7 Kasım 2023 Salı

HAM PETROL İTHALİNDE 15-20 MİLYAR DOLARLIK FATURAYA DOĞRU GİDİLİYOR

Cahit UYANIK

Türkiye'de daha birkaç yıl önce gündemde bulunan "Ham petrol faturası 10 milyar doları geçer mi?" sorusu yerini, faturanın 15-20 milyar dolara ulaşıp ulaşmayacağına bıraktı. Ham petrolün varil fiyatının dış piyasalarda 90 dolarlar seviyesini geçmesi, Türkiye'nin önümüzdeki yıl ham petrol ithalatına 15 milyar dolar düzeyinde bir ödeme yapabileceği ihtimalini doğurdu. 2008'de ham petrol fiyatlarının ortalama 85 dolardan oluşması halinde, yıllık tüketimi 175 milyon varil düzeyinde bulunan Türkiye'nin ödeyeceği fatura 14 milyar 875 milyon dolara çıkacak. 90 dolarlık ortalama fiyatta ise Türkiye'nin ham petrole ödeyeceği tutar 15 milyar 750 milyon dolara ulaşacak. 100 dolarlık ortalama fiyat 17,5 milyar dolar, 120 dolarlık 'kabus senaryosu' ise 21 milyar dolarlık ithalat faturası oluşturabilir.  

Daha bundan 1 yıl önce ham petrol fiyatlarının 100 dolar düzeyine yaklaşıp yaklaşmayacağı sorulduğunda, çoğu kimse buna inanmıyordu. 70 dolarlık fiyatın 'psikolojik bir sınır' olduğu, bu rakamdan sonra petrol talebi azalacağı için otomatikman fiyatın bu düzeyde dengeleneceği düşünülüyordu. Bu tahminler tutmadı. Şimdilerde 120 dolarlık varil fiyatı için benzeri değerlendirmeler yapılıyor. Ancak 120 dolarlık fiyatın psikolojik sınır olduğunu düşünen uzmanların sayısı giderek azalıyor. 


Dünyadaki ortalama ham petrol fiyatları son 5 yıldır düzenli olarak artıyor. 2003 yılında ortalama 28,4 dolar olan ham petrol fiyatı, 2004'te 36,4, 2005'te 50,6 ve 2006 yılında da 61,5 dolar oldu. Yani birim başına fiyatlar 33,1 dolar yükselerek 2003 yılına göre yüzde 100'den fazla arttı. Türkiye'nin varil başına ham petrol satın alma fiyatı da dünya ortalamasına çok yakın seyretti. Türkiye 2003 yılında 27,1, 2004 yılında 34,8, 2005 yılında 50,2 ve geçen yıl ise 61,2 dolardan ham petrol satın aldı. Türkiye'nin toplam ham petrol ödemeleri ise 2003 yılında 4,8, 2004'te 6,1, 2005'te 8,7 ve 2006 yılında da 10,7 milyar dolar oldu. Türkiye'nin toplam ithalatı miktar olarak son 5 yıldır 170-175 milyon varil arasında değiştiği için, fatura artışı tamamen fiyat artışlarından kaynaklandı. Çünkü Türkiye'de kaçak akaryakıt kullanımı hayli yaygın ve bu, hızlı ekonomik büyümeye rağmen Türkiye'nin ham petrol ithalat miktarını belli bir düzeyde tutuyor. Doğal gazın giderek artan oranda kullanımı da ham petrol ithalatını, miktar olarak sınırlayan bir başka etken.

Türkiye'nin bu yılki ortalama ham petrol alım fiyatı eğer ortalama 70 dolar olursa 12 milyar 250 milyon dolar, 80 dolar düzeyinde gerçekleşirse de ödenecek fatura geçen yıla göre yüzde 33 düzeyinde artarak 14 milyar dolara çıkabilecek. Türkiye'nin geçen yılki ham petrol ithalatı 10 milyar 706 milyon dolar olmuştu. Türkiye'nin ham petroldeki 'kabus senaryosu'nu ise varil fiyatına 100 dolar oluşturuyor. Bu durumda Türkiye'nin yıllık faturası 17,5 milyar dolara çıkacak. Uzun yıllardır ham petrol ödemeleri, Türkiye'nin genel ithalat ödemeleri içinde yüzde 7 ile 8 arasında bir payı oluşturuyor. 100 dolarlık senaryo gerçekleşip ve Türkiye'nin 170 milyar dolarlık genel ithalatı bulunduğu kabul edilirse, bu oran yüzde 9,8'e kadar çıkacak. Bu oran en son 2001 yılında yüzde 9,4 olarak belirlenmişti.

Dünyada ham petrol fiyatlarının sürekli yükselmesi ve oynak bir görünüm göstermesinin sebebi arz yani üretim ile talep yani tüketiminin neredeyse başa baş noktada bulunması. Bu durum fiyatları oynak kılıyor. Fiyatların aşağı düşmesi için ya üretimin artırılması ya da talebin azalması gerekiyor. Ama bu, bir türlü olmuyor, olamıyor. Arz-talepteki başa baş durumun sebeplerini ise şöyle sıralayabiliriz:

1) ABD'nin önemli bir petrol üreticisi olan Irak'ta istikrar ortamını bir türlü sağlayamaması,

2) ABD'nin yine, iki başka önemli üretici ülke (İran ve Venezüella) ile arasının sürekli bozuk olması ve çatışma riski,

3) Çin'in bir türlü dinmek bilmeyen hızlı ekonomik büyümesi sonucunda ham petrol talebinin iyice artması,

4) Çin'in yanı sıra tüm dünya ekonomileri ile Hindistan, Pakistan, Bangladeş gibi bazı ülkelerin de hızlı büyüme trendinde bulunması,

5) Dünya petrol üretiminin üçte birinden fazlasını karşılayan Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) yüksek fiyatın cazibesiyle üretim kotalarını artırmamakta direnmesi,

6) Petrol üreticisi ülkelerin yeni petrol sahaları bularak üretimi artırmak yönünde tavır göstermemesi,

7) Petrol fiyatı yükseldikçe daha az verimli petrol yataklarının devreye alınması ve bunun ham petrolün maliyetini yükseltmesi ve bu durumun satış fiyatlarını yüksek tutması,

8) Ham petrol fiyatlarının düşük olduğu dönemlerde yapı değiştiren bazı kullanıcı endüstrilerin fiyatın düşeceği inancıyla petrol kullanımından vazgeçmemesi,

9) Dünyada özel araba sahipliğinin giderek artması,

10) Küreselleşme süreciyle birlikte artan uçak seferleri.

2003 yılından bu yana ham petrolde yaşanan süreç, sebepler farklı olsa da dünyanın 1973-1979 arasında yaşadıklarını andırıyor. Yaklaşık 7 yıl devam eden bu sürecin ardından büyük petrol tüketicisi ülkeler; otomotivden ısınmaya kadar tüm ekonomik yapıyı petrol bağımlılığını azaltacak şekilde değiştirmiş ve petrol taleplerini azaltmışlardı. Yerli, ucuz ve tedarik devamlılığı bulunan kaynaklara yönelmişlerdi. Halen etkisi devam eden küçük ve az benzin harcayan arabalar, doğal gaza, kömüre, nükleer santrallerde üretilmiş elektriğe dayalı ısınma o yıllarda başarılmıştı. Önümüzdeki birkaç yılda buna benzer bir sürecin yaşanma ihtimali bulunuyor. Ayrıca tüm dünyada tartışılan küresel ısınma sebebiyle, çok fazla emisyon gazı üreten Batılı ülkelerin biyolojik yakıtlara yönelme hazırlığı bulunuyor. Biyolojik yakıt; ayçiçeği yağı ve benzerlerinden biyo-dizel ve şeker pancarından üretilen bio-etanol gibi ürünlerin ortak adı. Bu yakıtlar, normal akaryatın içine giderek daha fazla oranda karıştırılıyor ve daha az sera gazı yayıyor. Batılı ülkeler hızla biyo-yakıtların daha fazla kullanımı için kararlar alıyor, çalışmalar yapıyor.

Ancak OPEC Genel Sekreteri Abdullah El Bedri, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada biyolojik yakıt kaynaklarına yönelme olması halinde, kendilerinin de ham petrol üretimi için ayırdıkları kaynağı yeniden  gözden geçireceklerini söyledi. Bu ifade bir tehdit içeriyordu ve El Bedri, alternatif yakıt kaynaklarına yatırım yapılması halinde petrol fiyatının tavan yapacağı uyarısında bulundu. Yani El Bedri daha az petrol üretme yani üretim kotalarını azaltma tehdidinde bulundu. Çünkü OPEC, daha fazla ham petrol üretimi için 2012 yılına kadar 130 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyordu. 2013 ile 2020 yılları arasında da ham petrol üretimine yönelik 500 milyar dolarlık alt yapı yatırımı düşünülüyordu.

Bu manzaraya bakıldığında OPEC üyesi veya OPEC üyesi olmayan ülkeler, şu anda yüksek petrol fiyatlarından oldukça nemalanıyor ve kaynak biriktiriyor. OPEC'in geleceğe yönelik yatırım rakamları gösteriyor ki, önümüzdeki 4-5 yılda fiyatların yüksek düzeyini sürdürmesi ama istikrar sağlaması mümkün ama fiyatlardaki esas rahatlama 2015 sonrasına kalacak. Gerek biyo-yakıtların ağırlığının artması, gerekse diğer önlemlerle desteklendiğinde, üretici ülkelerin yaptığı yatırımların geri dönüşü için gidilecek üretim artışı; fiyatları önünde sonunda aşağıya doğru itecek. Ama bunun tam olarak ne zaman başlayacağı bilinmiyor. Türkiye'nin bu tablo içindeki tek görünen şansı ise biyo-yakıtlar. Türkiye'deki tarımsal yapı, biyoyakıt üretmeye elverişli tarımsal ürünlere doğru yönlendirilebilirse, ham petrol fiyatlarının olumsuz etkisi azaltılabilir. Türkiye'nin daha küçük olan şansı ise yeni ham petrol kaynakları keşfetmek. Bu şans küçük ama önümüzdeki 10 yılda fiyatların inmeyeceği düşünülürse, petrol aramalarına hız vermekte fayda bulunuyor.

(Bu yazı  TSE'nin yayın organı Standard dergisinin Kasım-2007 tarihli sayısında yayınlanmıştır.) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder