Cahit
UYANIK
Bütün
dünya 23 Haziran 2016-Perşembe günü nefesini tutarak İngiltere’deki halk
oylamasının sonucunu takip edecek. İngiltere’de halka “Avrupa Birliği (AB)
üyeliğinden çıkalım mı, çıkmayalım mı?” diye sorulacak. “Britain” (İngiltere)
ve “exit” (çıkış) sözcüklerinin birleşiminden üretilerek “Brexit” diye bilinen
halk oylaması sonucunun, İngiltere’nin dünyanın en büyük üretici güçlerinden
biri olması sebebiyle, hayli önemli ekonomik ve siyasi etkiler yaratması
bekleniyor. Çünkü İngiltere, satın alma gücü paritesiyle 2014 rakamlarına göre
2,5 trilyon dolarlık bir güce sahip ve dünyanın 10’uncu büyük ekonomisi. Üstelik
bu sıralamadaki yerini 2050 yılında da koruması bekleniyor. Brexit’te özellikle
AB’den çıkılması yönünde bir karar oluşursa, etkilerinin hayli geniş bir yelpazede
gelişebileceği ve İngiliz ekonomisinin uzun yıllar sürecek bir belirsizliğe
girebileceği tahminleri yapılıyor.
Bu halk
oylaması birçok yönden Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. AB’den çıkma
yanlılarının en önemli argümanlardan biri Türkiye’nin tam üye olmasının
İngiltere’de olumsuz etkiler yaratabileceği üzerinde yoğunlaşıyor. İngiltere’nin
üyelikten çıkması halinde, Türkiye’nin gelecekteki AB’ye tam üyeliğinin olumsuz
etkilerinden korunulacağını ileri sürüyorlar. Yani ülke olarak çok iyi takip
etmesek de İngilizler, bizim kaderimiz üzerinde etkili olabilecek bir halk
oylamasına gidiyor.
Brexit’ten
“ayrılalım” kararı çıkmasının, Türkiye ekonomisi ve dış politikası üzerinde de önemli
etkiler yaratması bekleniyor. Ancak bu konuda devletin resmi makamlarından bir
açıklama yapılmış veya resmi bir rapor hazırlanmış değil. Yalnızca geçtiğimiz
haftalarda Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Cansen
Başaran-Symes, “Avrupa’daki olumlu ve olumsuz gelişmeler Avrupa’nın
bir parçası olan Türkiye’yi yakından ilgilendirir ve etkiler. Bu nedenle Brexit
tartışmasını ve oylamasını, AB’nin geleceği hakkındaki tartışmaları yakından
takip etmeliyiz. Brexit referandumu nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın AB bu
sonuçla birlikte yeni bir evreye girecektir” değerlendirmesinde bulundu.
Brexit’in
Türkiye’ye muhtemel etkilerine birazdan yeniden döneceğiz ama bu halk
oylamasından nasıl bir sonuç çıkacağını kimse tahmin edemiyor. Son 7-8 ayda
yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında “AB’den çıkalım (evet)” diyenlerle “AB’den
çıkmayalım (hayır)” diyenlerin oranının hep birbirine yakın rakamlarda oluşması,
halk oylamasını daha heyecanlı hale getirdi. Halk oylamasının sonucunu yüzde
15’e varan “kararsız” kitlenin belirleyeceği düşünülüyor.
Peki bu
Brexit denilen halk oylaması nereden çıktı? Bu sorunun yarım yüzyılı aşan bir
zaman dilimine giden cevabı bulunuyor. AB ile İngiltere ilişkilerini geçmişten
bu yana izleyenler için bu halk oylaması sürpriz değil. İngiltere;
AB ile -tam üye olduğu 1973 ve öncesine kadar giden- şüpheci karakterde “ayrıcalıklı ve aykırı” bir
ilişkiye sahip. Euroyu ve Schengen Anlaşmasını kabul etmemesi bunun iki önemli
örneği. İngiltere’de AB konusundaki huzursuzluklar 2011 yılından bu yana
yeniden yaşanmaya başladı ve 2015 yılındaki genel seçimler sırasında halk
oylaması sözü verilmesiyle sonuçlandı.
Brexit’i
savunanlar neler düşünüyor? Söz gelimi AB’den çıkma
yanlısı İngiltere Adalet Bakanı Michael Gove, Türkiye gibi
ülkelerin üye kabul edilmesinin kendi yaşam standartları ve kamu hizmetlerine
"doğrudan ve ciddi bir tehdit” oluşturacağını ileri sürdü. AB’de kalma
yanlısı Başbakan David Cameron ise bu sözlere Türkiye’nin üyeliğinin yakın
gelecekte mümkün görünmediğini belirterek karşılık verdi. Gove’un, hükümetin
çabalarına rağmen AB'nin reforme
edilemediğini vurgulayarak, "Bunun için hırslı planlarımız vardı. Bu
olmadığı için AB bir ekonomik
obruğa dönüştü” düşüncesine Cameron, AB’den yeni tavizler alarak karşılık
verdi.
Aynı hükümet üyelerinin farklı
kamplara ayrılmasına sebep olan Brexit’in gerçekleşmesi durumunda yaşanabilecek
olumsuz gelişmeler hakkında İngiliz ekonomisini yönetenler ile dünya
ekonomisinde söz sahibi olanlar fikir birliği içinde görünüyor. İngiltere
Hazinesinin yayınladığı rapora göre ayrılma durumunda ekonominin
2020'ye kadar yüzde 6 oranında daralması ve ayrılığın her haneye yıllık 4.300
sterline mal olacağı hesaplandı.
İngiltere Başbakanı Cameron, Brexit
durumunda İngiliz sterlininin değer kaybedeceğini ve bunun yüksek enflasyon ve
daha pahalı ürün anlamına
geldiğini ifade etti. Maliye Bakanı George Osborne ise AB’den ayrılmanın daha
fakir bir Britanya’ya giden tek yönlü bilet olduğunu belirterek, "Avrupa
ile serbest ticaretin, çalışan insanlara nasıl fayda sağladığını gördüm. AB'nin,
dünyanın geri kalanı ile yaptığı ticaret anlaşmalarının üretimimizi nasıl
arttırdığını gördüm. AB’den çıkarsak Dünya Ticaret Örgütünün (DTÖ) kurallarına
bağlı kalacağız ve önümüzdeki 15 yıl boyunca her yıl yaklaşık 200 milyar
sterlin seviyesinde daha az ticaret yapabileceğiz. Yine bize yapılan 200 milyar
sterlin seviyesindeki dış yatırımı da kaçırmış olacağız" diye konuştu.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma
Teşkilatı’na (OECD) göre ise İngiltere'nin AB'den ayrılmasının oluşturacağı
belirsizlik ortamı 2018 yılının sonlarına kadar devam edebilecek ve bu durum yatırımcı güveninin ve yatırımların
azalmasına neden olacak. İngiltere, daha kısıtlayıcı ticari düzenlemelere maruz
kalırken rekabet gücü ile doğrudan yabancı yatırımlar azalacak.
İngiltere'nin AB'den
çıkmasının, Avrupa projesinin sorgulanmasına ve diğer ülkelerin de benzer
referandumlar düzenlemesine neden olabileceğinden endişe ediliyor. Brexit gerçekleşirse AB’nin dünya nüfusundaki payı
yüzde 7’den yüzde 6,1‘e, küresel hasıla
içindeki payı yüzde 17’den yüzde 14,6’ya inecek. AB; dünya finans başkentlerinden
biri olan ve AB’nin en kaliteli insan kaynağını barındıran Londra’yı, birçok
uluslararası şirkete ve önde gelen üniversiteye ev sahipliği yapan bir ülkeyi
kaybetmiş olacak. İngiltere’nin ayrılması durumunda AB içinde Almanya’nın
etkinliğini daha artıracağı ve bunun huzursuzluklara neden olabileceği de ileri
sürülüyor.
Diyelim ki Brexit gerçekleşti, o
zaman nasıl bir sürece girilecek? Konuyu yakından izleyen uzmanlara göre ayrılma
yönünde bir sonuç çıkması halinde, AB'nin temel anlaşmasının 50'nci maddesi
uygulanacak ve İngiltere'nin AB'den çıkış koşullarının müzakere edileceği 2
yıllık bir süreç başlayacak. Bu sürecin sonucunda eğer bir anlaşmaya varılamazsa
ayrılık otomatik olarak gerçekleşecek. Diğer 27 üye ülke görüş birliği
sağlamadıkça, ayrılmanın ertelenmesi mümkün
değil.
İngiltere Hazinesi, AB’den ayrılma halinde gelecekte nasıl bir istikamette ilerlenebileceğine yönelik olarak ise 3 senaryo belirledi:
1)
İngiltere, tıpkı Norveç gibi Avrupa Ekonomik Alanı'na dahil olabilir
2)
Kanada, İsviçre ve Türkiye gibi AB ile ikili anlaşmaya gidebilir
3)
AB ile herhangi yeni bir anlaşma yapmadan Rusya ve Brezilya gibi Dünya Ticaret Örgütüne (DTÖ) dahil olabilir.
Brexit’in
gerçekleşmesi durumunda Türkiye’nin yaşayabilecekleri ise hayli karışık ve
İngiltere’nin tercihlerine bağlı olacak. Her şeyden önce şunu belirtelim ki
İngiltere, Türkiye için çok verimli bir pazar. 2015 yılı itibarıyla toplam 16
milyar dolarlık iki ülke dış ticaretinde Türkiye yaklaşık 5 milyar dolar fazla
verdi. Brexit’in gerçekleşmesi halinde; AB’nin inisiyatifinin fazla olacağı
gerekçesiyle İngiltere’nin, Avrupa Ekonomik Alanı’na (üye olmayan ülkelere de sanki birlik içerisinde yer
alıyorlarmışcasına verilen serbest ticaret izni) dahil olmak
istemeyeceği düşünülüyor.
İngiltere’nin
bunun yerine yıllardır Türkiye ile uygulanan Gümrük Birliği modelini
inceleyebileceği ve AB ile masaya oturabileceği bir ihtimal olarak
seslendiriliyor. Halk oylamasında Türkiye aleyhtarlığı yapıldıktan sonra,
Türkiye’nin çok şikayetçi olduğu Gümrük Birliği çözümüne sarılmış olunacak ki,
bu durum İngiltere açısından hayli trajik bir manzara olarak değerlendiriliyor.
İngiltere’nin
bir başka seçeneği ise AB ile ve diğer ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları
imzalamak. AB bunu kabul ederse Türkiye, serbest ticaret anlaşmasına doğrudan
uymak zorunda olacak. AB serbest ticaret anlaşmasını kabul etmezse, İngiltere tüm
ülkelerle tek tek anlaşmalar imzalamak durumunda kalacak ki, bunların arasında
Türkiye de olacak.
(Bu yazı Diplomatik Gözlem Dergisinin Haziran 2016 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)
TÜRKİYE’DEKİ KARIŞIK SİYASİ VE JEOPOLİTİK ORTAM, YABANCI SERMAYENİN GÖZÜNÜ KORKUTMAYA BAŞLADI
20 YILLIK GÜMRÜK BİRLİĞİ ANLAŞMASI DEĞİŞTİRİLİYOR
TÜRKİYE’DEKİ KARIŞIK SİYASİ VE JEOPOLİTİK ORTAM, YABANCI SERMAYENİN GÖZÜNÜ KORKUTMAYA BAŞLADI
20 YILLIK GÜMRÜK BİRLİĞİ ANLAŞMASI DEĞİŞTİRİLİYOR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder