29 Eylül 2018 Cumartesi

DÜNYADAKİ SERBEST TİCARETİN JANDARMASI DTÖ, BAŞKAN TRUMP’IN KISKACINA TAKILDI

Cahit UYANIK

“Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) nedir?” diye bir soru sorsam… Çoğu kişinin bilmediği, ismini duysa bile ne iş yaptığı hakkında bir fikrinin olmadığı bir konu sorulduğu için yüzü asılacaktır. Oysa ‘Dünyadaki Serbest Ticaretin Jandarması’ diye tanımlayabileceğim DTÖ konusunu birazcık olsun öğrenmekte fayda var. Çünkü önümüzdeki aylarda, (son zamanlardaki her tartışmanın baş aktörü ABD Başkanı Donald Trump sebebiyle) DTÖ’nün ismini daha sık duyup, belki de bu önemli kuruluş hakkında fikir beyan etmek zorunda kalacaksınız. Öncelikle, “Trump, neden DTÖ ile ilgili?” sorusunun cevabını verelim…

Trump’ın fitilini ateşlediği ‘ticaret savaşları’yla ilgili her kafadan bir sesin çıktığı geçtiğimiz Mayıs ayında, dünyaca ünlü Reuters Haber Ajansı ilginç bir haber geçti. Emekli olan Meksika vatandaşı DTÖ Temyiz Mahkemesi Yargıcı Ricardo Ramirez-Hernandez, Reuters’a “DTÖ’nün boğazının sıkıldığını ve havasızlıktan ölmekte olduğunu" söyledi! Yargıç bu ifadelerle (adını vermese de) kendi yerine DTÖ’deki boş kalan bu göreve atama yapılmasını engelleyen Trump yönetimini eleştiriyordu. Gerçekten de ülkeler arasındaki ticaret anlaşmazlıklarında son karar mercii olan DTÖ Temyiz Mahkemesi Üyesi Ramirez-Hernandez'in geçen yıl sonbaharda ayrılmasından bu yana, ABD yönetimi bu mahkemeye yeni atama yapılmasını engelliyordu. Bu durum DTÖ’yü tam bir karmaşa içine sokmuş bulunuyordu.

28 Eylül 2018 Cuma

MOODY'S KURUCUSU JOHN MOODY KİMDİR? GAZETECİLİK YETENEĞİ YÜKSEK BİR FİNANSAL ANALİST


John Moody (1868 - 1958), güçlü bir girişimci güdüsü, yatırımcıların ihtiyaçları hakkında ciddi bir inanca ve önemli bir gazetecilik yeteneğine sahip, kendi kendini eğiten bir reformcu idi. Piyasadaki ihtiyaçları değerlendiren John Moody & Company, şirketin kuruluş yılı olan 1900 yılında "Moody'nin Endüstriyel ve Muhtelif Menkul Kıymetler El Kitabı"nı (Moody's Manual of Industrial and Miscellaneous Securities) yayınladı.

El kitabı finansal kurumların, devlet kurumlarının, üretimin, madencilik, kamu hizmetlerinin ve gıda şirketlerinin hisse senedi ve tahvilleri hakkında bilgi ve istatistik sağladı. İki ay içinde yayının tümü satılmıştı. Moody El Kitabının 1903'te tirajı adeta patladı ve yayın tüm ülkede biliniyordu. Borsa 1907'de düştüğünde, Moody's şirketinin hayatta kalabilmek için yeterli sermayesi yoktu ve bu  işini satmak zorunda kaldı.

26 Eylül 2018 Çarşamba

TÜRKİYE, 2007 YILINDA PETROL İTHALATINA 11,8 MİLYAR DOLAR ÖDEDİ



Türkiye geçen yıl petrole 11,8 milyar dolar ödedi

Cahit UYANIK 
Türkiye'nin geçen yılki ham petrol faturası belli oldu. Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 2 ay gecikmeli olarak açıkladığı verilere göre geçen yıl 23,5 milyon ton yani 172,3 milyon varil ham petrol ithal edilerek 11,8 milyar dolarlık ödeme yapıldı. Böylece ortalama varil başına ödeme 69 dolar olarak belirlendi.

Türkiye'nin aylara göre ithalat dağılımında ise ham petrol fiyatlarındaki yükselişin izleri yakından izlenebildi. Türkiye geçen yıl ocak ayında ham petrole varil başına 52 dolar öderken, yılın son ayında bu tutar varil başına 90 dolara çıktı. Türkiye, geçen yıl ham petrole 2006 yılına göre 1 milyar dolar, 2005 yılına göre ise 3,1 milyar dolar daha fazla ödeme yaptı.

25 Eylül 2018 Salı

SERBEST BÖLGE HESABI DEĞİŞTİ, CARİ AÇIK AZALDI



Cahit UYANIK

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) yeni milli gelir hesabında serbest bölge faaliyetleri, Türkiye'nin ekonomik sınırları içine dahil edildi. Merkez Bankası bu hesap değişikliği sayesinde 2007 yılı cari açığının 711 milyon dolar daha az gerçekleştiğini açıkladı. Bu azalış, cari açığın gayri safi milli hasılaya oranını yüzde 5,7'den yüzde 5,6'ya indirdi. 

Banka'nın bu yılın ilk çeyreğine ilişkin yayınladığı Ödemeler Dengesi Raporu'na göre TÜİK'in 1998 bazlı yeni milli gelir hesaplamasında serbest bölge faaliyetleri Türkiye'nin ekonomik sınırları içine dahil edildi. Türkiye'nin serbest bölgelere ihracatı ve serbest bölgelerden ithalatı ise Banka tarafından ödemeler dengesi hesabından çıkarıldı. Buna karşılık, serbest bölgelerin dünyanın geri kalanıyla dış ticaret ilişkileri ödemeler dengesi kapsamına alındı.  Rapora göre serbest bölgelerin dünyanın geri kalanına net ihracatı, kapsam dışına çıkarılan Türkiye'nin serbest bölgelere net ihracatından fazla olduğu için, bu durum cari açığı azaltıcı etki yaptı. Bu etki nedeniyle 2007 yılında cari işlemler açığı 711 milyon dolar daha az hesaplandı.

22 Eylül 2018 Cumartesi

MAALESEF... 2001'DE ÖNGÖRÜLEN 'TARIMDA FELAKET SENARYOSU' GÜNÜMÜZDE GERÇEK OLDU


EĞER
TARIMI DÖNÜŞTÜREMEZSEK...

Cahit UYANIK

Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 45'i tarım sektöründe yaşıyor. Toplam nüfus 70 milyon kişi kabul edildiğinde bu, yaklaşık 31-32 milyon kişiye karşılık geliyor. Bu oranın uygun zaman süreci içinde yüzde 15-20 düzeyine indirilmesi gerektiği açık. 

Ama bu sürecin ne kadar hızlı veya yavaş olacağı izlenecek politikalara bağlı. Ekonomideki istikrarsızlık ve plansızlık ortamı devam ettiği müddetçe köyler, tahmin edilenden çok daha erken boşalacak ve kentler kalabalıklaşacak. Plansız-programsız göçün getirebileceği en büyük sorun beslenme ve şehirleşmedeki  çarpıklıklar olacak. Nasıl mı? Köyler boşaldıkça tarımsal üretim azalacak. Üretimin azaldığı yetmezmiş gibi kente göçen nüfusun beslenmesi ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkacak.

Kendi kendine yeten 7 ülkeden birisi olmakla övünen Türkiye, büyük kitleleri beslemek için tarımsal ürün ithalatını artıracak. Gıda mamullerinin fiyatı artacak ve geçim iyice zorlaşacak. Kentlerin yaşayacağı gelişme problemleri ise herkesin malumu. Yüzde 55 şehirleşmeyi kaldıramayan Türkiye'nin yüzde 75-80'lik nüfusu birkaç yılda eritmesi mümkün görünmüyor. 

20 Eylül 2018 Perşembe

KAMUDA TASARRUF İÇİN "TEK TİP MAKAM ODASI" ÇÖZÜM OLDU MU?


Kamuda tasarruf için için ilk adım atıldı. Devlet, bundan sonra üst düzey bürokratlar dışındaki tüm makam odalarını tek tip büro malzemeleri ile düzenleyecek.

Cahit UYANIK 

2001 yılında uygulamaya konulacak harcama reformları dizisinde ilk adım atıldı. Devlet, bundan sonra üst düzey bürokratlar dışındaki tüm makam odalarını tek tip büro malzemeleri ile tefriş edecek.

Devlet Malzeme Ofisinin (DMO) öncülüğünde toplanan ve devletin tüm birimlerini kapsayan Standardizasyon Komitesi, sandalyeden çöp kovasına, çelik raftan madeni vestiyere kadar devlet dairesinde ihtiyaç duyulan malzemelerin standardını belirledi. Bu konuda ayrıntılı çizimler yapıldı. Maliye Bakanlığı yetkilileri, makam odalarının çok çeşitli malzemeler kullanılarak donatılmasının problemler yarattığını belirterek bundan böyle kullanılacak tek tip malzemelerin seri üretim yaptırılması, bakım ve onarımının kolay olması gibi nedenlerle önemli bir tasarruf yaratacağını belirttiler.

18 Eylül 2018 Salı

BANKACILARIN ZOR SINAVI: "PASİF, KEDİ GİBİDİR" VEYA İSTANBUL YAKLAŞIMI


İstanbul Yaklaşımı Bayram Sonrası Yürürlükte

KRİZ MAĞDURU KURTARILACAK

Yetkililer Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Yasa ile işletmecilik hatası değil, ekonomik kriz nedeniyle durumu bozulmuş firmaları kurtarmanın amaçlandığını belirttiler.

Cahit UYANIK

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), reel sektörün bankalara olan kredi borçlarının düzenlenmesi için gerekli olan finansal yeniden yapılandırma çerçeve anlaşmalarına ilişkin yönetmeliği Kurban Bayramından sonra yayımlayacak. 'İstanbul Yaklaşımı' olarak da bilinen uygulamanın Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun'la kabul gördüğünü belirten yetkililer, amaçlarının işletmecilik hatası değil ekonomik kriz nedeniyle durumu bozulmuş firmaları kurtarmak olduğunu bildirdiler.

Kamu bankalarına büyük görev

Finansal Forum'un sorularını cevaplandıran yetkililer, İstanbul Yaklaşımında kamu bankalarına büyük rol düşeceğini belirterek, ancak bu bankaların da bir yeniden yapılanma süreci içinde bulunduklarına dikkat çektiler. Kamu bankalarının krizin başlangıcında günlük 14,5 katrilyon lira gibi bir borcu günlük olarak para piyasalarında çevirmek zorunda kaldıklarını, ancak şu anda bu rakamın 2-2,5 katrilyon düzeyine düştüğünü belirttiler. Kamu bankalarının artık yavaş yavaş kredi kullandırma aşamasına geldiğini belirten yetkililer, ancak bu aşamada aktif-pasif dengesinin önem taşımaya başladığını bildirdiler. 

15 Eylül 2018 Cumartesi

ÖZELLEŞTİRİLEN TESİSLER "İKİNCİ EL" PİYASAYA DÜŞTÜ; DEVLET ÖYLECE SEYRETTİ

ÖZELLEŞTİRMEDE "İKİNCİ EL" PİYASASI

Özelleştirmede usulsüzlükler devam ediyor. Devletin üretim ve istihdam şartıyla sattığı Kastamonu Et Kombinası, özelleştirmeye aykırı olduğu halde ikinci defa el değiştirerek Kastamonu Holding'e satıldı. 

Cahit UYANIK 

Özelleştirmede "ikinci el" piyasası oluştu. Devletin satarken ciddi üretim ve istihdam şartı koyduğu KİT'ler, önemli rantlar sağlanarak el değiştirmeye devam ediyor. Bu uygulamanın son örneği 1995 Eylül ayında özelleştirilen Kastamonu Et Kombinasında yaşandı.

Devlet, satış fiyatı kadar parayı işten
çıkarılan işçilere tazminat olarak ödedi

Finansal Forum'un edindiği bilgiye göre söz konusu kombina, şimdiki Devlet Bakanı ve dönemin Özelleştirme İdaresi Başkanı Ufuk Söylemez'in oluruyla 8 Eylül 1995'te "şeffaf ihale" sonucunda Kastamonu Et Gıda A.Ş'ye (KETAŞ) 30 milyar liraya satıldı. Ancak o dönemde, Kastamonu Kombinasının çok önemli gayrimenkul ve arazileri bulunduğu ve bu nedenle düşük fiyattan satıldığı yolundaki değerlendirmeler kulak ardı edildi. KETAŞ adlı firma, üstlendiği taahhütleri hiçe sayarak, kombinayı satın aldıktan sonra doğru dürüst üretim yapmadığı gibi, 75 işçiden 72'sini de işten çıkardı. İşten çıkarılan personelin 24,8 milyar lira tutan tüm tazminatları da devlet tarafından ödendi.

10 Eylül 2018 Pazartesi

EKONOMİDE 'EKSİK (AKSAK) REKABET' FİYATLARA ZAM OLARAK YANSIYOR



Devlet İstatistik Enstitüsünün 'tekelleşme analizi'ne göre imalat sanayiinin yüzde 58'inde tekelleşme var. Rekabetin aksadığı alt sektörlerde ise fiyat artışları yüzde 100'lere ulaşıyor. 

Cahit UYANIK

Türkiye'deki rekabet yetersizliğinin fiyat artış eğilimlerinde ciddi sapmalara yol açtığı belirlendi. Tekelleşmenin olduğu sektörlerde, temmuzdaki fiyat artışlarının genel fiyat artışının üzerine çıktığı anlaşıldı.

Finansal Forum, Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) yayınladığı alt sektörlere göre en son yoğunlaşma verileriyle, 3 Ağustos'ta açıklanan toptan eşya fiyat endeksini (TEFE) karşılaştırdı. DİE, imalat sanayiini 123 alt bölüme ayırarak yoğunlaşma oranlarını hesapladı. Buna göre alt sektörlerin sadece 18'inde tam rekabet ortamının olduğu saptandı.

DİE 34 alt sektörde orta, 27 alt sektörde yüksek yoğunlaşma saptarken 44 sektörde de çok yüksek yoğunlaşma yaşandığını belirledi. DİE, "İmalat sanayimizin yüzde 58'inde tekelleşme vardır" sonucuna ulaştı. TEFE'nin Temmuzda yüzde 1 olduğu dikkate alındığında düşük yoğunlaşma yaşanan alt sektörlerde fiyat artışlarının bu orandan düşük veya biraz üzerinde seyrettiği belirlendi.

8 Eylül 2018 Cumartesi

KÂR TRANSFERİ... 2007'DE YABANCILAR 2 MİLYAR DOLAR KÂRINI DIŞARI GÖTÜRDÜ


Cahit UYANIK

Türkiye'de doğrudan yatırım yapan yabancıların yurt dışına kar transferleri geçen yıl 2 milyar 5 milyon dolar olarak kesinleşti. Perşembe akşamı açıklanan 2007 yılına ilişkin ödemeler bilançosu verilerine göre, son çeyrekteki kar transferi 552 milyon dolar oldu. 2006 yılındaki kar transferi ise 1 milyar 187 milyon dolar olduğu için, 2007'deki artış oranı yüzde 60 olarak gerçekleşti.  

Kar transferlerinin 2007 yılının 38 milyar dolarlık cari işlemler açığına oranı ise yüzde 5,2 olarak belirlendi Ayrıca geçen yıl Türkiye'de çalışmakta olan yabancılara da 106 milyon dolar ücret ödemesi yapıldı ve bu rakam da ödemeler bilançosunda döviz gelirini azaltıcı etki yaptı. Yabancılara 2006 yılında 107 milyon dolar düzeyinde ücret ödemesi yapılmıştı.

5 Eylül 2018 Çarşamba

PROF. DR. ÇOLAK: ENFLASYONDA 1 PUANLIK ARTIŞ, FAİZDE 2 PUANLIK ARTIŞ YARATIYOR



Cahit UYANIK

"Faiz aşağıya çekildiğinde büyümenin canlanacağı" yönündeki görüşe bilim dünyasından ciddi bir itiraz geldi. Prof. Dr. Ömer Faruk Çolak 2003-2014 dönemindeki verilere göre; diğer değişkenler sabit bırakıldığında enflasyondaki 1 puanlık artışın, yaklaşık olarak 2 puanlık faiz artışına neden olduğunu ifade ederek, "Dolayısıyla, enflasyon oranı artarken faiz oranlarının düşürülmesi anlamlı bir politika değil. Böyle bir girişim, bırakın faiz oranını düşürmeyi, tam aksine faiz oranını yükseltmekte" dedi. 

Prof. Dr. Çolak, 25 Aralık 2015 tarihli Dünya Gazetesindeki köşe yazısında bu yıl yaz aylarında TİSK için Doç. Dr. Atilla Gökçe ile birlikte “Enflasyon Hedeflemesi: Kuram ve Türkiye Uygulaması” başlıklı bir çalışma yaptıklarını ifade ederek, ulaştıkları sonuçlar hakkında bilgi verdi ve Türkiye'deki ekonomik büyüme faiz, kur ile enflasyon belirsizliği tartışmalarına da değindi. 

31 Ağustos 2018 Cuma

TÜRKİYE, DOLARI DURDURMAK İÇİN SWAP (TAKAS) SİLAHINA 2001 KRİZİNDE DE SARILMIŞTI


SWAPTA VERGİ TARTIŞMASI

Bankaların takas nedeniyle elde edecekleri kur ve faiz kazançlarının vergilendirilip vergilendirilmeyeceği Maliye ve Hazine arasında tartışma konusu oldu.

Cahit UYANIK

Koşulları dün açıklanan takas (swap) operasyonunda bankaların sağlayacakları ek kazançların vergilendirilip vergilendirilmeyeceği ayrı bir tartışma konusu oluşturdu. Bankalar ellerindeki TL cinsinden tahvilleri takas ederek; 1 milyon 160 bin TL'lik değişim kuru ile faiz ve anapara itfası sırasındaki kur arasında oluşan fark nedeniyle bir kazanç elde edecekler.  Ayrıca takas ihalesinde oluşacak faiz kadar da bir ek faiz kazancı sağlayacaklar. 

Hazine yetkilileri önümüzdeki hafta başında tamamlanacak takasın bankalara ek bir vergi yükü getirmeyeceğini ve DİBS'lerin mevcut vergilendirme sisteminin aynen süreceğini bildirdiler. Hazine Müsteşarlığının ilan ettiği takas koşullarına göre de, ihraç edilecek tahviller için halihazırda uygulanmakta olan muhasebe kuralları geçerli olacak.

Maliye: Yasalar net değil

Ancak Maliye Bakanlığına bağlı iki hesap uzmanının hazırladığı "Swap İşlemleri, İşleyişi ve Vergisel Boyutu" konulu çalışmaya göre takas işlemlerine ilişkin sözleşmelerde kur farkı gelir-giderleri ile faiz gelir ve giderlerinin nasıl değerlendirilebileceği henüz net değil. 

Türkiye'de risk yönetimi muhasebesi olmadığı için spekülatif işlemler ile hedging (risk azaltma) amaçlı işlemlerin birbirinden ayrılamadığı anlatılan araştırmaya göre, kurumların swap işlemlerinden elde ettikleri kazançların Kurumlar Vergisi Kanununa göre safi (net) kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmesi gerekiyor.

(Tıklayınız) TÜRKİYE'DE CARRY TRADE'LER SEÇİM VE ENFLASYONA ENDEKSLİ

30 Ağustos 2018 Perşembe

PETROL FİYATLARINDAKİ ARTIŞ, PARA POLİTİKASINI NASIL ETKİLİYOR?


MERKEZ BANKASI: PETROL FİYATLARINDAKİ ARTIŞ TÜKETİCİ ENFLASYONUNU AZ ETKİLER

Merkez Bankası ham petrol fiyatlarındaki kısa vadeli artışların para politikası hedeflerini etkilemediğini düşünüyor. MB'ye göre petrol fiyatlarına hemen tepki verilirse ekonomi yavaşlayabilir. 

Cahit UYANIK

Ham petrol fiyatlarının 50 dolar seviyesini geçip 60 dolara çıkıp çıkmayacağı tartışılırken, Merkez Bankası (MB) bu artışların tüketici fiyatlarına sınırlı düzeyde yansıyabileceğini bildirdi. MB, akaryakıt ürünleri fiyatlarının önemli bölümünün vergiden oluşmasının petrol fiyat şoklarının yurt içi fiyatlara geçişkenliğini göreli olarak kısıtladığını kaydetti.

Merkez Bankası 2004'ün ikinci çeyreği için açıkladığı Para Politikası Raporunda petrol fiyatlarının para politikası kararlarını nasıl etkilediğini geniş bir şekilde açıkladı. MB Türkiye'de enflasyon genel düzeyi düştükçe ham petrol fiyatlarının özellikle TEFE'yi etkilediğini, ancak bunun TÜFE (Tüketici Fiyatları Endeksi) üzerindeki etkisini anlayabilmek için vergilendirme politikalarını da incelenmesi gerektiğini ifade etti.

28 Ağustos 2018 Salı

HAM PETROL 100 DOLAR OLURSA... FATURAMIZ 19 MİLYAR DOLARA ÇIKABİLİR


DÜNYA, HAM PETROL FİYATLARINDA İSTİKRARLI  BİR DÖNEME GİRMEYE HAZIRLANIYOR  

Cahit UYANIK

Ham petrol fiyatları 1970’li yıllardan bu yana daima yakından izlenen bir ekonomik gösterge.  Yaklaşık 50 yıldır değişik evrelerden geçen ham petrol fiyatlarının istikrarlı bir düzey tutturması, hem üretici ülkeler hem de Türkiye gibi ithalatçı ülkeler için çok elzem. Fiyatlar; aşırı düştüğünde üretici, aşırı yükseldiğinde ithalatçı ülkeleri mağdur ederek ekonomik ve siyasi dengeleri bile bozabilecek olaylara sebep oluyor. Ham petrol fiyatlarında son 7-8 yılda 147 dolar ile 29 dolar arasında yaşanan dalgalanmalar, bunun en güzel örneğini oluşturuyor.    

159 litreden oluşan varil başına ham petrol fiyatı, 2012 yılında ortalama 111,63 dolar olarak gerçekleşip son 5 yılın zirvesine çıkmıştı. Bunun üzerine bazı analistler, Avrupa’daki 5 ülkeyi etkileyen dış borçları geri ödeyememe krizi ve küresel ekonomideki zayıf büyümenin bu fiyatları taşıyamayacağını ve fiyat düşüşünün yakın olduğunu söyledi. Daha iyimser olanlar ise ham petrol fiyatlarının 2008 yılında 150 dolara kadar yaklaştığını hatırlatıp, para bolluğu bulunduğunu ve yatırımcıların ilgisiyle de tırmanışın süreceğini ifade ettiler. 

(Tıklayınız) DÜNYA PETROL PİYASASI NEDİR VE NASIL İŞLİYOR?

Bütün bu tartışmalar sürerken Amerikan Merkez Bankası (FED), 2013 yılı Mayıs ayında bir açıklama yaptı ve 2008 Finansal Krizinden çıkmak için piyasalara para sürmeyi bırakacağını bildirdi. Bu açıklamanın ardından yaklaşık 15 ay daha 100 doların üzerindeki seyrini koruyan ham petrol fiyatları, FED’in parasal sıkılaştırmasının hissedilmesi ve ABD’nin kaya gazından petrol üretimini sürekli artırmasıyla gerileme eğilimine girdi. Ham petrol fiyatları, FED’in açıklamasından 2 yıl sonra 60 dolara kadar düştü; 30 ay sonra yani Ocak 2016’da ise 29,8 dolara bir varil ham petrol satın alınabiliyordu.  Bir başka deyişle petrol fiyatları, 3 yılda 111 dolardan 30 dolara inmişti.

9 Ağustos 2018 Perşembe

ABD-TÜRKİYE: EKONOMİK SORUNLAR, ESKİDEN "DAHA MASUM" VE "DAHA KOLAY"DI...


ABD İLE TÜRKİYE ARASINDA 
TİCARETTE DE SORUNLAR VAR

Cahit UYANIK 

ABD ile Türkiye arasında son dönemlerde siyasi alanda, Irak'a askeri müdahale ve özellikle Kuzey Irak'ta PKK'nın varlığı ile devam eden sıkıntılı dönem, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerde de kendini hissettiriyor. Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) tarafından ABD'yle ekonomik ve ticari ilişkilere yönelik hazırlanan raporda, bu sorunlar sıralandı. 

ABD İstanbul ve İzmir limanlarında bir konteyner güvenlik sistemi kurarak, bu ülkeye gidecek konteynerleri incelemek istiyor. Ancak Türkiye'de Emniyet ve Gümrük Müsteşarlığı buna karşı çıkıyor. Türkiye'ye satılan Amerikan malı viskilere yüksek vergi konulması bir başka sorun noktasını oluşturuyor. 

3 Ağustos 2018 Cuma

REYTİNG FİRMALARI YÜZÜNDEN ÇİN-PANDA PİYASASINDAN BORÇLANACAĞIZ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün açıkladığı '100 Günlük İcraat Programı'nda Berat Albayrak'ın sorumluluğundaki Hazine ve Maliye Bakanlığına 12 hedef ve görev verildi. Bunlar arasında kamu kurumları mali kaynaklarının tek elde toplanarak 3-4 milyar gelir elde edilmesi ile reyting firmalarının taraflı raporları sebebiyle dış borçlanmada Çin'deki Panda Piyasasına yönelinmesi hedefi ön plana çıktı.  Türkiye halihazırda yatırım yapılabilir derecenin altında not sahibi olduğu için, Batı ülkelerindeki piyasalardan uygun koşullarda borçlanmakta zorlanıyor. Aynı sebep dolayısıyla, Batı'daki emeklilik fonları ve benzeri kurumsal yatırımcılar Türk tahvillerine yatırım yapamıyorlar.    
(Tıklayınız) 'OLAĞAN ŞÜPHELİ' KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARININ ÖNEMLERİ GİDEREK AZALIYOR