28 Nisan 2025 Pazartesi

TÜRK TANITMA VAKFI (TÜTAV) BAŞKANI KEMAL BAYTAŞ: 'TANITIM DEĞİL SOYTARILIK'

TÜTAV BAŞKANI KEMAL BAYTAŞ, FESTİVALLER VE GÜZELLİK YARIŞMALARINDAN YAKINDI

Türkiye'de festivallerin ve güzellik yarışmalarının istismar edildiğini söyleyen Kemal Baytaş, "Yılda 150-180 arası festival düzenleniyor. Bu günahtır. Güzellik yarışmaları da soytarılığa dönüştü" dedi. Baytaş, Türkiye'nin tanıtımının daha bilinçli yapılması gerektiğini bildirdi.

Cahit UYANIK 

Yıllardır Türkiye'nin tanıtımı konusu tartışılır durur ve çözüm bulunamayan sorunlardan biri olarak hep gündemdedir. Eurovision Şarkı Yarışmasının yanında, ismini bizden başka kimsenin duymadığı kasabalarda düzenlenen festivallerde Türkiye'nin tanıtılmasına umut bağlar dururuz. Tanıtımla ilgili tutarlı ve etkin bir politikanın bir türlü belirlenemediği ülkemizde Türk Tanıtma Vakfı  (TÜTAV) 'küçük ama etkili' bir güç...

TÜTAV Başkanı Kemal Baytaş tanıtma olayının son yıllarda Türkiye'nin hızlı gelişiminin gerisinde kaldığını kabul ediyor. Tanıtımda yabancı kuruluşlardan yararlanmanın karşısında olmadığını bildiren Baytaş, bu iş için ayrılan kaynakların azlığından şikayetçi. Tanıtma Fonunun kullanımı ile ilgili olarak bazı şüpheleri olduğunu gizlemeyen Baytaş, Türkiye'de bir 'festival enflasyonu' yaşandığı görüşünde. TÜTAV Başkanı Kemal Baytaş'la Türkiye'deki tanıtım politikası ve geleceği üzerine konuştuk:

Panorama: Türkiye, son 10 yılda hızlı bir değişim sürecine girdi. Tanıtımımız buna ayak uydurabildi mi?

Baytaş: Türkiye'nin tanıtımının büyük önem taşıdığı bilinci geçmiş yıllara göre gerek kamuoyunda gerekse yetkili ve sorumlu kişiler nezdinde daha farklı. Ama bu bilince paralel olarak yapılan işler -eskiye göre farklı olsa da- Türkiye'nin her alanda gösterdiği gelişmelerle uyumlu değil. Çünkü tanıtım işi profesyonel bir uğraşı ve hizmet dalı. Aynı zamanda da uzmanlık gerektiriyor. Onun için her önüne gelenin 'Tanıtma yapıyorum' demesi bizi başarıya götürmez.

- Türkiye'nin etkili bir biçimde tanıtımı sizce hangi felsefenin, görüş açısının üzerine oturtulmalı?

Baytaş: Türkiye'nin çağdaş, bilimsel ve profesyonel bir yaklaşımla tanıtılması lazım. Evvela tanıtmada -Türkiye için- değişmez ilkeler vardır. Türk halkı konukseverdir, bu değişmez. Türkiye'de 30'u aşkın gelmiş geçmiş uygarlık vardır, bu değişmez. Ama siyasi tanıtmada tabii ki yöntemler değişebilir. Sizinle dost görünen bir ülke, yarın karşınıza çıkmış olabilir. O nedenle aynı motifler bu tanıtımda işlenmez. Sonuçta devletin bir tanıtma doktrini olması ve bunu herkesin bilmesi lazım. 'Kıbrıs politikamız nedir?' dendiğinde tanıtıma yardımcı kuruluşlar bunu bilmeli.

25 Nisan 2025 Cuma

"İSTANBUL'DA 7'NİN ÜZERİ BÜYÜK BİR DEPREM OLMAZ" DİYEN PROF. DR. ŞENER ÜŞÜMEZSOY KİMDİR?

1950 yılında İstanbul Üsküdar’da doğmuştur. Kırım’dan gelen Tatar bir ailenin çocuğudur. 1964-1969 yıllarında Pertevniyal Lisesi’nde okudu.

İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünü bitirdi. Aynı üniversitede yüksek lisans ve doktorasını bitirdi. 1991 yılında profesör oldu. Almanya’da bir üniversitede de öğretim görevlisi olarak çalıştı.

Bir dönem MTA’da çalıştı. İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği bölümünde öğretim üyeliği yaptı.
Şener Üşümezsoy, deprem konusundaki çalışmalarıyla tanındı. Özellikle 17 Ağustos 1999 İstanbul depreminin ardından deprem konusunda halkı doğru bilgilendirmek için mücadele verdi. Öngörülerinin tümü doğru çıktı.

24 Nisan 2025 Perşembe

'HARCARIM 50 MİLYAR DOLAR DÖVİZ REZERVİNİ, YAPARIM DEPREME DAYANIKLI EVLER' DİYE BİRŞEY OLUR MU?

Cahit UYANIK

'İmamoğlu Krizi' sebebiyle 1 ayda satılan 50 milyar dolar döviz rezervi, normal zamanlarda satılıp da ekonomik bir sorunu çözmeye harcanabilir mi? Mesela bu parayla depreme dayanıklı konut seferberliği yapılır mı? İstanbul'un kötü konutları yenilenir mi?

'Yalan da olsa söyle, hoşuma gidiyor' dolduruşuna prim veren muhalefet sözcüleri, birçok aklıevvel, ekonomiden anladığını söyleyen adamın kurduğu bu düz mantık doğru mu?

Değil. 

Ne diyor Mehmet Şimşek? "Elbette bir rezerv kaybı söz konusu, bu rezervleri biz cari fazla vererek biriktirmedik, bunları büyük oranda portföy tercihleriyle elde ettik."

Yani?

Döviz rezervi biriktirmenin bir yolu da, mevcut ekonomi yönetiminin son 2 yılda yaptığını yapmaktır: 

1) Döviz piyasasına girip döviz toplarsın, rezervin artar. Bu piyasadaki dövizin kaynağı carry trade yani TR'deki yüksek reel faizden çöplenmeye gelmiş sıcak paracılardır. 

2) Döviz alırken verdiğin TL'yi yani likidite fazlasını açık piyasa işlemiyle, faizini ödeyerek bankalardan toplarsın, sterilize edersin. 'Serseri para'nın dövize borsaya gidip fiyatları şişirmesine engel olursun. 

3) Bu operasyon sonucunda bankalara ödediğin faizler Merkez Bankasının zararını 'patlatır.' MB, kar edip bunun belli bir kısmını vergi ödeyemez dolayısıyla bütçeye destek veremez olur. Zararını bir köşeye yazıp ileride elde edeceği karlardan indirerek sıfırlamaya çalışır. 

Dikkat ederseniz MB böylece bir 'para oyunu'yla rezerv biriktirmiş olur. Bir anlamda yüksek faiz zoruyla döviz biriktirir, rezerv biriktirir, enflasyona sebep olan döviz kuru artışını önler. Buna 'kur çapası' da denilir.

21 Nisan 2025 Pazartesi

'PAPA'LARIN TAKTIĞI 'BALIKÇI YÜZÜĞÜ' NEDİR?

Papa'nın taktığı Balıkçı Yüzüğü (Latince: Anulus Piscatoris, İtalyanca: Anello Piscatorio), Katolik Kilisesi'nde Papa'nın resmi kıyafetinin bir parçası olan ve Aziz Petrus'un (Saint Peter) halefi olarak Papa'nın otoritesini simgeleyen özel bir yüzüktür. Aziz Petrus, İncil'e göre bir balıkçıydı ve İsa'nın "insanların balıkçıları" olmaları çağrısına dayanarak bu yüzük, Papa'nın manevi liderliğini ve "insanların ruhlarını yakalama" misyonunu temsil eder (Markos 1:17).

Özellikleri ve Anlamı:
Tasarım: Yüzükte genellikle Aziz Petrus'un bir tekneden ağ atarken
t
asvir edildiği bir kabartma bulunur. Yüzüğün çevresinde, Papa'nın Latince adı yazılır. Her Papa için özel olarak yeni bir yüzük yapılır.
Kullanımı: Orta Çağ'dan 1842 yılına kadar, Balıkçı Yüzüğü, Papa'nın özel yazışmalarını ve resmi belgelerini (papalık evrakları) mühürlemek için kullanılırdı. Balmumu üzerine mühür basılırdı. Günümüzde daha çok sembolik bir anlam taşır ve ciddi törenlerde takılır.

19 Nisan 2025 Cumartesi

'MEMURLAR ÇOK OLDU' TARTIŞMASI

MEMUR KADROLARI VE 'ZAM' YİNE GÜNDEMDE 

Yılmaz - Pakdemirli ekibi, yeni hükümetin 'memur stratejisi'ni saptamaya çalışırken, geçim sorunları ve yaklaşık 3 milyonluk oy potansiyeliyle memurlar gündemin üst sıralarında. Gündemde maaş ve katsayı artışının dışında bir tartışma daha var: Memur sayısı çok mu fazla?

Cahit UYANIK 

Elindeki boş fileyle umutsuzca gezinen memur karikatürleri eski sıklıkta çizilmemekle birlikte, Cumhuriyet tarihinin sabit gündem maddelerinden birini simgeler. 'Sağlam ekmek kapısı' niteliğini her dönemde koruyan ama sağladığı ekmek miktarı zamanın ve enflasyonun erozyonuna uğrayan bir kurumdur devlet memurluğu... Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci'nin bakışıyla 'Yılda iki kez gündeme gelen ve Türkiye'nin tek sorunu buymuş gibi görülen memur maaş zamları, katsayı artışları' bazı özel koşullarda daha da kritik tartışmalara zemin hazırlar: Yeni hükümetler programlarını açıklarken ve seçimler yaklaşırken...

Mesut Yılmaz hükümeti, ensesinde bir erken seçim gündemiyle oluşturulurken yılların eskitemediği 'Ne olacak memurun hali?' sorusu özel bir önem kazandı. Devlet memurlarının çalışan nüfus içindeki oranının düşük olduğu ve memur sorununu bürokrasinin yapay biçimde köpürttüğü yorumları bir yana, kamu kesiminde yaklaşık 1,5 milyon memur çalışıyor. Bu, en azından 6 milyon kişilik 'zamlardan etkilenme alanı' ve yine en azından 3 milyonluk oy potansiyeli demek. Yılmaz-Pakdemirli ekibi, zam beklentileri ve kaynak arayışları eşliğinde 'memur stratejileri'ni oluşturmaya çalışırken klasik gündemin dışına çıkan bir tartışma da yaygınlık kazanıyor: Memur sayısı fazla mı, 'Az memur-Yüksek verim' sistemi tercih edilemez mi?

Akbulut hükümetindeki Dışişleri Bakanlığı görevinden önce uzun süre Maliye ve Gümrük Bakanı koltuğunda oturan Ahmet Kurtcebe Alptemoçin, bu noktadaki sorunun kadrolar oluşturulurken devreye giren sağlıksız yaklaşımdan kaynaklandığını söylüyor:

18 Nisan 2025 Cuma

TOFAŞ-STELLANTİS BİRLEŞMESİNE 'YATIRIM' VE 'DAĞITIM' ŞARTLARI İLE ONAY VERİLDİ




Rekabet Kurumu'nun X hesabından açıklama şöyle:



"Tofaş / Stellantis devralma işlemine yatırım ve dağıtım taahhütler kapsamında onay verildi.

Rekabet Kurulu Tofaş/Stellantis devralma işlemine tarihi bir kararla onay verdi. Söz konusu iznin tarafların yatırım yapma şartına bağlanması Kurum tarihi bakımından bir ilki oluşturuyor. Bu kararın, genellikle statik olarak fiyat/çıktı analizine dayalı toplumsal refah kriterinin daha geniş ve rekabetin dinamik etkilerini dikkate alan bir anlayışla ele alınması gerektiğini göstermesi bakımından uluslararası içtihat ve literatüre de önemli bir katkı sağlaması bekleniyor.

16 Nisan 2025 Çarşamba

17 NADİR TOPRAK ELEMENTİ (METALİ) HANGİLERİDİR?

Nadir toprak elementleri (NTE'ler) , 15 lantanit elementi de dahil olmak üzere 17 elementtir. 

Seryum, 

Disprozyum, 

Erbiyum,

Europiyum, 

Gadolinyum,

Holmiyum, 

Lantan, 

Lutesyum, 

Neodimyum, 

Praseodimyum,

Prometyum, 

Samaryum, 

Terbiyum,

Tülyum,

İterbiyum,

İtriyum

Skandiyum.

15 Nisan 2025 Salı

MICROSOFT, SKYPE'IN FİŞİNİ ÇEKİYOR; TEAMS'E GEÇİŞ ÖNERİYOR

İDeğerli Skype kullanıcısı

Ücretsiz tüketici iletişimleri teklifimizi kolaylaştırmak için 5 Mayıs 2025 tarihinde Skype’ı kullanım dışı bırakarak modern iletişim ve işbirliği merkezimiz Microsoft Teams’e odaklanacağız.


Teams, insanların iş yerinde ve evde iletişim ve etkileşim halinde kalmalarına yardımcı olur. Teams kullanıcıları, Skype’ta yer alan birebir çağrılar, grup çağrıları, mesajlaşma ve dosya paylaşımı gibi temel özelliklerin bir çoğuna erişebilirler. Ek olarak Teams; toplantı düzenleme, takvimleri yönetme ve topluluklar oluşturma ve bunlara katılma gibi gelişmiş özellikler de sunar ve tümü ücretsizdir.

Peki bu ne demek?

Ücretsiz olarak Microsoft Teams’e geçiş yapabilirsiniz: Bugünden itibaren Skype kimlik bilgilerinizi kullanarak desteklenen herhangi bir cihazdan Microsoft Teams (ücretsiz)’de oturum açabilirsiniz ve kişileriniz ve sohbetleriniz otomatik olarak aktarılır. İlerleyen günlerde bu işlemi gerçekleştirmeniz için Skype uygulamasından da bir bildirim gönderilecektir.

5 Nisan 2025 Cumartesi

EKONOMİ, FİNANS, VERGİ VE BORSA FIKRALARI / SÜLEYMAN DEMİREL'DEN İBRETLİK 'KARAKUŞİ KADI' FIKRASI

Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den ibretlik bir 'Karakuşi Kadı' fıkrası: 


Demirel'e ülkenin durumu hakkında ne düşündüğü sorulmuş...

Demirel de soruyu yönelten kişiye:

- "Bak sana bunu bir fıkrayla anlatayım da pazar neşesi olsun" demiş. Demirel'in anlattığı fıkra şu:


"Osmanlı döneminde yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış. Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek var... Karakuşi Kadı, fırıncıya:

- 'Ben bunu aldım' demiş. Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Az sonra ördeğin asil sahibi gelmiş:

- 'Hani bizim ördek?' Fırıncı boynunu büküp:

- 'Uçtu' deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Gayrimüslim de peşinde kovalıyor...

Bir duvardan atlarken, bilmeden duvarın öteki tarafındaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış... Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı'nın karşısına çıkarmışlar. Kadı sırayla sormuş...

3 Nisan 2025 Perşembe

ANKARA NOTLARI / ORTADOĞU'YA 'BARIŞ' ELEKTRİĞİ

Cahit UYANIK 

Türkiye uzun yıllardır Ortadoğu barışının bölgedeki tüm ülkelerin faydasına olacağını savunuyor. Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal, bu bölgeyi baştan başa geçecek ve Türkiye'deki su kaynaklarını bu ülkelere ulaştıracak bir boru hattı önermişti. 'Barış Suyu' olarak bilinen proje, uzun yıllar gündemde kalmasına rağmen Arap ülkeleri buna yanaşmak istememişti.

'Barış Suyu' bu durumdayken, Türkiye'nin Ortadoğu'daki güç ve etkinliğini iyice artıracak bir başka proje anlaşmayla sonuçlandı. Uzun yıllardır görüşmeleri devam eden Mısır, Irak, Ürdün, Suriye ve Türkiye'nin enterkonnekte elektrik sistemlerini birbirine bağlayacak anlaşma Bakanlar Kurulu tarafından onaylandı. ANAP iktidarları zamanından bu yana birçok Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının emeğinin geçtiği anlaşmayı Resmi Gazete'de görmek ise Veysel Atasoy'a nasip oldu.

Anlaşmanın adı 'Mısır, Irak, Ürdün, Suriye, Türkiye Arasında Elektriksel Enterkonneksiyon İçin Genel Alışveriş Anlaşması' olarak kondu. Bu anlaşma sayesinde Ortadoğu'nun iki önemli su kaynağı Nil ve Fırat, elektriksel açıdan birbirine bağlanmış olacak. Ayrıca bölgenin iki önemli ülkesi Türkiye ve Mısır, Ortadoğu barışında stratejik bir rol üstlenecek. Anlaşmanın teknik gerekçesiyse,  'Elektriksel güç sağlanmasında güvenilirliği artırmak, güç fazlasının mübadelesi ve acil durumlarda yardımlaşma' olarak açıklanıyor.

EKONOMİ HİKAYELERİ / İRLANDALILAR'IN BULDUĞU BİR EYLEM BİÇİMİ: 'BOYKOT' NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Yüzbaşı Charles Cunningham Boycott, toprak sahibi bir aristokrat olan Lord Erne'nin kahyası olarak 1880 ylında İrlanda'nın batısında Mayo Bölgesi'ne atanmıştı. Mahsül düşük olduğu için köylüler Boycott'tan kiralarda yüzde 25 indirim yapmasını istedi. Ancak Charles Boycott bunu kabul etmedi ve kirasını ödemeyenleri evlerinden atacağını söyledi.

Bunun üzerine Charles Stewart Parnell, bölgedekileri topladı ve "Evinden atılan birinin evine yerleşenlere ne yapalım?" diye sordu. İrlandalılar "Öldürelim" diye bağırdılar.

Parnell "Çok daha iyi bir yolu var. Size daha Hıristiyanca ve hayırsever bir yolu göstermek istiyorum. Bu, kendini kaybetmiş bir adama (Boycott) tövbe etme fırsatı da verecektir" dedi. Parnell "Kim kirasını ödeyemediği için eviden atılan birinin evini kiralarsa, kimse onunla konuşmasın, kimse ona bir mal satmasın" diye bir direniş hareketi başlattı.