Türkiye, Kasım ayının ilk günü gerçekleştireceği seçimlerin
ardından yeni bir siyasi ortama ve siyasi şartlara kavuşacak. Ancak, bu
seçimlerden hangi hükümet çıkarsa çıksın, özellikle ekonomik ilişkilerin doğrultusunun
değişmeyeceği nadir ülkelerden biri İran olacak. Türkiye’de yeni kurulacak
hükümet için, (istenen hızda büyümeyen dünya ekonomisi tablosu içinde) hemen
yanı başındaki tüketim eğilimi yüksek ve yeni ekonomik üretim alanları
arayışındaki İran, ilişkilerin geliştirilmesine aday ülkelerin başında gelecek. Çünkü Birleşmiş
Milletler (BM) ve ABD’nin uyguladığı ekonomik ambargoları kaldırmasıyla, İran
ekonomisi dünyaya açılıyor. Türkiye bu ılımlı ortamın yanı sıra, bu ülke ile 10
yıl süren müzakerenin ardından yılbaşında yürürlüğe giren tercihli ticaret
anlaşmasının da etkisiyle; İran’la mevcut ekonomik ve ticari ilişkilerini
birkaç yıl içinde 30-35 milyar dolar düzeyine çıkarabilir. Bu, mevcut ticaret
hacminin neredeyse üçe katlanması anlamına geliyor.
30 Kasım 2015 Pazartesi
20 Kasım 2015 Cuma
TEKSTİLDE YANLIŞ VE GEÇ KONUM SEÇMENİN FATURASINI ÖDÜYORUZ
Cahit UYANIK
Türkiye, son birkaç aydır yoğun biçimde tekstil ve hazır giyim sektörlerindeki sorunları tartışıyor. Bu sektörler, Türkiye açısından hayli önemli. Çünkü bu sektörler "istihdam" ve "döviz deposu". Hem nüfusun önemli bölümü buralarda çalışarak hayatlarını kazanıyor, hem de üretimin büyük bölümü ihracata yönelik olduğu için döviz kaynağı olma özelliğini taşıyor. Bu sektörlerde yaşanan sorunlar, Türkiye'nin iki kritik meselesinin tam ortasında bulunuyor. Eğer sektörlerde kriz yaşanmaya devam ederse, Türkiye'de zaten bir türlü inmek bilmeyen işsizlik oranı daha yükseklere çıkabilecek. Öbür yandan da, Türkiye daha az döviz kazanarak, cari açığın finansmanında zorlanacak. Üstelik, piyasa ithal tekstil ürünleri ile dolabileceği için döviz kaybı yeni bir boyut daha kazanacak. Bu iki sektör o kadar önemli ki, Türkiye'nin toplam üretimi yani gayri safi milli hasılası içindeki payı yüzde 14'ü, istihdam içindeki payı yüzde 11'i, ihracat içindeki payı yüzde 35'i geçiyor.
10 Kasım 2015 Salı
TÜRKİYE’NİN KARA PARA İLE İMTİHANI 20 YILDIR SÜRÜYOR/EKONOM 50. ÖZEL SAYI
Kara para… Kara paranın aklanması… Bu
kavramlara artık hepimiz iyice aşinayız ama bundan 19-20 yıl önce pek
bilinmiyordu ve 1996 yılında bitmeyen siyasi çalkantılar içindeki Türkiye’nin,
devasa ekonomik sorunlarla dolu gündemine adeta bomba gibi düşmüştü. Doğrusu bu
ya; kara para ve kara paranın aklanması
çoğumuz için bazı filmlerde gördüğümüz, romanlarda okuduğumuz, gazetelerin
“kısa haberler” sütunlarında gözümüze çarpabilen, pek de önemli bulmadığımız
bir konuydu.
(Tıklayınız) UYUŞTURUCU EKONOMİSİ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM) GÜNDEMİNDE
(Tıklayınız) UYUŞTURUCU EKONOMİSİ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM) GÜNDEMİNDE
9 Kasım 2015 Pazartesi
BANKACILIK SEKTÖRÜ ARTIK YENİ UFUKLARA YELKEN AÇMALI/EKONOM 50. ÖZEL SAYI
Türk bankacılık sektörünün içinde
bulunduğu durum, yaşadığı sorunlar ve çözüm arayışları yayın hayatının ilk
sayılarından itibaren EKONOM’un gündeminde hep oldu. Geriye dönüp bakıldığında;
ekonomi haberciliği açısından hayli teknik bir alan olan bankacılık
sektöründeki gelişmelerin, EMD üyesi uzman muhabirler tarafından, gazetecilik
ilkelerine uyularak, büyük bir ustalıkla takip edildiği görülüyor. EMD üyeleri
sektörün durumu, gidişatı ve geleceği ile ilgili yorumlar yaparken her zaman,
konunun uzmanı akademisyenler ile sektörü yöneten isimlerden görüş almaya özen
gösterdiler. Yazılı dokümanları okuyup inceledikten sonra, haberlerini veya
yazılarını herkesin kolayca anlayabileceği bir dille kaleme aldılar. 1994-2004
yılları arasında Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektöründe büyük çalkantılar
yaşanıp belli bir disiplin altına girilirken, çoğu mevzunun karanlık veya flu
kaldığı ortamlarda; yapılan haberler, kaleme alınan yazılarla olup bitenin
gerçek resmini ortaya koymayı başardılar. Şu günlerde sorunları asgariye inmiş
bir şekilde tıkır tıkır işleyen, Türkiye’yi ekonomik kriz yaşamaktan koruyan
güçlü ve tahkim edilmiş bir yapıya dönüşen bankacılık sektörünün yıllar boyu çektiği
dönüşüm sancıları, EKONOM ve EMD üyeleri tarafından tarihe not düşüldü.
30 Ekim 2015 Cuma
TÜRKİYE, SURİYELİ MİSAFİRLER İÇİN EKONOMİK AÇIDAN CAZİP OLMAKTAN ÇIKTI; SIĞINMACI SORUNU AVRUPA’YA SIÇRADI
Cahit UYANIK
Türkiye, bugünlerde mülteci politikaları açısından Birleşmiş Milletler’in “en iyi” partneri durumunda… Çünkü Türkiye, sınırları içinde 2 milyon civarında Suriyeli ve Iraklı sığınmacıyı barındırmaya çalışıyor ama oldukça zorlanıyor. Köklü sorunlara sahip bir ekonomisi olan Türkiye, özellikle son 1 yıl içinde gelen Suriyeliler için artık pek cazip bir ülke değil. İş bulmanın çok zor olması ve düşük ücretler ile ağır çalışma koşulları, Türkiye’ye gelen yeni sığınmacıları çok memnun etmiyor. O nedenle yeni gelen Suriyeli sığınmacılar, Türkiye’yi Avrupa’ya geçmek için bir ‘ara istasyon’ olarak kullanmaya başladılar. Böylece Suriye’deki insani kriz, 4 yıl aradan sonra Avrupa ülkelerinin kapısını çaldı.
24 Ekim 2015 Cumartesi
EKONOMİ DERGİCİLİĞİ "FIRSAT KAPAKLARI" KISIR DÖNGÜSÜNDE...
Türkiye'de özellikle 1980 sonrasında ekonomi gazeteciliğinin çok büyük aşamalar kaydettiği su götürmez bir gerçek. İthal ikameci ekonomik politikaların geçerli olduğu 1980 öncesinde, gazetelerdeki ekonomi haberleri zam, enflasyon, tarımsal destekleme, memur ve işçi zamları etrafında dönüp duruyordu. Zaman zaman Maliye Bakanlığının kapalı yapısı aşılarak elde edilebilen ekonomik raporlar, bu durağan seyri hareketlendiriyordu.
Günlük gazetelerde bile ekonomi sayfasının bulunmadığı bir ortamda elbette ekonomi dergileri "lüks" sayılıyordu. Sadece haftalık haber dergilerinde seyrek de olsa ekonomi haberlerine ve ekonomik makalelere rastlanıyordu. Aslında Cumhuriyetin kuruluş yıllarından sonra Kadro Hareketinin dergisi Kadro'da ciddi ekonomik haber ve makaleler yer almıştı. Ama belki de, etkileri 1980'lere kadar hissedilen devletçilik uygulamaları yönünde tavır konulması, dolaylı bir şekilde olsa da Türkiye'de 'ekonomi dergisi' kavramının yerleşmesini engellemişti.
20 Ekim 2015 Salı
AHMET TANER KIŞLALI'NIN ANISINA/ÇARPI İŞARETİ...
Cahit UYANIK
Ben o resminin üstüne çarpı işareti atılan adamı mesleğimin ilk yıllarında tanımıştım. Ekonomik Panorama'da; Nokta'nın Konur Sokak'taki Ankara Bürosu'nu ortak paylaşırken... Büroya o kadar sessizce gelip giderdi ki, çoğu zaman yaptığı röportajları dergi sayfalarında okurduk. Önemli ülkelerin büyükelçileri, Türkiye'yi birkaç günlüğüne ziyaret eden ciddi ülkelerin dışişleri bakanları, Ankara'daki uluslararası kuruluşların misyon şefleri hep röportaj konuklarıydı. Bir de Bülent Ecevit... Ecevit o zamanlar Çile Çiçekleri söylemiyle DSP'yi büyütmekle meşguldü. Partisi Meclis'te bile temsil edilmiyordu. Ona sayfa açan, mikrofon uzatan sayılı isimlerden biri de Kışlalı idi.
29 Eylül 2015 Salı
TÜRKİYE, TERÖRLE EKONOMİK AÇIDAN ZAYIFLATILMAYA ÇALIŞILIYOR
Cahit UYANIK
Türkiye, 7 Haziran 2015 tarihinde yaptığı genel seçimlerden yaklaşık 1.5 ay sonra yoğun bir terörizm dalgasının içine girdi. Son 2.5 yıldır yaşanan göreli huzur ve barış ortamı bozuldu. Karakol saldırıları, bombalamalar, yol kesme ve araç yakmalar arka arkaya geldi. Peki neden böyle oldu? Bu sorunun cevabı terörün ve terör olaylarının tanımında gizli. Jandarma Genel Komutanlığının bir çalışmasına göre terör eylemlerinin ortak özelliği; “bir ülkenin ekonomik, toplumsal, siyasal ve anayasal yapılarını sarsmak ya da yıkmak amacıyla bilerek ve kasten yapılmış” olmaları… Demek ki terör olayları ile ekonomi arasında, -en azından olumsuz etkilenme açısından- yakın bir ilişki var. Son terörist eylemlerle, Türkiye’de 3-4 yıldır hayli kararsız bir denge ve durgun bir trend gösteren ekonomik görünümün iyice bozularak gücünün azaltılması amaçlanıyor.
1 Eylül 2015 Salı
TÜRKİYE, 2023 YILINDA SAĞLIK TURİZMİNDEN 20-25 MİLYAR DOLAR KAZANMAYI HEDEFLİYOR
Cahit
UYANIK
Türkiye’de turizm sektörü giderek büyüyüp gelişiyor. 1960’lı yıllarda devlet tarafından ilk planlamaları yapılan sektör, özellikle 1980’li yıllardan itibaren büyük gelişme gösterdi. Öyle ki, turizm sektörü 2014 yılında 41,4 milyon turist ve 34,3 milyar dolar gelir düzeyine ulaştı. Bu yıl ise Rus turist sayısındaki azalmaya rağmen, Almanya ve Ortadoğu kaynaklı ziyaretçilerin artışıyla, yaklaşık 44 milyon turist ve 37 milyar dolar gelir hedefine ulaşılacağı düşünülüyor. Yani turizm sektörü krizlere de dayanıklı hale geldi.
29 Ağustos 2015 Cumartesi
YÖNETENLERİ YÖNETİYORLAR: ULUSLARARASI DANIŞMANLIK FİRMALARI
Uluslararası danışmanlık firmaları ve yatırım bankalarının Türkiye'deki etkileri üzerine bir yazı yazmak üzere kolları sıvadığımda, doğrusu konunun bu kadar geniş ve karmaşık boyutları olacağını hiç aklıma getirmemiştim. Beni böyle bir yazı hazırlamaya iten en önemli etken, danışman firma ve bankalar hakkında kapalı kapılar ardında anlatılan, ancak bir türlü kamuoyunda dillendirilmeyen ve kaleme alınmayan şeyleri gün ışığına çıkarmaktı. Anlatılan olumsuzlukların genel çerçevesi, danışman firma ve bankaların yerel koşullar hakkındaki derin bilgisizliklerine rağmen, Türkiye'nin kaderinde söz sahibi oldukları yönündeydi.
6 Ağustos 2015 Perşembe
FARKINDA MISINIZ, TÜRKİYE 50 YIL ÖNCE AB'YE ÜYE OLMAK İÇİN BAŞVURMUŞTU
Cahit UYANIK
Farkında mısınız bilmiyorum ama 31 Temmuz
2009 günü Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) tam üye olmak için başvurusunun
50'inci yıl dönümüydü. 1959 yılında AB'nin adı Avrupa Ekonomik Topluluğu idi.
Türkiye'de Başbakanlık görevini rahmetli Adnan Menderes, Cumhurbaşkanlığını ise
Celal Bayar yürütüyordu. İsmet İnönü, ana muhalefet partisi CHP'nin başında,
şimdiki Genel Başkan Deniz Baykal 21 yaşında ve üniversitede öğrenci idi. 9.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel kamuda üst düzey bürokrat; 1954 doğumlu Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan henüz 5'inci yaşını sürüyordu. Halen Cumhurbaşkanı olan
1950 doğumlu Abdullah Gül ise 9 yaşındaydı. Bütün bunlar neyi gösteriyor? Dile
kolay yarım yüzyıldır Avrupa'nın oluşturduğu resmi bir birlikte, resmi tam üye
olmak için bekliyoruz. AB'ye tam üye olmak için ilk başvuran ülkelerden birisi
Türkiye'ydi ama onlarca yıl sonra başvuranlar bile tam üye kabul edilirken biz
hala bekleme odasındayız. 2009 yılında Cumhuriyetimizin 86'ıncı yılını
kutladığımıza göre, yarıdan fazla bir süreyi AB ile görüşerek geçirmişiz
demektir.
5 Ağustos 2015 Çarşamba
CHP'YE GÖRE GEÇİCİ 15. MADDENİN KALDIRILMASI "GÖZ BOYAMA" AMAÇLI...
Cahit UYANIK
Anayasa referandumuna bir ay kala meydanlar iyice hareketlendi. Liderler, günde birkaç kenti dolaşarak seçmenleri etkilemeye çalışıyorlar. Ancak meydanlarda paketin getirdiği düzenlemelerden daha çok, ‘kişilik tartışmaları' yapılması dikkatlerden kaçmıyor. Bu, aynı zamanda Türkiye'nin genel siyasi havasının bir genel seçime çok yaklaştığının da göstergesi gibi... Anayasa paketinin en önemli maddelerinden biriyse, 12 Eylül darbesini yapanların yargılanmasını önleyen geçici 15. maddenin kaldırılması. Ak Parti, referandum için hazırladığı broşürde bu konuya geniş yer ayırmış; ancak bu madde kalkarsa yargılama yapılıp yapılamayacağı konusunda net ifadeler kullanmaktan kaçınmıştı. Biz de bu sütunda AK Parti'nin düşüncelerine yer vermiştik.
ODTÜLÜ'DEN İLGİNÇ REKABET ŞİKAYETİ...
Cahit UYANIK
ODTÜ geçmişten bu yana, yaptığı bilimsel çalışmalar kadar, okuttuğu öğrencilerin toplumsal duyarlılığı ve eyleme dönük yüzleriyle de dikkat çeker. Son ve tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, eski başbakanlardan Süleyman Demirel bile, bir tepki eksikliğine dikkat çekerek "Nerede bu ODTÜ'lüler?" diye sormuştu. Çünkü Demirel, başbakanlık yaptığı dönemlerde ODTÜ'lülerin yıpratıcı eylemleri ile sıkça karşılaşmıştı.
KILIÇDAROĞLU, EKŞİ SÖZLÜK AVUKATININ SAYGISINI NASIL KAZANDI?
‘Ekşi Sözlük' isimli internet sitesi, uzun zamandır yayında. Bir nevi açık sözlük niteliğinde olan site, kullanıcılarının yorumlarıyla şekilleniyor. Zaman zaman hakkında yazı yazılan kişilerin tepkisini çeken site, hukuken uygun olan yorumları yayımladıklarını belirterek kendini savunuyor.
CHP'nin yeni lideri Kemal Kılıçdaroğlu da Ekşi Sözlük'te hakkında en çok yorum yapılan isimlerden... Olumlu olduğu kadar, olumsuz yorum ve değerlendirmeler Kılıçdaroğlu için de yapılıyor. Ancak Kılıçdaroğlu, hakkında yorum yapılan diğer isimlerden bir yönüyle ayrılıyor. Çünkü Kılıçdaroğlu, kendisi hakkında dile getirilen bir iddiaya; yine aynı site üzerinden yanıt verme yolunu seçmiş ve yanıtını "Ekşi Sözlük okurlarına saygıyla duyurulur" sözleriyle bitirmiş. Kılıçdaroğlu'nun tavrı sözlük avukatlarını dahi şaşırtmış ki, ‘kanzuk' takma adını kullanan site avukatı Kılıçdaroğlu'na olan saygısının katlandığını belirten bir yazıyı siteye koymuş. Biz de avukatın konuyla ilgili değerlendirmesinden bir bölümü yorumsuz alıyor ve değerlendirmeyi size bırakıyoruz:
3 Ağustos 2015 Pazartesi
DEVLET, BATIYA GÖÇÜ FRENLEMEK İÇİN 12 KENTE YATIRIM YAPACAK
Cahit UYANIK
Devlet,
2010-2012 döneminde de doğudan batıya göçü önlemek için kamu yatırımlarını
etkin bir araç olarak kullanacak. Bunun için bir süredir devam ettirilen,
ülkenin orta ve doğusunda belirli nüfus büyüklüğüne ulaşmış "çevre
iller"in sosyo-ekonomik gelişmesinin hızlandırılması yönündeki politika
önceliği sürdürülecek. Doğudan batıya göçü kesebilecek kentler olarak
belirlenen Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Gaziantep, Kayseri, Konya, Malatya,
Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Trabzon ve Van il merkezlerinin, cazibe merkezi
haline dönüştürülmesi politikası devam ettirilecek. Devlet, önümüzdeki 3 yılda
bu 12 ilin şehir merkezlerinin sosyal ve fiziki altyapı yatırımlarını
geliştirmeye öncelik vermeyi sürdürecek.
31 Temmuz 2015 Cuma
TÜRKİYE’DEKİ 2 MİLYON SURİYELİ, ÜLKE EKONOMİSİNİ NASIL ETKİLİYOR?
Türkiye, komşusu Suriye’de
yaşanan iç savaş sebebiyle son 2 yıldır, hiç de alışık olmadığı büyüklükte bir
mülteci sorunu ile karşı karşıya. Ülkelerinden kaçan yaklaşık iki milyon
Suriyeli, Türkiye’ye sığınmış durumda. Bu tablo gösteriyor ki, -iç savaş öncesinde
nüfusunun 22 milyon kişi olduğu düşünülürse- her 10 Suriyeliden biri artık
Türkiye’de ikamet ediyor. Suriyelilerin yaklaşık yüzde 13’ü yani 250 bini
mülteci kamplarında barındırılırken geriye kalan bölümü (Yaklaşık 1.7 milyon
kişi), ülkenin neredeyse tamamına yayılmış durumda… Ancak bunların önemli bir
kısmının Gaziantep, Kilis, Hatay, Şanlıurfa, Adıyaman, Mardin, Adana, Mersin,
Ankara ve İstanbul’da yaşadığı düşünülüyor. Türkiye’nin Suriyeli mültecileri
ağırlamak için 6 milyar dolar (16 milyar TL) tutarında para harcadığı, sırf bu
amaçla kullanılması için gönderilen dış yardımların sadece 370 milyon dolar
düzeyinde kaldığı ise en son dile getirilen rakamlar…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)