29 Temmuz 2023 Cumartesi

TÜRKİYE'DE BİLİNÇLİ EKONOMİK TEŞVİK VERMEK İÇİN DOĞRU BİLGİ GEREKİYOR

Cahit UYANIK

Türkiye'de çok uzun yıllardır ekonomik yatırım amaçlı teşvikler tartışılır durur. Bunun sebebi Türkiye'de teşviklerin çoğu zaman bilinçsiz dağıtılmasıdır. Bu konuda gerek sektörel gerekse bölgesel bazda çok acı olaylar da yaşanmıştır. Sözgelimi, Türkiye'de yıllarca demir-çelik sektörüne verilen bilinçsiz teşvikler sonucu, dünyada bu sektörün gelişim trendinin çok tersine bir yapı ortaya çıkmıştır.

Tüm dünyada otomobil ve beyaz eşyada kullanılan yassı ürünlerin toplam üretim içindeki payı üçte iki; uzun ürün dediğimiz inşaat demiri benzeri üretim ise üçte bir iken, Türkiye'de tam tersi bir yapı ortaya çıkmıştır. Yani Türkiye, hiç ihtiyacı olmadığı halde bol bol uzun mamül üreten demir-çelik tesislerine teşvik dağıtmıştır. Bu sektör şimdilerde, bu yapıyı kırmaya çalışıyor. İskenderun Demir Çelik Tesisleri, yassı ürün üretimine geçmek için önemli yatırımlar gerçekleştiriyor. Türkiye. giderek bir otomotiv ihraç üssü haline geldiği için, gelecekte belki de yeni yassı ürün üreten tesislere ihtiyaç duyabilecek. Bu yapılmazsa, yılda 13 milyar doları aşkın ihracat rakamlarını yakalayan otomotiv sektörünün, en temel girdilerinden birisi açısından dışa bağımlılığı iyice artacak. Demir-çelikte yaşanan bu olay bilinçsiz, plansız ve programsız sektörel teşvik dağıtılmasına en iyi örneklerden birisidir. 

Yine bu alandaki en önemli örneklerden birisi de un sektöründe yaşanıyor. Türkiye'de yıllık 30 milyon tonu aşkın üretime imkan verecek un değirmeni yatırımına teşvik dağıtılmış durumda. Türkiye'nin kendi iç tüketimi ve yaptığı ihracat dikkate alındığında, elinde 12-13 milyon tonluk bir fazlalık kalıyor. Bu öyle ilginç bir rakam ki, Türkiye'deki tüm un fabrikaları tam kapasiteye yakın çalışıp iç tüketimi karşılasa, geriye kalan rakam tüm dünyanın dışarıdan un ithal etme kapasitesini karşılayabiliyor. Üstüne de kapasite fazlası kalıyor. Yani Türkiye'deki un yatırımları dünyadaki uluslararası un ticaretinin hacminden fazla.

Türkiye'de hatalı teşvik politikalarının iki çarpıcı örneği böyle. Yani Türkiye'de teşvikler ekonomik kalkınma ve işsizlikle mücadele amacıyla dağıtılıyor ama sonuçları pek beklenildiği gibi olmuyor. Bunun çeşitli sebepleri var. En başta geleni ise siyasetçilerin yerel baskılara karşı koyamaması geliyor. Teşvik verilen bir bölge, diğer bölgenin de aynı teşviği talep etmesine sebep oluyor. Sonuçta eşitlik sağlamak adına dağıtılan teşvikler, yatırımların ülke çapında yanlış ve fazla olmasına sebep oluyor. Çoğu zaman girişimcilerin yapacağı varsayılan piyasa ve pazar analizleri yeterli ve beklenen sonucu doğurmuyor. Yani yatırımcılar bile bile, kapasite fazlalığını göre göre bazı alanlara teşvik alabilme güdüsüyle giriyor.

Türkiye'de teşvik sistemleri, önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği (AB) normlarında yeniden düzenlenecek. AB'nin teşvik sistemi daha çok sektörel ve yerel ekonomik gelişimin sağlanması esasına oturtulmuş. Doğrudan teşvikler neredeyse yok denecek kadar az. Sektörel ve bölgesel teşvikler ise ağırlıklı olarak bölgesel kalkınma ajansları yardımıyla kullandırılıyor. Bu ajanslar, bölgenin ekonomik yapısı, daha önce yapılmış yatırımlar, bu yatırımların ülke ekonomisi ve dünya ekonomisi içindeki rekabet gücü, yabancı yatırımcıların çekilip çekilemeyeceği gibi bir çok konuda çalışıyor. Kalkınma ajanslarının başarılı örnekleri Fransa, İtalya ve İspanya'da bol miktarda bulunuyor. Teşvikteki bu politika değişikliği sonucu, artık merkezden dağıtılacak teşvikler dönemi sona erecek. Daha akılcı ve hedefi daha iyi tespit edilmiş yatırımlara öncelik verilecek.

Bu modelin iyi işlemesi için elbette en önemli unsurlardan birisi iyi bir sanayi envanterinin çıkarılmış olması. Türkiye'de ise bu henüz mevcut değil. Türkiye'de sanayi sicilleri, yatırım envanterleri mevcut. Ancak bunların zaman içinde gelişimi, kapasite kullanım oranlarının zaman içinde akışı ve yatırım yapma kararının verileceği zaman dilimi içindeki son durum gibi gerçek bilgilere ulaşmak pek mümkün değil. İşte bu ihtiyacı çok iyi fark eden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), teşviklerin ve ekonomik kararların bilinçli bir şekilde alınabilmesi için  "Sanayi Bilgi Sistemi (SBS)" kurulmasını istiyor. Bunun için sanayinin sektörel ve bölgesel bazda anlık durumunun fotoğrafını çekebilmek gerektiğini bildiren TOBB, bu konuda kendisine yetki vercek bir yasal düzenleme yapılmasını öneriyor.

TOBB halen kendi bünyesinde, kurulu üretim kapasitesine ilişkin raporlama yapabildiğini, ancak bunun fiili durumu yansıtamadığını belirterek "Üretim Kapasitelerinin Belirlenmesi ve Üretim Sicilinin Tutulması Hakkında Kanun Tasarısı" taslağı da hazırladı. TOBB'un önerisi kabul edildiği taktirde, ilgili bakanlıklar tarafından TOBB bünyesinde kurulacak SBS'ye, firmaların enerji tüketimi, SSK, vergi ile ithalat ve ihracat bilgilerinin aktarılması zorunlu olacak.

TOBB'un bu konuda yaptığı çalışmada en son çıkarılan 5084 Sayılı Teşvik Kanununa değinilerek, yatırım teşvik politikasının tek kritere (kişi başına düşen gelir) dayandırılmasının yanlış olduğu belirtiliyor. Gelişmiş ülkelerde politikalar belirlenirken sağlam ekonomik modeller kurularak bunların sağlıklı verilerle tahmin edildiği anlatılan çalışmada "Bu yasa çıkarılırken eleştiri ve öneriler, sektörel ve bölgesel bazda teşvik verilmesi gerektiği yönünde olmuştur. TOBB tarafından dillendirilen bu öneri, ilgili tüm taraflarca desteklenmiştir" deniliyor.

Ülke sanayi bilgilerinin sektörel ve bölgesel bazda üretilmesinin önemine dikkat çekilen çalışmada, buna kısaca SBS denileceği ve gerçekçi bir teşvik politikasının ancak bilgilerin güncel olarak mevcut olmasıyla oluşturulabileceği vurgulanıyor. Çalışmada SBS'de sektörel ve bölgesel bilgilerin firma, ürün ve il bazında kodlanarak tutulması gerektiği anlatılarak, verilerin sürekli ve anlık olarak girilmesi, herhangi bir anda tek komutla bu verilerden oluşacak bilgilerin üretilebilmesine imkan verecek bir yapıda olması gerektiği ifade ediliyor. Çalışmada "Böylece herhangi bir zaman kesitinde herhangi bir ürünün toplam kurulu kapasitesinin ne kadar olduğu, o dönem içinde bu üründen ne kadar üretildiği (kapasitenin ne kadarının kullanıldığı), bu ürünü üreten firma sayısı iller ve bölgelere göre izlenebilecektir" deniliyor.

Sistem kurulduğunda teşvik politikaları ve ekonomik düzenlemelerin belirlenmesinde tek bilgi kaynağı haline geleceği ifade edilen çalışmada, TOBB bünyesinde halen sanayi kapasite raporları bilgisinin tutulduğu ve kurulacak sistem konusunda ileri bir noktada bulunulduğu kaydediliyor. Sistemin bundan sonraki önemli girdisinin fiili üretim miktarları olacağı, bu verinin firma, ürün ve il bazında sisteme aktarılması gerektiği anlatılan çalışmada, halen bu bilgilerin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından toplandığı ancak elektronik ortamda aktarımının sağlıklı olmadığı ifade ediliyor. Bu sorunu aşabilmenin yolunun Sanayi ve Ticaret Bakanlığının yürüttüğü bu görevin bir kanunla TOBB'a verilmesi olduğuna dikkat çekilen çalışmada, hazırlanan taslakla sadece sanayi tesislerinin değil, üretim faaliyetinde bulunan tüm firmaların kapasite raporu ve yıllık işletme cetvellerini yapmalarının sağlanacağı vurgulanıyor.

Son aşamada ise sistem için gerekli olan diğer veriler; firma bazında enerji tüketimi (Enerji Bakanlığından), SSK (Çalışma Bakanlığından), vergi (Maliye Bakanlığından) ve ithalat-ihracat bilgilerinin (Gümrük Müsteşarlığından) SBS'ye aktarılması gerektiği kaydedilen çalışmada, "Bu aktarımın sürekliliği ve güncelliğini sağlamak için gerekli araştırmalar TOBB tarafından uzunca zamandır yapılmaktadır. Bu bilgiler, Enerji Bakanlığı dışındaki bakanlıklarda merkezi bir yapıda bulunuyor. Enerji Bakanlığında ise bölgeler bazında tutuluyor. Bu bakanlıkla teknik bir sorun yaşanabilir. Diğer bakanlıklarda böyle bir yapı kurulması teknik olarak mümkündür. Ancak sorunların daha ziyade idari kaynaklı olacağını düşünüyoruz" deniliyor.

Bizzat özel sektör yatırımlarını gerçekleştiren özel sektörün çatı örgütü TOBB'un pratiğe yönelik ve Türkiye'nin gelecekte gidebileceği bölgesel ve sektörel teşvik mekanizmalarının alt yapısına katkı sağlayacak önerisi akla yatkın görünüyor. Türkiye'nin artık yanlış dağıtılmış teşvikler ülkesi olmaktan bir an önce kurtulması gerekiyor. Böylece zaten kıt olan yatırım harcamalarının doğru, üretim ve istihdam artırıcı yönde olması sağlanabilir.

(Bu yazı Türk Standartları Enstitüsü-TSE'nin yayın organı Standard dergisinin Aralık-2005 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder