31 Ocak 2023 Salı

ESNAFIN FİNANSMANI VE TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ

       Cahit UYANIK 

Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Genel Başkanı

Türkiye’de ekonomi gazeteciliğinin tarihi oldukça eski. Osmanlı Dönemi’nde çıkan gazetelerede bile ekonomi haberlerine sık sık rastlamak mümkündü. Ancak bu konunun  bir uzmanlık alanı olarak dikkatle izlenmeye başlanması 1950’lerden sonra başladı. Gazetelerin istihbarat servislerinde, o zamanki deyimle “iktisat muhabiri” de bulunuyordu. Gazeteler, 1980’e kadar pek ekonomi sayfası yapmaz; yapanlar da gelen ilk ilanda, sayfanın yarısını kurban ederdi. 1980’lerden sonra işin rengi değişti. Ekonomi sayfalarının sayısının artmaya başlamasıyla, gazete ve diğer yayın organlarında birkaç gazetecinin toplandığı ekonomi servisleri kurulmaya başlandı. Buralarda birden fazla ekonomi gazetecisi çalışmaya başladı. Şu anda EMD’nin bünyesinde 600’ü aşkın gazeteci bulunuyor. Ekonomi yayıncılığı ile uğraşanların sayısı ise binlerle ifade ediliyor. 

İki taraf da hatalı 

Peki Türkiye’de ekonomi gazetecilerinin, sayıları 4 milyonu bulan esnaf ve sanatkar kitlesi ile ilişkileri nasıl? Bu konuda, kabahati daha çok kendimizde bularak, iki tarafın da hataları olduğunu söylemek mümkün. Hatırlıyorum da, daha 1980’lerin sonunda ekonomi servislerinde ağırlıklı esnaf ve sanatkar sorunlarına ilgi duyan muhabirler vardı. Bu muhabirlerle esnaf örgütlerinin sıcak ilişkileri mevcuttu ve sürekli olarak yeni bilgilerle besleniyorlardı, kamuoyunu aydınlatıyorlardı. Ancak 1990’lı yılların başından itibaren esnaf örgütleri içne kapandı. Aynı dönemde gazetelerin ekonomi servislerinde ise daha çok finans ve borsa haberciliğinin önemi arttı. Aslında bu dönemde reel sektör haberlerine genel bir ilgisizlik yaşandı. Tüm üreten kesimler, bu olumsuz gelişmeden nasibini aldı. Esnafın yanısıra çiftçiler ve kobi’lerde de benzer şikayetler yaşandı. Bütün bunların en önemli sebebi, elbette 30 yıldır yaşadığımız yüksek enflasyon ortamı. Çünkü enflasyon, rakama dökülebilir maliyetlerin yanısıra toplumdaki ilişkileri de değiştirip bozma etkisine sahip. Bunun maliyetini ölçmek ise mümkün değil.

27 Ocak 2023 Cuma

YABANCI SERMAYE KANUNU DÜNYA BANKASININ YARDIMIYLA YENİLENDİ

YABANCI SERMAYENİN ÖNÜ AÇILDI

Cahit UYANIK

Yabancı Yatırımlar Danışmanlık Servisi (FIAS) ile ortaklaşa yürütülen araştırmalardan çıkan sonuçlar dikkate alınarak 'Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanun Tasarısı' taslağına son hali verildi.

Ankara - Yabancı Sermaye Kanunu, 48 yıl aradan sonra köklü şekilde değiştiriliyor. Dünya Bankası bünyesindeki Yabancı Yatırımlar Danışmanlık Servisi (FIAS) ile ortaklaşa yürütülen araştırmalardan çıkan sonuç dikkate alınarak hazırlanan 'Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanun Tasarısı' taslağına son hali verildi. Tasarı taslağı, uluslararası anlaşmalar ve özel kanun hükümleri tarafından aksi öngörülmediği taktirde, Türkiye'de doğrudan yabancı yatırım yapılmasına 'tam serbesti' tanırken, yabancı yatırımcılarla yerli yatırımcıların eşit muameleye tabi olduklarını hükme bağlıyor. Tasarı taslağında, doğrudan yabancı yatırımların kamu yararı amacı gözetilmesi ve gerçek karşılıklarının peşin ödenmesi koşulları sağlanmadıkça kamulaştırılamayacağı veya devletleştirilemeyeceği de belirtiliyor.

Toplam 19 maddeden oluşan tasarı taslağında yasanın amacı "Doğrudan yabancı yatırımların özendirilmesi, yabancı yatırımcıların haklarının uluslararası standartlarda korunması ve tespit edilen politikalar yoluyla doğrudan yabancı yatırımların artırılması" olarak belirlendi. Tasarıda yabancı yatırımcı, yabancı ülkelerin vatandaşlığına sahip gerçek kişilerle yurt dışında yerleşik Türk vatandaşları ve yabancı ülkelerin kanunlarına göre kurulmuş tüzel kişiler ile uluslararası kuruluşlar olarak tanımlandı.

25 Ocak 2023 Çarşamba

IMF'NİN ÇIKARILMASINI İSTEDİĞİ 'KAMU MALİ YÖNETİMİ VE MALİ KONTROL KANUNUNU'NDA 15 İLKE VAR

YENİ BÜTÇE 15 İLKELİ

Cahit UYANIK

Seçimler nedeniyle zamanında çıkarılamayacak olan 2003 bütçesi, önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde 15 yeni bütçe ilkesi ışığında kanunlaşacak.

Ankara - Türkiye, 2003 yılı bütçesini kabul edilecek 15 yeni bütçe ilkesi ışığında belirleyecek. IMF'ye sunulan Ek Niyet Mektubuna giren Kamu Mali Yönetimi ve Mali Kontrol Kanun Tasarısının önümüzdeki yıl Mart ayına kadar kanunlaştırılacağı sözü verildi. Bu durumda seçimler nedeniyle çıkarılamayacak olan 2003 Bütçesi, önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde yasalaştırılacak Kamu Mali Yönetimi ve Mali Kontrol Kanunundaki ilkelere göre Meclis'ten geçirilecek. Tasarı Meclis'ten geçtiği taktirde kabul edilen ilkeler arasında en çarpıcı olanı ise 'bütçe gelir ve giderlerinin denkliği' olacak. 

Bütçeye fayda-maliyet analizi

Tasarıda devletin hazırlaması gereken 7 çeşit bütçe sayıldı. Genel bütçe, katma bütçe, özel bütçe, sosyal güvenlik kurumu bütçesi, yerel idare bütçesi, döner sermaye bütçesi ve fon bütçeleri; bütçe gelir ve giderlerlerinin denkliği ilkesine göre hazırlanacak. Devlet, bütçeleri hazırlarken ve uygularken makro ekonomik istikrarla birlikte sürdürülebilir kalkınmayı esas alacak. Bütçelerle kamu idarelerine verilen harcama yetkisi, mevzuatta düzenlenen görev ve hizmetlerin yerine getirilmesinde kullanılacak. Bütçeler öncelik sırasına göre kalkınma planı, yıllık program, stratejik plan ve politikaları ile fayda- maliyet değerlendirmeleri göz önünde tutularak, verimlilik ve tutumluluk ilkeleriyle hazırlanacak.

23 Ocak 2023 Pazartesi

ECEVİT, 2002 SEÇİMLERİ İÇİN IMF'YE HANGİ SÖZÜ VERMİŞTİ?

TÜRK SİYASETİNDE IMF ETKİSİ

Cahit UYANIK

Kim ne derse desin Türk siyasetinde dış piyasaların ve uluslararası finans kuruluşlarının etkisi giderek artıyor. IMF Türkiye Masası Şefi Juha Kahkonen, geçen haftaya "Siyasi belirsizlik ne zaman biter?" diye sorarak başlamıştı. İki gün içinde koalisyon partileri seçim kararı verdiler. Seçim kararı alındı ama seçim sürecinde programın devamı hususunda bazı tereddütler doğmuştu. Bunun üzerine Kahkonen, Başbakan Bülent Ecevit'le görüştü. Ecevit, tıpkı bir seçim yedd-i emini gibi. Nasıl ki 1999 seçimlerine ülkeyi şaibesiz bir şekilde götürdüyse, 2002 seçimleri için de aynı garantiyi verdi. IMF'nin içi rahatladı. 

Bakalım seçim ekonomisiyle ilgili beklentiler, Üçüncü Ek Niyet Mektubuna nasıl yansıyacak? İlk gelen bilgiler kamu harcamalarında seçim nedeniyle öngörülen doğal artışın bir şekilde finanse edileceği yönünde. Büyük ihtimalle bu, yeni bir vergi konulması veya mevcut vergilerden bazılarının oranlarıyla oynanması şeklinde ortaya çıkacak. Çünkü IMF, Türkiye'nin ilan ettiği ekonomik hedeflerden pek sapmamasını istiyor. Hem devlet, hem de siyasi partiler ve adayların yapacağı harcamaların ekonomideki canlanma sürecini çabuklaştıracağı, ancak öngörülenden fazla bir büyümenin 2002 ve 2003 hedeflerini etkileyebileceğini dile getiriyor. Anlayacağınız IMF öyle mesajlar veriyor ki "Her şeyi 3 Kasım'a göre değil, 4 Kasım sabahına göre ayarlayın" demeye getiriyor. Yani siyasi partilerin hepsi, önümüzdeki günlerde hızlandıracakları seçim kampanyalarını IMF'nin öngörülerinin gölgesinde yönlendirecekler gibi görünüyor.   

MEDYA HİKAYELERİ / BİR EMEKLİ HABERİNİN HİKAYESİ

Cahit UYANIK

Bu haberdeki sözü edilen emekli rahmetli babam ve ondan dul aylığı alan annemdi. SGK yetkililerini "Niye kesiyo'nuz birader?" diye sorguya çeken de bendenizdi. 

Aldığım cevabı, "Daha geniş kitleler benzer mağduriyeti yaşıyordur" diye Erdoğan Süzer kardeşime bildirmiştim. O da sağolsun, olayı ulusal çapta yayın yapan Sözcü'de geniş şekilde incelemişti.

21 Ocak 2023 Cumartesi

OKUDUĞUM KİTAPLAR / GECE SÜTÜ / ŞEYDA APAYDIN

HABERİN MANŞET CÜMLESİNİ SONA YAZABİLMEK VEYA ŞEYDA APAYDIN'DAN 'GECE SÜTÜ'

Cahit UYANIK

"Güneşin solgun ışıkları yavaş yavaş yayılıyor şehre. Penceremden bakıyorum. Daha uyanamamış sokak. Eylül... Hüznün, yalnızlığın, bir elbise gibi giyildiği mevsimin kapısı... Yapraklar dökülüyor, ağaçlar, sokaklar keder yükleniyor. Camı açıp serin havayı içime çekiyorum. Gecenin buğusu uçuyor üzerimden. Akarsu gibi hücum eden serinlik, iyice uyandırıyor beni, evimi. Gitmeliyim artık. Biletim, çantalarım hazır. Çayımı demleyip çiçeklerimi  suluyorum. Dönüşüm geç olursa, Perihan ilgilenir."

Bu tadımlık tümceler Şeyda Apaydın'ın ilk kitabı 'Gece Sütü'nün giriş öyküsü 'Damla Sakızı'ndan... Gelip -istese de- dönemeyenlerin öyküsü bu. Büyükşehirlerde artık çoğumuz aşinayız buna...

Ne yaşadığımız şehirlere ait olabiliyoruz ne de yıllar yıllar önce doğup büyüdüğümüz topraklara... Arafta kalıyoruz çoğunlukla... Bu bölünmeyi çok keskin bir örnekle ancak pamuk gibi yumuşak, zaman zaman gülümseten bir üslupla anlatıyor 'Damla Sakızı'... Dolmuşlarda şoför mahalinin hemen sağındaki oturma yerine  'manita koltuğu' denildiğini unutmuştum söz gelimi... Anımsatınca bu öykü; epey gülümsetti beni... 

YÖK'ÜN EN BÜYÜK GÜNAHI NE OLDU?

NEHİRLER TERSİNE AKITILMAZ Kİ...

Cahit UYANIK

Allah'ın işi midir bilinmez, Türkiye'de zengin petrol kaynakları bulunup bulunmadığı tartışmaları ile aynı gün bir petrol mühendisi banka soyarken öldürüldü. Orta yaşı geçkin ve orta sınıfa mensup, tahsil-terbiye görmüş bir aydının bile ağır ekonomik bunalım dönemlerinde pusulasının şaşabileceğini böylece öğrenmiş olduk. Belki İstanbul-Kazasker'de sıkılan birkaç el silah sosyal patlamaya yol açmadı ama sosyal patlama tehlikesinin çok yakınımızda olduğunu gösterdi. 

Meraklıları fotoğrafları dikkatle incelediğinde görmüştü ki, Arjantin'de birkaç ay önce yaşananlar da düpedüz bir orta sınıf isyanıydı. Marketleri yağmalayan insanların ayağında Nike ve Adidas marka ayakkabılar göze çarpıyordu. Birkaç ay önce fiyatı 80-100 dolar civarındaki ayakkabıyı satın alma gücüne sahip insanların, bir anda 'elde var sıfır' psikolojisi ve düşüncesiyle cam-çerçeve indirmesi orta sınıf ayaklanmasının göstergesiydi.

20 Ocak 2023 Cuma

BİLGİ FETİŞİZMİ, TERLİK KARARNAMESİ VE RADYASYONLU ÇAY YUDUMLAYAN BAKAN

GÜNIŞIĞI YASASI VE YARASALAR

Cahit UYANIK

Geçen hafta sonuna doğru gazetelerde ilginç bir haber yer aldı. Eğer yazılanlara inanmak gerekirse, Türkiye'de 1998 yılında 'Günışığı Yasaları' çıkarılacaktı. Yani idare, iş ve işlemlerini tamamen şeffaf yürütecek; her vatandaşa da devlet sırları hariç istediği bilgiler anında verilebilecekti. Bu haberi okuyunca kahkahalarla güldüm. Daha bir kaç gün önce bürokratlara "Sakın ha gazetecilere konuşmayın" genelgesi yayınlatan bu hükümet ve Başbakan Mesut Yılmaz değildi herhalde... Hani balık kavağa çıkıp da bir Günışığı Yasamız olursa, tarihin en eski 'bilgi avcılığı' mesleği gazeteciliğin Türkiye'deki naçizane temsilcileri olarak o günü bayram ilan etmemiz gerekir.

Bu alaycı üsluptan da anlayabileceğiniz gibi ben böyle bir yasanın çıkacağına milyonda bir ihtimal bile vermiyorum. Hadi ben yanıldım ve böyle bir yasa çıktı; uygulanacağına inanmıyorum. Türkiye'deki seçkinci bürokrat kadrolar ile aç gözlü ve denetimden hoşlanmayan politikacıların gizli ittifakı sürdükçe yine bir yolu bulunup 'bilgi cimriliği' sürdürülecektir. Çünkü Türkiye'de bilgi demek dünyanın aksine özgürlük değil, sorumluluk ve başkalarına haksız yere üstünlük sağlayan bir güç demektir. Bilgi insanlara, aynen devlet malı gibi zimmetlenir. Zimmetlenen bilgi başka bir yerden duyulursa veya okunursa, 'zimmete bilgi geçirmek' suçundan aforoz edilebilirsiniz. Hem bilgiyi veren, hem bilgiyi alan açısından aforoz işlemi geçerlidir. Hal böyle olunca bilgiyi elinde tutanlar, onu ya 7 kilitli kasalarda saklar ya da kendi çıkarı için alttan alta kullanır.

14 Ocak 2023 Cumartesi

PROF. DR. HASAN IŞIN DENER'DEN GENÇ MEZUNLARA HAYAT DERSLERİ

YRD. DOÇ. DR. HASAN IŞIN DENER

1965'te ODTÜ Ekonomi ve İstatistik Bölümünden mezun oldu. 1974'te Bonn'da Rheinische Wilhelms Universtat'ta doktorasını yaptıktan sonra yurda dönerek DPT ve DİE'de bir süre çalıştı. 1977'de Otel ve Turizm İşletmeciliği Bölümünde göreve başladı. 1982'den bu yana da Üniversitemiz İİBF İşletme Bölümünde görev yapmaktadır:

"Sizin için kalıcı bir değere sahip olması gereken yıllığınıza gönlümden geçen bir kaç ciddi söz: 

Önce Maliye Bölümü koridorlarında yıllar boyu koşuşturup dururken kulağıma çarpan bir-iki hususla ilgili görüşlerim:

1) Maliye eğitimi sulandırılmış iktisat eğitimi değildir.

2) Gördüğünüz çağdaş eğitim programında konu ağırlıkları arasındaki denge, ülkedeki mevcudun en iyilerindendir. 

3) Siz diploma isteyen ama öğrenmek istemeyen bir öğrenci kütlesi değildiniz. Zaten bunun kanıtını, şimdi bekleyen yaşamınızda vereceksiniz.

(Tıklayınız) PROF. DR. HASAN IŞIN DENER'E VEDA..

13 Ocak 2023 Cuma

KAPAK HABERİ / BİRLEŞMEDEN SONRA DOĞU ALMANYA'DAKİ ÖZELLEŞTİRMELERE TÜRKLER DE İLGİ GÖSTERMİŞTİ


Eski Doğu Alman İşletmeleri Haraç-Mezat Satılıyor


ALMANYA'DA PATRON OLMAK ÇOK KOLAY

Birleşik Almanya, Doğu Almanya'dan miras kalan işletmeleri özellikle de marketleri, turistik tesisleri, tekstil atölyelerini ucuz fiyatlarla satışa çıkardı. Yeni işletmeciler seçilirken, Türkler tercih ediliyor. Yani Almanya'dan "az sermayeyle patron olabilirsiniz" daveti var.

Cahit UYANIK

İsmet HAZARDAĞLI

Küçük ve büyük marketler, tekstil atölyeleri, turistik tesisler... Birleşik Almanya'ya, rahmetli Doğu Alman ekonomisinden miras yüzlerce küçük işletme haraç-mezat satılıyor. Kara kaşımıza kara gözümüze duyulan hayranlıktan dolayı değil ama Almanların tecrübelerinden kaynaklanan bir yaklaşımla, bu işletmelere yeni sahipler aranırken Türkler tercih ediliyor. Satış rakamları elbette ki işletmeden işletmeye değişiyor ve bu konuda resmi açıklama yapılmıyor. Ama 'fırsat'ın cazibesi de sır değil: 50 bin mark sermayeyle Leipzig'te bir market sahibi olmak mümkün mesela...

İki Almanya birleştikten sonra duvar yıkıntılarının altından geri teknolojilerle çalışan, rekabet gücünden yoksun ürünleriyle pazar şansını temelden kaybetmiş binlerce işletme çıktı. Birleşik Almanya'nın ilk hedeflerinden biri, bu işletmeleri rekabet edebilecek güce, dolayısıyla çağdaş işletme mantığına taşımaktı. İşte haraç- mezat satışın nedeni de bu: Hedefe ulaşırken 'müteşebbis ruhlar'ın desteğini yakalayabilmek. 

Hızla işe başlayan Almanlar, Doğu Almanya bölümündeki tüm işletmeleri gözden geçirdiler. Ve sonuçta 8 bin 400 adet orta ve küçük işletmenin bir an önce satılmasına karar verdiler. Bu işletmelerin ilk 600'ü geçen Kasım ayında ihale yöntemi ile satışa çıkarıldı. Bunların satışı sürerken ikinci parti olarak 530 işletme için daha satış duyuruları yapıldı. 

İşin ilginç yanı, hizmet sektörü ağırlıklı bu 530 işletme, öncelikli olarak Türklere teklif edildi. Bu işletmeler arasında konaklama tesisleri, tekstil, gıda, ticaret işletmeleri çoğunluğu oluşturuyor. Chemnitz, Leipzig, Dresden, Rostock, Berlin, Frankfurt-Oder gibi önemli yerleşim merkezlerinde bulunan işletmelerin yatırım tutarları 50 bin mark (Yaklaşık 75 milyon lira) ile 3 milyon mark arasında değişiyor. Bu değerler, yapılacak pazarlıkla daha da aşağı çekilebiliyor.

9 Ocak 2023 Pazartesi

TÜM YÖNLERİYLE, İKİ UZMANIN GÖZÜNDEN 'ASTOR ENERJİ'NİN HALKA ARZI

Astor Enerji, 11-12-13 Ocak 2023 tarihlerinde TEB Yatırım liderliğinde halka arz ediliyor. TEB Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Pınar UĞUROĞLU DELİCE ile TEB Yatırım Araştırma Direktörü Erdem KAYLI, TEB Yatırım'ın Youtube kanalında Astor Enerji'nin halka arzıyla ilgili ayrıntıları paylaştılar.

Kaylı; temelleri 1983 yılında atılan ve 2005 senesinde şu anki hakim ortak Geçgel Ailesi tarafından satın alınan Astor Enerji'nin, elektrik iletim-dağıtımı için ve endüstriyel tesislere güç ve dağıtım transformatörleri (elektrik trafoları) ürettiğini, orta-yüksek akım segmentinde anahtarlama ürünleri sunduğunu bildirdi. Şirketin 2018 ve 2020 yılında önemli yatırımlar yaptığını,140 bin m2 toplam alanda 105 bin m2 kapalı alanda Avrupa'nın önde gelen transformatör üreticilerinden biri olduğunu anlatan Kaylı, üretimden satışlarda İSO'nun sıralamasında 147. sırada olduğunu vurguladı. Şirketin mekanik fabrikası sayesinde ana ürünlerinde uçtan uca üretim yetkinliğine sahip olduğu (kendi mühendis ve ekipmanlarıyla yüzde 90 oranında) bilgisini veren Kaylı, şirketin ciro dağılımının 2022/9 aylıklara (yıllıklandırılmış) bakıldığında yüzde 44'ünün dağıtım transformatörleri, yüzde 33'ünün güç transformatörleri ve yüzde 23'ünün anahtarlama ve diğer satışlardan geldiğini kaydetti.

8 Ocak 2023 Pazar

ORTA GELİRLİLERE KONUT KAMPANYASI KİMİ HEDEFLİYOR?

110 BİN TL GELİRİNİZ YOKSA, ALT GELİR GRUBUNDASINIZ DEMEKTİR.

Cahit UYANIK

Hükümetin 'orta gelirliler için konut projesi' açıklandı ve...

Gerçekler iyot gibi açığa çıktı.

Bu veri çılgın enflasyon sebebiyle Türkiye'deki hanelerin oldukça büyük bir bölümünün orta gelirden alt gelir düzeyine düştüğünün göstergesi.

Nasıl mı?

Doğrudur; oturulabilir, yeni ve orta kalite yeni yapılmış bir evin satış fiyatı 2,5-3 milyon TL.

3 milyon TL'lik konut kredisi çeken bir vatandaş 10 yıl vadede ayda 36.845 TL taksit ödeyerek ev sahibi olabilecek.

Mortgage kredilerinde evrensel kuraldır: Ev taksiti, toplam gelirin 1/3'ü kadar olmalıdır.

36.845×3= (yaklaşık) 110.000

Bu durumda sizin geliriniz 110 bin TL olmalı ki,

Mortgage taksidini rahat ödeyin.

EKONOMİ FIKRALARI/SALOMON'UN BANKA İLE ANLAŞMASI NE?

Salamon, büyük bir bankanın kapısının önüne yerleşmiş kestane pişirip satıyor, iyi de para kazanıyordu. 

Bir gün dayısının oğlu Levi yanına sokuldu:

- Salamon, elim çok darda. Bana bin frak borç verir misin? dedi.
- Veremem...
- Yapma be Salamon! Neden?
- Veremem dedim ya... Banka ile anlaşmamız var. Ben kimseye ödünç para vermemeye, o da kestane satmayacağına söz verdi.
(Anonim)

28 Aralık 2022 Çarşamba

DAHA KOLAY İŞ BULABİLEN MEZUNLAR İÇİN, İLETİŞİM FAKÜLTESİ MÜFREDATI VE EĞİTİM SİSTEMATİĞİ NASIL DEĞİŞTİRİLMELİ?

Anadolu Üniversitesi iletişim Bilimleri Fakültesi-Eskişehir
(F: Cahit Uyanık)

Cahit UYANIK

Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Gazetecilik Bölümü Liderlik, Yönetim ve Kalite Kurulunun dış paydaşlara yönelik olarak düzenlediği Zoom toplantısına Prof. Dr. Erkan Yüksel, Prof. Dr. İncilay Cangöz, Araştırma Görevlileri Funda Erzurum, Mehmet Anıl Ünal ve Ferhat Yasav; Öge Demirkan (Oksijen Gazetesi Haber Araştırma Müdürü), Hakkı Kutlu (MedyaMidas A.Ş. Sahibi-Eskişehir) ile birlikte 24 Kasım 2022 tarihinde katıldım.

Toplantıda şu sorulara cevap arandı:

1) İletişim fakültelerinin gazetecilik bölümlerinde verilen eğitimi genel olarak nasıl  değerlendiriyorsunuz?

2) Kurumunuzda/ işletmenizde gazetecilik bölümü mezunlarını istihdam ediyor musunuz?

3) Kurumunuzda/işletmenizde Anadolu Üniversitesi Gazetecilik bölümü mezunlarını istihdam ediyor musunuz?

4) Mezunlarımızı dikkate alırsanız olumlu ve olumsuz bulduğunuz yönler genel olarak nelerdir?

5) Halen eğitim almakta olan öğrenciler ve daha sonraki öğrenciler için sizce yapılması gerekenler nelerdir?

6) Üniversite-sektör işbirliği konusundaki beklentileriniz nelerdir?

7) Bölümümüzün eğitim-öğretim süreçlerine katkı vermek ister misiniz?

8)  Daha başka kimlerle görüşmemizi tavsiye edersiniz?

Aşağıdaki yazı; bu toplantı dolayısıyla dile getirdiğim ve getiremediğim düşüncelerimi derli-toplu paylaşabilmek ve ileride yapılabilecek benzer başka çalışmalara katkı sunmayı amaçlamaktadır:

Bilfiil gazetecilik yaptığım 22 yıllık meslek yaşamımda (1988-2010) genç muhabirlerin ve stajyer muhabirlerin yetişmesine çok önem verdim. Halen önemli yayınlarda gazetecilik çalışmalarını sürdüren; artık usta muhabir veya usta medya yöneticisi olan pek çok isme meslek yaşamlarının ilk dönemlerinde yol gösterdim, iş başındaki eğitimleriyle bizzat ilgilendim. Yetiştirdiğim ve yetişmesine katkı yaptığım bazı isimler ise özgül koşullarımız gereği bazen medya sektörü dışına çıkmak zorunda kaldılar. Ama yine de, basın sektöründe bulundukları süreçte öğrendiklerinin üzerine koyarak, diğer sektörlerdeki medya ve iletişim bağlamlı görevleri üstlendiler ve halen de bu görevlerini yürütüyorlar. Gençlere bu mesleği öğretmek adına daha sonra 2016 ve 2017 yıllarında Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın ve Yayın Bölümünde seçmeli 'Ekonomi ve Finans Gazeteciliği' dersini verdim. Genç gazeteci adaylarıyla, mesleğimizin bu önemli uzmanlık alanıyla ilgili temel bilgileri paylaştım.

YAZ STAJLARI SİSTEMİ REFORME EDİLMELİ: Yazımın başında şunu hemen belirteyim: Gerek gazetecilik gerekse başka lisans dalları eğitimi bağlamında, öğrenci yaz stajlarının bu haliyle verimli olmadığını düşünüyorum. 18-20 iş gününü kapsayan, toplamda 1 aylık stajda; staja gelen öğrenci de, onu kabul eden iş yeri de -kalıcı olunmadığını bildiği için- davranışlarında tutuk ve çekingen oluyor. Fakat gazetecilik eğitimi açısından yaz stajının tek faydası şu: Gazetecilik bir yaşam tarzı mesleği ve gönül işi. Staja gelen öğrenci bu kısa sürede, gazetecileri görev başında ve iş yeri ortamında gözlemleme imkanı bulabiliyor. Ders kitaplarında okuduğu, konferanslarda dinlediği bir mesleği pratik biçimde izleyebiliyor ve bazı şeyleri paylaşabiliyor. Bu süreç öğrenciye belki de, ileride iş hayatına girdiğinde yapacağı tercihleri belirlemede yardımcı olabilir. 

21 Aralık 2022 Çarşamba

ASGARİ ÜCRET ARTIŞI NEDEN ENFLASYONA SEBEP OLMAZ?

Cahit UYANIK

Kim ki asgari ücret zammı enflasyonu artırır der. O yalan söylüyordur, inanmayın lütfen... Çünkü;

1) Doğrudur, Türkiye'de 'talep enflasyonu' değil, 'maliyet enflasyonu' hüküm sürmektedir. Doların hızlı ve ani artışı tüm maliyetleri (Hammadde, enerji, lojistik vb.) ve dolayısıyla mal satış fiyatlarını yükseltmiştir. Sorun, devletin sağladığı enerji vb kalemlere yaptığı astronomik zamlardır, kuru çığrından çıkarmasıdır. İşçiliğin ise toplam maliyetler içindeki payı, hemen hemen tüm işletmelerde oldukça düşüktür. Mesela tekstilde işçilik payı 2015 yılında yüzde 25'ti. Ancak bu payın, son 7 yılki gelişmelerle (2018 ve 2021'deki iki büyük kur şoku sebebiyle) yüzde 10-15'e düştüğünü tahmin ediyorum. Asgari ücrete yapılacak zam, maliyetleri işçilik yönünden oransal olarak fazla yükseltmez. 

2) Yapılan zam, işçilerin iş verimliliğini ve dolayısıyla üretimi artırır. İşyerlerindeki üretim artışı, yapılan zammı karşılar ve enflasyon yaratmaz.

3) Asgari ücret o kadar düşük ki (295 $), işçiler birçok tüketiminden vazgeçmiş durumda. Gıda, barınma-ısınma, ulaşım fiyat artışları felaket boyutlarda... Yapılan zam işçileri sadece düşük tüketim kalıbından doğal tüketim kalıbına  yaklaştırır. Yani ekstra talep doğurup, talep bazlı enflasyon yaratmaz.

4) Tarihsel olarak bakıldığında da; DİSK'in 2023 Yılı Asgari Ücret Gerçeği raporuna göre asgari ücret 2015 yılında 348 $ iken, 2016 senesinde yüzde 24 artışla 430 $'a yükseltilerek oldukça yüklü bir zam yapılmış ancak manşet enflasyonda bir yükseliş görülmemiştir. Asgari ücrete $ bazında yüzde 24 zam yapıldığı ortamda; 2015/12'de yüzde 8,81 olan yıllık enflasyon, 2016/12'de yıllık yüzde 8,53 olmuştur. Yani enflasyon yükselmek bir yana, bir miktar gerilemiştir. Demek ki artırılan asgari ücret enflasyona sebep olmamıştır. 

19 Aralık 2022 Pazartesi

HABER-ANALİZ / TÜRKİYE’NİN ‘PERSPEKTİF PLAN’ GEÇMİŞİ VEYA EKONOMİDE ‘REEL BİR PLANLAMA’YA DÖNÜŞ YAŞANACAK MI?

Ankara-Necatibey Caddesindeki DPT binası

Cahit UYANIK

2022 yılı Haziran ayı, Türkiye’nin 1960 yılında yani 62 yıl önce resmen başlayan ‘ekonomik planlama serüveni’nde ilginç bir dönemeç oluşturdu. Çünkü bu tarih, siyasette iktidar ve muhalefet kanatlarının ekonomik planlama için harekete geçtikleri bir zaman dilimiydi. 

09 Haziran 2022 günü Resmi Gazeteyi açanlar, Cumhurbaşkanlığının 2024-2028 yıllarını kapsayacak  “On İkinci Kalkınma Planı Hazırlıkları” konulu üç sayfalık genelgesi ile karşılaştılar. Bu genelge; kamu, özel sektör ile sivil toplum ve meslek kuruluşlarının görüşleri ve Meclis’in nihai inisiyatifiyle (TBMM Kararı olarak) hazırlanacak olan ve yaklaşık 14-15 aylık hummalı çalışmanın ilk yazılı dokümanı olma özelliğini taşıyordu.

Bu genelgeden 4 gün sonra ise “6’lı Masa” olarak adlandırılan 6 muhalefet partisinin oluşturduğu ‘Kurumsal Reformlar Komisyonu’ haftalar süren bir çalışmanın ardından; iktidara gelmeleri halinde yapacakları ilk ve acil yapısal reformları kamuoyu ile paylaştılar. Bu komisyonun; 11 yıl önce kapatılarak Kalkınma Bakanlığına, daha sonra 2018 yılında Strateji ve Bütçe Başkanlığına dönüştürülen Devlet Planlama Teşkilatını (DPT); Strateji ve Planlama Teşkilatı (SPT) olarak yeniden kuracaklarını açıklaması hayli ilginçti.

12. Plan 2023’te Meclis’te görüşülebilecek mi?

Böylece muhalefet düzeyinde de olsa ülke kamuoyu, uzun zamandır ilk kez ekonomik planlama ve Cumhuriyetin 100. Yıldönümü sonrasında planlamanın yeni vizyonunun ne olabileceği hakkında enerjik bir görüş açıklaması ve net bir vaatte bulunulmasına şahitlik etti. Türkiye, ekonomik planlama konusunda böylesi yoğun talep ortamını en son Demokrat Parti iktidarının son yıllarında yaşamıştı. Aradan 70 yıla yakın süre geçtikten sonra muhalefetin yinelenen bu tavrı, yüzlerce sayfalık metinlerin hazırlandığı ancak kimsenin pek uymadığı bürokratik bir planlama anlayışı yerine; ortak akıl ve katılımcı bir anlayışla, vizyon belirleme boyutu daha ağır basan, kısa ve öz metinlerin hazırlandığı stratejik bir ekonomi planlamasına geçiş yönündeki beklentileri de canlandırdı.

12. Plan hazırlıkları başlatıldı ama gelecek yıl bu zamanlarda Meclis’te görüşülememe olasılığı da bulunuyor. Çünkü 2023 Haziran ayında gerçekleşecek seçimlerin ardından oluşacak yeni siyasi tablo belirsizliğini koruyor. Seçimleri muhalefetin kazanması halinde 12. Plan’ın yeniden kurulacak olan Strateji ve Planlama Teşkilatı tarafından gözden geçirilip değiştirilmek üzere ertelenme olasılığı mevcut. Çünkü muhalefet 2011-2022 arasındaki dönemin planlamada boşa harcandığını ve ekonomide reel bir planlamaya yeniden dönülmesi gerektiğini her fırsatta dile getiriyor.     

Türkiye ‘Perspektif Plan’ın süresine karar veremedi gitti!

Planlamaya büyük umutların bağlanmaya başlandığı bu ortamda; Türkiye’nin ekonomik planlama konusundaki geçmişinin pek ele alınmayan bir boyutuna dikkat çekmek istiyorum. Bunun için sizi 1960’ların başından 2020’lere 60 senelik bir yolculuğa çıkarmalıyım. Türkiye, 1963 yılında yani 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı’yla birlikte “Perspektif Plan” kavramıyla da tanışmıştı. Perspektif burada, ‘geleceğe yönelik bakış açısı’ anlamında kullanılmaktaydı. 1. Plan’da perspektif planın neden gerekli olduğu; “Perspektif plan, plan dönemleri arasında bütünlüğü ve devamlılığı gözetir; ileride düzeltilmesi güç hatalı kararlar alınmasını önleyerek kaynak israfına sebep olmadan ana hedeflere en kısa yoldan ulaşılmasını sağlar” denilerek anlatılmıştı.