6 Ağustos 2023 Pazar

'MECBURİ' EKONOMİK PARTNERİMİZ: IMF

Cahit UYANIK

Ekonomi gündeminde en sık tartışılan konuların başında Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ilişkisi geliyor. Türkiye'nin yeni bir stand by anlaşması (destek anlaşması) imzalama niyetini geçen yıl dile getirdiği IMF,  yıllardır ekonomik partnerimiz durumunda. Peki nedir bu IMF? Günlük hayatımızı yakından ilgilendiren ve etkileyebilen bu kurumu gerçekten iyi tanıyor muyuz? Ne zaman ve nasıl kurulmuştur? Ne iş yapar? Türkiye IMF ile ne zamandan bu yana ilişki içinde bulunuyor? IMF ile Türkiye'nin gelecekte ilişkisi nasıl olabilir? Bu yazıda IMF ile ilgili akla gelen sorulara cevap vermeye çalışacağım.

IMF, bir BM kuruluşudur

Herşeyden önce IMF, bir Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşu. IMF'de en büyük hisse yani teknik deyimle kota, Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) olduğu için IMF,  bazen bir ABD kuruluşu olarak düşünülüyor.  Ama öyle değil. Fon'un merkezi ABD'de, ama başkanı Avrupa kökenli olmak zorunda. Başkan yardımcısının da ABD kökenli olması bir başka gelenek. 

IMF, 1944'te toplanan ve dünyanın ekonomik geleceğinin oluşturulduğu BM Para ve Finans Konferansı yani Bretton Woods Konferansının ardından Dünya Bankası (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası) ile birlikte kuruldu. IMF'nin resmi kuruluş tarihi 27 Aralık 1945. Parasal operasyonlara başlama tarihi ise 1 Mart 1947. BM resmi dokümanlarında IMF'nin görevleri şöyle sıralanıyor: 

1) Parasal konularda uluslararası işbirliğini güçlendirmek. 

2) Uluslararası ticaretin dengeli büyümesini sağlamak. 

3) Ödemeler dengesi sorunlarını aşmaları için hükümetlere mali kaynak sağlamak. 

4) Uygulanan programların toplumun en yoksul kesimlerini olumsuz etkilememesini sağlamak.

58 yıl önce üye olmuştuk

IMF'nin 45 kurucu üyesi var. Bunlar; Avustralya, Belçika, Bolivya, Brezilya, Kanada, Şili, Çin, Kolombiya, Kosta Rika, Küba, Çekoslovakya, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Ekvator, El Salvador, Mısır, Habeşistan, Fransa, Yunanistan, Guatemala, Haiti, Honduras, İzlanda, Hindistan, İran, Irak, Liberya, Lüksemburg, Meksika, Hollanda, Yeni Zelanda, Nikaragua, Norveç, Panama, Paraguay, Peru, Filipinler, Polonya, Güney Afrika, SSCB, İngiltere, ABD, Uruguay, Venezüella, Yugoslavya.

Türkiye Bretton Woods Konferansına katılmamıştı ve IMF'nin kurucu üyesi de değildi. Üye olmak için 19 Şubat 1947'de bir kanun çıkarttı. Türkiye'nin IMF'ye üyelik kabul tarihi ise 11 Mart 1947 oldu. Yani IMF resmen çalışmaya başladıktan 10 gün sonra...

Küçük ortak ama büyük borçluyuz

Türkiye halen 180'i aşan ülkenin üye olduğu IMF'nin küçük ortaklarından biri pozisyonunda. 964 milyon özel çekme hakkı (SDR-IMF'nin özel hesap birimi) ve 9,890 oya sahip ki bunlar, toplam içerisinde sırasıyla binde 45 ve binde 46'ya karşılık geliyor. Bir karşılaştırma yapabilmek için bakıldığında, IMF'nin en büyük ortağı ABD'nin payı 37 milyar 149 milyon SDR ve oy sayısı da 371 bin 743 olduğu görülüyor. Bunların toplam içindeki ağırlığı ise sırasıyla yüzde 17,49 ve yüzde 17,16'ya karşılık geliyor. Sırası gelmişken söyleyelim: Türkiye, IMF'nin küçük ortaklarından birisi ama büyük borçluları arasında bulunuyor. Türkiye'nin 2004 yılı sonu itibarıyla IMF'ye borcu 20 milyar doları buluyor. Türkiye'nin imzalayacağı yeni stand by'ın önemi de buradan geliyor ki, anlaşmanın önemli bölümü borç geri ödemelerinin ertelemesini içeriyor.

Türkiye, Belçika'nın yönettiği grupta bulunuyor

IMF nasıl yönetiliyor? Şu, ismini sık sık duyduğumuz İcra Direktörleri Kurulu ne ola ki? İcra Direktörleri Kurulu, IMF'yi fiilen yürüten oluşum olarak tanımlanıyor. Onun üzerinde ise Guvernörler Kurulu bulunuyor ki, guvernör Merkez Bankası Başkanı demek. IMF Başkanı ise şirketlerdeki genel müdüre benzetilebiliyor. İcra Direktörleri 24 üyeden oluşuyor ve bunların 5 tanesi atamayla geliyor: ABD, Almanya, Japonya, Fransa ve İngiltere. 19 üyesi ise seçilmiş. Atanmış üyeler yalnızca kendi ülkelerini temsil ederlerken, seçilmiş üyeler bir grubu temsil ediyorlar. Bunun istisnası ise 3 ülke. Suudi Arabistan, Çin ve Rusya. Türkiye; Belçika, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Belarus, Slovenya, Slovak Cumhuriyeti, Lüksemburg ve Kazakistan ile aynı grupta yer alıyor. Grubun en yüksek oy gücüne sahip olan üyesi Belçika, İcra Direktörlüğünü yapıyor. 

IMF, ortağı ülkeleri yakından izliyor. Ana Sözleşmesinin 4. Maddesi gereği, yılda bir kez konsültasyon; Dünya Ekonomik Görünümü Raporu (World Economic Outlook) için yılda 2 kez yapılan çalışma ve Fon kaynaklarını kullanmaksızın IMF Yakın Gözetiminde olmayı kabul eden üye ülkeler için yılda bir kaç kez yapılan uyarıcı düzenlemeler, genişletilmiş gözetim ve program gözetimi uyguluyor. Bunlara tümüyle 'IMF Gözetimi' deniliyor. Türkiye halen gözetim türlerinin neredeyse hepsine tabi bulunuyor. IMF Heyetlerinin yaptığı düzenli gözden geçirmeler bunlardan birisi.

Stand by anlaşması

IMF ile ilgili teknik bilgileri daha uzatmak mümkün. Ancak son olarak sık sık duyulan stand by anlaşması ne anlama geliyor, açıklamak gerekiyor. Stand by, üye ülkelerdeki kısa süreli ödemeler dengesi sorunlarının çözümü için öngörülen bir destek. 1-2 yıl arasında ve genellikle 3 ayda bir taksitler halinde verilerek kullandırılıyor. Her bir taksit serbest bırakılmadan önce düzenlemede öngörülen performans kriterlerinin yerine getirilip getirilmediği inceleniyor. Geri ödemeler, en çok 5 yıl içinde yapılıyor. Stand by'ın maksimum limiti, üye ülke kotasının yüzde 100'ü... Bununla birlikte olağanüstü hallerde (Türkiye'nin yaptığı gibi) bu limit aşılabiliyor. Bu desteğin faizi, IMF'nin sürekli revize edilen basit faiz oranı ve kullanım miktarının kotanın belli bir yüzdesini aşması halinde, bunun üzerine uygulanan ek faiz. Ek faiz, kotanın yüzde 200'ünü aşan kısım için 200 baz puan ve kotanın yüzde 300'ünü aşan kısım için 300 baz puan.

Kesintisiz ilişki 10,5 yıla çıkacak

Türkiye, 2005 itibarıyla IMF ile oldukça uzun soluklu bir ilişkinin belki de son aşamasına girdi. 1997 yılı ortasında imzalanan Yakın İzleme Anlaşması ile başlayan süreç, 7,5 yıldır kesintisiz sürüyor, IMF, 1999'daki deprem felaketi sırasında Türkiye'ye kullandırdığı hızlı kredi ile kamuoyunda takdirleri de toplamıştı. Türkiye, 3 yıllık bir anlaşmaya imza atarsa bu ilişki 10,5 yıla uzayacak. 

Bu süreçte Türkiye'nin çalıştığı IMF yöneticileri hayli önemli görevlere yükseldiler. IMF Başkanı Horst Köhler, Almanya Cumhurbaşkanı seçildi. Türkiye'ye dalgalı kura geçişi öneren Başkan Yardımcısı Stanley Fischer ise şu anda İsrail Merkez Bankası Başkanı olmak üzere... IMF'de halen başkan yardımcılığı görevini yürüten Anne Krueger de bir Türk dostu olarak biliniyor ve Türk akademik çevrelerinde tanınıp seviliyor.

IMF Türkiye Masası şefleri

IMF denilince ilk akla gelen konulardan birisi de IMF Türkiye Masası şefleridir. Şu anda Türkiye Masasının başında İran uyruklu İngiliz vatandaşı Rıza Moghadam bulunuyor. Moghadam, nazik ve dikkatli üsluba sahip, sık sık teşekkür etmekten çekinmeyen bir teknokrat olarak tanımlanıyor. Moghadam'dan önceki ve kriz döneminin sert, gülümsemeyen ve mesafeli tavırlarıyla tanınan Finlandiyalı Masa Şefi Juha Kahkonen ise isminin telaffuz şekli tartışmaları ve ünlü bir pop yıldızı ile akraba olup olmadığı tartışmaları ile akıllarda kaldı. İtalyan Carlo Cottarelli ise medyatik tavırlarıyla dikkat çeken, sıcak kanlı bir IMF uzmanıydı, Ancak 2001 Krizine girilmesiyle kamuoyunda bazı sert eleştiriler aldı. Martin Hardy ise ortalıkta pek görünmeyen ancak Türkiye ekonomisinin gerçeklerini iyi bilen bir insan olarak tanımlanıyor. Hardy, Türkiye Masası şefliğinden sonra emekli oldu ve ABD'de emlakçılığa başladı. Thomass  Reichmann ise Alman kökenli bir Şili vatandaşı idi. 

IMF heyetleri genelde 5-6 kişiden oluşuyor. Heyetlerin oluşumu, görüşülecek konulara göre şekilleniyor. Heyet, genelde bir ülkede 2-3 hafta kalıyor. İlk hafta veri toplama ve analiz ile geçerken, pazarlıklar son haftaya sarkıyor.

IMF uzmanlarının ortak yönleri

Değişik tarzlara sahip olsalar da IMF teknokratlarının ortak özellikleri elbette var. Herşeyden önce lisans ve yüksek lisans düzeyinde çok iyi iktisat eğitimi almış olan bu isimler, dünyada giderek yükselen 'ekonomik diplomasi ve ekonomi diplomatı' kavramını temsil ediyorlar. Hitabet, halkla ilişkiler, müzakere teknikleri, basınla görüşme teknikleri gibi konularda hizmet içi eğitimlere de tabi tutuluyorlar. ABD standartlarına göre oldukça yüksek maaşa (8-10 bin dolar) sahip olan IMF uzmanları, rotasyon usulü ile değişik ülke masalarında görev yapıyorlar. Böylece değişik ekonomilerin sorunlarını anlayıp dünya ekonomisinin genel görünümünü uygulamada görebiliyorlar. IMF'nin 2000 yılından bu yana Türkiye'de bir temsilciliği bulunuyor, Burada daimi bir temsilci çalışıyor.

Politikalarında sosyal boyut eksik

IMF, günümüzde bir anlamda dünya finans piyasalarının jandarmalığı görevini yürütüyor. Çünkü dünya finans piyasalarının küreselleşmesi ile birlikte ekonomik krizler, başka benzer ülkelerde de sorunlara yol açabiliyor. Bu nedenle IMF, artık daha önleyici ve geleceğin tahminine yönelik çalışmalara ağırlık veriyor. Ülkeleri yerinden izliyor. Bunun için verilerin şeffaflığı, alınan bilgilerin bir kaç kaynaktan kontrol edilmesi, gözden geçirmelerin bitirilmesi için performans ve yapısal kriterlerin yerine getirilme şartı uygulaması yöntemler uyguluyor. IMF, kendi verdiği kredinin yanı sıra bir ülkenin başka yöntemlerle aldığı borçların geri ödemesini sağlamak için ülkelerde ekonomik istikrar sağlamaya çabalıyor.

IMF'nin başarısızlıkla eleştirilen uygulamaları ise sosyal boyuttan kaynaklanıyor. Bu konulara Uzak Doğu Asya, Rusya, Arjantin ve Türkiye krizlerinden sonra eğilmek ihtiyacını kabul eden IMF, yine de net politikalar ortaya koyamıyor. Sadece hükümetlerin yoksullukla mücadele gibi sosyal politikalarda aldıkları kararlara daha toleranslı yaklaşmakla yetiniyor. 

IMF ile ilgili merak edilen konulardan kısa bir özet böyle. Belki okurken sıkılıp "IMF'nin ismini bile duymak istemiyorum"dediniz, belki ilginizi saklayamayıp başka soruları da aklınıza getirdiniz. Ne olursa olsun, IMF en azından 3 yıl daha beraber yaşamak zorunda olduğumuz bir gerçek gibi görünüyor. Marifet ise ülkeyi IMF'ye muhtaç etmemekte düğümleniyor.

(Bu yazı TSE'nin aylık yayın organı Standard dergisinin Şubat-2005 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder