12 Şubat 2015 Perşembe

ELEKTRİK DAĞITIM ÖZELLEŞTİRMELERİ VE YÜKSEK FİYATLAR

Cahit UYANIK

Bütün Türkiye geçtiğimiz günlerde elektrik dağıtımı konusundaki özelleştirme ihalelerine kilitlendi. Her birine 8-10 yatırımcının girdiği açık artırma ihalelerinde 3 bölge için 6 milyar dolara yakın bir fiyat oluştu. Sadece İstanbul-Avrupa Yakası için 3 milyar dolarlık fiyat teklif edildi. Bu ihaleler, satış ihalesi değildi. Sadece firmalara 2037 yılına kadar bu bölgelerin işletme hakkı devirleri için ihaleler yapıldı. Türkiye'de hayli uzun bir geçmişe sahip olan elektrik sektörü özelleştirmeleri, bu tip tesislerin 'varlık satışı' yöntemi ile tamamen özel sektöre devrine izin vermiyor. Danıştay'ın bu konuda aldığı oldukça ayrıntılı kararlar bulunuyor. Bu nedenle ihaleler işletme hakkı devri yöntemi ile yapılıyor. Önümüzdeki kış aylarında da 3 bölgede daha yapılacak ihaleler ile Türkiye'de elektrik dağıtım işi tamamen özel sektöre verilmiş olacak. Peki bu ihalelerde oluşan yüksek fiyatların sebebi neydi? Bunun belki de en önemli açıklaması şu: 'Sektörün gelecekte, yatırılan paradan daha çok kar sağlama potansiyeline sahip olması'. Bu değerlendirmenin doğru olup olmadığını ise hepimize zaman gösterecek.  

Bu yazıda size Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından hazırlanan "Türkiye Elektrik Dağıtım Sektörü Özelleştirmesi" başlıklı tanıtım dokümanından bahsetmek istiyorum. Bu doküman, elektrik dağıtım özelleştirmesi konusundaki -başta oluşan yüksek fiyatlar olmak üzere- birçok soruya cevap verebilecek nitelik taşıyor. Bu dokümandaki bilgilere göre 2009 yılı sonunda (yıl içinde özel sektöre devredilen veya özelleştirme programından çıkarılan şirketler hariç) yaklaşık 23 milyon müşterisi, toplam 107 milyar kWh net elektrik satışı ve elektrik dağıtımında ülke genelinde yüzde 68’lik pazar payı ile TEDAŞ ve sahibi olduğu dağıtım şirketleri, Türkiye’nin en büyük organizasyonlarından birini oluşturuyor. Dağıtım bölgelerinin özelleştirilmesinde işletme hakkı devrine (İHD) dayalı hisse satış modeli uygulanacağı belirtilen dokümanda, yatırımcının, özelleştirilen dağıtım şirketinin bulunduğu bölgedeki elektrik dağıtım lisansına sahip tek şirket olacağı ancak, yatırımcının işletme hakkını devraldığı dağıtım tesisleri ve bu tesislerin işletilmesinde varlığı zorunlu unsurların mülkiyetinin TEDAŞ uhdesinde kalmaya devam edeceği anlatılıyor. Yatırımcının dağıtım şirketinin hisselerinin sahibi olarak, TEDAŞ ile imzalanmış olan işletme hakkı devir sözleşmesi çerçevesinde dağıtım varlıklarının işletme hakkını elde edeceği anlatılıyor.

Türkiye elektrik piyasasının, üretim ve dağıtımı içeren, kapsamlı bir düzenleme ve yeniden yapılandırma sürecinden geçtiği anlatılan dokümanda, planlanan yapısal gereksinimlere cevap vermesi amacıyla yeni bir elektrik fiyatı tarife metodolojisi geliştirildiği bildiriliyor. Elektrik piyasasında hedeflenen liberal yapının temel amacının sistemin verimliliğini artırarak tarifelerin düşürülmesini sağlamak olduğu kaydedilen dokümanda, tarifelerin maliyet tabanlı olarak, kayıp/kaçağa ve işletme verimliliğine ilişkin önceden tespit edilmiş ve iyileştirme öngören hedefler çerçevesinde belirlendiği ifade ediliyor. 2006-2010 yılları arasındaki 5 yıllık ilk uygulama döneminin (veya geçiş dönemi), 2010 yılından sonra uygulanmaya başlayacak olan tamamen maliyete dayalı tarife yapısına geçiş süreci olarak belirlendiği anlatılan dokümanda, "Geçiş dönemi 09.07.2008 tarihli 5784 sayılı kanun ile 2012’ye uzatılmıştır. Dolayısıyla fiyat eşitleme mekanizmasının süresi 2012’ye kadar uzamış, enerji satış anlaşmalarının 2012’ye kadar uzatılması için de girişimler başlatılmıştır" denilerek, 2 yıl sonra bu sektörde önemli değişikliklerin yaşanabileceği anlatılmış oluyor.

Dokümanda Türkiye elektrik sektörüne ilişkin ayrıntılı değerlendirmelere de yer veriliyor. Elektrik sektörünün Türkiye ekonomisinin büyük ve hızlı gelişim gösteren sektörleri arasında yer aldığı, geçmiş dönemlerde sürekli artış gösteren elektrik talebinin sektörün Türkiye ekonomisinden aldığı payın önemli ölçüde artmasını sağladığı vurgulanıyor ve şu görüş dile getiriliyor:

"Elektrik tüketimindeki büyüme hızı, Türkiye’deki diğer önemli sanayi dallarına ve ülke ekonomisindeki genel büyümeye oranla oldukça yüksek bir seviyede seyretmektedir. 2008 yılında Türkiye’deki toplam elektrik tüketimi brüt 198 milyar kWh ve net 190 milyar kWh (dağıtım/iletim kayıpları ve iç tüketim hariç) olarak gerçekleşmiştir. Sanayi müşterileri, tüketimin yaklaşık yarısını gerçekleştirirken, mesken tüketicileri yüzde 24’lük pay ile abone grupları arasında ikinci sıradadır. Üçüncü sırada yer alan ticari müşteriler abone grubunun toplam tüketimdeki payı ise (kamu kuruluşları hariç) yüzde 15 olarak gerçekleşmiştir. 2008 yılı itibariyle 27.5 milyar kWh seviyesinde olan sistem kayıp ve kaçakları uluslararası standartlara oranla oldukça yüksek bir seviyede bulunmaktadır. Bu nedenle elektrik sektöründe gerçekleştirilmekte olan reformların ana hedeflerinden biri kayıp ve kaçağın OECD ülkeleri seviyesine indirilmesi olarak belirlenmiştir."

Türkiye’de elektrik tüketimi büyümesinin ekonomik büyümeye oranla daha istikrarlı bir yapı gösterdiği anlatılan dokümanda, 1990’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başından bugüne Türkiye’de elektrik tüketiminin son derece yüksek bir hızda arttığına dikkat çekiliyor ve "Buna göre 1999 ile 2008 arasında, GSYİH ortalama yüzde 4 büyürken, elektrik tüketimi ortalama yüzde 6,4’lük bir büyüme göstermiştir" deniliyor. Dokümanda hızlı talep artışına rağmen Türkiye’de mevcut 2 bin 217 kWh olan ortalama kişi başına brüt tüketim miktarının ortalama kişi başı tüketimin 6 bin 602 kWh olduğu AB ülkelerine oranla oldukça düşük bir seviyede bulunduğuna vurgu yapılıyor. Brüt talepte büyüme öngören Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) projeksiyonlarına göre, kişi başı tüketimin 2020 yılına kadar 5 bin 700 kWh’e ulaşmasının beklendiği belirtilen dokümanda "1980’li yılların başından bugüne Türkiye’de elektrik tüketimi son derece yüksek bir hızda artmaktadır. Son 25 yıldaki tüketim artışına göre, 1980’li yıllar boyunca tüketim artış hızı tüm abone grupları için yaklaşık yüzde 7,6 civarında gerçekleşmiştir. Ancak 1990’lardan itibaren, mesken ve ticari müşterilerin tüketim artışı sanayi müşterileri tüketim artışını önemli ölçüde geride bırakmıştır. Buna rağmen sanayi abone grubu tüketimi günümüzde halen toplam tüketimin yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Yüksek talep artışı beklentisinin ardında yatan temel faktörlerin, ekonomide beklenen genel büyüme, nüfus artışı, günlük hayatta elektrik kullanımının artması ve sanayi üretiminde genişlemedir. Kamuya ait iletim şirketi TEİAŞ’ın üretim ve yurt içi toplam tüketim artış tahminlerine göre 2009 yılına kadar elektrik üretiminde arz fazlası olacağı öngörülmektedir. Bu tarihten sonra ihtiyaç duyulan kapasite artışı yatırımlarının öncelikle özel sektör tarafından karşılanması hedeflenmiştir" değerlendirmesi yapılıyor.

Dokümana göre dağıtım özelleştirmesinin öncelikli amaçlarından biri de dağıtım sistem ve şebekesi üzerinde gerçekleştirilmesi gereken yatırımların özel sektör tarafından karşılanması ve bu sayede devlet bütçesi üzerindeki yükün azaltılması. Elektrik dağıtımında sürekliliğin ve yüksek hizmet kalitesinin sağlanması açısından yatırımlar büyük önem taşıyor. 2006-2010 yılları boyunca 20 dağıtım bölgesinin her birinde gerekli olan yıllık genişleme, yenileme ve iyileştirme yatırım harcamaları tarife metodolojisinin hazırlanması esnasında belirlenmişti. Buna göre 20 dağıtım bölgesinde toplam 2 milyar 750 milyon TL yatırım yükümlülüğü geçiş dönemi yıllarına eşit olarak paylaştırılmıştı. Bu yatırımlar, EPDK onaylı tarifelerin içine dahil edilmek suretiyle, dağıtım şirketine zaman içerisinde geri kazandırılacak. Dağıtım şirketleri, 2010 yılından sonra her tarife uygulama dönemi için yapacakları tüketim tahminleri, gerçekleştirecekleri şebeke genişleme gereksinimi çalışmaları ve diğer teknik parametreler çerçevesinde senelik yatırım planları hazırlayacaklar. Planlar EPDK’ya onay için sunulacak ve dağıtım şirketleri, onay sonrasında yatırımları gerçekleştirmekle yükümlü olacaklar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder