004 tarihli Resmi
Gazete’de yayımladığı 5083 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi
Hakkında Kanun” uyarınca Yeni Türk Lirası (YTL) banknot ve madeni paraları, 1
Ocak 2005 tarihinde tedavüle çıkardı. O dönemde tedavülde bulunan Türk Lirası
banknot ve madeni paralar ise 2005 yılı boyunca YTL banknot ve madeni paralarla
birlikte tedavül edip 1 Ocak 2006 tarihinde dolaşımdan kaldırıldı. Aynı kanunun
1'inci maddesinde ise Bakanlar Kurulu, YTL ve Yeni Kuruş'ta yer alan “Yeni” ibarelerini
kaldırmaya ve uygulamaya ilişkin esasları belirlemeye yetkili kılınmıştı. Bu
doğrultuda 4 Nisan 2007 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı gereğince, YTL ve Yeni
Kuruş'ta yer alan “Yeni” ibarelerinin 1 Ocak 2009 tarihinde kaldırılması
kararlaştırıldı. 4 yıl içinde yaşanacak bu ikinci para
değişimi operasyonu ile ilgili ilkeler de belirlendi. Bu ilkeler şöyle:
* Üzerinde “Yeni” ibaresi yer almayacak
olan E9 Emisyon Grubu Türk Lirası banknotlar 1 Ocak 2009 tarihinde dolaşıma
çıkarılacak.
* Halen dolaşımda bulunan E8 Emisyon
Grubu Yeni Türk Lirası banknotlar ise 1 Ocak 2010 tarihinde dolaşımdan
kaldırılacak.
* 2009 yılında E8 Emisyon Grubu Yeni Türk
Lirası banknotlar ile E9 Emisyon Grubu Türk Lirası banknotlar 1 yıl süreyle
birlikte tedavül edecek.
* E8 Emisyon Grubu Yeni Türk Lirası
banknotlar için 1 Ocak 2010 tarihinde işlemeye başlayacak olan 10 yıllık
zaman aşımı süresi 31 Aralık 2019 günü mesai saati sonuna kadar devam edecek. 10
yıllık zaman aşımı süresince bu banknotlar Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve
Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası şubelerinde değiştirilecek, 1 Ocak 2020
gününden itibaren ise değerlerini tamamen yitirecekler.
Şimdi gözler "Yeni" ibaresi
kaldırılmış E9 Emisyon Grubu Türk Lirası banknotların özellikleri hakkında
tanıtım kampanyasını açıklayacak Merkez Bankası'na çevrildi. Merkez Bankası,
yeni banknot çıkarmakta hayli tecrübeli bir kuruluş. Türkiye'nin yaklaşık 30
yıl sürmüş olan yüksek enflasyon döneminde, neredeyse 2 yılda bir yeni banknot
piyasaya sürmek zorunda kalmıştı. Bu tecrübesini, daha sonra 6 sıfır atılan
büyük bir değiştirme operasyonuna imza atarak iyice pekiştirdi. Merkez
Bankasının bu sebeple 2008'in son döneminde yoğunlaşacak yeni bir değiştirme
operasyonunda zorlanmasını beklememek gerek.
Bu noktada durup, TL'den YTL'ye geçiş
için neler yapıldığını gözden geçirmekte fayda var. Her şeyden önce şunu
hatırlatmalıyız. Türkiye'nin sıfırı bol TL'den YTL'ye geçişinin toplam maliyeti
75 milyon dolar olmuştu. Bu maliyetler madeni para basımı ve banknot basım
maliyetinden oluşturmuştu. MB ayrıca YTL'nin tanıtım kampanyası için de 700-750 bin dolar civarında bir
kaynak harcamıştı. MB yetkilileri paradan neden 6 sıfır atıldığını
"Ülkemizde 1970’lerde başlayan yüksek enflasyon, bazı ekonomik değerlerin
milyarlarla, trilyonlarla ve hatta katrilyonlarla ifade edilmesine neden
olmuştur. Bu süreçte ekonominin nakit ihtiyacı ise 1981 yılından bu yana
ortalama her 2 yılda bir defa tedavüle çıkarılan üst değerde yeni banknotlarla
karşılanmıştır. Bunun sonucunda gelinen noktada, dünyanın en büyük kupürlü
banknotunun (20.000.000 TL) sadece ülkemizde kullanılmakta olması paramızın
itibarını olumsuz yönde etkilemiştir. Diğer taraftan, bol sıfırlı rakamlar
başta kasa işlemlerinde olmak üzere, muhasebe ve istatistik kayıtlarında, bilgi
işlem programlarında ve ödeme sistemlerinde, fiyat etiketlemelerinden, benzin
pompaları ve taksimetrelere kadar günlük hayatın birçok alanında da sorunlar
yaratmıştır. Bu nedenle, paramızdan 6 sıfır atılması hem psikolojik hem teknik
bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmıştır" şeklinde açıklamışlardı. Paradan 3
sıfır değil de 6 sıfır atılmasının amacı ise gelişmiş ülkelerdeki kupür
değerleri ile paralellik sağlamak şeklinde vurgulanmıştı.
O dönemde 6 sıfır atılmasının getireceği
faydalar ise bol sıfırlı rakamların yarattığı teknik ve operasyonel sorunların
aşılması, enflasyonun kalıcı bir biçimde tek haneli rakamlara düşürülmesindeki
kararlılığın vurgulanması, YTL olarak üst değerli 2 büyük kupür daha (50 ve 100
YTL) çıkarılarak istikrar ortamında uzun süre kupür kompozisyonunda değişiklik
yapılmasına gerek kalmaması, enflasyonun tek haneli rakamlara düşürülmesiyle
birlikte paramızın itibarının yükselmesi, madeni para kullanım alışkanlığının
artması, kuruşla işlem yapma dönemine geri dönülmesi, TCMB ve bankacılık
sektörünün nakit işlem yoğunluğu ve maliyetlerinin azalması, kayıt ve
işlemlerde sadelik, parasal tutarların ifadesinde pratik yararlar sağlanması
olarak belirtilmişti.
Türkiye, parasından sıfır atan ne ilk ne
de son ülke olacak. Türkiye, sıfır atma operasyonu yaptığı döneme kadar dünya
genelinde 50 ülkede paradan sıfır atma operasyonu gerçekleştirilmişti. Diğer
ülkelerdeki uygulamalarda bu operasyonun genellikle bir ekonomik istikrar
programı ile gündeme geldiği ve farklı enflasyon oranlarında sıfır atıldığı
gözlenmişti. İstikrar programı başarı ile sonuçlanan ülkelerden İsrail’de,
programa başlandıktan kısa bir süre sonra para reformu gerçekleştirilmişti.
Polonya, Bolivya ve Bulgaristan’da ise istikrar programının enflasyon üzerindeki
olumlu etkileri ortaya çıktıktan sonra para reformu gerçekleştirilmişti. Bugün
daha ziyade tercih edilen yöntem buydu ve Türkiye de bu yolu tercih etti. 3 yıl
süren başarılı bir programın ardından sıfır atma yolunu seçti.
YTL operasyonuyla 2004 yılı sonu
itibariyle tedavüldeki banknotların tamamının değiştirilmesine imkan verecek
şekilde, yaklaşık 15,7 katrilyon TL değerinde 601 milyon adet YTL banknot
basıldı. Bir banknotun üretim maliyeti yaklaşık 4,5-5 cent civarında. YTL
operasyonu yapılmamış olsaydı, Banknot Matbaası’nda yaklaşık 700 milyon adet TL
banknot üretilecekti. Operasyon nedeniyle 2004 yılındaki üretim yaklaşık 1.100
milyon adet oldu. Buna göre, genel bir hesaplamayla, yaklaşık 400 milyon adet
ilave banknot üretilmesinin toplam maliyeti yaklaşık 20 milyon ABD doları
civarında gerçekleşti.
Peki para biriminin değişmesi fiyat
artışlarını etkilemiş miydi? MB'nin verilerine göre TÜFE 2004 Ocak ve Şubat
aylarında sırasıyla % 0,66 ve % 0,52 iken, 2005 yılının aynı aylarında
sırasıyla % 0,55 ve % 0,02 olarak gerçekleşti. Yıllık olarak incelendiğinde
TÜFE 2004 Ocak ve Şubat aylarında sırasıyla % 16,2 ve % 14,3; 2005 yılının aynı
aylarında ise sırasıyla % 9,2 ve % 8,7 oldu. Dolayısıyla, operasyonun enflasyon
üzerinde artırıcı bir etkisinin olmadığı, hatta enflasyondaki düşme trendinin
devam ettiği görüldü. Ayrıca, etiket ve tarife listelerinin 1 Ocak - 31 Aralık
2005 tarihleri arasında, TL ve YTL üzerinden ayrı ayrı gösteriliyor olması,
yuvarlama kaynaklı fiyat artışlarını sınırladı. Hatta, birçok alışveriş
merkezinde 2004 Ekim ayında başlatılan etiketlerde çift fiyat gösterimi
uygulamasında bazı marketlerde fiyatların yukarı değil tam tersine aşağıya
yuvarlandığı görüldü. Özellikle rekabet yoğun sektörlerde böyle bir gelişme
operasyonun başından itibaren beklenmekteydi. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın
Ankara’da yaptığı bir araştırmada; 79 firmada incelenen 1.867 adet ürünün
186’sının fiyatında düşüş, 185’inin fiyatında artış ve 1.496’sının fiyatında
bir değişiklik olmadığı tespit etti.
(Bu yazı, Türk Standartları Enstitüsünün yayın organı Standart Dergisinin Aralık-2007 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder