6 Temmuz 2023 Perşembe

TÜRK BANKALARININ GELECEĞİ KARANLIK MI?

Cahit UYANIK

Türk bankacılık sektörü, belki de tarihinin en zor günlerini yaşıyor. Sektör hem kendi bünyesinden kaynaklanan, hem de globalleşmenin getirdiği sorunlarla boğuşuyor. Bankalar, aynı zamanda Avrupa Birliği (AB) tam üye adaylığı hakkının kazanılmasından sonra, önümüzdeki 10 yıl içinde dünyanın belli başlı büyük bankalarıyla boy ölçüşmek zorunda kalacak. Bütün bunlar, görünürde 140 milyar dolarlık ancak gerçekte 100 milyar dolarlık aktif büyüklüğüne sahip sektörün üzerindeki stresi artırıyor. Parasal stres, zaman zaman tüm ekonomiye yayılıyor ve enflasyonla mücadele eden toplumu karamsarlığa sürüklüyor.

Bankacılık sektöründeki sorunların nasıl çözüleceği konusunda ise her kafadan bir ses çıkıyor. Sektörü çekip çevirmek ve geleceğe hazırlamak konusundaki tek umut noktası ise Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) faaliyete geçmiş olması. Ancak BDDK,  şu anda yetersiz kadrolar ve imkanlarla bir tür 'banka satış birimi'ne dönüşmek üzere. Kasım ve Şubat aylarında yaşanan iki kriz BDDK'nın yükünü daha artırdı. Eldeki bankaların satışı ve buradan elde edilecek kaynaklarla sektörün rehabilite edilmesini sağlama hedefi ön plana çıktı, Halen BDDK bünyesinde "Gelecekte Türk bankacılık sektörü nasıl bir görünüm almalı?" başlıklı geniş bir çalışma hazırlanıyor. Çalışma bittiğinde ve kamuoyuna açıklandığında devletin sektöre bakış açısını görebileceğiz.

19 Haziran 2023 Pazartesi

KAPAK HABERİ / TÜRK BANKACILIĞI NEREYE GİDİYOR?

Cahit UYANIK

Sanayi Devrimini ıskalayan Osmanlı İmparatorluğu, Batı'daki bir çok modern kurumu bünyesine ancak 200-300 yıllık gecikmelerle kabul etmişti. 'Banka' kavramı da bunlardan birisiydi. Batı'da şimdiki bankaların atası sayılabilecek ilk kurumlar 1.500'lü yıllarda ortaya çıkmışken, Türkiye'de ilk banka benzeri kurumun oluşturulma tarihi 1863'tü. Elbette her gecikme gibi bu alandaki rötarın da bedeli ağır oldu. Yaklaşık 140 yıldır Türk bankacılık sektörü maceradan maceraya sürüklendi. 

1910'lu yıllarda İttihat ve Terakki'nin 'Milli İktisat' söyleminin desteklenmesi için kurulan bazı yerel bankalar, geçirdikleri evrim sonucunda 2000'li yılların ilk günlerinde tasfiye edildiler. Yine Cumhuriyet'in ilk yıllarında tarım sektörünün sanayiye dönüştürülmesi için kurulan Sümerbank, dünya bankacılık literatürüne bir bankanın sahibi tarafından nasıl soyulabileceğine ilişkin ayrıntılı teknikler armağan etti. Benzeri kaderi yer altı zenginliklerini ülke insanının refahına sunmak isteyen ve bu amaçla finansman yaratmaya çabalayan kamu orijinli bir başka banka da yaşamak zorunda kaldı. Türkiye eski muharip gazilerin Muhabank'ını da gördü, Romenler'in insanın aklına hoş çağrışımlar getirmeyen Banka Marmaroş Blank ve Şürekası'nı da... Bir zamanlar her kentte kurulan ve sonuna 'spor' ibaresi eklenen futbol takımları gibi bankalar da kurulmadı değil. 

Sonuçta Türkiye, kurallarını iyi belirlemediği, siyasetin finansmanına alet ettiği, popülizmin kaba araçları haline dönüştürdüğü sektörün faturasını 2001 yılında tüm toplumca ödemeye başladı. Bu kapak hazırlanırken görüş toplamaya çalıştığımız hiç bir banka sorularımızı yanıtlamadı. Yanıtlayan tek bankaya ise el konuldu. Bu bile, sektörün geleceği konusunda hemen hiç kimsenin kafasının net olmadığını ve kimsenin elini göstermek istemediğinin işaretiydi, "Kapak yazısı bitene kadar ülkede banka kalmayabilir, elimizi çabuk tutalım" esprileri arasında kaleme alınan bu yazı için Orsoy Girgiç'in yayınlanmayan bir haberinden ve AA'nın geniş şekilde yayımladığı sektör analizlerinden de yararlandık. Bu arkadaşlarımıza teşekkür ederken, kapak yazımızın sektörün geleceğinin netleşmesine katkıda bulunmasını diliyoruz:

Anneler kızlarını 1980'li yıllarda ihracatçı damatlara vermek istemişti. Çünkü o günlerde ihracat işinden çok para kazanılıyordu. 1990'ların başında yavaş yavaş tercihler değişmeye başladı. Anneler, kızlarına bankacı damat aramaya başladılar. Ama bu tatlı rüyanın da sonuna gelindi ve 2000'lerin başında yeni yeni meslek kategorileri araştırılmaya başlandı. Çünkü bankacılık da tıpkı ihracat gibi para kazanmanın kolay olmadığı ve işsizlik riskinin çok yükseldiği bir meslek olmaya başlamıştı. Anneler kızları için 2000-2010 dönemi için yeni ve karlı sektörlerin hangisi olduğunu araştıradursun, bankacılık sektörü nihayet kaderi ile yüzleşti. Yıllardır uzmanların ve sektörün ileri gelenlerinin söyleyip durduğu, tozlu gazete arşivleri arasında kalmaya mahkum gibi görünen korkulu ve kötü senaryolar bir bir yaşanmaya başladı.

Sektörde şu satırların yazıldığı Temmuz itibarıyla son 20 aydakilerle birlikte el konulan banka sayısı 18'e çıktı. Binlerce bankacı işsiz kaldı, önümüzdeki günlerde hapse atılabilecek banka sahibi sayısının 10'a kadar yükseleceğine ilişkin tahminler yapılıyor. Sektördeki banka sayısının bu hızla giderse 5 yıl sonra 5-6'ya düşeceğine ilişkin ayrıntılı analizler dile getiriliyor. Bu, sektördeki el koyma, (izin verilirse) iflas, birleşme, satın alma ve hatta lisansın iade edilmesi olaylarının yaşanabileceğinin en somut delili. 

13 Haziran 2023 Salı

TCMB BAŞKANLARI İLE İLGİLİ DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Dr. Hafize Gaye Erkan

Cahit UYANIK

Hazzetmiyorum ama...

Bu yanlışı düzeltmem lazım.

Hafize Gaye Erkan

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB)

26'ıncı değil, 18'inci başkanıdır, bir başka deyimle guvernörüdür.

Çünkü TCMB'nin en üst düzey yöneticilerine

1931-1970 arasında 'genel müdür' unvanı veriliyordu.

Genel Müdür unvanını taşıyan 8 isim vardır.

8 Haziran 2023 Perşembe

MEHMET ŞİMŞEK'LE İLGİLİ KÜÇÜK AMA ANLAMI BÜYÜK BİR HATIRA...

Cahit UYANIK

Mehmet Şimşek yeni bakan olmuştu uzun yıllar önce...

Ben de Referans Gazetesinde haber müdürüydüm

Haftada bir yayınladığımız Başkent Kulisi'nin yükünü

Adsız bir kahraman olarak üstlenmiştim.

Muhabir arkadaşlarımın da desteği ile...


Başkent Kulisi'ne yazı malzemesi ararken...

Şimşek'in kişisel internet sitesine girdim

Samimiyetle kendi geçmişine ait anılar içeren yazılar kaleme almıştı; çok beğendim doğrusu...


Bu yazılardan birinde...

Akşamları Cebeci'deki SBF Kampüsünden

Kızılay'a kadar,  Çankaya Belediyesinin üniversite öğrencilerine verdiği ücretsiz yemeği yemek için yürüdüğünü yazıyordu

Üslubunda da, fakirlik içinde geçen öğrencilik yıllarının anısına, CHP'li Çankaya Belediyesine gizli bir minnet duygusu seziliyordu Şimşek'in...

5 Haziran 2023 Pazartesi

BEDELSİZ DOĞAL GAZ; ANKARA'DAKİ KARTLI SAYAÇLARDA (ÖN ÖDEMELİ SAYAÇ) NASIL UYGULANACAK?

BAŞKENT DOĞAL GAZ DAĞITIM A.Ş.'NİN RESMİ AÇIKLAMASI

1 Mayıs 2023 Pazartesi günkü Resmi Gazetede yayımlanan konut, ibadethane ve Cemevi abonelerinin tüketeceği doğal gazın bir kısmının ya da tamamının ücretsiz olması hakkındaki Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin uygulama şekli aşağıda açıklanmıştır.

29 Mayıs 2023 Pazartesi

BU KARARDA İMZASI VARDI / HALEN YÜRÜRLÜKTEKİ 1211 SAYILI MERKEZ BANKASI KANUNUNU HAZIRLADI VE TCMB'NİN İLK BAŞKANI OLDU / NAİM TALU

Merkez Bankası Eski Başkanı NAİM TALU: 

"MERKEZ BANKASININ MUTLAK ÖZERKLİĞİ YANLIŞ BİR ANLAYIŞTIR"

Cahit UYANIK

Türkiye'de gündemden düşmeyen konulardan birisi de Merkez Bankası özerkliğidir. 1930'da çıkarılan ilk Merkez Bankası Yasası da, aslında dünyadaki genel gidişat dikkate alınarak, özerk bir yapı kurmayı amaçlıyordu. Çünkü hükümetler, savunma ve savaş masraflarını çoğunlukla merkez bankası kaynaklarına başvurarak finanse ediyorlardı. Atatürk zamanında çıkan yasa, zamanla etkisini yitirdi. Öyle ki yasa 1930-1970  döneminde tam 22 defa değiştirilmişti. Yasal değişikliklerin hemen hepsi de, merkez bankası özerkliğini azaltıcı unsurlar içeriyordu. 

İşte 1211 sayılı yeni Merkez Bankası Yasası böyle bir ortamda gündeme geldi. Şimdilerde Akbank İdare Meclisi Reisliği görevini yürüten Naim Talu, 1970'de Merkez Bankası Genel Müdürlüğü görevini yürütüyordu. Talu, 1211 sayılı yasayla birlikte "ilk merkez bankası başkanı" sıfatını da kazanmış oldu. Talu, daha sonra Ticaret Bakanlığı ve Başbakanlık gibi iki önemli görevi de üstlendi. Talu, hem bürokrat hem siyasetçi kimliğini üstlenmiş bir isim olarak; geçmişten günümüze merkez bankası özerkliği konusunda herkesin kulağına küpe olacak uyarılarda bulundu:

Ekonom: 1211 sayılı yasa öncesinde Türkiye'deki ekonomik ve siyasal ortam nasıl bir görünüm arz ediyordu? Bu yasanın çıkarılması en fazla hangi ihtiyaçtan kaynaklanmıştır?

Talu: Bilindiği üzere 1211 sayılı Merkez Bankası Kanununun kabul tarihi 14.1.1970'dir. O tarihteki ekonomik durumu kısa olarak şu şekilde tarif etmek mümkündür:

1958 senesi İstikrar Tedbirlerinin ortaya çıkardığı müsbet gelişmeler ve 1970 senesine kadar iktidardaki hükümetlerin mustakar ve bilgili çalışmaları sonucu olarak ekonomi, müspet inkişafını sürdüregelmiştir.

Diğer bir deyişle bir taraftan istikrar tedbirlerinin ortaya çıkardığı müspet tesir, diğer taraftan ekonominin planla tespit edilen hedeflere uygun yürütülmesi, makul sayılabilecek fiyat hareketleri ile oldukça hızlı kalkınma imkanını vermekte idi.

Fakat ekonominin o günlerde de görülen zafiyeti: a) finansman kifayetsizliği, b) fiyat hareketlerinin dünya standartlarının az da olsa üzerinde seyretmesi idi. Ayrıca sabit kur sisteminin cari olması, zaman içinde ihracat tıkanıklıklarını kaçınılmaz hale getiriyordu. 1970 senesine gelindiğinde, ekonomi tarihinin en büyük mustakar ve hızlı kalkınmasına şahit olduğumuz bir devreye ulaştığımızı gösterirken, ilerki senelerin de başarılı olması için bazı tedbirlerin alınmasının lüzumu da ortaya çıkarıyordu. 

Merkez Bankası Kanunun çıkarılmasının memleket ekonomisinin o tarihlerdeki durumu ile direk bir ilgisi yoktur. O tarihte mevcut olan kanun oldukça eskimiş idi ve Merkez Bankası bu kanunun değiştirilmesi zaruretini çok önceden görmüş ve müteaddit defalar yeni kanun çıkarılması teşebbüsünde bulunmuştur. O tarihe kadar yapılan bütün teşebbüsler netice vermemiştir. 

26 Mayıs 2023 Cuma

BU KARARDA İMZASI VARDI / TEKSTİLDE İLK TEŞVİK VE MESUT EREZ


Cahit UYANIK

Türkiye yılbaşında dünyanın belli başlı ülkeleriyle sanayisini boy ölçüştürmek için Avrupa Birliği'yle Gümrük Birliği'ne gitti. Türkiye'nin bu kararı verirken en güvendiği şey tekstil ve konfeksiyon sektörüydü. Peki tekstil sektörü bu rekabet gücüne nasıl ulaştı? Kendiliğinden mi? Bunun yanıtına "evet" diyebilmek çok güç. Türkiye'de iplik ve tekstil yatırımlarının büyük artış göstermesi, 1970'li yıllara rastlıyor. Bu artışta, 1972 yılında kurulan ve ara rejim statüsündeki Nihat Erim Hükümeti'nin büyük payı vardı. Erim Hükümeti'nin Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mesut Erez'di. Tekstilin kaynağı ipliğe ilk kez teşvik veren ve tekstil-konfeksiyon sektörünün 10-15 milyar dolarlık ihracat ufkuna 'vesile' olan Mesut Erez ile 24 yıl öncesini görüştük. Esbank'ta Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Murahhas Üyelik görevini yürüten Erez, 24 yıl sonra hatırlanmaktan çok mutlu oldu. İşte Erez'in ağzından, tekstili tekstil yapan teşvik kararının hikayesi:

Ekonom: İplik fabrikalarına teşvik kararı aldığınız ortamı anlatır mısınız?

Erez: 1972'de Türk sanayisi daha çok tekstil üzerine yoğunlaşmıştı. Sümerbank bir okul olmuştu tekstil konusunda. Özel sektör de tekstil sahasına girmişti. Bir de Ortak Pazar vakası vardı. Türkiye, Ortak Pazar'a girme çabaları gösteriyordu. Mutlaka bir gün Ortak Pazar'a girileceği kanısı taşımaktaydı. Sanayi Bakanı olmadan önce, Ortak Pazar Karma Parlamento Komisyonunda (KPK) raportör idim. Ortak Pazar ülkelerinin milletvekilleriyle bir araya geliyorduk, sorunları konuşuyorduk. Sanayi Bakanı olduğum zaman Ortak Pazar memleketleriyle Türkiye, sanayi ürünleri bakımından nasıl rekabet edebilir diye düşündüm. Bir tek tekstil o tarihlerde rekabet edebilir gibi görünüyordu. 

2 Mayıs 2023 Salı

KAPAK HABERİ / SSK GENEL MÜDÜRÜ KILIÇDAROĞLU'NDAN ŞOK AÇIKLAMA: İLAÇ VE EMEKLİLİK PARAMIZ İHRACATÇIYA VERİLİYOR

Cahit UYANIK

İhracat, SSK primleriyle finanse ediliyor... İşçilerin primleri Eximbank eliyle ihracatçıya teşvik yapıldı. Yeni düzenlemeyle KİT'ler prim ödememezlik edemeyecek... Kurum borsaya giriyor... Sağlık karneleri yeniden düzenleniyor... Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürü Kılıçdaroğlu 'geçmişi ve geleceği' anlatıyor.

Sosyal güvenlik sistemi son günlerde Türkiye'de sıkça tartışılan konuların başında geliyor. Seçimlerden hemen sonra çıkarılan erken emeklilik yasasıyla tartışılmaya başlanan sistem, Bağ-Kur ve SSK prim affı gibi uygulamalarla iyice dallanıp budaklandı. Basında yer alan "emeklilerin maaşı tehlikede", "SSK'lıları ilaçsız günler bekliyor", "İlaç firmaları SSK'ya karşı kazan kaldırdı", "SSK'nın kanını emmişler" gibi haberler de kamuoyunun dikkatini bu konuya çekti.

İşçilerin sosyal güvenliğini sağlamak üzere kurulan Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), bu tartışmalardan en fazla nasibini alan kuruluş. Kuruma bağlı hastanelerdeki yetersiz hizmetler nedeniyle her gün binlerce kişinin "hayır duası"nı alan SSK'nın imajı, eski Bakan İmren Aykut'un zamanında kurulan SİSATEV Vakfının uygulamaları, kayıt numarasız prim tahsilat fişleri vb. yolsuzluk iddialarıyla zaten geçmiş dönemde iyiden iyiye zedelenmişti.

Ama bu kez, zedelenen imajı değil bütün varı yoğuyla Kurum'un bizzat kendisi oldu. Tahsil edemediği alacakları, ödeyemediği borçlarıyla SSK neredeyse çalışamaz hale gelmişti.  Son günlerde, ilaç alabilecek kaynağı bile bulamayacak durumdaydı. Peki Kurum bu hale nasıl düştü? Sorumluluk kimlere ait? Bataktan kurtulup düzlüğe çıkabilecek miydi? Eğer çıkabilecekse, araçları nelerdi? Yeni düzenlemeler neleri öngörüyordu?

Suçlu, devlet ve belediyeler

"SSK, varlık içinde yokluğu yaşayan bir kurum"... Bu sözler SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu'na ait. SSK'nın varlığı, değeri trilyonları bulan iş hanları, hastaneler, bankalardaki mevduatları... Yokluğu ise 6 trilyon lirayı aşan prim alacakları, kapısında bekleyen ilaç firmaları... Ve bunlar yetmiyormuş gibi devletin ihracatı desteklemek için zorla el koyduğu fonları...

Milyonlarca işçinin hem çalışırken hem de emekliliğinde tek umudu ve güvencesi olan SSK bugün kurtuluş bekliyor. Ancak Kurumu bugünkü haline getirenler, önemli ölçüde prim ödemeyen devlet ve belediyeler.

Bu haberle ilgili Youtube yayınımın linki:


1 Mayıs 2023 Pazartesi

ÇOCUKLUĞUMUN MİLLİYET'İ VE ŞEYHÜLMUHARRİRİN BURHAN FELEK'LE HAFTALIK SEROMONİM...

Cahit UYANIK 

Çocukken... 

Rahmetli babam Mehmet Uyanık,

O dar geliriyle...

pazar günleri hiç aksatmadan

Eve Milliyet gazetesi alırdı.


Hürriyet'i basit, Cumhuriyet'i aşırı entellektüel bulurdu sanırım; Milliyet ise halk gazetesiydi.

Zaten logosunun altında da  'Halk Gazetesi' yazardı.

Sonralarda onu silip 'Basında güven' diye yazdılar ama...

Bir türlü, halkın aşınmaya başlayan güvenine çözüm bulamadılar.

Çünkü yavaş yavaş gazetecilik yapmayı bırakıyordu Milliyet...

Halkın çıkarları değil, başka çıkarlardı artık

Peşinden koştuğu...

29 Nisan 2023 Cumartesi

EKONOMİ FIKRALARI/BORSA MANİPÜLASYONU VEYA MAYMUN HİKAYESİ

Bir zamanlar köyün birine bir adam gelmiş ve tanesi 10 dolardan maymun alacağını söylemiş. Köyde çok maymun olduğu için köylüler sevinçle ormana koşup maymunları yakalamaya başlamışlar.

Adam, binlerce maymunu 10 dolardan satın alınca ortalıkta maymunlar azalmış, yakalanması zorlaşmış.

Köylüler tam maymun yakalamaktan vazgeçecekken, adam, tanesine 20 dolar vereceğini söylemiş.

Tekrar heveslenen köylüler heyecanla maymunları yakalamaya başlamışlar.

ANKARA NOTLARI / ÇİLLER'İN 'SANAYİ KUŞAKLARI'NDAN VAZGEÇİLİYOR

Cahit UYANIK

Yeni ihracat ve yatırım teşvikleri bugünlerde hükümetin gündeminde. Geçen yıl sonunda Hazine'nin Başbakan Tansu Çiller'e sunmak üzere hazırladığı teşvik kararnamesi, ekonomideki son gelişmelerle birlikte önemli değişikliklere uğradı. Herşeyden önce artık ekonominin patronu Aykon Doğan. İkinci olarak ise kamunun içine düştüğü finansman sıkıntısı iyice keskinleşti.

Bu ortamda yatırım teşvikleri içinde ilk budanan şey ise "sanayi kuşakları" projesi oldu. Bugüne kadar sadece ismi ve genel hatları basına yansıyan sanayi kuşakları projesi; teşviklere atfedilen üretim artışı ve işsizlikle mücadelenin dışında yeni nitelikler taşıyordu. Sanayi kuşakları sayesinde, Türkiye'nin şu anda yaşamakta olduğu iç göç ile terör sorunlarına, orta ve uzun vadede çözümler bulunması amaçlanıyordu. HDTM Teşvik Uygulama Genel Müdürü Kemal Gülseren'in başkanlığındaki bir teknik heyetin sürdürdüğü kuşak çalışması, Türkiye'de iki yeni cazibe merkezi oluşturmayı hedefliyordu. 

27 Nisan 2023 Perşembe

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / NE OLACAK BU DOLARIN HALİ?

Cahit UYANIK

Geçen yıl Ağustos ayını hatırlayın. Dolar 1 milyon 500 bin lira düzeyinde dolaşıp duruyordu. Çoğu kişi  'Ah şu dolar, 1 milyon 250 bine düşse tüm paramı dolara çeviririm' diyordu. Dolarizasyon alıp başını gitmişti. Döviz büfeleri asgari işlem limitini 100 dolara yükseltmişlerdi. Zavallı bendenizin 50 dolar alabilmek için büfe büfe dolaşma maceramı belki hatırlarsınız. Hal böyle iken kadim dostumuz dolara ne oldu? Aradaki enflasyon farkını da düşünürseniz dolar, geçen Ağustosa göre  1 milyon 250 bin liranın da altına düştü ama kimsenin dönüp yüzüne baktığı yok.

6 Nisan 2023 Perşembe

EKONOMİ FIKRALARI / KENDİNİ AMPÜL SANAN DELİ

Akıl hastanesinde bir hasta kendini tavana baş aşağı asarak "Ben ampül oldum" diyor ve kimse de onu indiremiyormuş.

Konu başhekime intikal ettirilmiş. Başhekim; "Gidin ona elektrik kesildi, artık bir işe yaramazsın, in oradan diye ikna edin" talimatı vermiş.

Bir süre sonra görevliler tekrar başhekime gelmişler: "Efendim onu ikna ettik, inecek! Fakat bu kez de etrafında toplananlar, ‘karanlıkta kalacağız’ diye indirmemize izin vermiyorlar."

(Kaynak: Ankara Kuşu tivitır hesabı)

'EMEKLİYE ASGARİ ÜCRET KADAR İKRAMİYE' ANASININ AK SÜTÜ GİBİ HELALDİR

Cahit UYANIK

Emekliye 2 bayramda...

Toplam 17 bin TL ikramiye gerçekçi mi?

Ödenmesi sorun yaratır mı?

EYT sonrası...

Emekli sayısının 15 milyonu geçeceğini düşünüyorum

Bu sebeple yapılacak toplam ödeme 

255 milyar TL olacaktır.


Alım gücü düşük bu kesim

İhtiyaçlarını karşılarken

KDV-ÖTV ödeyecektir.

En az yüzde 10'u vergi olarak devlete hızlıca geri dönecektir.

Geriye kalan ise borç ödemelerinde kullanılıp

Piyasayı rahatlatacaktır.

5 Nisan 2023 Çarşamba

EKONOMİ FIKRALARI / GERİYE KAÇ KOYUN KALIR?

Öğretmen çocuklara sormuş: "9 koyundan biri çitten atlarsa geriye kaç koyun kalır?"

Hepsi "8" demiş, bir çocuk "Hiç koyun kalmaz" demiş. 

Öğretmen o çocuğa, "Sen aritmetik bilmiyorsun" diye çıkışınca, çocuk da "Hocam siz koyunları bilmiyorsunuz" demiş...

(Paranın Psikolojisi kitabından)

4 Nisan 2023 Salı

"ICE-INTERCONTINENTAL EXCHANGE INC." NEDİR

Intercontinental Exchange, Inc. (ICE) 2000 yılında kurulmuş, küresel finansal borsaları ve takas odalarını işleten ve ipotek teknolojisi, veri ve listeleme hizmetleri sağlayan bir Amerikan şirketidir.  

Fortune 500, S&P 500 ve Russell 1000'de listelenen şirket, finans ve emtia piyasaları için borsalara sahiptir ve düzenlenmiş 12 borsa ve pazar yeri işletmektedir.  

Buna Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Avrupa'daki ICE vadeli işlem borsaları, Avrupa'daki Liffe vadeli işlem borsaları, New York Borsası, hisse senedi opsiyon borsaları ve OTC enerji, kredi ve hisse senedi piyasaları dahildir.