10 Ağustos 2023 Perşembe

IMF İLE ANLAŞMAYA VARILDI: 10 PUANLIK ENFLASYON ARTIŞI ANCAK 2 YILDA ERİTİLEBİLECEK

Enflasyonda sapma

10 PUAN 2 YILDA ERİTİLEBİLECEK

Cahit UYANIK

Ankara - Hazırlıkları süren 3'üncü Ek Niyet Mektubu'na 2002 yılı enflasyon hedefi TEFE yüzde 7, TÜFE ise yüzde 9'a revize edilerek konulacak. Bu hedef, Aralık-1999'da verilen ana niyet mektubunda yüzde 5 ve yüzde 7 olarak öngörülüyordu. 

Belirlenen bu yeni hedeflerle, programın başında verilen "3 yıllık dönem sonunda enflasyonu tek haneli rakamlara indireceğiz" şeklindeki söz de tutulmuş olacak. Ekonomi yönetimi, bu revizyona gerekçe olarak programın ilk yılındaki 10 puanlık sapmanın 2 yıla tolere edilebileceğini gösteriyor.

Finansal Forum'un edindiği bilgiye göre Carlo Cottarelli başkanlığındaki IMF Heyetinin yaklaşık 20 gün süren temasları sırasında kritik müzakere konusunu Ekonomik Program'ın 2 ve 3'üncü yılındaki enflasyon hedefi oluşturdu. Yüksek petrol fiyatları ve Euro'nun hiç hesapta olmayan zayıf gidişi gibi gelişmelerle, uluslararası faiz oranlarının yüksek seyretmesi nedeniyle 2000 yılı enflasyon hedeflerinin 10'ar puanlık sapma göstereceği konusunda hemfikir olundu.

9 Ağustos 2023 Çarşamba

BAYKAL, 1998'DE "YENİ SOL YENİ CHP" SLOGANINI ORTAYA ATMIŞ VE EKONOMİK SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE ÖNCELİK TANIYACAĞINI AÇIKLAMIŞTI

Yeni CHP'nin İktidar Programı

Cahit UYANIK

Avrupa ülkekerinde muhafazakar iktidarların birer birer devrilerek yerlerine sosyal demokrat partilerin gelmesi, CHP'yi de sevindirdi. CHP Lideri Deniz Baykal, tüm dünyada esen sol rüzgarların Türkiye'yi de etkileyeceğini düşünüyor. Baykal'ın 1999 ilkbaharında seçim ısrar etmesinin geri planında biraz da bu rüzgardan yararlanma isteği yatıyor. Açıkça dillendirilmese de seçimdeki gecikmenin Avrupa'dan esen umut rüzgarını zayıflatacağından çekiniliyor.

CHP'nin önümüzdeki yıl Nisan ayında yapılacak seçimde yayınlayacağı seçim bildirgesinin temelini "Yeni Yaklaşımlar Yeni Çözümler" adlı çalışma belirleyecek. "Dünyada Yeni Sol Türkiye'de Yeni CHP" sloganı ile lanse edilen bu çalışmada klasik sosyal demokrat söylemin terkedildiği görülüyor. Türkiye'de klasik sosyal demokrat anlayış geçmişte insan hakları ve özgürlükler çerçevesinde dönüp duruyordu. Ancak "Yeni CHP"nin seçim bildirgesinde öncelik ekonomide olacak. "Daha Fazla Büyüme, Daha Hakça Paylaşım" sloganı CHP'nin ilk çıkış noktası. CHP topluma artacak üretim miktarının sosyal demokrat ilkeler çerçevesinde hakça dağıtımını taahhüt ediyor. 

MB, PARA KURULU KORKUSUNDAN KURTULDU

Cahit UYANIK

Uzakdoğu ve Rusya'da hüküm süren kriz, bazılarını da sevindiriyor. Türkiye'de de bu krizden dolayı mutlu ve mutsuz olanlar var. Mesela bavul ticareti yapanlar, tam "Bu iş bitti artık" derken yeniden hayata dönmenin keyfini yaşıyorlar. Önümüzdeki zorlu kış ayları, Rusya'dan Türkiye'ye akın edecek bavul tacirlerinin de habercisi. 

Krizden dolayı sevinenlerden bir başka grup da Merkez Bankası  (MB) yönetimi. MB yöneticileri son zamanlarda Para Kurulu tartışmalarından hayli rahatsız görünüyorlardı. Hatta IMF ile yapılan görüşmelerde bu konu iki taraf arasında sık sık tartışmalara da zemin yaratıyordu. 

6 Ağustos 2023 Pazar

'MECBURİ' EKONOMİK PARTNERİMİZ: IMF

Cahit UYANIK

Ekonomi gündeminde en sık tartışılan konuların başında Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ilişkisi geliyor. Türkiye'nin yeni bir stand by anlaşması (destek anlaşması) imzalama niyetini geçen yıl dile getirdiği IMF,  yıllardır ekonomik partnerimiz durumunda. Peki nedir bu IMF? Günlük hayatımızı yakından ilgilendiren ve etkileyebilen bu kurumu gerçekten iyi tanıyor muyuz? Ne zaman ve nasıl kurulmuştur? Ne iş yapar? Türkiye IMF ile ne zamandan bu yana ilişki içinde bulunuyor? IMF ile Türkiye'nin gelecekte ilişkisi nasıl olabilir? Bu yazıda IMF ile ilgili akla gelen sorulara cevap vermeye çalışacağım.

IMF, bir BM kuruluşudur

Herşeyden önce IMF, bir Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşu. IMF'de en büyük hisse yani teknik deyimle kota, Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) olduğu için IMF,  bazen bir ABD kuruluşu olarak düşünülüyor.  Ama öyle değil. Fon'un merkezi ABD'de, ama başkanı Avrupa kökenli olmak zorunda. Başkan yardımcısının da ABD kökenli olması bir başka gelenek. 

4 Ağustos 2023 Cuma

YENİ ULUSAL HESAP YÖNTEMİ, 2007'DE BÜYÜMEYİ VE KİŞİ BAŞINA GELİRİ YÜKSELTTİ

Cahit UYANIK

Geçen ayki yazımda Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) üzerinde neredeyse 4 yıldır çalıştığı yeni ulusal hesap yönteminin ayrıntılarını anlatmıştım. İki ay üst üste benzer konuda yazı yazmamaya çalışıyorum. Ama yeni hesaplama yöntemi açıklandıktan sonraki dönemi izleyen ilk sonuçlar olduğu için, 1998 bazlı rakamlara göre hesaplanan 2007 büyüme rakamlarını anlatıp izah etmekte fayda var. Ama önce temel verileri ortaya koyalım.

TÜİK'in açıklamasına göre 2007 yılı GSYH değeri cari fiyatlarla 856.4 milyar YTL, ABD doları cinsinden 658.8 milyar dolar, sabit fiyatlarla ise 101 milyar 46 milyon YTL oldu. Üretim yöntemi ile hesaplanan GSYH 1998 bazlı yeni seriye göre 2007 yılı dördüncü üç aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla yüzde 3.4 arttı. Son çeyrekte GSYH cari fiyatlarla yüzde 9.9 artışla 221.2 milyar YTL, sabit fiyatlarla ise yüzde 3.4’lük artışla 25.9 milyar YTL oldu. Sabit fiyatlarla GSYH büyüme oranı yeni seri milli gelir hesabına göre 2007’nin ilk çeyreğinde yüzde 7.6, ikinci çeyrekte yüzde 4, üçüncü çeyrekte yüzde 3.4 olmuştu. Son çeyrekte yüzde 3.4 rakamı tekrarlanırken yılın tümünde büyüme yüzde 4.5 düzeyinde gerçekleşti. Kişi başına düşen GSYH ise 2007'de 9.333 dolar oldu.

4 YILLIK ÇALIŞMANIN ARDINDAN MİLLİ GELİR HESAPLAMA YÖNTEMİNDE 2008 YILINDA BÜYÜK VE ÖNEMLİ BİR REVİZYON AÇIKLANMIŞ; ANİDEN 2.520 DOLAR ZENGİNLEŞMİŞTİK!

YENİ MİLLİ GELİR HESAPLAMASI KAYIT DIŞI

EKONOMİYİ DAHA İYİ KAPSAYACAK 

Cahit UYANIK

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) mart ayı başında 4 yılı aşkın süredir devam ettirdiği milli gelir revizyon çalışmasını bitirerek kamuoyuna açıkladı. Çeşitli tartışmaların ötesinde 2006 yılı için daha önce 5.480 dolar düzeyindeki kişi başına gelirin aslında 7.500 dolar olduğu açıklandı. 2006 için 1987 bazlı hesaplamalar dikkate alındığında 576.3 milyar YTL olan gayrisafi yurt içi hasıla, 1998 bazlı yeni hesaplamada 758.4 milyar YTL'ye çıktı. Aradaki 182.1 milyar YTL'lik rakam yüzde 31'lik artış anlamına geliyor. Kurum, revize rakamları 10 yıl geriye yani 1998 yılına kadar geri de götürerek, araştırmacıların ve karar alıcıların işini kolaylaştırdı. 

TÜİK, yeni milli gelir revizyonunu iki ana faza oturttu. Bunlar; 1)Yöntem değişiklikleri, 2)Kapsam genişlemesi. TÜİK, revizyon kapsamında hesaplama yaparken 15 yöntem ve 11 kapsam değişikliğine gittiğini açıkladı. TÜİK Başkanı Ömer Demir, konuyla ilgili düzenlediği basın toplantısında istatistik jargonunda "En iyi revizyon, yapılmayan revizyondur" şeklinde bir değerlendirme bulunduğunu belirterek, Türkiye'nin Avrupa Birliği hesaplarına uyum ve Türkiye'deki kayıt dışılığı daha iyi kapsayabilmek için bu revizyonu yaptığını söyledi. Demir, yabancı uzmanlardan 300 adam/günlük (yaklaşık 10 ay) destek alındığını belirterek, sonuçlandırma aşamasına geldikleri çalışmaları, en son aralık ayında Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) yetkilileriyle gözden geçirdiklerini söyledi.

2 Ağustos 2023 Çarşamba

AKADEMİSYENLİK VE BANKA BAŞ EKONOMİSTLİĞİ YAPAN İTİBARLI İSİM: TCMB BAŞKAN YARDIMCISI DOÇ. DR. CEVDET AKÇAY KİMDİR?

Doç. Dr. Cevdet AKÇAY

Dr. Osman Cevdet Akçay

Başkan Yardımcısı

1961 yılında Trabzon’da doğan Osman Cevdet Akçay, 1983 yılında Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun oldu. The City University of New York, The Graduate School and University Center’da Ekonomi alanında 1990 yılında M.Phil ve 1992 yılında doktora derecesini aldı.


Çalışma hayatına 1985 yılında The City University of New York, The Graduate School and University Center’da doktora asistanı olarak başlayan Akçay, 1986-1990 yılları arasında Hunter College ve Baruch College’da öğretim görevlisi, 1990-1991 yıllarında Manhattan College, New York’da misafir öğretim üyesi olarak çalıştı. 

1 Ağustos 2023 Salı

SPK ESKİ BAŞKAN YARDIMCISI, FİNANSAL FORUM KÖŞE YAZARI CANER ERTUNA'NIN VEFATININ ARDINDAN...














FİNANS MİSYONERİ CANER BEY

SPK'nın bugünlere ulaşmasında emeği geçen, 1994 Ekonomik Krizinde darbe yiyen küçük yatırımcıya babalık yapan Caner Ertuna akademik bilgilerle Türkiye gerçeğini birleştiren ender isimlerden biriydi.

Cahit UYANIK

Sakin, kibar, beyefendi, saygılı, bilgili ve hakkı yenmiş... Caner Bey aramızdan ayrıldı sessizce... İnsan şimdi durup düşünüyor da... Ortalıkta ahkam kesip gezinen sözde finans dahilerinden ne kadar farklıydı. Finans biliminin de toplumun hizmetinde olması gerektiğini anlatan kaç kişi var sütunlarında? O, hem dünyada hem Türkiye'de cangılı andıran finans dünyasının ahlaklı ve toplumsal bir yapıya nasıl dönüşmesi gerektiği konusunda kafa yoran nadir insanlardan biriydi. Belki de Türkiye'deki tek isimdi.

1994 Krizini yaşayıp, şimdi umut olduğunu iddia eden bazı siyasilerin alt-üst ettiği sermaye piyasalarına çeki-düzen vermek için az mı sabahlamıştı Ankara'daki küçük makam odasında...? Sermaye Piyasası Kurulu'nu (SPK), piyasaların tek patronu haline getirmek için raporlar üstüne raporlar mı yazmamıştı..? Kelle koltukta dakikalar mı geçirmemişti telefon konuşmalarında...?

29 Temmuz 2023 Cumartesi

TÜRKİYE'DE BİLİNÇLİ EKONOMİK TEŞVİK VERMEK İÇİN DOĞRU BİLGİ GEREKİYOR

Cahit UYANIK

Türkiye'de çok uzun yıllardır ekonomik yatırım amaçlı teşvikler tartışılır durur. Bunun sebebi Türkiye'de teşviklerin çoğu zaman bilinçsiz dağıtılmasıdır. Bu konuda gerek sektörel gerekse bölgesel bazda çok acı olaylar da yaşanmıştır. Sözgelimi, Türkiye'de yıllarca demir-çelik sektörüne verilen bilinçsiz teşvikler sonucu, dünyada bu sektörün gelişim trendinin çok tersine bir yapı ortaya çıkmıştır.

Tüm dünyada otomobil ve beyaz eşyada kullanılan yassı ürünlerin toplam üretim içindeki payı üçte iki; uzun ürün dediğimiz inşaat demiri benzeri üretim ise üçte bir iken, Türkiye'de tam tersi bir yapı ortaya çıkmıştır. Yani Türkiye, hiç ihtiyacı olmadığı halde bol bol uzun mamül üreten demir-çelik tesislerine teşvik dağıtmıştır. Bu sektör şimdilerde, bu yapıyı kırmaya çalışıyor. İskenderun Demir Çelik Tesisleri, yassı ürün üretimine geçmek için önemli yatırımlar gerçekleştiriyor. Türkiye. giderek bir otomotiv ihraç üssü haline geldiği için, gelecekte belki de yeni yassı ürün üreten tesislere ihtiyaç duyabilecek. Bu yapılmazsa, yılda 13 milyar doları aşkın ihracat rakamlarını yakalayan otomotiv sektörünün, en temel girdilerinden birisi açısından dışa bağımlılığı iyice artacak. Demir-çelikte yaşanan bu olay bilinçsiz, plansız ve programsız sektörel teşvik dağıtılmasına en iyi örneklerden birisidir. 

Yine bu alandaki en önemli örneklerden birisi de un sektöründe yaşanıyor. Türkiye'de yıllık 30 milyon tonu aşkın üretime imkan verecek un değirmeni yatırımına teşvik dağıtılmış durumda. Türkiye'nin kendi iç tüketimi ve yaptığı ihracat dikkate alındığında, elinde 12-13 milyon tonluk bir fazlalık kalıyor. Bu öyle ilginç bir rakam ki, Türkiye'deki tüm un fabrikaları tam kapasiteye yakın çalışıp iç tüketimi karşılasa, geriye kalan rakam tüm dünyanın dışarıdan un ithal etme kapasitesini karşılayabiliyor. Üstüne de kapasite fazlası kalıyor. Yani Türkiye'deki un yatırımları dünyadaki uluslararası un ticaretinin hacminden fazla.

25 Temmuz 2023 Salı

2001 KRİZİ SONRASI BANKALARA BDDK'DAN BÜYÜK GÖZALTI: 56 KİŞİ BANKACILIKTAN MEN EDİLDİ

BANKALARA VERGİ İNCELEMESİ

BDDK bankaların 77,2 trilyon lira daha az vergi veya benzeri ödeme yaptıklarını belirlerken, sınır ötesi faaliyetlerin konsolide bazda denetim ve gözetime tabi tutulması için yerinde denetim yaptı.

Cahit UYANIK

ANKARA - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) inceleme ve araştırmaları sonucunda bankaların, vergi kaybına neden olan işlemleri mercek altına alındı. Geçen yıl, bu konuda düzenlenen 24 ayrı rapor sonucunda bankaların toplam 592,7 trilyon liralık BSMV, damga vergisi, kurumlar vergisi, kurumlar vergisi üzerinden ödenmesi gereken fon payı sebebiyle matrah farkı doğuran uygulamalar ortaya çıktı. Bu fark sebebiyle bankaların 77,2 trilyon lira daha az vergi veya benzeri ödeme yaptıkları belirlendi. BDDK bu raporları, kayba uğranılan tutarların tahsili amacıyla ilgili mercilere gönderdi. BDDK ayrıca bankaların sınır ötesi faaliyetlerinin konsolide bazda denetim ve gözetime tabi tutulması için Bahreyn, Malta, Lüksemburg'taki şubeler ile bir bankanın Hollanda'daki iştirakinde yerinde denetim yaptı.

Bankalara günlük izleme

BDDK'nın 2001 Yıllık Raporunda yer alan bilgilere göre denetleme faaliyetleri, bankaların uzaktan gözetimi, yerinde denetim ve gerekli tedbirlerin zamanında alınması şeklinde olmak üzere 3 şekilde gerçekleştirildi. Bu çerçevede Gözetim Form Paketi, gelişmeler dikkate alınarak revize edildi. Yeni formlar, 2002 Şubat ayından itibaren haftalık, aylık, üçer aylık raporlar hazırlanmasında kullanılmaya başlandı. Sistemdeki nakit hareketlerinin yakından izlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması için 2001 Kasım ayından itibaren bankalar günlük bazda izlenmeye alındı. Ayrıca bankaların faiz oranı, kur ve hisse senedi pozisyon risklerinin ve bu risklere ilişkin sermaye gereksinimlerinin izlenmesi amacıyla ayrı bir raporlama seti de hazırlandı.

24 Temmuz 2023 Pazartesi

YIL 2002... PAMUKBANK'A EL KOYMA KARARI NASIL ALINDI?

ANKARA'DA BANKA SATRANCI

BDDK, Pamukbank'ın 2 milyar dolarlık sermaye açığını duyuracağı sırada Yapı Kredi Bankası birleşme kararını açıkladı. BDDK'nın olumsuz raporu Ecevit'ten destek görürken, Çukurova Grubu MHP kanadına baskı yaptı.

Cahit UYANIK

ANKARA - Sektördeki en büyük bankalardan birisi olan Pamukbank'a el konulma süreci çok eskilere gidiyor. IMF ile görüşmelerde, grup bankalarının tek çatı altında birleştirilmesi konusunda geçen yıl 'ilke kararı' alınmıştı. Bu karar Çukurova Grubu ile her görüşmede dile getiriliyor ancak birleşme konusunda ikna edilemiyordu. Çukurova Grubu, önce Pamukbank'ı bir yabancı bankayla birleştireceğini açıkladı, daha sonra da yeniden sermayelendirmeyle ilgili yasa çıkınca bu haktan yararlanmak istediğini bildirerek süre aldı. Aslında Pamukbank, BDDK'nın oluşumundan önce eski deyimle 64'üncü Madde kapsamında izleme altında tutuluyordu.

Satranç oyunu gibi

Daha sonra uygulamaya konulan 3'lü denetim sonucunda ise Pamukbank'ın 2 milyar dolarlık sermaye açığı bulunduğu tespit edildi. BDDK, bu açığı kamuoyuna duyurmak için harekete geçeceği sırada Yapı Kredi Bankası, -bir satranç hamlesi yapar gibi- daha atik davranarak birleşme kararını açıkladı. Ancak bu kararın BDDK tarafından onaylanması gerekiyordu. BDDK, bankaların sermaye ihtiyaçlarına ilişkin açıklamasında, sektörün 1,1 katrilyonu karşılanmış 224 trilyon lirası karşılanacak toplam 1,3 katrilyonluk sermaye ihtiyacı bulunduğu belirtildikten sonra Yapı Kredi-Pamukbank birleşmesine ilişkin çekincesini ortaya koydu.

21 Temmuz 2023 Cuma

REKABET HUKUKÇUSU DOÇ. DR. İNAN: İŞADAMIMIZDA REKABET KÜLTÜRÜ YOK

Rekabet Hukukçusu Doç. Dr. Nurkut İNAN:

"İşadamımızda Rekabet Kültürü Yok"

Cahit UYANIK

Türkiye, rekabet hukukuna ilişkin ilk tartışmaları ithal ikameci ekonomi politikalarının sanayiyi geliştirmeye başlamasıyla 1960'lı yılların sonunda duydu. Ama o zaman Rekabet Yasası, sanayileşme çabası içindeki bir ülke için 'lüks' sayılıyordu. Bu eğilim, 1992'de DYP-SHP Koalisyon Hükümeti kurulana kadar sürdü denilebilir. Hükümetin sol kanadının en enerjik şekilde sahip çıktığı tek ekonomik konu, belki de Rekabet Yasasıydı. Rekabet Yasası için oluşturulan komisyon, çalışmalarını yaklaşık 2,5 yıl sürdürdü. Avrupa Birliğine (AB) karşı yükümlülüklerimizi yerine getirmek ve 1994 sonbaharında çıkarılan Özelleştirme Yasasını dengelemek amacıyla Rekabet Yasası apar topar aynı yılın Aralık ayında Meclis'ten geçirildi.

Doç. Dr. Nurkut İnan, Türkiye'de iki elin parmaklarıyla sayılabilecek kadar az sayıdaki rekabet hukukçusundan biri. İnan, 1992'de kurulan Rekabet Yasası Tasarı Taslağı Komisyonunun da başkanıydı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden emekli olduktan sonra avukatlık yapmaya başlayan Doç. Dr. İnan, kamuoyunda kesif bir bilgisizliğin hakim olduğu rekabet hukuku alanındaki geniş bilgilerini bizimle paylaşmayı kabul etti:

Ekonom: Önce rekabet hukukunun tarihsel gelişimi üzerinde biraz duralım. Bu kavram nerede ve nasıl ortaya çıkmış?

İnan: Rekabet hukukunun 108 yıllık tarihçesi var. Rekabetin düzenlenmesine ilişkin ilk yasa, 1890 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde (ABD) yürürlüğe girdi. Bu tip yasaların çoğunda olduğu gibi ABD'de anti-tröst yasası politik nedenlerle ortaya çıktı. 19'uncu yüzyılın sonunda demiryolu şirketlerinin çok büyümesi ve kartelleşmesine karşı, ürünlerini demiryolu ile taşıyan çiftçilerden bir tepki geldi.Çiftçilerin oyları politikacılar için çok önemliydi. Senatör Shermann bir yasa tasarısı hazırladı ki bu federal yasaydı ve tüm eyaletlerde uygulanacaktı. Shermann, bu yasayı savunurken ve kamuoyuna tanıtırken, işin ekonomik yanını daima ikinci planda bıraktı ve politik yanını öne çıkardı. Shermann, Senato'daki bir konuşmasında "Biz bir toplum olarak henüz müstemleke iken İngiliz Kralının üstümüzdeki baskısına nasıl dayanamadı isek, aynı şekilde ekonomik gücün tek elde toplanması sonucu ulaşacak baskılara da dayanmamalıyız. Demokrasimizin sağlıklı olarak yaşaması buna bağlıdır" diyordu. 

17 Temmuz 2023 Pazartesi

KAMU ÇALIŞANLARI İLE ÜCRET ZAMMI PAZARLIĞINDA 'GLOBAL SÖZLEŞME'DEN VAZGEÇİLİYOR

Kamu Çalışanları

'Global' Sözleşmeden Vazgeçiliyor

Kamu işyerlerinde 600 bin işçi toplu sözleşme bekliyor. Devlet ise görüşmelerde radikal bir yöntem değişikliği yapmaya hazırlanıyor. Kamu İşveren Sendikaları, sıfır zam veya çok düşük zamları gerekçelendirmek için işçi ücretlerini irdeleyen iki araştırma yaptı.

Cahit UYANIK

Hükümet ve işçi sendikaları sıcak bir yaza hazırlanıyor. Nedeni basit: 1995, toplam 600 bin kamu işçisinin toplu sözleşme yılı. Hatırlayacaksınız, Devlet Bakanı Bekir Sami Daçe'nin 'sıfır zam'dan bahsederek karıştırdığı toplu iş sözleşmesi bunlar... 24 işkolu ve 151 işyerindeki toplam 509 bin 501 işçi gözünü kulağını dikmiş bu konudaki haberleri bekliyor. Kamu toplu iş sözleşmeleri, zaman açısından 1996'daki genel seçimleri de kapsıyor. Hükümetin işçilere karşı takınacağı tavır, aynı zamanda seçimlerdeki beklentisini de ortaya çıkaracak. Çünkü işçiler, yaklaşık 3 milyon kişilik oy potansiyeliyle güçlü bir baskı grubu oluşturuyorlar.

Devlet bu işyerlerindeki toplu pazarlığı, kurduğu kamu işveren sendikaları aracılığıyla yürütüyor. Fakat zam oranlarının ne düzeyde olacağına sonuçta siyasiler ve başbakan karar veriyor. Kamu işyerlerinde örgütlü sendikaların büyük bir çoğunluğu Türk-İş çatısı altında toplanıyor. İşçiler açısından da Türk-İş Başkanlar Kurulu ve Türk-İş Başkanı'nın vereceği kararlar önemli. Türk-İş geçtiğimiz günlerde bünyesinde bulunan 151 işyerindeki bu görüşmeleri bir elden takip etmek amacıyla 'Kamu İşyeri Toplu Sözleşmeleri Koordinasyon Kurulu' oluşturdu. Türk-İş, Hükümet'le sektörlere göre varacağı ücret anlaşmasının tüm işyerlerine uygulanmasını istiyor.

11 Temmuz 2023 Salı

KAPAK HABERİ / 1. YILINDA 5 NİSAN KARARLARI / NE GETİRDİ, NE GÖTÜRDÜ? / YENİ DEVALÜASYON GÜNDEMDE Mİ?

Bu çarşamba 5 Nisan Kararlarının birinci yıldönümü. Ekonomideki tüm denge ve oluşumları alt-üst eden bu kararlar, Türkiye'yi nereye doğru götürüyor? 5 Nisan'a nasıl gelindi? İşadamı ve politikacılar bu kararları nasıl değerlendiriyor?

Cahit UYANIK (Ankara)

Alaattin ÇİFTÇİ (İstanbul)

"Bu programın amacı enflasyonu hızla düşürmek, Türk Lirasına istikrar kazandırmak, ihracat artışını hızlandırmak, ekonomik ve sosyal kalkınmayı, sosyal dengeleri de gözeten sürdürülebilir bir temele oturtmaktır."

Başbakan Tansu Çiller, Yardımcısı Murat Karayalçın ile birlikte 5 Nisan 1994 öğle saatlerinde 'Ekonomik Önlemler Uygulama Planı'nın amacını böyle açıklıyordu. Aslında 5 Nisan'a giden yol 26 Ocak 1994 akşam üzeri açılmıştı. Aylardır faiz düşürme inadıyla borçlanamayan Hazine ve Merkez Bankası, o gün döviz piyasalarının ipini elden kaçırmıştı. Serseri para, önce borsayı 20 binden 29 bine sıçratmış, kar realizasyonunun peşinden dövize yönelip piyasayı allak bullak etmişti. 

Gelenekselleştiği üzere her gün saat 16 civarında açıklanan ertesi günün döviz kurları bir türlü ajans telekslerinden dökülmüyordu. Gazete büroları, "Devalüasyon mu yapıyorlar?" diye soran vatandaşların telefonlarından felç olmuştu. Eh, ne de olsa evden otomobile, tüketici kredisinden ev kirasına dövizle borçlanmaya alışılmıştı. Devalüasyon, borç ve ödemelerin bir anda kabarmasına yol açacaktı.

Başbakan Çiller, alelacele ekonomi bürokratlarını Konut'ta topladı. Piyasayı sakinleştirmek için gece yarısı yüzde 13,9'luk devalüasyon açıklandı. Devalüasyona rağmen piyasanın inisiyatifi devletin eline geçemedi. Dövizle oynamayı seven bazı bankalar, sıcak odalarında oturup telefonla parasını yöneten spekülatörler biçilen bedeli yetersiz buldular. Dövizi sakinleştirmek için yapılan müdahalelere 2 ayda yaklaşık 4 milyar dolar harcandı. Şubat ayı ortasından itibaren Hazine ve DPT'de "Bu krizden nasıl çıkabiliriz?" konulu birçok araştırma yapıldı. 

Mart ayı başlarında Başbakan Çiller ve Devlet Bakanı Aykon Doğan'ın sonu gelmezmiş gibi görünen gece toplantıları başladı. 5 Nisan Paketi'nin ilk hatları burada belirginleşti. Paketin ismi başlangıçta Ekonomik Aksiyon Planı idi. Fakat sonradan ne olduysa oldu, ismi değiştirildi. Paketin ayrıntıları kamuoyundan ciddi bir şekilde gizlenebildi.

10 Temmuz 2023 Pazartesi

1990-1991'DEKİ KÖRFEZ KRİZİ TÜRK İŞ DÜNYASINI NASIL ETKİLEDİ?

Merkez Bankası "İktisadi Yönelim Anketi"

"EN KÖTÜ, EN DÜŞÜK, EN OLUMSUZ"

Merkez Bankasının sanayicilerin nabzını yokladığı anketin sonuçları kötümser bir tablo çizdi. Sanayicilerin verdikleri cevaplarda "en kötü, en olumsuz, en düşük" gibi tanımlamaların yoğunluğu dikkat çekiyor.

Cahit UYANIK

Ekonomide tehlike sinyalleri iyice belirginleşmeye başladı. Herkes "Yarın ne olacak?" kaygısı içinde. Döviz kurları ve faizlerdeki tırmanış, gittikçe büyüyen bütçe açıkları, açık veren cari ödemeler dengesi karamsar tablodan küçük kareler... 

Bu manzara içinde Merkez Bankasının 1987 yılı sonundan beri düzenlediği ve ekonominin 'halet-i ruhiyesi'nin belirlenmeye çalışıldığı İktisadi Yönelim Anketinin sonuçları da olumsuz göstergelere bir yenisini kattı.
 
1990 Aralık, 1991 Ocak-Şubat dönemini kapsayan ve İstanbul Sanayi Odasına kayıtlı toplam 522 firmaya uygulanan ankette "Sanayi dalınızdaki genel gidişat konusunda, bir ay öncesine kıyasla görüşünüz nedir?" sorusuna ağırlıklı olarak olumsuz cevaplar verildi. Anket sorularına verilen cevaplarda, büyük çoğunlukla yaşanılan ortamın "en kötü, en olumsuz, en düşük" gibi ifadelerle tanımlanması dikkat çekti.

6 Temmuz 2023 Perşembe

TÜRK BANKALARININ GELECEĞİ KARANLIK MI?

Cahit UYANIK

Türk bankacılık sektörü, belki de tarihinin en zor günlerini yaşıyor. Sektör hem kendi bünyesinden kaynaklanan, hem de globalleşmenin getirdiği sorunlarla boğuşuyor. Bankalar, aynı zamanda Avrupa Birliği (AB) tam üye adaylığı hakkının kazanılmasından sonra, önümüzdeki 10 yıl içinde dünyanın belli başlı büyük bankalarıyla boy ölçüşmek zorunda kalacak. Bütün bunlar, görünürde 140 milyar dolarlık ancak gerçekte 100 milyar dolarlık aktif büyüklüğüne sahip sektörün üzerindeki stresi artırıyor. Parasal stres, zaman zaman tüm ekonomiye yayılıyor ve enflasyonla mücadele eden toplumu karamsarlığa sürüklüyor.

Bankacılık sektöründeki sorunların nasıl çözüleceği konusunda ise her kafadan bir ses çıkıyor. Sektörü çekip çevirmek ve geleceğe hazırlamak konusundaki tek umut noktası ise Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) faaliyete geçmiş olması. Ancak BDDK,  şu anda yetersiz kadrolar ve imkanlarla bir tür 'banka satış birimi'ne dönüşmek üzere. Kasım ve Şubat aylarında yaşanan iki kriz BDDK'nın yükünü daha artırdı. Eldeki bankaların satışı ve buradan elde edilecek kaynaklarla sektörün rehabilite edilmesini sağlama hedefi ön plana çıktı, Halen BDDK bünyesinde "Gelecekte Türk bankacılık sektörü nasıl bir görünüm almalı?" başlıklı geniş bir çalışma hazırlanıyor. Çalışma bittiğinde ve kamuoyuna açıklandığında devletin sektöre bakış açısını görebileceğiz.