Cahit UYANIK
Bugün ziller çalıyor. Okul kapıları çocukların sevincine, neşesine, koşuşturmacasına, bilime, kültüre, aydınlık yüzlü öğretmenlere, çocuğunu cumhuriyet okullarına teslim etmenin rahatlığındaki velilere açılıyor. Birçok çocuk dün gece yeni okul ayakkabısını, çantasını, kitaplarını, defterlerini, kokulu silgilerini, ucu özenle açılmış kurşun kalemlerini, kolalı yakalarını, kalem kutularını baş ucuna koyup uykuya daldı.
Sayıları resmi rakamlara göre 2,5 milyonu geçen işsiz ana-babalar ya tazminatlarının son kuruşlarıyla çocuklarını mutlu ettiler ya da borç-harç bulup okul masraflarını yaptılar. Dün akşam da birçok evde televizyonların ana haber bültenleri izlendi. Koltuk derdine düşmüş küskün, pişkin ve pişman politikacı suratları insanların göz bebeklerinin içine kadar sızdı. Çoğumuz artık küfürü bile çok gördüğü için onları Allah'a havale etti.
Türkiye'de devletin koskoca 100 katrilyonluk bütçeden okul başına ayırabildiği ödenek sadece 105 milyon TL... Kişi başına yapılabilen eğitim harcaması ise sadece ve sadece 70 milyon TL. Bu tabloya nasıl geldik? Türkiye'nin genç bir nüfus yapısına sahip olduğu politikacılar tarafından bilinmiyor muydu? Yarın Meclis kulislerinde fosur fosur sigara içip kahve yudumlayabimek için, öbür gün okula başlayacak çocukların geleceği niye basit oy hesaplarına feda edildi?