15 Eylül 2025 Pazartesi

TÜRK-İŞ'İN EFSANE BAŞKANI (1982-1992) ŞEVKET YILMAZ'IN '2000'Lİ YILLARDA TÜRK SENDİKACILIĞI' HAYALİ TUTMADI

Şevket Yılmaz (1929 - 1999)

TÜRK-İŞ BAŞKANI ŞEVKET YILMAZ: HESABI KİTABI İYİ BİLİRİZ

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Şevket Yılmaz sendikaların ücret taleplerinin 'bazı çevrelerce' abartıldığını, işçilerin ihtiyaçları doğrultusunda davrandıklarını söylüyor. Yılmaz, 'zengini sevip fakiri sevmeyenler'in 2000'li yıllarda iktidarda olmayacakları umudunda...


Cahit UYANIK 

Özel sektör de kamu sektörü de işçi-işveren ilişkileri açısından hareketli günler yaşıyor. Birçok iş kolunda toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sürerken bir yandan da Türkiye'deki sendikacılığın durumu tartışılıyor. Ancak yaklaşık 700 bin kişiyi temsil eden Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Başkanı Şevket Yılmaz'a göre Türkiye'de sendikacılıktan önce enflasyon sorunu üzerinde konuşulması gerekiyor. Sendikaların yüzde 500-600'e varan ücret artışı taleplerinin ille de kabul edilmek zorunda olmadığını söyleyen Yılmaz, 'Biz hesabı kitabı onlardan iyi biliriz' diyor. TÜRK-İŞ Başkanı Yılmaz, 2000'li yılların Türkiyesinde sendikacılığın Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) normlarında yapılır duruma geleceğine inanıyor. Yılmaz ile masadaki toplu iş sözleşmesi görüşmelerini ve sendikacılığın bugününü ve yarınını konuştuk:

Ekonomik Panorama: Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde yüzde 600'lere yaklaşan sendika istekleri anlaşma safhasında neden yüzde 150-200'ler düzeyine geriliyor?

Yılmaz: Sendikalar talep müesseseleridir. Sendikalar, toplu iş sözleşmesi teklif tasarısını oluştururken üyelerinin isteklerini anketlerle belirler. Görüşmelerde öne sürülen isteklerde bu anketlerden çıkan sonuçlar esas alınır. Elbette bunun anlamı ille istenen zam oranının kabul edilmesi demek değildir. Pazarlığa açıktır. Üstelik ayda 300-400 bin lira alan bir işçinin maaşı 5 kat artsa 1,5 milyon lira olur. Enflasyonun aylık yüzde 6'larda seyrettiği bir dönemde bu maaş çok mudur?

Ama bazı çevreler bu istekleri ölçüsüz buluyor ve sizleri Batılı anlamda sendikacılık yapmamakla suçluyor?

Yılmaz: İkide bir Avrupa'dan söz ediyorlar. Avrupa'da enflasyon tek rakamlıdır. Avrupa'da işçiler yönetimde söz sahibidir. Bu eleştiriyi ülkenin kaderinde söz sahibi olan, izlediği ekonomik politikalarla insanımızı sefaletin kucağına atan, dün övgüler yağdırdığı ve bugün adını bile anmadığı ortadireği yerle bir eden insanlar söyleyince biraz garip oluyor. Türk sendikacıların pazarlık bilmediğini söyleyenler ülkede enflasyonun üç yılda tekli rakamlara indirileceğıni ilan edip, üçlü rakamlara çıkaranlardır. Bir ülkede enflasyon böylesine kontrolden çıkarsa, ihtiyaç duyulan gelir düzeyi de elbette yüksek olur. 

Masallar ülkesinde yaşayıp 6 milyar liraya avize aldıranların 260 bin lira net asgari ücretle bir ailenin nasıl geçinebileceğini anlamaları mümkün değildir. Biz hesabı onlardan iyi biliriz. Çünkü gelirimizi son derece titiz sarf etmek zorundayız. Özel uçak, konuşan araba, ikametgahın milyarlarca liraya tadilatı gibi sorunlarımız yoktur. Alacağımız ekmeğin fiyatı artınca bile dertleniriz. 

TÜRK-İŞ Araştırma Bürosunun geçen aya ilişkin verileri dört kişilik bir ailenin mutfak masrafının 720 bin liraya ulaştığını gösteriyor. Mutfak masrafı, toplam gelirin üçte biri olarak kabul edilirse ortalama işçi ücretlerinin 2 milyon lirayı aşması gerekir. 260 bin lira net asgari ücret alan işçiye yüzde 100 zam isteseniz ve alsanız 520 bin lira yapar. Bu rakam mutfak masrafını bile karşılamaz.

Bağıtlanan son toplu sözleşmelerin ardından Türkiye'de artık işçiliğin hiç de ucuz olmadığı yolundaki görüşler yaygınlaştı...

Yılmaz: O halde yanılıyorlar. Çünkü yabancı sermayeye çağrı yaparken 'Bizde işçilik ucuzdur, gelin' diyen yine bunlardır. Toplu sözleşmelerde işçilik payının arttığı tartışılmaz bir gerçektir. Ancak ülkemizde bugün işçilik payının genel maliyetler içindeki oranına bakmak lazım. 1989 verilerine bakıldığında bu pay yüzde 9,3'tür. Ama 1979'da bu oran yüzde 23'tü. 

Bir gerçeği unutmamak gerekir. Kamu kesiminde daha toplu sözleşmeler başlarken ölçüsüz zam furyası da beraber başlamaktadır. Özel sektörde de tatlı karlarından fedakarlık alışkanlığı olmayan işverenler, üç lira işçiye verip zam üstüne zam yaparak karlarını katlamaktadır. Hiç merak edilmesin biz hesabı kitabı da çok iyi biliriz.

Peki KİT'lerin kapatılması durumunda birçok işçinin işten çıkarılacağı biliniyor. Böyle bir durumda ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Yılmaz: Varsayımlara göre konuşmaktan daima kaçarım. Ancak KİT'lerin kapatılması tehditlerini artık kanıksadık. Ne zaman kamu kesiminde sözleşme görüşmeleri başlasa, ne zaman bir grev uygulansa başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün etkili ve yetkili kişiler aynı şarkıyı söylemeye başlar. Parlamenter demokratik yapıda kim olursa olsun her istediğini rahatça yapabileceğini zannedenler hayal içindedir. 

Elbette TÜRK-İŞ'in yetkili kurulları gelişmeleri izleyerek gereken kararları alır ve uygulamaya koyar. Şevket Yılmaz olarak ben 'Dediğim dedik, çaldığım düdük' anlayışındaki devlet adamlarından farklı olduğum için, kurullarımın yetki alanına girerek onlara saygısızlık etmem. Alınan kararların uygulanmasını sağlarım.

Sizce 2000'li yıllarda Türk sendikacılığının genel görünümü nasıl olacak? 

Yılmaz: 2000'li yıllarda; 'zengini sevip fakiri sevmeyenler' ülkemiz yönetiminde olmayacaktır. O yıllarda sendikal hareketin demokratik rejimin vazgeçilmez unsuru olduğunu kabul etmeyenler tarihe karışmış olacaktır. ILO normlarına uygun bir hukuk düzeni ile sendikalar tüm yasaklardan arınmış bir düzende faaliyet gösterecektir.

(Bu röportaj haftalık Ekonomik Panorama dergisinin 19-26 Mayıs 1991 tarihli, Yıl: 4, Sayı: 21'de yayınlanmıştır.)


Not: ŞEVKET YILMAZ Kimdir?

Şevket Yılmaz (1929, Rize - 17 Ağustos 1999, Yalova), Türk siyasetçi ve sendikacıdır.

Şevket Yılmaz
Doğum1929
RizeTürkiye
Ölüm1999
YalovaTürkiye
Ölüm sebebiDeprem
VatandaşlıkTürkiye
MeslekSendikacı ve Siyasetçi
Dönem1969 / 1973 Adana Milletvekili
Siyasi partiAdalet Partisi

Ortaöğrenimini yarıda bırakarak Zonguldak'ta maden işçisi olarak çalışmaya başladı. 1945'te, Bursa Merinos fabrikasına işçi olarak girdi. 1946'da, bağımsız Bursa Mensucat Sanayi İşçileri Sendikası'na üye oldu, uzun süre sendikada çeşitli görevler üstlendi. 1964'te genel başkanlığa getirildi. Aynı yıl bu sendikanın, Türk-İş'e bağlı Tekstil İşçileri Federasyonu (TEKSİF) ile birleşmesi üzerine TEKSİF Genel Başkanı oldu. 1966'da Türk-İş Genel Başkan vekilliğine getirildi. 1969'da Adalet Partisi 'nden Adana milletvekili seçildi, Çalışma Komisyonu başkanlığı görevini üstlendi. Milletvekilliği 1973'e kadar sürdü. Daha sonra sendikacılığa dönerek, 1974-1982 yılları arasında TEKSİF Genel başkanlığı yaptı. 1982'de, Türk-İş Genel Başkanı seçildi. 17 Ağustos 1999 depreminde öldü.

(Kaynak: Vikipedi)


Merhum Şefket Yılmaz, 1966'da yapılan TÜRK-İŞ 6. Genel Kurulu'nda Yönetim kuruluna girdi ve Başkan Vekilliği görevinde bulundu. 24-28 Mayıs 1982'de yapılan TÜRK-İŞ 12. Olağan Genel Kurulu'nda Genel Başkanlığa seçildi.1982'den itibaren 10 yıl kesintisiz olarak Türk-İş Genel Başkanlığı'nı üstlendi. 1992'de yapılan TÜRK-İŞ'in 16.Genel Kurulu'nda genel başkanlık görevinden ayrıldı. Yılmaz 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nde hayatını kaybetti. Yılmaz, evli ve beş çocuk babasıydı.

(Kaynak: TÜRK-İŞ Web sitesi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder