Cahit UYANIK
Ne zaman masamızdan başımızı kaldırıp televizyona baksak, bir "piyasalar" edebiyatıdır gidiyor. Borsa endeksi düşünce suratımız asılıyor, yükselince her şey daha toz pembe geliyor gözümüze... Faiz denilince artık kimsenin aklına mevduat faizi gelmiyor. Varsa yoksa devletin iç borçlanma ihalelerindeki faiz düzeyini izliyoruz. Anlayacağınız "piyasalar" denilen kavram yaşantımıza öyle girdi ki, işin nereye kadar gidebileceğini kimse kestiremiyor.
Piyasalar öylesine bir güç ki, zaman zaman ülkenin iç siyasetine bile müdahil oluyor. Üst düzey politikacıların istifa etmesine veya göreve davet edilmesine sebep olabiliyor. Büyük ekonomik ve mali operasyonlarda da zaman zaman piyasaların baskısı ve izini bulmak mümkün. Piyasa denilince "senaryo" kavramı da öne çıkıyor. Kar ve zarar güdüsü ile hareket eden piyasa oyuncularının başarısını (karını artırmasını) ancak başarılı senaryolar sağlayabiliyor. Sonuçta birçok insanın bilgisayar ekranları ve klavyeleri üzerinde oluşturduğu gizli ittifak ve koalisyonlar, hepimizin hayatını yakından ilgilendiren kararlarda etkin hale geliyor.