Cahit UYANIK
Geçen Cumartesi günü gazetelerini açanlar Türkiye ekonomisinin 1999 yılında, istatistik bilimi ile tanıştığımızdan bu yana hesaplanabilen en yüksek küçülme oranını yaşadığını öğrendiler. Her zamanki tavrımızla hemen suçlu aramaya başladık. Marmara ve Düzce depremleri, Rusya Krizi, ekonomi yönetimindeki beceriksizlikler, siyasi istikrarsızlık, erken genel seçimler akla ilk gelen günah keçileriydi.
Oysa aynı gün bazı gazetelerde Başbakan Bülent Ecevit'in Hindistan gezisinde kendisine hediye edilen bir afişle objektiflere verdiği poz gözlerden kaçmadı. Afişte Hindistan'ın kurucusu Mahatma Gandi'nin dile getirdiği '7 Toplumsal Günah' yer alıyordu. Türkiye'nin yıllardır yaşadığı sorunları bir çırpıda özetleyen bu özlü sözler dizisi, neden yüzde 6,4 oranında küçülüp fakirleştiğimizin de evrensel bir dille ifade edilmeseydi. Gandi'nin dikkat çektiği '7 Toplumsal Günah' şunlardı:
İlkesiz siyaset,
Emeksiz zenginlik,
Vicdansız haz,
Niteliksiz bilgi,
Ahlaksız ticaret,
İnsaniyetsiz bilim,
Özverisiz ibadet.