7 Eylül 2022 Çarşamba

SONBAHAR ENFLASYONU VE AB'NİN RESESYONA GİRMESİ BİZİ ZORLAR. RUSYA'NIN AKIBETİ İRAN'A BENZER Mİ?

Cahit UYANIK

05 Eylül 2022 pazartesi günü açıklanan Ağustos-2022 enflasyonu beklentilerim (Yüzde 1,5-2 arası) doğrultusunda geldi. Oysa piyasalarda yüzde 2 üzerinde bir rakam bekleniyordu. Yüzde 1,46 olarak açıklanan Ağustos-2022 enflasyonu ile birlikte yıllık enflasyon da yüzde 80,21 oldu. Bu gelişmede bence iki faktör etkiliydi:

1) Özellikle işlenmemiş tarım ürünlerinde yani çarşı-pazar ürünlerinde hasat dönemiydi. Birçok üründe önemli fiyat düşüşleri görülürken, artışlar da ılıman gerçekleşti.
2) Özellikle ilkbahar-yaz aylarında market ürünlerine yapılan yüklü zamlar hala korunmaya çalışılıyor. (TÜFE Nisan-2022'de yüzde 7,25, Haziran-2022'de ise yüzde 4,95 gibi yüksek düzeylerde açıklanmıştı.) Yeni zamlar zorunlu olmadıkça yapılmıyor. Fiyatların oturması bekleniyor. Dolar kurundaki nisbi istikrar da bunu destekliyor.

Ancak bu eğilimin Eylül-2022'de bozulmasını bekliyorum. 01 Eylül 2022'de yapılan elektrik ve doğal gaz zammı, okulların açılmasıyla artan mal talebi ve azalmaya başlayan tarımsal üretimin etkisiyle fiyatların Eylülde artışa geçerek yeniden yüzde 4 civarına çıkacağını düşünüyorum. Hükümet OVP'de yıl sonu için yüzde 65, gelecek yıl sonu için ise yüzde 24,9 enflasyon tahmininde bulunmuştu. Bu tahminin tutması için bundan sonraki aylarda fiyat artışlarının yüzde 2'ler düzeyinde gerçekleşmesi gerekiyor. Oysa çoğu iktisatçı Türkiye'de artık fiyatların gelecek yaz ayı ortalarına kadar yüzde 4-7 bandında seyredeceğini düşünüyor. Bu, 2022 yılı için yüzde 70-80 arasında, 2023 yılında ise yüzde 50 civarında bir enflasyon yaşanması anlamına geliyor. Avrupa'da kış aylarında için neredeyse kesinleşen doğal gaz krizi Türkiye'de yaşanacak mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü açıklamasında Türkiye'nin kış aylarında bir enerji krizi yaşamayacağını bildirdi. Bu tespitte Rusya ile iyi ilişkilerin sürmesinin yanı sıra Türkiye'nin son yıllarda LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) ithalatını artırması, bu konudaki önemli ihracatçı ülkeler Katar ve Cezayir ile sıcak ilişkiler içinde bulunması yatıyor. LNG sayesinde doğal gaz (tıpkı ham petrol gibi) gemilere doldurulup taşınabiliyor. LNG alıcı ülkeye geldiğinde gazlaştırma (FSRU) gemilerinden veya karadaki gazlaştırma tesislerinden geçirilerek yerel boru hattına basılabiliyor. LNG ithalatının artması, 'doğal gaz boru hattı-dış siyaset' bağlantısını zayıflatan ve gelecekte zayıflatacak en önemli unsur olarak görülüyor. Öte yandan Rusya-Ukrayna Savaşı sonrasında uygulanmaya başlanan ambargolar iki taraflı keskin bir bıçak gibi... AB ekonomilerini önümüzdeki aylarda enerji krizinden kaynaklı fiyat artışları, yükselen faizler ve resesyon (ekonomik durgunluk) bekliyor. Ambargolar sebebiyle enerji satışları azalan ve daha azalması için uğraşılan Rusya ekonomisinde ise döviz ve bütçe geliri sıkıntılarının baş göstermesi sürpriz olmayacak. Rusya'nın savaş bitse bile 2030 yılına kadar resesyondan kurtulamayacağına ilişkin raporlar haber yapılmaya başlandı. Rusya ekonomisi bu haliyle birkaç yıl içinde; petrol bağlamında yıllardır sıkı bir ambargo altında bulunan ve ciddi sıkıntılar çeken İran ekonomisine benzeyecek gibi görünüyor. AB ekonomilerinin ise resesyondan 1-2 yıl içinde kurtulmaları bekleniyor. AB ekonomilerinin resesyona girmesi Türkiye için iyi haber değil. Çünkü Türkiye ekonomisi, AB ekonomilerine neredeyse göbekten bağlı. Gümrük vergilerinin sıfırlanmış olduğu Gümrük Birliği, bunun en önemli sebebi. Türkiye'nin ihracat ve ithalatının yarısı AB'den gerçekleşirken, dış ticaret hacmi 300 milyar doları geçiyor. Bu tablo, AB'nin resesyonunun Türkiye'nin ihracatını azaltacağı anlamına geliyor. AB'nin durgunluk sebebiyle üretemeyeceği malları Türkiye'den alacağı şeklindeki ilk analizler ise çok iyimser ve bilimsel temelden yoksun görünüyor.
Doların güç kazanarak dolar endeksinin 110'u geçmesi, söz gelimi USD/JPY paritesini 1/140'a taşıdı. Daha birkaç ay önce bu parite 1/115 idi. Yani Japon malları iyice ucuzladı ve Japon ekonomisi büyük bir rekabet gücü kazandı. Doların değerlenmesi, böylesine birçok ülkenin kur üzerinden rekabet gücü kazanmasına sebep oldu. Bu sebeple Türkiye'nin geçen eylülden bu yana kur üzerinden kazandığı rekabet gücü bence oldukça zayıfladı. Çünkü Türkiye, ithalatını değer kazanan dolar ile yapıp, ihracatını ise değer yitiren euro ile gerçekleştiriyor. Bu tablo bizim açımızdan oldukça olumsuz.

Bu konudaki 06 Eylül 2022 tarihli Youtube yayınımın linki:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder