Cahit UYANIK
Merkez Bankası (MB) ocak ayında yaptığı Para Politikası Kurulu toplantısında kısa vadeli faizleri 2 puan birden düşürdü. Bu indirim herkes tarafından 'sürpriz' olarak ifade edildi. MB, bundan önceki 2 ayda da, yani aralık ve kasımda da beklentilerin üzerinde olacak biçimde faizlerini indirmişti. Peki neden bu faiz kararı, bu kadar önemli? Herkes MB'nin faiz oranı ile neden bu kadar fazla ilgileniyor? Bu faiz kararı ekonomiye nasıl bir etki yapıyor? Bu yazımızda herkesin büyük önem verdiği MB faizinin ne olduğunu, ekonomiyi nasıl etkilediğini ve bu faizin ne olacağına karar veren ve her ayın ortasında toplanan Para Politikası Kurulunun çalışma şekline ilişkin bilgiler vereceğim.
MB faizinin önem kazanması, Türkiye'de
2001 yılından sonra MB'nin bağımsızlığına yönelik reformlar yapılmasıyla
başladı. 2001 yılında MB'nin kuruluş kanununda yapılan değişiklikle; bu kurumun
ilk ve en önemli görevinin "fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek"
olduğu Meclis tarafından kabul edildi. Peki bu 'fiyat istikrarı' denilen kavram
nedir? Fiyat istikrarı, insanların yatırım, tüketim ve tasarrufa yönelik
kararlarında dikkate almaya gerek duymadıkları ölçüde düşük bir enflasyon
oranını ifade ediyor. Fiyat istikrarı, ekonomik ve sosyal istikrar
sağlanabilmesinin olmazsa olmaz bir koşulu. Günümüzde yıllık bazda yüzde 1 ile
yüzde 3 enflasyona sahip olan ülkeler, göreceli olarak fiyat istikrarına sahip
ülkeler olarak kabul görüyor. Fiyat istikrarı sadece düşük enflasyon oranına
ulaşmayı değil, o oranın sürdürülmesini de kapsıyor. Düşük enflasyon oranının
belirli bir süre sürdürüldüğü ortamlar, fiyat istikrarının sağlandığı ortamlar
olarak kabul ediliyorlar. Yani enflasyonun yüzde 1 ile yüzde 3 arasındaki düşük
seviyelere ulaşıp sonra tekrar yüksek, örneğin yüzde 10’un üzerindeki
seviyelere çıkması fiyat istikrarının sağlandığı anlamına gelmiyor.
Enflasyon tahmini hedeflemesi...
Şu anda dünyadaki uygulamalar; Türkiye
gibi MB bağımsızlığına geçmiş ancak henüz fiyat istikrarını kurup sürdürememiş
ülkelerde, enflasyonla mücadele aracı olarak enflasyon hedeflemesi rejimine
geçildiğini gösteriyor. Enflasyon hedeflemesi rejimi, fiyat istikrarına
ulaşılabilmesi amacıyla uygulanan ve giderek yaygınlaşan bir para politikası
stratejisi. Uygulamalara bakıldığında enflasyon hedeflemesi rejimini diğer
rejimlerden ayıran iki ana unsurun bulunduğu görülüyor. 1) Enflasyon
hedeflemesi rejimi uygulayan merkez bankaları, enflasyon hedeflerini rakamsal
olarak açıklıyor ve bu hedeflere ulaşmayı taahhüt ediyor, açıklanan hedeflere
ulaşılamaması durumunda kamuoyuna hesap vermekle yükümlü oluyorlar. 2) Para
politikası kararlarının ekonomiyi etkilemesi belli bir süre gerektirdiğinden,
merkez bankaları bugünkü enflasyonu değil gelecekteki enflasyonu kontrol
edebiliyor, bu amaçla belirli zaman aralıklarıyla enflasyon tahminleri
oluşturuluyor ve bu tahminleri kamuoyu ile paylaşıyorlar. Enflasyon hedeflemesi
rejimi çoğu zaman "enflasyon tahmini hedeflemesi” olarak da
adlandırılıyor. Bu doğrultuda öngörülerin enflasyon hedefi ile tutarlılığı ve
hedeften sapma konusundaki riskler kamuoyuna anlatılıyor.
MODERN ÇAĞIN YENİ VE GİZLİ HÜKÜM SAHİPLERİ: MERKEZ BANKASI BAŞKANLARI
MODERN ÇAĞIN YENİ VE GİZLİ HÜKÜM SAHİPLERİ: MERKEZ BANKASI BAŞKANLARI
Türkiye, enflasyon hedeflemesine geçiş
için 2002-2005 yılları arasında 'örtük enflasyon hedeflemesi' sistemi
uygulamıştı. 2006 yılından bu yana ise -örtük sözcüğüne atıfla- 'açık enflasyon
hedeflemesi'ne geçildi. Bu iki rejimin de ortak özelliği, hedeflenen enflasyon
oranına ulaşmak için ellerindeki tek operasyonel aracın Para Politikası Kurulunun
belirlediği kısa vadeli faiz oranları olması. Yani MB; gecelik veya 1 haftalık
faiz oranları ile (yani kısa vadeli) oynayarak, ekonomideki para miktarını
ayarlayıp enflasyon hedefine ulaşmaya çabalıyor. MB, bankalardan borç alma
faizini yükseltirse, bankalar üzerinden ekonomiden para çekmiş; tersini yaparsa
ekonomideki para miktarını fazlalaştırmış oluyor. MB faizinin; Türkiye gibi sık
sık döviz dengesi sorunu yaşayan bir ülkede, dış kaynakların çekilmesi
açısından da rolü var. Faiz yükselirse, dış kaynak akışı hızlanıyor ve ekonomi
döviz dengesi açısından rahatlıyor. Açık enflasyon hedeflemesi rejimini örtük
enflasyon hedeflemesinden ayıran bir diğer husus, karar alma mekanizmasının
kurumsallaşmış olması. Örtük enflasyon hedeflemesi rejimi döneminde para
politikası kararları başkan tarafından alınırken, Para Politikası Kurulunun bir
danışma organı olarak görev yaptığı gözlemleniyor. Ama açık enflasyon
hedeflemesi rejimine geçilmesiyle para politikası kararları, olağan dışı bir
durum yaşanmadığı sürece önceden ilan edilen tarihlerde ve Para Politikası
Kurulu tarafından oylama yöntemiyle alınıyor.
Peki MB, politika faizlerini nasıl ve
neye göre belirliyor? Para politikası kararları Kurul'un önceden ilan edilmiş
bir takvim çerçevesinde yaptığı aylık toplantılarla oylama yoluyla alınıyor.
Kurul, faiz kararlarını alırken kararların gecikmeli olarak etkisini
göstereceğini göz önüne alarak ve dolayısıyla orta vadeli bir bakış açısıyla,
gelecek dönem enflasyonundaki olası gelişmeleri değerlendiriyor. Buna paralel
olarak, "dışsal şokların enflasyon üzerindeki geçici etkilerine anında tepki
verilmemesi" ve "orta vadeli hedeflere vurgu yapılarak politika tepkisinin zamana
yayılması" prensibi benimsenmiş durumda. Kurul faiz kararı alırken; toplam arz-talep
dengesi, maliye politikasına ilişkin göstergeler, parasal göstergeler ve kredi
büyüklükleri, ücret-istihdam-birim maliyet-verimlilik gelişmeleri, kamu ve özel
sektör fiyatlama davranışları, enflasyon bekleyişleri, döviz kurları ve onları
etkileyebilecek gelişmeler, olası dışsal şokların analizi ve Banka içinde
üretilen projeksiyonları içeren geniş bir bilgi setini inceliyor. Kurul
toplantılarında faiz oranlarına ilişkin alınan kararlar gerekçesi ile birlikte
toplantı ile aynı günde açıklanıyor; toplantıdaki tartışmaların özeti de 8 iş
günü içinde yayımlanıyor.
MB faizi ekonomiyi 4 kanaldan etkiliyor
Karar alma yöntemi böyle. MB politika
faizleri ekonomiyi nasıl ve hangi kanallardan etkiliyor? Bu etkinin dört kanaldan olduğu biliniyor. 1) MB'nin
faiz oranlarında yaptığı bir değişiklik, diğer banka ve finans kurumlarının
uyguladıkları faizler üzerinde etkili oluyor. 2) Piyasa faiz oranları aynı
zamanda bankalardan alınan kredi miktarının ve hisse senedi, döviz gibi
varlıkların fiyatlarının değişmesine yol açıyor. 3) Faiz oranlarına ilişkin kararlar
yurt içi faiz oranları seviyesi ve uluslararası faiz oranları arasındaki göreli
ilişkiyi ve ülkeye gelen yabancı sermayeyi etkiliyor. 4) Faiz oranlarına
ilişkin kararlar aynı zamanda beklentileri, beklentiler de ileriye dönük
kararları etkiliyor. Ancak, ekonominin faiz oranlarında yapılan değişikliğe
uyum sağlaması zaman alıyor. Kanallardan bazıları etkisini diğerlerinden daha
çabuk gösterebiliyor. Bu etki, politika değişikliklerinin sözleşmelere ne kadar
zamanda yansıyacağı, bireylerin tüketim alışkanlıklarını ne kadar zamanda
değiştirecekleri gibi unsurlara bağlı. Ayrıca, geçmişteki enflasyon oranına
bakarak karar alma alışkanlıklardan kolay vazgeçemeyen bir ekonomide politika
değişikliklerinin etkileri daha zayıf oluyor.
İşte MB'nin son yaptığı 2 puanlık faiz
indirimi kararına ilişkin açıklamayı bu bilgiler çerçevesinde değerlendirirsek,
işleyişi de anlamış olabiliriz. MB, indirime ilişkin kararını açıklarken,
önümüzdeki dönemde hem dünyada hem de Türkiye'de enflasyonun aşağı (düşüş)
yönlü olacağını belirtti ve buna ayak uydurulması için faizleri indirdiğini
açıkladı. MB, 1 puan beklenirken 2 puan yapılan indirimin sürpriz bölümünü ise
finansal koşullardaki ek sıkılaşmaya bağlıyor. Yani kriz ortamında bankaların
kredi kullandırmak istememesi veya kullanma koşullarını ağırlaştırmasına atıfta
bulunuluyor. Bu indirimle MB, bankalara "Elinizdeki fazla parayı bana
getirmeyin, çünkü faizimi düşürüyorum. Müşterilerinize kullandırırsanız daha
fazla kazanç elde edebilirsiniz" mesajını veriyor. MB bu tavrıyla, en az
enflasyon kadar tehlikeli olan deflasyonun (fiyatların sürekli düşerek
ekonomideki üretim faaliyetlerini baltalaması) önüne geçmek istediğini
belirtiyor.
(Bu yazı, Türk Standardları Enstitüsü-TSE'nin yayın organı Standard Dergisinin Şubat-2009 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)
DURMUŞ YILMAZ, 2008'DE NEDEN "YILIN BÜROKRATI" SEÇİLDİ?
'PİYASA MUHALİFİ' TURHAN, APAR TOPAR KURUL ÜYESİ OLDU
DURMUŞ YILMAZ, 2008'DE NEDEN "YILIN BÜROKRATI" SEÇİLDİ?
'PİYASA MUHALİFİ' TURHAN, APAR TOPAR KURUL ÜYESİ OLDU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder