17 Haziran 2016 Cuma

BREXIT: İNGİLİZLER, AB, DÜNYA VE TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLEYECEK?


Cahit UYANIK

Bütün dünya 23 Haziran 2016-Perşembe günü nefesini tutarak İngiltere’deki halk oylamasının sonucunu takip edecek. İngiltere’de halka “Avrupa Birliği (AB) üyeliğinden çıkalım mı, çıkmayalım mı?” diye sorulacak. “Britain” (İngiltere) ve “exit” (çıkış) sözcüklerinin birleşiminden üretilerek “Brexit” diye bilinen halk oylaması sonucunun, İngiltere’nin dünyanın en büyük üretici güçlerinden biri olması sebebiyle, hayli önemli ekonomik ve siyasi etkiler yaratması bekleniyor. Çünkü İngiltere, satın alma gücü paritesiyle 2014 rakamlarına göre 2,5 trilyon dolarlık bir güce sahip ve dünyanın 10’uncu büyük ekonomisi. Üstelik bu sıralamadaki yerini 2050 yılında da koruması bekleniyor. Brexit’te özellikle AB’den çıkılması yönünde bir karar oluşursa, etkilerinin hayli geniş bir yelpazede gelişebileceği ve İngiliz ekonomisinin uzun yıllar sürecek bir belirsizliğe girebileceği tahminleri yapılıyor.

Bu halk oylaması birçok yönden Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. AB’den çıkma yanlılarının en önemli argümanlardan biri Türkiye’nin tam üye olmasının İngiltere’de olumsuz etkiler yaratabileceği üzerinde yoğunlaşıyor. İngiltere’nin üyelikten çıkması halinde, Türkiye’nin gelecekteki AB’ye tam üyeliğinin olumsuz etkilerinden korunulacağını ileri sürüyorlar. Yani ülke olarak çok iyi takip etmesek de İngilizler, bizim kaderimiz üzerinde etkili olabilecek bir halk oylamasına gidiyor.

1 Haziran 2016 Çarşamba

TÜRKİYE, BM 1. DÜNYA İNSANİ ZİRVESİ’NE EV SAHİPLİĞİ YAPACAK

 Cahit UYANIK


Dünyaca ünlü borsa spekülatörü George Soros, 2003 yılında kendisinden Türkiye ile Arjantin’i karşılaştırmasını isteyenlere “Türkiye’nin Arjantin’den tek farkı stratejik pozisyonudur. Bu stratejik pozisyonuna bağlı olarak, Türkiye’nin en iyi ihraç ürünü de ordusudur” değerlendirmesini yapmıştı. Soros bu tarihi cevabı, 2000’li yılların hemen başında eşzamanlı olarak ekonomik krize giren iki ülkenin geleceğine yönelik düşüncelerini açıklamak için vermişti. Soros’a aynı soru bugün sorulsa, Türkiye’nin en iyi ihraç ürünleri listesine belki, “Büyük kitleler halindeki düzensiz göçmenlere nasıl insani hizmet verileceğini bilmesini” de ekleyebilir.

Gerçekten Türkiye, son 5 yılda yüzde 90’ını Suriyelilerin oluşturduğu 3 milyonu aşkın düzensiz göçmeni misafir etme becerisini ortaya koydu. Kurduğu kamplarda verdiği hizmetlerle, buraları ziyaret eden yabancı politikacı ve sanatçıların takdirini topladı. Böylece Türkiye, yeteri kadar harcama yapılıp iyi bir organizasyon kurularak; evlerinden, ülkelerinden ayrılmak zorunda kalmış olanların insanca yaşatılabileceğini gösterdi.

9 Mayıs 2016 Pazartesi

BM DÜNYA İNSANİ ZİRVESİ, SIĞINMACI SORUNUNDAKİ SAMİMİYETİ SINAYACAK


Cahit UYANIK


Yıl 1402… Moğol Hükümdarı Timurun önünden kaçan Azerbaycan hükümdarı Karakoyunlu Kara Yusuf ve Irak hükümdarı Ahmed Celayir, Osmanlı padişahı Yıldırım Sultan Bayezid’e sığındı. Timur, mektup yazarak Bayezid’den bu iki hükümdarı  iade etmesini istedi. Osmanlı’nın kökünü oluşturan Oğuz Töresi, kendisine sığınanların kesinlikle iade edilmemesini hüküm altına almıştır. Bayezid de bu töreye uydu ve kendisine sığınanları Timur’a vermedi. Bayezid, bu kararı ile 15’inci Yüzyıl’ın dünyadaki en büyük ordusuyla savaşmayı göze aldı. Bayezid, Ankara yakınlarındaki savaşı kaybetti ve Osmanlı devleti yıkılmanın eşiğine geldi. Yaklaşık 12 yıl süren “Fetret Devri” yaşandı ve Osmanlı Devleti yok olmanın eşiğinden döndü.

Yıl 2011-2016… Türkiye Cumhuriyeti, Suriye’deki iç savaştan kaçarak kendisine sığınan yaklaşık 3 milyon kişiye kucak açtı. Halen 3,1 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı iş aramasına rağmen, Suriyeli sığınmacılar için yaklaşık 10 milyar dolar harcadı. Harcanan para, kamplarda kalan yaklaşık 300 bin Suriyeli içindi. Kampta kalmayan Suriyeliler ise başta Gaziantep, Kilis, Adana, Mersin, İzmir, İstanbul, Ankara olmak üzere ülkenin neredeyse tüm şehirlerine yayılarak yaşamaya başladı. Türkiye, Suriyelilere yaşamlarını sürdürmeleri için barınma, iş, sağlık ve sosyal yardım imkanı sağladı.

2 Mayıs 2016 Pazartesi

GÜMRÜK BİRLİĞİ DEĞİŞİKLİK MÜZAKERELERİ, SURİYELİLERİN GÖLGESİNDE KALDI

Cahit UYANIK

Türkiye ile Avrupa Birliği  (AB) geçen yılın sonbahar aylarından bu yana odağında Suriyeli ve diğer Orta Doğu ve Orta Asya ülkelerinden gelen sığınmacıların bulunduğu sıkı bir pazarlığın içinde. 18-19 Mart 2016 tarihinde toplanan zirvedeki uzlaşma ile bu konuda önemli bir mesafe alındı. Ancak; milyonlarca sığınmacıyı yakından ilgilendiren ve insani boyutu hayli yüksek olan bu mesele kamuoyu önünde büyük bir ilgi ile tartışılırken, AB-Türkiye ilişkileri açısından bir başka önemli gelişmeyi gölgede bıraktı: 20 yıllık sorunlu uygulamadan sonra, geçen yıl değiştirilmesi resmen ve ortak açıklama ile kararlaştırılan Gümrük Birliği Anlaşması... Zaten Türkiye-AB Zirvesi Ortak Açıklamasında bu konuya sadece bir cümle ile yer verilerek “Türkiye ve AB, Gümrük Birliği'nin iyileştirilmesi konusunda devam etmekte olan çalışmaları memnuniyetle karşılamıştır” denildi ve herhangi bir ayrıntıya girilmedi. Belli ki bu konu üzerinde ayrıntısıyla durulmamıştı.

Oysa geçen yıl Mayıs ayında revize edileceği AB ve Türkiye’nin ortak açıklaması ile ilan edilen Gümrük Birliği değişiklikleri konusundaki müzakerelerin, 2016 yılı ilkbahar aylarında başlaması planlanıyordu. Ancak sığınmacı krizinin daha acil ve öncelikli bir hale gelmesiyle Gümrük Birliği müzakerelerinin 6 aylık bir gecikmeyle, sonbahar aylarına sarkması kesinleşti.

1 Nisan 2016 Cuma

TÜRKİYE, JEOPOLİTİK SEBEPLERLE OLUŞAN EKONOMİK FATURANIN BASKISINA GİREBİLİR

Cahit UYANIK

Türkiye ekonomisi, son 3 yılı yoğun biçimde iç ve dış politik gelişmelerin etkisi altında geçirdi. 2007 yılından bu yana bekletilen yapısal reformlar, son 3 yıldaki yıpratıcı iç ve dış politik gelişmeler ile birleşince Türkiye ekonomisinde ciddi bir performans düşüşü gözlenmeye başlandı. Ekonomi politikalarının gidişatını ölçmeye yarayan iki önemli gösterge; “işsizlik” ile “enflasyon” kontrolden çıkarak yüzde 10 düzeyine yükseldi. Oysa Türkiye ekonomisinin iyi durumda olabilmesi için, bu göstergelerin yüzde 5’lerde bulunması gerekiyor.

İşte bu ortamda; 1 Kasım 2015 seçimleri ile tek parti iktidarını sağlayan Türkiye’nin takviminde 2019 yılı ikinci yarısına kadar herhangi bir seçim bulunmaması önemli bir avantaj olarak değerlendiriliyordu. Ancak Türkiye bu sefer de 2016 yılına, jeopolitik ve jeostratejik faktörlerin negatif yöndeki etki ve baskısı altında giriş yaptı. Türkiye bu yılı, kurulu bulunduğu ‘belalı coğrafya’nın beraberinde getirdiği çok yönlü jeopolitik ve jeostratejik koşulları lehine çevirmek veya yumuşatmak için harcayacağa benziyor. Bu yazımızda herkesin sıkça bahsettiği Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik koşullarının (2016 yılı itibarıyla) ekonomisini nasıl ve ne yönde etkileyebileceğini ele alacağız.

7 Mart 2016 Pazartesi

TÜRKİYE, İZLEDİĞİ ORTA DOĞU POLİTİKASI SAYESİNDE AB’YE TAM ÜYE OLABİLİR

Cahit UYANIK

2016 yılına girildiğinde Türkiye’deki görünen gündem maddelerinin  çoğu Orta Doğu kaynaklı. Terörle mücadele,  Irak-Şam İslam Devleti  (IŞİD), Suriye sorunu,  Suriyeli mülteciler ve başkanlık sistemine geçiş tartışmaları akla ilk gelenler… Ama Türkiye’nin bir yandan da Avrupa Birliği (AB)  bağlamında bir gündemi var ki,  odağında Orta Doğu’daki gelişmelerin bulunduğu kolaylıkla söylenebilir. 

Bir kaç yıl geriye dönüp baktığımızda, Türkiye-AB ilişkileri adeta buzdolabına konulmuştu. Türkiye, belki de AB ile ilişkilerde yaşanan boşluğu değerlendirmek adına, belki de ileride yaşanabilecek gelişmelere daha önceden vakıf olduğu için; son 4-5 yılda Orta Doğu kökenli sorunlarla  daha çok haşır-neşir olmaya başladı. AB’nin bir tarafa, Türkiye’nin bir başka tarafa baktığı bu manzara, geçen yıla kadar sürdü. Bu manzara, Türkiye’nin bir kaç kentindeki  ve Paris’teki terör saldırılarının yanı sıra, Aylan bebeğin cansız bedeninin kıyıya vurmasıyla değişti.

29 Şubat 2016 Pazartesi

KAPAK HABERİ / ÇİN, 2016 YILINDA DÜNYAYI YENİ BİR EKONOMİK KRİZE SÜRÜKLEYECEK Mİ?



Cahit UYANIK

2016 yılına girilmesiyle Çin, dünyadaki ekonomik kriz tartışmalarının odağına oturdu. Ekonomide Çin kaynaklı tartışmaların yıl boyunca da sürüp gitmesi bekleniyor. 2008 yılında ABD’de başlayan ekonomik ve mali krizin, ikinci aşamasında AB bulunuyordu. Üçüncü aşamanın ise Çin’deki devalüasyonlarla başladığı ileri sürülüyor. Çin’in yaptığı devalüasyonlarla yani “kur savaşı” yoluyla, ekonomik krize girmemek için mücadele vermeye başladığı görüşü güçlü bir şekilde tartışılıyor.   

Çin ekonomisi, dünyadaki global ekonomik düzenin en önemli üçüncü aktörü.  Ama pek çok açıdan, diğer iki büyük aktör ABD ve AB’ye bağımlı. Milli parasının uluslararası değerini dolara sabitlemiş olan Çin’in, en büyük müşterisi de bu iki  büyük (ABD ve AB) ekonomik güç. Nihayetinde bu kadar içli-dışlı bir ilişki sebebiyle Çin’in, ABD ve AB’deki gelişmelerden olumlu-olumsuz yönde etkilenmesi çok normal.

14 Şubat 2016 Pazar

YABANCI SERMAYE, TÜRKİYE'DE SIFIRDAN YATIRIM YAPMAYA SICAK BAKMIYOR

Cahit UYANIK

Merkez Bankası  (MB), bu yıl için yayınladığı Ödemeler Dengesi Raporunun ikincisinde cari açığın finansmanıyla ilgili  kaygılara geniş yer ayırdı. Raporda, 'borç yaratmayan sermaye kalemi' olarak nitelendirilen doğrudan yatırım girişlerindeki muhtemel yavaşlamanın cari işlemler açığının finansmanı ve sürdürülebilirliği açısından risk oluşturduğu belirtildi. 

Son dönemde küresel gelişmelerin yarattığı belirsizliğin doğrudan yatırım girişlerinin sürdürülebilirliği kaygılarını artırdığına dikkat çekilen raporda, "Greenfield" olarak tabir edilen sıfırdan yatırımların önemine dikkat çekildi. Bu tip yatırımların, doğrudan yatırımlar içindeki payının halen çok düşük seviyede olduğuna dikkat çekilen raporda,  bu durumun kaygıları artırdığı vurgulandı. MB, yapısal reform sürecine devam edilmesinin istihdam yaratacak yeni yatırımlar çekmek açısından önem kazandığını bildirdi.

6 Şubat 2016 Cumartesi

TÜRKİYE'NİN FALINA BAKTILAR: YABANCILAR YATIRIM İÇİN AB'Yİ BEKLİYOR


Cahit UYANIK

Türkiye'de faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin üst düzey yöneticileri, çok uluslu şirketlere yönelik danışmanlık hizmeti veren şirket ve dernek yöneticileri ile Avrupa ve Kuzey Amerika'da faaliyet gösteren yatırım bankalarının üst düzey yöneticileri arasında yapılan görüşme sonuçlarına dayanarak hazırlanan bir SWOT analizinde, Türkiye'nin yabancı sermaye konusundaki geleceği tahmin edilmeye çalışıldı. Türkiye'nin güçlü tarafları, zayıf tarafları, fırsatları ve risklerinin araştırıldığı SWOT analizinde, AB'ye yakınlık faktörü Türkiye'nın yabancı sermaye cezbetmekte en güçlü olduğu alanlar içinde sayıldı. Türkiye'nin AB'ye kabul edilmesi, geleceğe yönelik 'en yüksek fırsat faktörü' olarak belirtilirken, AB'ye girememek ise en temel riskler arasında gösterildi. 

TERÖRÜN FİNASMANIYLA MÜCADELE: EL ZERKAVİ VE BASAYEV'E İŞLEM YASAĞI GETİRİLDİ

Cahit UYANIK

Irak'ta kaçırılarak öldürülen Türkler'in katili El Kaide'nin Irak bağlantılı Tevhid ve Cihad Örgütü'nün başı Ebu Musab El Zerkavi'ye işlem yasağı getirildi. Kurumlar, asıl ismi Ahmad Fadil Nazal Al-Khalayleh olan El Zerkavi'nin kullandığı diğer takma isimlere karşı da uyarıldı. Buna göre El Zerkavi; Muhannad, Al Muhajer ve Garib isimlerini de kullanabiliyor. Birleşmiş Milletler'in (BM) aldığı kararlara dayanılarak dağıtılan 17 Ağustos 2004 tarihli yeni listede El Kaide'nin finansörleri ve mali işlemlerini yürüten 47 kişi bulunuyor. Listede herhangi bir Türk vatandaşı yer almazken, Çeçen Lideri Şamil Basayev'e de işlem yasağı getirildi. 

31 Ocak 2016 Pazar

TÜRKİYE, 2016 YILINDA EKONOMİ DİPLOMASİSİ ÇALIŞMALARININ ODAĞINDA OLACAK

Cahit UYANIK

Türkiye, yoğun bir siyasi gündemin yaşandığı 2015 yılını tamamlayarak 2016 yılına ulaştı. 1 Kasım 2015 seçimlerinden hemen sonra yaşanan iç ve dış gelişmeler gösterdi ki; 2016 yılı içte ekonomik meseleler, dışta ise ‘ekonomi diplomasisi’nin bolca konuşulduğu ve tartışıldığı bir dönem olacak. Biz bu yazımızda daha çok Türkiye’nin odağında bulunacağı 2016 yılındaki ekonomi diplomasisi çabalarının neler olabileceği ve ne gibi gelişmeler yaşanabileceği üzerinde duracağız.

Rusya’nın 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren Türk mallarına uygulamaya başladığı ambargonun ne yönde gelişebileceği, Avrupa Birliği (AB) ile tam üyelik görüşmelerinin yeni açılan fasıllar üzerinden ekonomik bazda ele alınmaya başlaması ve Gümrük Birliği Anlaşmasını değiştirme müzakereleri, Orta Doğu’da İsrail ile 5 yıllık problemli dönemin ardından yeniden işbirliği yoluna girilmesi, Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı terör örgütünün finans kaynaklarının zayıflatılmasında Türkiye’den beklentilerin iyice artması bu yıl iyice yoğunlaşacak ekonomi diplomasisinin ana konuları olacak gibi görünüyor. Şimdi bu konuları tek tek ele alalım:

ORTA DOĞU’DA MİKRO DÜNYA SAVAŞI VAR

Cahit UYANIK

Daha yazının başında yaşananların ismini koyalım: Orta Doğu’da petrol ve doğal gaz temelli bir ‘Mikro Dünya Savaşı’ var. ‘Mikro dünya savaşı’ ile bu bölgedeki etnik yapılar, mezhepler ve çeşitli örgütlenmeler üzerinden sürüp giden global ölçekte bir silahlı mücadeleden bahsediyoruz. Peki bu ‘mikro dünya savaşı’ neden yapılıyor? En akla yatkın sebep bu bölgenin, dünyanın en önemli  petrol  ve doğal gaz rezervlerine sahip olması…

Orta Doğu dünya petrol üretiminin ortalama yüzde 40’nı karşılıyor ve dünya petrol rezervlerinin yüzde 48,5’ine sahip.  Sadece Suudi Arabistan, dünya petrol rezervlerinin 1/4’üne sahip ve bu rakam ABD’nin petrol rezervlerinin 10 katı büyüklüğünde.  Orta Doğu’daki kanıtlanmış doğal gaz rezervleri ise dünyanın yüzde 43’üne karşılık geliyor. Buna karşılık dünya ekonomisine yön veren büyük devletler  ‘enerji fakiri’ sayılabilecek durumdalar. ABD, Japonya, Çin, Almanya, Fransa, Türkiye ve diğerleri… Enerjilerinin çoğunu bu bölgeden temin ediyorlar. 

KOBİ'LER DIŞ KREDİ KULLANIMINI ÖĞRENDİ

Cahit UYANIK 

KOBİ'ler Avrupa Yatırım Bankası (AYB), Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD), Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası (AKKB), Japon Uluslararası İşbirliği Bankası (JBIC), Alman Kalkınma Bankası (KfW) gibi kuruluşlardan sağlanan dış kredi imkânlarını giderek daha çok kullanmayı öğreniyorlar. 

30 Ocak 2016 Cumartesi

EMLAKBANK'TA MUHASEBE OYUNUYLA KAR


Cahit UYANIK

Özelleştirme için kanun hükmünde kararname çıkarılmayı bekleyen Emlak Bankasının 1999 bilançosu, ilginç muhasebe oyunlarıyla kara geçirildi. Gayrimenkul yatırım ortaklığına dönüştürülmesi planlanan Emlak Konut A.Ş.'ye yapılan 444,6 trilyon liralık gayrimenkul devri sonucu, banka 70,3 trilyon lira kara geçer gibi göründü. Oysa bilançoyu denetleyen bağımsız denetçi DRT Denetim A.Ş'nin bazı çekinceler koyduğu bu devir gerçekleştirilmemiş olsaydı, Emlak Bankası 374,3 trilyon lira zarar edecekti.

29 Ocak 2016 Cuma

TÜRKİYE'NİN NÜFUSU ARTIK EKSİKSİZ VE SIFIR HATA İLE HER YIL AÇIKLANACAK


Cahit UYANIK

Geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin 2007 yılı nüfusu açıklandı. Nüfusumuz 70 milyon 586 bin 256 kişi idi. Bu açıklamadaki ilginç nokta, resmi ağızlardan bir 'ara yıl' rakamı verilmesi idi. Yani sonu sıfırla veya 5'le biten bir yılın nüfusu açıklanmıyordu. Zaten bundan sonra nüfusumuzu, tam ve doğru olarak her yıl öğrenebileceğiz. 2009 yılı ocak ayının ilk 15 günü içinde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2008 yılı nüfusunu açıklayacak. Yani nüfus 5 veya 10 yılda bir açıklanan, ara yıllarda da çeşitli göstergelere bakılarak projeksiyonu yapılan bir veri olmaktan çıkacak. Gerçeğe en yakın durumu yansıtacak.

22 Ocak 2016 Cuma

HANİFE ŞENYÜZ'ÜN KALEMİNDEN: BİR BÜTÇE BÖYLE GEÇTİ


Hanife ŞENYÜZ-Dünya Gazetesi Ekonomi Muhabiri

Bir ay boyunca, milletvekillerinin deyişiyle "modern hapishane" olan TBMM'deyim. 1993 mali yılı bütçe tasarısını, küçücük, şimdi bana daha da sevimli görünen büroma bile gelemeden Plan ve Bütçe Komisyonunda izledim. Bir gazeteci arkadaşıma göre "naklen yayın" yaptım. Ama, okurlar hakkımı teslim edeceklerdir ki, TRT'nin yayınlarından daha iyiydi.