21 Kasım 2018 Çarşamba
EKONOMİ HİKAYELERİ: İLK GÜNÜNDE SADECE "BİR" SATIŞ YAPABİLEN GENÇ ELEMAN
Köylü bir delikanlı genç dünyanın en büyük alışveriş merkezine iş başvurusu yaptı. Dünyanın bu en büyük mağazasında her şey satılmaktaydı. Personel müdürü gence;
- Daha önce hiç satıcılık yaptın mı?
- Evet, köyümde bu işi yaptım.
Personel müdürünün gözü genci tuttu.
- İyi, yarın başlıyorsun dedi.
Akşam ilk günü değerlendiririz.
Ertesi akşam Personel müdürü, genci karşısına aldı.
- Evet, bugün kaç satış yaptın? diye sordu.
- Bir.
- Ne bir mi? Öteki arkadaşların otuzdan fazla satış yaptılar. Sen nasıl yalnızca bir satış yapabilirsin? Kaç dolar tuttu peki?
18 Kasım 2018 Pazar
TÜRK TELEKOM'DA (TT), İMZASININ YANINA '3 HİLAL' KOYANLAR VE ESKİYEN ÖZELLEŞTİRME STRATEJİSİ...
Türk Telekom niye satılamadı?
Cahit UYANIK
Türkiye ekonomisini yönetenlerin çağın ne kadar gerisine düştüklerini göstermesi açısından geçen hafta "ibret verici" bir örnekti. Türkiye'nin yaklaşık 10 yıldır satmaya uğraştığı Türk Telekom'a (TT) bir tane dahi teklif gelmediği ortaya çıkınca, yine sığ tartışmalarla vakit kaybetmeye başladık. Bazılarına göre TT'nin satılmasını MHP engelliyordu. Uzun yıllardır muhalefette kalan bu parti, TT'yi kendi yandaşlarını yerleştireceği bir KİT olarak görüyordu. MHP yetkilileri bunu resmen yalanladılar. Ancak devletin resmi belgelerine attığı imzanın yanına "üç hilal" işareti koymaktan kaçınmayan TT'deki bazı devlet memurlarını terfi ettirmekten de vazgeçmediler.
Elbette TT özelleştirmesinde yaşanan başarısızlıkta politik isteksizlik rol oynamıştı. Ama bu isteksizlik, 1990'lı yılların başından bu yana iktidarda bulunmuş tüm partilere aitti. Olayı fazla politikaya boğmadan, bu başarısızlığı geri planında gerçek sebeplere bakmak gerekiyor.
3 Kasım 2018 Cumartesi
YANLIŞ TEKNOLOJİ GETİREN ALMAN KRUPP İLE ETİBANK'IN "GÜMÜŞ ANLAŞMASI" NASIL SONA ERDİ?
KRUPP'TAN ETİBANK'A 16 MİLYAR TAZMİNAT
Cahit UYANIK
Haber, gazetelerin ekonomi sayfalarında kıyılara köşelere sıkışıp kalmıştı: "Etibank, Kütahya'daki gümüş üretim tesislerine yanlış teknoloji getirdiği için Alman Krupp firması aleyhine 6,5 milyon marklık bir tazminat davası açtı ve kazandı."
Bu küçük haberin gerisinde oldukça uzun bir öykü vardı aslında... Bellekleri biraz zorlayanlar için, Krupp ismi hiç de yabancı değil. Krupp, Hitler'i sonuna kadar destekleyen, Almanya'nın nasyonal sosyalizmle yönetildiği yıllarda "yeni ordu ve donanma"nın malzemelerini üreten büyük bir sanayi kuruluşuydu. "Patron" Alfred Krupp, savaştaki yenilginin ardından büyük darbe yiyecek ama zaman içinde toparlanarak 60'lı yıllarda gemi ve makine endüstrisine yönelecekti.
İşte Etibank'ın Kütahya-Gümüşköy yöresinde bir gümüş üretim tesisi kurmaya karar vermesi, Krupp'un Alman sanayi yaşamında parlayıp sönmesinden yaklaşık 35-40 yıl sonrasına rastlıyordu. 1977 yılında Etibank ile Krupp arasında "gümüşün kazanılması imkanlarının araştırılması için" imzalanan anlaşma, yaklaşık 14 yıl sürecek ve bir Alman mahkemesinde çözümlenecek anlaşmazlığın ilk yazılı belgesi olma özelliğini de taşıyordu. 1977'den 1991'e uzanan ve adeta bir "yılan hikayesi"ne dönüşen Etibank-Krupp ilişkisinin ilk kavga tohumları 1982 yılında atılmış ve olaylar yıldan yıla "gerilerek" sürmüştü:
31 Ekim 2018 Çarşamba
EKONOMİK TETİKÇİLİK: TÜRKİYE VE DÜNYAYI AVUCUNUN İÇİNE ALMAYA ÇALIŞAN SİNSİ GÜÇ
John Perkins… Bu isim
sokaktaki insanlar için pek bir şey ifade etmez. Ancak ekonomi, ekonomik
politikalar ile istihbaratın bazen kesişen yollarını dikkatle takip edenler
için oldukça önemli bir isimdir. Çünkü John Perkins, 2004 yılında “Bir Ekonomik
Tetikçinin İtirafları” adlı kitabını
yayınladı ve adeta “Pandora’nın Kutusu”nu açtı.
Çok uzun yıllar boyunca Amerika Birleşik Devletleri (ABD)
kökenli uluslararası firmalarda proje uzmanı ve üst düzey yönetici olarak
çalışan Perkins kitabında, kendisinin aslında ABD’nin ünlü istihbarat teşkilatı
Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) tarafından 1970’li yıllarda özel sektöre
yerleştirilmiş bir ‘istihbarat ajanı’ olduğunu söyledi. Perkins, istihbarat
dünyasında kendisi ve kendisi gibi pek çok sayıdaki kimseye ‘ekonomik tetikçi’
denildiğini samimiyetle itiraf etti. “Ekonomik Tetikçi” olabilmek için özel bir
eğitimden geçirildiğini açıkça anlatan Perkins, çalıştığı uluslararası firmanın,
(bir çok uluslararası firma gibi) devletin ekonomik istihbarat operasyonlarının
bir aparatı haline geldiğini ifşa etti.
(Tıklayınız) DÜNYADA 'EKONOMİK İSTİHBARAT' VE TÜRKİYE-1
(Tıklayınız) DÜNYADA 'EKONOMİK İSTİHBARAT' VE TÜRKİYE-2
(Tıklayınız) DÜNYADA 'EKONOMİK İSTİHBARAT' VE TÜRKİYE-1
(Tıklayınız) DÜNYADA 'EKONOMİK İSTİHBARAT' VE TÜRKİYE-2
28 Ekim 2018 Pazar
26 YIL ÖNCESİNDEN BİR HABER-ANALİZ; "TÜRKİYE'DEKİ JAPONYA: GAZİANTEP"
Yıl 1992. ANAP'ın uzun süren iktidarı bitmiş, DYP-SHP Hükümeti kurulmuştu. Sanayileşmeyi ülke geneline yaymak isteyen Hükümet, Devlet Planlama Teşkilatına (DPT) bir çalışma yaptırdı. Bu çalışmadan Gaziantep ve Denizli, tüm Türkiye'ye örnek olacak iki kent olarak tespit edildi. O sıralarda Ekonomik Panorama Dergisinde çalışıyordum. Bu iki kente gidilip haber-analiz yazılmasına karar verildi. Neden bu iki kent seçilmişti DPT tarafından..? Neden onlar sanayileşmişti de, diğer kentler yerinde saymıştı? Araştıracaktık yerinde... Şans bu ya Ankara Bürosu muhabirleri; Bendeniz Gaziantepli Gaziantep'e, Çiğdem Toker Denizlili Denizli'ye gittik. Ve o yıllarda ulusal basında pek sesi duyulmayan bu iki sanayi kentini okuyucuların dikkatine sunduk. İşte bu yazı; Gaziantep'le ilgili 1992 yılında yani 26 yıl önce kaleme aldığım haber-analizdir.
Cahit UYANIK
Cahit UYANIK
Hemaks Makina, yurt dışından 2 milyar liraya ithal edilen halı tezgahlarının aynısını, kendi olanakları ile üretiyor ve piyasada 200-250 milyon liradan satıyor. Hemaks'ın kurucusu Emin Helvacıkara, "Helikopteri getirsinler, önce bir dağıtayım; sonra aynısını yaparım" diyor.
Özçelik Pres, Maraton yolcu otobüslerinin kapı kollarını kendi imkanlarıyla üretiyor ve ithal fiyatından daha ucuza piyasaya satıyor. Torna ustası Mustafa Diri, beş yıllık bir uğraş sonunda, halılara desen veren jakar makinasını kendi imkanlarıyla üretmeyi başarmış. Artık halı tezgahı piyasasına ithal jakar makinaları giremiyor.
Yine torna ustası Ekrem Kayalı, başta Chevrolet İmpala olmak üzere, bazı eski Amerikan otomobillerinin lastik sübaplarını yapıp Amerika'ya ihraç ediyor. Çünkü bu tip otomobillerin yedek parçaları, artık kendi ülkesinde bile üretilmiyor. Mitaş A.Ş, MKE için G-3 piyade tüfeği kasaturaları ve roket kanatları üretiyor.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. "Taklitçiliğin Japonya'yı aratmayacak kadar geliştiği bu yer neresiymiş?" diye sorarsanız cevap: Gaziantep. Gaziantep Ticaret Odası Başkanı (GTO) Mehmet Aslan, "Hollandalılar, tekstil fuarlarında makinalara Antepli torna ustalarını yaklaştırmıyorlar. Çünkü bizim ustalar makinadaki yeniliği hemen anlıyor ve taklitlerini yapıyorlar. Türkiye önceden, çok döviz yatırıyordu bu halı tezgahlarına... Şimdi İran'a, Suriye'ye, Irak'a ihraç ediyor" şeklinde konuşuyor.
Japon uzmanlarca hazırlanan GAP Master Planında bile övgüyle söz edilen Anteplinin bu taklit becerisi, hep kişisel çabalara dayanıyor. Devletçe iyi yönlendirilmesi ve teşvik edilmesi durumunda, alınabilecek sonuçlar ise iyice araştırılması gereken bir başka konu...
(Tıklayınız) TATLI UYKU, ANTEP BAKLAVASINA FEDA OLSUN
(Tıklayınız) TATLI UYKU, ANTEP BAKLAVASINA FEDA OLSUN
14 Ekim 2018 Pazar
BANKA BİLANÇOLARI NASIL MAKYAJLANIYOR?
Cahit UYANIK
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de en hassas mali kurumların başında bankalar geliyor. Sermaye piyasalarının az geliştiği ülkelerde bankaların sorunları, genel ekonomik dengeleri bozacak kadar önemli olabiliyor. Türkiye, 1994'te yaşadıklarıyla bu durumun canlı örneği... Geçen hafta başında bir banka genel kurulunun ardından yazılıp-çizilenler, kötü hatıraları yeniden canlandırdı. Yaşananlar, yazılan şeylerin doğruluk derecesinden öteye, birer 'güven müessesesi' olan bankalar hakkındaki bilgilerin kamuoyuna doğru, hızlı, şeffaf ve zamanında aktarılmasının önemini ortaya koydu.
(Tıklayınız) EMLAKBANK'IN BİLANÇOSU NASIL MAKYAJLANDI?
(Tıklayınız) EMLAKBANK'TA MUHASEBE OYUNUYLA KAR
(Tıklayınız) EMLAKBANK'TA MUHASEBE OYUNUYLA KAR
Türkiye'de banka bilançolarındaki bilgilerin doğruluğu tartışmalı. Sektörde "Bankalar zarar göstermez" mantığı ile bilanço makyajlama davranışı çok yaygın. Oysa her gün biraz daha yaklaştığımız gümrük birliğinde, banka muhasebesi ve bilançolarında 'makyaj kalemleri'nin yok edilmesi gerekiyor. Peki banka bilançoları nasıl makyajlanıyor?
Bu konuda artık gelenekselleşmiş 5-6 teknik mevcut. Makyaj yapılırken;
13 Ekim 2018 Cumartesi
ÜNLÜ MUCİT EDISON'UN ANNESİNE OKULDAN GÖNDERİLEN MEKTUP
1847
yılında Ohio eyaletinin Milan şehrinde doğan Thomas Alva Edison, okula başladığında
öğretmeni ona bir mektup verir ve ailesine götürmesini ister.
Edison eve gider ve annesi Nancy Matthews Elliott'a "Bu kağıdı öğretmenim verdi ve sadece sana vermemi
tembihledi” der.
Aradan uzun
yıllar geçer. Edison’un annesi hayatını kaybeder. Eski eşyaları karıştırdığı
sırada çekmecenin birinde o kağıdı bulur.
10 Ekim 2018 Çarşamba
EKONOMİ FIKRALARI: BORCUNU ÖDEYEMEYEN SALOMON...
Salomon
büyük bir ekonomik sıkıntı geçirmektedir. Çareyi Mişon'dan borç istemekte bulur. Zaten
işleri de evleri de aynı sokakta ve karşı karşıya olan Mişon, Salomon'a borç
vermeyi kabul eder ama en geç 1 ay sonra parayı geri vermesini şart koşar.
Salomon da kabul eder.
Günler çabucak geçer ancak Salomon'un işleri bir türlü
istediği gibi gitmez. Borcu ödemesine 1 hafta kalmıştır ancak ödemesi mümkün
görünmemektedir. Geceleri yatağında dönüp durmakta, uyku bile uyuyamamakta,
sabahı zor etmektedir.
Salomon'un
bu huzursuzluğunu gören eşi, Salomon'a sorar;
- Bey bey, ne oldu, neden uyuyamıyorsun, neden bu kadar
huzursuzsun?
O ana kadar aldığı borcu ve ödeyemeyeceğini eşine söyleyemeyen Salomon durumu
anlatır.
- Parayı Mişon'a en geç üç gün içinde ödemek zorundayım ve
maalesef hiç param yok, ben ne yapacağım yandım...
Eşi; "Bunun için mi bir haftadır uyku uyumuyordun,
düşündüğün şeye bak" diyerek, gecenin kör karanlığında pencereyi açar ve
hemen karşıda uyuyan Mişon'ların duyabileceği kadar bağırır;
"Mişşşşooooon, Mişooooon, Salomon var ya... Sana olan
borcunu ödeyemeyecek !!! "
" Haydi yat bey, şimdi o düşünsün..."
(Anonim)
BAŞKANLIĞI "ATEŞTEN KOLTUK" BİR DEVLET KURUMU: TÜİK
Prof. Dr. Ömer DEMİR |
TÜİK, bir yıldır vekaletle yönetiliyor
Cahit
UYANIK
Sanayi üretimiyle ilgili verinin açıklanmasında tarihi bir hataya imza atan
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), yaklaşık 1 yıldır vekaletle yönetiliyor.
Üstelik bu vekaletin bitmesi de şu anda mümkün görünmüyor.
TÜİK Başkanı Ömer Demir geçen yıl mart ayında, YÖK Başkan vekilliğine
atandı. Ancak Demir YÖK'teki görevini resmen sürdürüyor ama kadrosu TÜİK'te
bulunuyor. Ve bu görevlendirme nedeniyle ücretsiz izinli sayılıyor. TÜİK'te
başkan vekilliğini ise Ömer Toprak yürütüyor. Bu "garip" durum sebebiyle
TÜİK'in başına asaleten atama yapılamıyor. TÜİK'te vekalet döneminin bitmesi
için Demir'in TÜİK başkanlığından alınıp bir başka göreve atanması ve oradan da
görevlendirme yoluyla yeniden YÖK Başkanvekili yapılması gerekiyor.
9 Ekim 2018 Salı
DPT: TARIMDA AB'YE UYUMUN FATURASI 8-10 MİLYAR EURO
AB'YE UYUMDA İLK FATURA TARIMA
Cahit UYANIK
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) tam üyeliğine hazırlanması sürecinde yapılacak harcamalarda ilk fatura tarım alanında çıkarıldı. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), kabataslak bir hesapla tarım kesiminin AB tam üyeliğine hazırlanması için kısa ve orta vadede 8-10 milyar euroya ihtiyaç olduğunu belirledi. Kesin finansman ihtiyacını bu aşamada belirlemenin güç olduğunu belirten DPT, bu kaynağın sağlanmasında Topluluk imkanlarından yararlanılması gerektiğini bildirdi.
DPT'ye göre 10 milyar euroluk harcama tarım reformunun sürdürülmesi, kırsal ve tarımsal alt yapının ve tarım işletmelerinin yapısının iyileştirilmesi, Topluluk standartlarında tarımsal bilgi sistemine geçiş, Topluluk müktesebatının edinilmesi ve diğer harcamalarda kullanılacak. DPT ayrıca üyelik öncesi Topluluk ile yapılacak görüşmelerde Ortak Tarım Politikasına (OTP) uyumu gerçekleştirecek ürünler için, özellikle fiyat ve pazar politikasına uyumda ek finansmana ihtiyaç bulunacağını da kaydetti.
8 Ekim 2018 Pazartesi
"BURUK ACI"NIN BURUK HİKÂYESİ...
Söz gelimi...
Bugün toprağa verdiğimiz Sn. Sennur Sezer'in "Buruk Acı" adlı şarkının güfte yazarı olduğunu...
Bu şarkının TRT arşivine yanlışlıkla "Güfte Yazarı: Türkan Şoray" diye girdiğini...
Sezer'in bu güfteyi, eşi Sn. Adnan Özyalçıner'in Buruk Acı adlı romanı filme çekilirken...
Onun ricası üzerine yazdığını...
Sn. Adnan Özyalçıner'in bu romanının bir gazetede "Türkan Şoray'ın yazdığı roman" diyerek tefrika edilmesine "para kazanmak için" izin verdiğini...
Tüm bu olayların yıllar sonra Türkan Şoray tarafından itiraf edildiğinde ortaya çıktığını...
Bilmiyordum...
Bugün toprağa verdiğimiz Sn. Sennur Sezer'in "Buruk Acı" adlı şarkının güfte yazarı olduğunu...
Bu şarkının TRT arşivine yanlışlıkla "Güfte Yazarı: Türkan Şoray" diye girdiğini...
Sezer'in bu güfteyi, eşi Sn. Adnan Özyalçıner'in Buruk Acı adlı romanı filme çekilirken...
Onun ricası üzerine yazdığını...
Sn. Adnan Özyalçıner'in bu romanının bir gazetede "Türkan Şoray'ın yazdığı roman" diyerek tefrika edilmesine "para kazanmak için" izin verdiğini...
Tüm bu olayların yıllar sonra Türkan Şoray tarafından itiraf edildiğinde ortaya çıktığını...
Bilmiyordum...
Sn. Sennur Sezer'in "Buruk Acı" adlı bu güzel şiirini paylaşarak bitirelim:
6 Ekim 2018 Cumartesi
MC KINSEY TÜRKİYE: MÜŞTERİMİZİN SIRLARINI SAKLAR, AYNI FİKİRDE OLMASAK BİLE SÖYLERİZ...
McKinsey Türkiye, McKinsey'i internet sitesinde şu şekilde tanıtıyor:
McKinsey & Company; önde gelen işletmelere, kamu
kuruluşlarına, sivil toplum kuruluşlarına ve kar amacı gütmeyen kuruluşlara
hizmet veren global bir yönetim danışmanlığı firmasıdır.
Müşterilerimizin
performansında uzun süreli gelişmeler sağlamasına ve en önemli amaçlarının
farkına varmasına yardımcı oluyoruz. Neredeyse yüz yılı aşkın bir süre içinde,
bu görev için benzersiz donanıma sahip bir firma yarattık.
McKinsey, 16,000’den fazla danışman ve yaklaşık 2000 araştırma
ve bilgi profesyonelinden oluşuyor. 60’tan fazla ülkede ofise, bu ofislerde 130
dilden çalışana sahibiz ve 100’den fazla ulusu temsil ediyoruz.
Müşterilerimiz global yapımızı yansıtıyor. Müşterilerimizin
yaklaşık %40’ı Avrupa’da, %35’i Amerika’da, %15’i Asya Pasifik’te ve %10’u ise
Orta Doğu ve Afrika’da yer alıyor. Özel ve kamu kuruluşlarından ve sosyal
kuruluşlardan oluşan geniş kapsamlı bir müşteri yelpazesine hizmet veriyoruz.
Firmamız bir bütün olarak faaliyet gösterecek şekilde organize
edilmiştir. Güçlü değerlerle birbirine bağlanan ve müşteri etkisine odaklanan
tek bir global ortaklık olarak faaliyet gösteriyoruz. Firmamızın sahibi ise
Avrupa, Amerika, Asya Pasifik, Orta Doğu ve Afrika’da bulunan 1400’den fazla
ortağımızdır.
5 Ekim 2018 Cuma
NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ, HATALI BİR HABERDEN DOĞMUŞTU...
Alfred Nobel ve Nobel Ödülü Madalyası |
Veya...
Nobel Barış Ödülü nasıl başladı?
Kimyager olan ve dinamitin mucidi Alfred Nobel'in...
Petrolcü
Kardeşi Ludvig...
Vefat edince...
Avrupa'daki gazeteler bayram ediyor...
Nobel kardeşleri karıştırıp Dinamitçi Alfred
Öldü zannediyorlar...
"Ölüm taciri Alfred öldü" diye haber yapıyorlar...
ANKARA'NIN BİR GERÇEĞİ: BANKAMATİK MEMURLAR
BANKAMATİK MÜŞAVİRLERİ
Cahit UYANIK
Cahit UYANIK
Türkiye'yi Refahyol ile hesaplaşacağı bir seçime götürecek hükümet çoktan belli oldu. Bugünlerde ise hükümetin, özellikle ekonomideki performansını yakından ilgilendiren bürokrasi atamaları yapılıyor. Seçilen isimlerin hemen hepsinin isabetli olduğu söylenebilir. Orhan Güvenen, Mahfi Eğilmez, Yavuz Ege ve birçok isim, Türkiye'nin demokrasi sürecinin olgunlaşması sırasında kızağa çekilmişlerdi. Zaman zaman zirveye paraşütle inen politikacılar, dişiyle tırnağıyla bir yerlere yükselen atanmışları gözden çıkarabiliyorlar. Devleti bilmemekten kaynaklanan ayıplarını, 'evet efendimcileri' sivrilterek kapatmaya çalışıyorlar.
Bu süreç, ANAP'ın ilk iktidara geldiği 1980'li yıllarda 'prensler' grubuyla yaşanmıştı. Bu grubun içinden bir çok 'sivri zeka' çıkıp devleti çarptıktan sonra ortadan kayboldu. Geriye kalan birkaç isim dikkatle incelendiğinde, ya ailelerinden ya da yetiştiği ilköğretim okullarından kaynaklanan güçlü bir devlet motifi bulunduğu ortaya çıktı. Zaten bu isimler, halen Türkiye'yi terk etmediler ve onurlu insanlar olarak aramızda yaşıyorlar.
2 Ekim 2018 Salı
ELMA SATILARAK ZENGİN OLUNUR MU?
Batılıların çok anlattığı bir hikaye:
Bir gazeteci, çok varlıklı bir adama nasıl bu kadar zengin olduğunu sormuş ve şu cevabı almış:
"Babam bana 1 elma verdi
Sattım, iki elma aldım
2 elmayı satıp 4, 4 elmayı satıp 8
8 elmayı satıp 16 elma aldım...
Derken...
Babam öldü, tüm malı mülkü bana kaldı.
Zengin oldum"
(Bu yazı 02 Ekim 2015 tarihinde Facebook sayfamda yayınlanmıştır.)
1 Ekim 2018 Pazartesi
UYUŞTURUCU EKONOMİSİ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM) GÜNDEMİNDE
Cahit UYANIK
Bir güvenlik sorunu olmaktan öteye geçerek dünya ekonomilerini tehdit etmeye başlayan uyuşturucu üretimi ve ticareti, Birleşmiş Milletler'in (BM) özel oturumuna konu olacak. 8-10 Haziran tarihleri arasında BM'de, dünyadaki uyuşturucu sorunu özel bir oturumda tartışılacak. ABD Başkanı Bill Clinton'ın da bir konuşma yapacağı ve New York'ta düzenlenecek özel oturumda Türkiye'yi İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu'nun temsil edeceği bildirildi. Özel oturum öncesinde BM Uyuşturucu Kontrol Programından (UNDCP) bir grup uzmanın Türkiye'ye gelerek bilgi topladığı öğrenildi. Türkiye, dünya eroin ticaretinin yoğunlaştığı Balkan Rotası üzerinde bulunuyor.
Finansal Forum'un edindiği bilgiye göre BM özel oturumunda 6 ayrı konu tartışmaya açılacak. Özel oturumda uyuşturucu bitkilerini narkotik maddeye dönüştürmeye yarayan kimyasal maddelerin üretimi, amfetamin tipi sentetik uyuşturucu kullanımında görülen artış, hukuki işbirliği, kara para aklanmasıyla mücadele, uyuşturucuya giderek artan talebin önüne geçilmesi, uyuşturucu bitkilerinin üretiminin önüne geçilmesi konuları ayrı ayrı ele alınacak. BM özel oturumu, uyuşturucu ile mücadelede bundan sonra izlenecek genel politikalar konusunda kritik bir dönemeç niteliği taşıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)