29 Eylül 2018 Cumartesi

DÜNYADAKİ SERBEST TİCARETİN JANDARMASI DTÖ, BAŞKAN TRUMP’IN KISKACINA TAKILDI

Cahit UYANIK

“Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) nedir?” diye bir soru sorsam… Çoğu kişinin bilmediği, ismini duysa bile ne iş yaptığı hakkında bir fikrinin olmadığı bir konu sorulduğu için yüzü asılacaktır. Oysa ‘Dünyadaki Serbest Ticaretin Jandarması’ diye tanımlayabileceğim DTÖ konusunu birazcık olsun öğrenmekte fayda var. Çünkü önümüzdeki aylarda, (son zamanlardaki her tartışmanın baş aktörü ABD Başkanı Donald Trump sebebiyle) DTÖ’nün ismini daha sık duyup, belki de bu önemli kuruluş hakkında fikir beyan etmek zorunda kalacaksınız. Öncelikle, “Trump, neden DTÖ ile ilgili?” sorusunun cevabını verelim…

Trump’ın fitilini ateşlediği ‘ticaret savaşları’yla ilgili her kafadan bir sesin çıktığı geçtiğimiz Mayıs ayında, dünyaca ünlü Reuters Haber Ajansı ilginç bir haber geçti. Emekli olan Meksika vatandaşı DTÖ Temyiz Mahkemesi Yargıcı Ricardo Ramirez-Hernandez, Reuters’a “DTÖ’nün boğazının sıkıldığını ve havasızlıktan ölmekte olduğunu" söyledi! Yargıç bu ifadelerle (adını vermese de) kendi yerine DTÖ’deki boş kalan bu göreve atama yapılmasını engelleyen Trump yönetimini eleştiriyordu. Gerçekten de ülkeler arasındaki ticaret anlaşmazlıklarında son karar mercii olan DTÖ Temyiz Mahkemesi Üyesi Ramirez-Hernandez'in geçen yıl sonbaharda ayrılmasından bu yana, ABD yönetimi bu mahkemeye yeni atama yapılmasını engelliyordu. Bu durum DTÖ’yü tam bir karmaşa içine sokmuş bulunuyordu.


Ramirez Hernandez için düzenlenen veda töreninde konuşan DTÖ Direktör Yardımcısı Karl Brauner de, atamalardaki kilitlenmenin çözüleceğini gösteren hiçbir ilerleme olmadığını söylüyordu. DTÖ’nün temyiz yargıçları olmadan çalışabileceğini düşünmenin bir hayal olduğunu belirten Brauner, "Bu korkutucu bir durum" diyordu. Brauner, meselenin kapsamını genişleterek DTÖ'nün “uygarlığın bir başarısı mı, yoksa sadece geçici bir deney mi?” olduğunu zamanın göstereceğini açıkça ifade ediyordu.

DTÖ, 1995 yılında kuruldu ve 164 üyesi var. Ekonomiler arasındaki ticaret anlaşmazlıklarının çözümü için kurulan DTÖ, aynı zamanda ülkeler arası ticaret konusundaki müzakerelerde en önemli küresel forum. DTÖ Temyiz Mahkemesinde normal olarak yedi üye bulunuyor ancak Trump yönetiminin yeni üyeler atanmasını veto etmesi nedeniyle, şu anda sadece dört yargıç görevde. Bunlardan birinin görev süresi bu Eylül'de dolacak. İkisi de gelecek yıl ayrılıyor. Her davada üç yargıç bulunması gerektiği için, Trump boş kalan üyelikler konusundaki vetosunu çekmezse, gelecek yıl DTÖ Temyiz Mahkemesi çalışamaz hale gelecek. Yani deyim yerindeyse DTÖ, Trump’ın kıskacına takılıp kalacak.

Evet, Trump’ın DTÖ ile ilgisi böyle… Aynı Trump Twitter üzerinden yaptığı paylaşımlarda, bu konudaki negatif tutumunu ortaya koyarak, DTÖ'yü ABD'ye karşı adil olmamakla itham etmiş ve "DTÖ bir felaket. Bizim ticarette iyi olmamızı imkansız hale getiriyor. Davaları kaybediyoruz, hakimlerimiz yok" ifadesini kullanmıştı. Trump, geçen Temmuz ayında Hollanda Başbakanı Mart Rutte ile görüşmesi sırasında da gazetecilerin sorularını yanıtlarken, DTÖ’nün "değişmesi gerektiği" uyarısı yapmış ve böyle olmadığı durumda "ABD'nin bir şeyler yapacağını” söylemişti. Trump, ayyuka çıkan ABD'nin DTÖ’den çekilmeyi planladığı haberlerini de yalanlamıştı.

Bu konuya yeniden döneceğiz… Peki bu DTÖ nedir? Geçmişi nedir? Nasıl çalışır? Meselenin iyi anlaşılabilmesi için, sizi fazla sıkmadan kısaca bu konulara değinmek isterim. Trump’ın ‘değişmesi gerektiğini’ söylediği DTÖ, ABD’nin öncülüğünde İkinci Dünya savaşından sonra kurulmuş bir mekanizma… Ancak ABD son iki yıldır kaldırmak, yenilemek, değiştirmek istediği şeyler listesine DTÖ’yü de ekledi. DTÖ’nün atası, 1947 yılında imzalanan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT)... Savaş sonrası ‘uluslararası ticaretin düzenlenmesi açısından meydana gelen en önemli gelişme’ olarak görülen GATT, bir Bretton Woods kuruluşu olan Uluslararası Ticaret Örgütü’nü (ITO) kurmak için geçici olarak oluşturulmuştu. Ancak, ABD Kongresi ITO’nun kurulmasını onaylamadı. Hal böyle olunca GATT, 47 yıl boyunca uygulandı ve dünya ticaretinde genel kabul gören bir çerçeve oluşturdu. Öyle ki GATT, ABD’nin öncülüğünde toplanan Bretton Woods Konferansından sonra oluşturulan Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasının üçüz kardeşi olarak anılmaya başlandı. 1994 yılında imzalanan DTÖ Anlaşması ise GATT’ın üstlenmiş olduğu rolü sürekli ve yaptırım gücü ile desteklenmiş hukuksal bir platforma taşıdı. DTÖ Anlaşması uluslararası ticarete; toplam 61 anlaşma, ek, mutabakat ve karardan oluşan hukuki bir zemin oluşturuyor.

DTÖ bünyesinde bir ‘Anlaşmazlıkların Halli Mekanizması (AHM)’ var. AHM, Uluslararası ticarette üye devletler arasında çıkabilecek anlaşmazlıklara çözüm getirilmesini amaçlıyor. Şahıslar veya firmalar arasındaki ticari uyuşmazlıklara bakmıyor. Üye bir ülke, DTÖ Anlaşmalarından kaynaklanan haklarının ihlal edildiğine inanması halinde, hakkını aramak için buraya başvuruyor. DTÖ, bu başvuru için 3 veya 5 uzmandan oluşan bir ‘panel’ kurup inceliyor ve en geç 6 ayda kararını veriyor. ‘Panel’in kararı DTÖ Temyiz Mahkemesine taşınabiliyor ki, bu mahkeme de 3 ay içinde nihai kararı vermek zorunda. Temyizin kararı bağlayıcı nitelik taşıyor. Karara uymayan ülke, diğerine tazminat ödemek zorunda… Yazının başını anımsayalım; DTÖ’nün boğazının sıkıldığını ve havasızlıktan ölmekte olduğunu söyleyen emekli yargıç, işte bu Temyiz Mahkemesinde görev yapıyordu. Trump’ın üye yetersizliği sağlayarak, mahkemeyi malül bırakmakla suçlandığı mahkeme de işte bu DTÖ Temyiz Mahkemesi...

Ekonomi Bakanlığının yayınladığı bir rapora göre Türkiye kuruluşu itibariyle, 26 Mart 1995 tarihinden beri DTÖ üyesi. Türkiye, 7 Şubat 2018 tarihi itibariyle AHM’de 13 kez yer aldı. Bunlardan 4’ünde şikâyetçi; 9’unda ise şikayet olunan ülke konumundaydı. Öte yandan 13 anlaşmazlığın 8’i danışma aşamasında çözülürken, 5’i panele taşındı. Bunun yanında Türkiye 76 anlaşmazlığa üçüncü taraf olarak da katıldı.

Türkiye’nin DTÖ Daimi Temsilciliğini şu anda; (Devlet Planlama, Kalkınma ve Başbakanlık Müsteşarlığı görevlerinde de bulunmuş) çok tecrübeli bir bürokrat olan Büyükelçi Kemal Madenoğlu yürütüyor. Madenoğlu, DTÖ’nün bir yandan uluslararası ticaretin serbestleşmesini gözetirken, diğer yandan da ülkeler arasındaki ticaretin şeffaf, rekabetçi ve öngörülebilir kurallar çerçevesinde sorunsuz ve kolay akışını sağlamayı amaçladığını belirterek “Bu anlamda DTÖ sadece kural koymakla yetinmeyen, koyduğu kuralların uygulanmasını da inceleyen, izleyen ve denetleyen bir kuruluştur. DTÖ’nün önemli diğer bir işlevi de bir tür uluslararası ticaret mahkemesi rolü oynaması ve üyeler arasında ortaya çıkan ticari uyuşmazlıkları AHM yoluyla çözmesidir” diyor. Kurucu üyelerinden olan Türkiye’nin giderek büyüyen ekonomisi ve dış ticaretine paralel olarak DTÖ’de aktif bir rol oynadığını anlatan Madenoğlu, “Türkiye, DTÖ’nün toplantı ve müzakerelerine hem önemli katkı sunmakta, hem de DTÖ merkezli, çok taraflı ticaret sisteminin imkanlarından faydalanmaktadır” değerlendirmesinde bulunuyor.

Görülüyor ki Türkiye DTÖ’den memnun ve hayli aktif bir üyesi. Ancak yazının başında belirttiğimiz gibi aynı şeyi ABD ve Başkan Trump için söyleyebilmek mümkün değil. Öyle ki Temmuz ayında Trump'ın ülkesinin DTÖ’nün en önemli kurallarını göz ardı etmesini sağlayacak bir yasa tasarını değerlendirdiği yönünde haberler çıktı. Trump'ın talimatı üzerine hazırlanan "ABD Adil ve Karşılıklı Tarifeler Yasası" başlıklı tasarı, Beyaz Saray'a gümrük tarifelerini istenilen zaman ve şekilde değiştirme hakkı tanıyor.

Tasarı ABD yönetimine DTÖ'nün “ülkelerin ticaret yaptıkları ülkelere, serbest ticaret anlaşmaları haricinde, farklı tarifeler uygulamasını önleyen kuralına” uymama hakkı tanıyor. Yani ABD hiçbir kuralı dikkate almadan, istediği ülkeye istediği gümrük vergisini uygulayabilecek. Tasarı ayrıca, yine DTÖ'nün daha önceden kabul edilen “gümrük vergisi tavanlarının aşılamaması kuralı”nın göz ardı edilebilmesinin önünü açıyor. Konunun uzmanları DTÖ'nün en önemli kurallarından ikisine uyulmamasının, kuruluşun üyeliğinden teknik olarak çıkmaktan farkı olmayacağını belirtiyor. Tasarı, aynı günlerde ABD’nin DTÖ’den çekileceği yollu (sonradan yalanlanan) söylentileri de açıklamaya yetiyor.

Görüyorsunuz ki üzerinde kara bulutlar dolaştırılan DTÖ’nün geleceği, önümüzdeki aylarda sıkça tartışılacağa benziyor. Şimdiden söyleyebiliriz ki DTÖ, başını Trump’ın çektiği dünyadaki ticaret savaşları ve ekonomik korumacılık eğilimlerinden en büyük hasarı alacak uluslararası kurum olacak.
(Bu yazı Diplomatik Gözlem Dergisinin Eylül 2018 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder