Ekonomik veriler ve istatistik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ekonomik veriler ve istatistik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Eylül 2022 Pazartesi

TEMMUZDA 3,2 MİLYAR DOLARLIK CARİ AÇIK TAHMİNİ TUTAR MI? ASGARİ ÜCRETLİ, 1.100 TL TAKSİT ÖDEYİP EV ALABİLİR Mİ?

Cahit UYANIK

2022 Temmuz ayı ödemeler bilançosu verileri yarın sabah açıklanacak. Tahminlere göre Temmuzda 3,2 milyar dolar cari açık verilmesi bekleniyor. Tahminler 2 ila 4,4 milyar dolar arasında değişiyor. Temmuz verisi hayli önemli çünkü dolar kurunun yılın geri kalanında nasıl bir yol izleyebileceği konusunda bize fikir verecek. Tahmin anketinde katılımcılar 2022 yılı cari açığının 47,3 milyar dolar olacağını belirttiler. En düşük tahmin 39, en yüksek tahmin ise 58 milyar dolar oldu.

Hükümet geçen hafta açıkladığı 2023-2025 yılları OVP'sinde 2022 yıl sonu tahminlerinde bazı önemli revizyonlar yapmıştı. Cari açık da bunlardan biriydi. Geçen yıl Eylül ayında açıklanan Yıllık Program'da cari açığın 18,6 milyar dolar olacağı ve GSYİH'ya oranının yüzde 2,2 olarak gerçekleşeceği tahmini yapılmıştı. Geçen hafta bu tahminde köklü bir revizyona gidilerek cari açığın yıl sonunda 47,3 milyar dolara ve GSYİH'ya oranının yüzde 5,9'a yükseleceği öngörüldü.

Böylece Türkiye cari açık/GSYİH'da kırmızı alarmın yanmasına sebep olacak yüzde 5 düzeyini geçmiş oldu. Türkiye ekonomisinde bu oranın yüzde 5'i aşması, geçmişte kriz çanlarının sesinin gelmeye başlaması olarak adlandırılmıştı. Üstelik ankette belirtilen üst sınırdan cari açık yani 58 milyar dolarlık tahmin gerçekleşirse; cari açık/GSYİH oranı yüzde 7,5'a yükselmiş olacak. Bu da Türkiye ekonomisinin 10-11 milyar dolar daha fazla döviz girişi sağlaması gerektiği anlamını taşıyacak. Artan dolar talebiyle dolar kurunun 25-28 TL arasında yılı kapatabileceği şeklinde tahminler bulunuyor.

7 Eylül 2022 Çarşamba

SONBAHAR ENFLASYONU VE AB'NİN RESESYONA GİRMESİ BİZİ ZORLAR. RUSYA'NIN AKIBETİ İRAN'A BENZER Mİ?

Cahit UYANIK

05 Eylül 2022 pazartesi günü açıklanan Ağustos-2022 enflasyonu beklentilerim (Yüzde 1,5-2 arası) doğrultusunda geldi. Oysa piyasalarda yüzde 2 üzerinde bir rakam bekleniyordu. Yüzde 1,46 olarak açıklanan Ağustos-2022 enflasyonu ile birlikte yıllık enflasyon da yüzde 80,21 oldu. Bu gelişmede bence iki faktör etkiliydi:

1) Özellikle işlenmemiş tarım ürünlerinde yani çarşı-pazar ürünlerinde hasat dönemiydi. Birçok üründe önemli fiyat düşüşleri görülürken, artışlar da ılıman gerçekleşti.
2) Özellikle ilkbahar-yaz aylarında market ürünlerine yapılan yüklü zamlar hala korunmaya çalışılıyor. (TÜFE Nisan-2022'de yüzde 7,25, Haziran-2022'de ise yüzde 4,95 gibi yüksek düzeylerde açıklanmıştı.) Yeni zamlar zorunlu olmadıkça yapılmıyor. Fiyatların oturması bekleniyor. Dolar kurundaki nisbi istikrar da bunu destekliyor.

Ancak bu eğilimin Eylül-2022'de bozulmasını bekliyorum. 01 Eylül 2022'de yapılan elektrik ve doğal gaz zammı, okulların açılmasıyla artan mal talebi ve azalmaya başlayan tarımsal üretimin etkisiyle fiyatların Eylülde artışa geçerek yeniden yüzde 4 civarına çıkacağını düşünüyorum. Hükümet OVP'de yıl sonu için yüzde 65, gelecek yıl sonu için ise yüzde 24,9 enflasyon tahmininde bulunmuştu. Bu tahminin tutması için bundan sonraki aylarda fiyat artışlarının yüzde 2'ler düzeyinde gerçekleşmesi gerekiyor. Oysa çoğu iktisatçı Türkiye'de artık fiyatların gelecek yaz ayı ortalarına kadar yüzde 4-7 bandında seyredeceğini düşünüyor. Bu, 2022 yılı için yüzde 70-80 arasında, 2023 yılında ise yüzde 50 civarında bir enflasyon yaşanması anlamına geliyor. Avrupa'da kış aylarında için neredeyse kesinleşen doğal gaz krizi Türkiye'de yaşanacak mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü açıklamasında Türkiye'nin kış aylarında bir enerji krizi yaşamayacağını bildirdi. Bu tespitte Rusya ile iyi ilişkilerin sürmesinin yanı sıra Türkiye'nin son yıllarda LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) ithalatını artırması, bu konudaki önemli ihracatçı ülkeler Katar ve Cezayir ile sıcak ilişkiler içinde bulunması yatıyor. LNG sayesinde doğal gaz (tıpkı ham petrol gibi) gemilere doldurulup taşınabiliyor. LNG alıcı ülkeye geldiğinde gazlaştırma (FSRU) gemilerinden veya karadaki gazlaştırma tesislerinden geçirilerek yerel boru hattına basılabiliyor. LNG ithalatının artması, 'doğal gaz boru hattı-dış siyaset' bağlantısını zayıflatan ve gelecekte zayıflatacak en önemli unsur olarak görülüyor.

5 Eylül 2022 Pazartesi

EKONOMİDE 3 YILLIK YOL HARİTASI AÇIKLANDI AMA ORTA GELİR TUZAĞINDAN ÇIKIŞA DÖNÜK BİR ADIM YİNE YOK

Cahit UYANIK

Bugün pazar olmasına karşın oldukça yoğun bir ekonomi gündemi yaşanıyor. Bunun iki sebebi var:

1) Ağustos-2022 enflasyonu yarın sabah ilan edilecek. 3 ayrı kurumun anketinde aylık enflasyonun yüzde 2,04-2,27 arasında gerçekleşeceği tahmin edildi. Yıllık enflasyonun ise yüzde 81'in üzerine çıkacağı öngörüldü. Benim tahminim ise aylık enflasyonun daha düşük çıkacağı yönünde... Çarşı-pazar, market fiyatlarını yakından izlediğim için ben bu rakamın yüzde 1,5-2 arasında gerçekleşeceğini, ancak yıllık enflasyonun yüzde 80'nin üstünde açıklanacağını tahmin ediyorum. Çünkü çarşı pazarda hasat dönemi olması sebebiyle ürün bolluğu var, haliyle fiyatlar ise daha ılıman bir tablo çiziyor. Market fiyatlarında ise Haziran ayında yapılan zamların üstüne pek fazla yeni bir zam yapılmadığını, 2 ay önceki fiyatların korunmaya çalışıldığını gözlemliyorum. Bu sebeple ağustos ayı için, piyasa uzmanlarına göre daha düşük bir rakam beklentisi içindeyim.

2) 2023-2025 dönemine ilişkin Orta Vadeli Program (OVP) bugün 'beklenmedik bir şekilde' zamanında açıklandı. Çünkü son yıllarda OVP'ler öngörülen zamanından oldukça geç ilan ediliyordu. OVP'de aynı zamanda, sonlanmasına 4 ay kala 2022 yılına ilişkin bazı ekonomik verilerde önemli revizyonlar gidildiği gözlendi.

1 Eylül 2022 Perşembe

BÜYÜDÜK AMA FAKİRLEŞTİK. BÜYÜME VERİSİ ARTIK SADECE GELİR DAĞILIMI BOZULMASINI İZLEMEKTE KULLANILIYOR

Timsahın açılan ağzına düştük. 
(Kaynak: Prof. Dr. Aziz Çelik)



Cahit UYANIK

TÜİK, 2022 yılı ikinci çeyreğine ilişkin büyüme rakamını yüzde 7,6 olarak açıkladı. Bu rakam ilk çeyrekte ise yüzde 7,5 olmuştu. Büyümede çeyrekler itibarıyla bir istikrar yakalanmış görünse de, bu gidişatın üçüncü çeyrekten itibaren bozulacağını düşünüyorum.

Bu yazıyı podcast olarak Spotify'da dinleyebilirsin

30 Kasım 2022 tarihinde açıklanacak olan 3. çeyrek büyüme verisinin en fazla yüzde 4-5 civarında gelebileceğini tahmin ediyorum. Bunun en önemli sebebi ihracattaki yavaşlamaya karşın ithalattaki artış. İthalatın Temmuz ayında patlama yapması ve bu eğilimini bir süre daha devam ettirecek olması, bu tahminimin en önemli sebebini oluşturuyor. Çünkü ithalat, GSYİH hesaplamalarında negatif yönde izlenmektedir. Dış pazarlarımızda durgunluk yaşanmaya başlaması sebebiyle ihracatımızdaki baş gösteren yavaşlama ise 3. çeyrekte hızı azalacak büyümenin ikinci en önemli sebebi olur.

Türkiye'de son 1-1,5 yıldır yani 5-6 çeyrektir büyüme rakamları maalesef büyümenin (veya küçülmenin) kaynakları yönünden değil; GSYİH pastasının nasıl paylaşıldığı ve pasta paylaşımının sürekli emekçiler yani ücretli çalışanlar aleyhine gelişmesi yönünden izlenmeye başlandı. GSYİH bu haliyle, tüm ekonomik gelişmeleri kapsayan analizlerin ortaya konulabildiği bir gösterge olmaktan çıkarak, gelir dağılımındaki bozulmanın adım adım izlendiği bir veri olmaya doğru evrildi. Oysa ekonomide gelir dağılımı değişiminin izlendiği başka göstergeler bulunuyor. Ancak GSYİH pastasının bölüşümünde ücretliler aleyhine yaşanan bozulma o kadar çarpıcı ki, büyüme verileri açıklandığında hemen bu kısım gözden geçiriliyor ve bozulmanın sürdüğü görülüyor.

9 Ağustos 2022 Salı

HESABINIZI %80 ENFLASYONA GÖRE YAPIN. ENFLASYON BU YILI %60, %70, %100 DEĞİL, %80'DEN KAPATACAK

Cahit UYANIK

Ağustos 2022 itibarıyla, enflasyonun (TÜFE) bu yıl sonunu;

- yüzde 60 (Ekonomi yönetiminin tahmini)
- yüzde 70 (Piyasa oyuncularına uygulanan anketlerde oluşan tahmin)
- yüzde 100 (Başını Atilla Yeşilada'nın çektiği bir grup iktisatçı ve finans uzmanının tahmini)
kapatacağı ileri sürülüyor.
Bu tahminlere ben de yaptığım hesaplama ile katılıyorum ve diyorum ki "Hayır, enflasyon bu yıl sonunu yüzde 80 ile kapatacak".

Ben, TÜFE endeks rakamının (Dikkat! TÜFE artış oranı değil) bu yıl nasıl bir seyir izlediği, bundan sonra nasıl artabileceği üzerine yoğunlaştım. TÜFE endeks rakamı 2021'i 687 puandan tamamladıktan sonra, bu yılın ilk 7 ayında 1.001'e kadar yükseldi. 314 puan artan endeks, aylık ortalama puan artışının 45 puan düzeyinde olduğunu gösteriyor. Bu ortalama artış eğiliminin Ağustos-Aralık 2022'yi kapsayan 5 ayda da süreceği öngörüsüyle endeksin (687+540=1227) kapatacağını söyleyebiliriz. Bu da bizi endeks puan artış hızı veya 2022 yılı TÜFE endeks artışının yüzde 80 olarak gerçekleşeceği sonucuna getirir.

2 Ağustos 2022 Salı

ENFLASYON ÜCRETLERİ KEMİRİP DURUYOR; TÜİK, TÜRKİYE ÜCRETLİLER GEÇİNME ENDEKSİ HESAPLAYIP YAYINLAMALI

Cahit UYANIK

İstanbul Ticaret Odası (İTO) uzun yıllardır bir İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi (İTO-ÜGE) yayınlıyor. 01 Ağustos 2022 tarihinde açıklanan Temmuz ayı sonuçlarına göre, 1998 yılından bu yana yani 24 yıl sonra bu endeksin en yüksek değerine çıktığı görüldü. Ücretlilerin tüketimine konu olan malların fiyatlarını temsil eden endeks, son bir yılda yüzde 99,1 arttı.
İTO, bu ÜGE'yi aynı zamanda İstanbul'un tüketici fiyat endeksi yerine de kullanıyor. Aslında ÜGE ile TÜFE aynı şey olmamalı. TÜFE ve ÜGE'nin ayrı ayrı hesaplanıp ilan edilmesi gerek.
Öte yandan TÜİK'in açıkladığı kendi TÜFE verisi var ki; İTO'nun TÜFE'siyle arasında bazen ciddi farklılıklar olabiliyor. Bunun çeşitli sebepleri var tabii ki... TÜİK'in TÜFE'si 400'ü aşkın mal ve hizmetin fiyatlarını takip ederken, bu İTO'nun TÜFE'sinde (veya ÜGE'sinde) 200'dan biraz fazla...

İTO'nun TÜFE'si biraz eski ve yenilenmesi gereken bir endeks. TÜİK'in TÜFE'sinde 2000'li yılların başından itibaren, 'çekirdek enflasyon' da denilen özel kapsamlı fiyat göstergeleri bulunuyor. TÜİK verisi mevsimsel, takvimsel etkilerden arındırılmış ve endeksin gelecekte yönünü tahmin etmeye yarayan bazı dışlamaları (enerji fiyatları hariç, kamunun yönettiği ve yönlendirdiği fiyatlar hariç vb.) içeriyor. Oysa İTO'nun verisinde bunlar bulunmuyor. Yani TÜİK'in TÜFE'si daha yeni ve modern göstergeleri içeren bir endeks...

3 Şubat 2022 Perşembe

TÜRK TOPLUMU ENFLASYON BELLİ BİR NOKTAYI AŞMADAN ŞİKAYETLENMEZ

Ben enflasyonun yüzde 3,5 çıkacağını tahmin etmiştim.

Kimsenin pek güvenmediği TÜİK ise yüzde 1,68 olarak hesapladık dedi.

TÜİK'e güvenmeyen üniversite hocalarının oluşturduğu bagımsız nitelikli

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise yüzde 2,99 oldu dedi. 

Sadece çarşı pazardaki gelişmeleri gözleyerek yaptığım tahmin hiç de fena değil o zaman...

10 Aralık 2021 Cuma

YÜZDE YÜZDEYE ORANLANIR MI VEYA SİYASİLERİMİZİN (RESUL TOSUN) HAL-İ PÜR MELALİ

Siyasi adamın biri diyor ki:

"Almanya'da enflasyon yüzde 2'den yüzde 5'e çıktı, yani yüzde 150 enflasyon artışı var"

Peki adamın dediği doğru mu?

1) Yüzde, yüzdeyle kıyaslanmaz. Olsa olsa artış oranı değil, artış hızı hakkında fikir verir. (Neden kıyaslanmaz? Zaten kıyaslamalardan elde edilmiş rakamlardır bunlar)

2) Enflasyonda ideal yıllık rakam yüzde 2'dir. Bunu 21 derecelik ideal oda sıcaklığı gibi düşünün. Sıcaklık, 22'ye çıktığı zaman (Enflasyon yüzde 5 olduğunda) evet sıcaklık artmıştır, ama insanı rahatsız etmez. 

4 Aralık 2021 Cumartesi

ENFLASYON ORANLARI İLE OYNANIP DAHA DÜŞÜK GÖSTERİLİRSE SONUCU NE OLUR?

Yıllar önce Anadolu Üni.'de Ekonomi ve Finans Gazeteciliği dersinde enflasyonun nasıl hesaplandığını anlatıyordum. Bir öğrencim enflasyon oranları ile oynanıp daha düşük gösterilirse ne olacağını sordu. Biraz düşündükten sonra ona şu cevabı vermiştim: "Böyle bir şey yapma ihtimalleri çok az.

Ancak yaparlarsa devletin başını büyük belaya sokarlar. Bu orana bakılarak memur, memur emeklisi, işçi, işçi emeklisi maaşları belirleniyor. Devlet milyonlarca insana defalarca kez düşük maaş ödenmesine sebep olur bunu yaparsa...

(Tıklayınız) BAŞKANLIĞI "ATEŞTEN KOLTUK" BİR DEVLET KURUMU: TÜİK

8 Mart 2019 Cuma

"KADIN GÜÇLENMESİ ENDEKSİ" OLUŞTURULDU; EN GÜÇLÜ HİSSEDEN KADINLAR SİNOP'TA YAŞIYOR



- 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜNE DOĞRU İKİ AKADEMİSYEN
‘KADIN GÜÇLENMESİ ENDEKSİ’ OLUŞTURDU
- KADINLARIN KENDİLERİNİ ‘EN FAZLA GÜÇLÜ HİSSETTİKLERİ’ İLK 10 İL: SİNOP, ISPARTA,
 AFYONKARAHİSAR, KÜTAHYA, BALIKESİR, UŞAK, MANİSA, KONYA, BOLU VE ARTVİN.
- KADINLARIN KENDİLERİNİ ‘EN AZ GÜÇLÜ HİSSETTİKLERİ’ 10 İLİN TAMAMI İSE DOĞU VE GÜNEY DOĞU’DA BULUNUYOR
- ÜÇ BÜYÜK KENT ‘KADIN GÜÇLENMESİ ENDEKSİ’NİN ORTA
SIRALARINDA KENDİLERİNE YER BULABİLDİ
- ‘KADIN GÜÇLENMESİ ENDEKSİ’ İLE İLGİLİ VERİLERİN AYRINTILARI
06 MART 2019-ÇARŞAMBA TARİHİNDE TOBB ETÜ SPM’DE KAMUOYUYLA PAYLAŞILACAK

8 Mart Dünya Kadınlar Gününe doğru ODTÜ ve TED Üniversitesinden iki akademisyen, kadınların sosyo-ekonomik, siyasal ve demografik alanlarda sağladıkları gelişimi ölçebilmek için ‘Kadın Güçlenmesi Endeksi (KGÜE)’ oluşturdu ve bu endeksi 81 ile uyguladı.

Buna göre kadınların kendilerini ‘en fazla güçlü hissettikleri’ yani KGÜE’nin en yüksek değer aldığı ilk 10 il; Sinop, Isparta, Afyonkarahisar, Kütahya, Balıkesir, Uşak, Manisa, Konya, Bolu ve Artvin oldu. Kadınların kendilerini ‘en az güçlü hissettikleri’ yani KGÜE’nin en düşük değer aldığı son 10 il ise Diyarbakır, Muş, Batman, Şanlıurfa, Mardin, Siirt, Şırnak, Tunceli, Van ve Bitlis oldu.

Kadının kendisini en güçlü hissettiği ilk 10 ilin Türkiye çapındaki bölgesel dağılımı farklılık gösterirken; endeksin en düşük değer aldığı (kadının kendini en az güçlü hissettiği) 10 ilin tamamının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunması dikkat çekti.
KGÜE’de İstanbul 40’ıncı, İzmir 48’inci ve Ankara ise 58’inci yani orta sıralarda kendine yer bulabildi. KGÜE’de “sanayileşmiş kentler” olarak bilinen Denizli 20, Tekirdağ 23, Bursa 29, Sakarya 30, Kocaeli 44, Eskişehir 50, Kayseri 53, Gaziantep 57, Mersin 61 ve Adana ise 70’inci sırada bulunuyor. 

10 Ekim 2018 Çarşamba

BAŞKANLIĞI "ATEŞTEN KOLTUK" BİR DEVLET KURUMU: TÜİK

Prof. Dr. Ömer DEMİR

TÜİK, bir yıldır vekaletle yönetiliyor

Cahit UYANIK 
Sanayi üretimiyle ilgili verinin açıklanmasında tarihi bir hataya imza atan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), yaklaşık 1 yıldır vekaletle yönetiliyor. Üstelik bu vekaletin bitmesi de şu anda mümkün görünmüyor.
TÜİK Başkanı Ömer Demir geçen yıl mart ayında, YÖK Başkan vekilliğine atandı. Ancak Demir YÖK'teki görevini resmen sürdürüyor ama kadrosu TÜİK'te bulunuyor. Ve bu görevlendirme nedeniyle ücretsiz izinli sayılıyor. TÜİK'te başkan vekilliğini ise Ömer Toprak yürütüyor. Bu "garip" durum sebebiyle TÜİK'in başına asaleten atama yapılamıyor. TÜİK'te vekalet döneminin bitmesi için Demir'in TÜİK başkanlığından alınıp bir başka göreve atanması ve oradan da görevlendirme yoluyla yeniden YÖK Başkanvekili yapılması gerekiyor.

25 Eylül 2018 Salı

SERBEST BÖLGE HESABI DEĞİŞTİ, CARİ AÇIK AZALDI



Cahit UYANIK

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) yeni milli gelir hesabında serbest bölge faaliyetleri, Türkiye'nin ekonomik sınırları içine dahil edildi. Merkez Bankası bu hesap değişikliği sayesinde 2007 yılı cari açığının 711 milyon dolar daha az gerçekleştiğini açıkladı. Bu azalış, cari açığın gayri safi milli hasılaya oranını yüzde 5,7'den yüzde 5,6'ya indirdi. 

Banka'nın bu yılın ilk çeyreğine ilişkin yayınladığı Ödemeler Dengesi Raporu'na göre TÜİK'in 1998 bazlı yeni milli gelir hesaplamasında serbest bölge faaliyetleri Türkiye'nin ekonomik sınırları içine dahil edildi. Türkiye'nin serbest bölgelere ihracatı ve serbest bölgelerden ithalatı ise Banka tarafından ödemeler dengesi hesabından çıkarıldı. Buna karşılık, serbest bölgelerin dünyanın geri kalanıyla dış ticaret ilişkileri ödemeler dengesi kapsamına alındı.  Rapora göre serbest bölgelerin dünyanın geri kalanına net ihracatı, kapsam dışına çıkarılan Türkiye'nin serbest bölgelere net ihracatından fazla olduğu için, bu durum cari açığı azaltıcı etki yaptı. Bu etki nedeniyle 2007 yılında cari işlemler açığı 711 milyon dolar daha az hesaplandı.

10 Eylül 2018 Pazartesi

EKONOMİDE 'EKSİK (AKSAK) REKABET' FİYATLARA ZAM OLARAK YANSIYOR



Devlet İstatistik Enstitüsünün 'tekelleşme analizi'ne göre imalat sanayiinin yüzde 58'inde tekelleşme var. Rekabetin aksadığı alt sektörlerde ise fiyat artışları yüzde 100'lere ulaşıyor. 

Cahit UYANIK

Türkiye'deki rekabet yetersizliğinin fiyat artış eğilimlerinde ciddi sapmalara yol açtığı belirlendi. Tekelleşmenin olduğu sektörlerde, temmuzdaki fiyat artışlarının genel fiyat artışının üzerine çıktığı anlaşıldı.

Finansal Forum, Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) yayınladığı alt sektörlere göre en son yoğunlaşma verileriyle, 3 Ağustos'ta açıklanan toptan eşya fiyat endeksini (TEFE) karşılaştırdı. DİE, imalat sanayiini 123 alt bölüme ayırarak yoğunlaşma oranlarını hesapladı. Buna göre alt sektörlerin sadece 18'inde tam rekabet ortamının olduğu saptandı.

DİE 34 alt sektörde orta, 27 alt sektörde yüksek yoğunlaşma saptarken 44 sektörde de çok yüksek yoğunlaşma yaşandığını belirledi. DİE, "İmalat sanayimizin yüzde 58'inde tekelleşme vardır" sonucuna ulaştı. TEFE'nin Temmuzda yüzde 1 olduğu dikkate alındığında düşük yoğunlaşma yaşanan alt sektörlerde fiyat artışlarının bu orandan düşük veya biraz üzerinde seyrettiği belirlendi.

2 Şubat 2018 Cuma

NÜFUS 3,3 MİLYON KİŞİ AZALDI, MİLLİ GELİR 1 GÜNDE 308 DOLAR ARTTI

Cahit UYANIK

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 2007 yılı sonu itibariyle Türkiye'nin nüfusunu 70 milyon 586 bin 256 kişi olarak açıklamasıyla kişi başına düşen milli gelir rakamı bir anda 308 dolar arttı. Devlet Planlama Teşkilatı, 2007 yılı nüfusunun 73 milyon 875 kişiye ulaştığını tahmin ederek kişi başına gelirin 6.625 dolar olacağını öngörmüştü. DPT'nin hesaplamalarına esas kabul ettiği nüfus ile TÜİK'in adrese dayalı kayıt sistemi ile belirlediği nüfus arasında 3 milyon 289 bin kişilik fark oluşunca, kişi başına gelir de 6.625 dolardan 6.933 dolara çıktı.
DPT, 2007 yılı GSYİH'nin 489,4 milyar dolar olacağını tahmin ediyor. TÜİK ise halen Avrupa Birliği Hesap Sistemi'ne uyumlu yeni milli gelir hesaplamalarını sürdürüyor. Bu konudaki çalışmaların şubat veya mart ayında bitirilerek, yeni milli gelir rakamlarının açıklanması bekleniyor. Yeni hesap sisteminin de milli geliri yüzde 20 oranında artıracağı öngörüldüğünde, kişi başına gelirin 8 bin doları geçmesi bekleniyor.  

1 Ocak 2018 Pazartesi

"ÇEKİRDEK ENFLASYON" ÇALIŞMALARI 17 YIL ÖNCE BAŞLAMIŞTI... ENFLASYONDA 'ÇEKİRDEK' ARAYIŞI...


Ekonomistler ve piyasa uzmanlarının fiyat artışlarının geleceğini tahmin ederken büyük önem verdiği 'çekirdek enflasyon' çalışmaları 2000 yılında başlatılmıştı.

Cahit UYANIK

Enflasyondaki düşüşün kalıcı olmasını sağlamak amacıyla endeks analizlerine ağırlık verilmeye başlandı. Merkez Bankası (MB) imalat sanayisindeki fiyat artışları ile sınırlanan klasik çekirdek enflasyon tanımını geniş çerçeveye yaymak için araştırmalar yapmaya başladı. MB, gelecekte tutarlı para politikaları izlemek amacıyla, Türkiye'ye özgü 3 ayrı çekirdek enflasyon tanımı geliştirdi.

Bu çerçevede literatürde 2 ayrı çekirdek enflasyon tanımı yapıldığı belirlendi. İlk olarak çekirdek enflasyon "ölçülen enflasyonun kalıcı kısmı" olarak tanımlandı. İkinci olarak ise çekirdek enflasyon, "ölçülen enflasyonun genel ögesi" olarak ele alındı. Bu tanımda enflasyon "genel" ve "göreli" fiyat değişimi olarak iki alt kısma ayrıldı. Genel fiyatlar beklenen enflasyon ve parasal genişlemeyi, göreli fiyatlar ise arz hareketlerini gösterdi. 

19 Aralık 2017 Salı

MB: REEL SEKTÖR, KISA VADELİ DIŞ KAYNAK KULLANIMINDA 2007'DE FRENE BASTI


Cahit UYANIK

Küresel kriz nedeniyle son dönemde dış borçları ile sık sık gündeme gelen reel sektör, 2007 yılında kısa vadeli yabancı kaynak kullanımında frene bastı. Merkez Bankası (MB), yayınladığı "Sektör Bilançoları-2005/2007" adlı çalışmada 5 bin 600'ü aşkın firmadan gönderilen bilanço verilerine dayanarak, firmaların dış borç ödeme kapasitelerini analiz etti. MB, döviz riskine karşı önlem olması için 2007 yılında firmaların kısa vadeli nakdi yabancı para kredi kullanımını azalttığını belirtti.

MB, ankete veri gönderen tüm firmalarda döviz kredisi yükümlülüklerini karşılama gücünün bir göstergesi olarak değerlendirilebilecek 'kısa vadeli yabancı para kredilerinin yurt dışı satış gelirlerine oranı'nın 2007 yılında, 2,6 puan iyileştiğini bildirdi. MB, imalat sanayisi sektörü firmalarında ise bu iyileşmenin 3,5 puan olduğunu hesapladı. 

MB Başkanı Durmuş Yılmaz, 1 yılı aşkın süredir yaptığı konuşmalarda özel sektörün döviz kredisi riskine dikkat çekiyor ve dövizle borçlanılırken dikkatli olunmasını istiyordu. Yılmaz, dövizle borçlananların dövize dayalı geliri olması gerektiğini ifade ediyordu.

26 Eylül 2017 Salı

‘REEL SEKTÖRÜN BOZULMAYAN GÜVENİ’ NE ANLAMA GELİYOR?


Cahit UYANIK

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) her ay Ekonomik Güven Endeksi (EGE) açıklıyor. EGE, tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen bileşik bir endeks. Öyle ki EGE, 5 bileşen ve 20 alt endeksten oluşurken ekonominin üretim ile tüketim cephesindeki “güven” kavramını ölçmeye çalışıyor.

EGE’nin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise kötümserliği gösteriyor. Bir ekonomide “güven” kavramı çok önemli. Çünkü ekonomideki kararlarımızda bu kavram, neredeyse kilit konumda. Güven, içinde mantığı ve duyguyu barındırıyor.

İşte EGE Temmuz-2017’de 98,9’dan 103,4’e yükseldi. Böylece 2016 yılı başından bu yana en yüksek noktasına ulaştı. EGE, 2016 yılının hiçbir ayında 100’ü geçememişti. Bunun sebepleri arasında Rusya ile ambargo krizi, turizmdeki gerileme, Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonuna girişmesi gösterilebilir. EGE, başkanlık sistemine geçişle ilgili anayasa değişikliği görüşmelerinin başladığı 2017’nin ilk ayında ise 85,9’a inerek adeta “dip” yaptı. Türkiye gibi hızlı siyasi değişimlerin yaşanabildiği bir ülkede bazı dönemlerde EGE’nin hızlı düşüşü normal karşılanmalı.

Ancak şu ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum: EGE’nin alt bileşenlerinden birini oluşturan Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) 2016’nın tamamı  ve 2017’nin ilk 7 ayında hiçbir zaman 100’ün altına düşerek kötümserlik bölgesine girmedi. Ancak aynı şeyi hizmetler, perakende ve inşaat sektörü için söyleyemiyoruz. Bu sektörlerdeki güven havası, çoğunlukla kötümserlik bölgesinde seyretti. 

RKGE, imalat sektörüne ait mevsim etkilerinden arındırılmış verilerle oluşturuluyor. Demek ki 15 Temmuz Darbe Girişimi bile ülkedeki üretici kesimlerin, kötümserlik havasına kapılmasını sağlayamadı. Reel sektörün kolay kolay morali bozulmuyor ama Türkiye’de son yıllarda (imalat sektörü olarak da bildiğimiz) bu alandan bir uzaklaşma yaşanıyor. Artık imalat sektöründe dev yatırımlara pek rastlanmıyor. Mevcut üreticiler, kâr oranındaki düşüş sebebiyle kapasite artışlarıyla yetiniyorlar. Türkiye’deki bir çok üretim tesisi yabancı yatırımcılar tarafından satın alınıyor. Çünkü yabancı yatırımcı sıfırdan yatırıma sıcak bakmıyor ve mevcut üretim tesislerini satın almakla yetiniyor.  


Sözün özü EGE’nin son 1,5 yıllık verilerinden çıkarmamız gereken ders şu: Ekonomide moralimizin kolay bozulmaması ve daha düzelmesi için, acilen ‘imalat aşkı’nı yeniden canlandıracak köklü bir reel sektör reformu yapmalıyız. 
(Ortadoğu Business Dergisinin Eylül-2017 tarihli 44. sayısında yayınlanmıştır.) 

8 Mart 2017 Çarşamba

İSTATİSTİKLER "KADINLAR İÇİN YAPMAMIZ GEREKEN ÇOK ŞEY VAR" DİYOR


8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olsun...

Sizlerle Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) dün yayınladığı "İstatistiklerle Kadın, 2016" bültenini paylaşıyorum. Bu istatistiklerden çıkardığım sonuç şu: Kadınlar için; hepimizin daha yapmamız gereken çok şey, almamız gereken çok fazla mesafe var...

Türkiye nüfusunun %49,8’ini kadın nüfus oluşturdu

Türkiye’de 2016 yılında, erkek nüfus 40 milyon 43 bin 650 kişi olurken, kadın nüfus 39 milyon 771 bin 221 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle nüfusun %50,2’sini erkekler, %49,8’ini ise kadınlar oluşturdu. Kadınlar ile erkekler arasındaki bu oransal denge, kadınların daha uzun yaşaması nedeniyle 65 ve daha yukarı yaş grubunda kadınların lehine değişmektedir. Bu yaş grubundaki nüfusun %43,9’unu erkekler, %56,1’ini ise kadınlar oluşturmaktadır.

20 Aralık 2015 Pazar

TURİZM İSTATİSTİKLERİ NASIL HAZIRLANIYOR?



Cahit UYANIK

Turizm, bizim çocukluğumuzdaki tek kanallı televizyonun ortak espri kaynaklarından biriydi. "Bu yıl turizm patlaması yaşanacak" sözü, bir çok sanatçıya sadece ilham vermekten öte gitmemişti. Çünkü turizmin patlaması için iddialı laflardan fazlası gerekiyordu. Ülkenin dünyadaki genel gidişata ayak uydurmuş bir hava vermesi, iyi ve bilinçli bir tanıtım kampanyası, yurt içinde modern hava alanları, çok iyi mekanlara inşa edilmiş oteller, kalifiye personel ve standart hizmet bunların başta geleniydi. Türkiye, 70'li yıllarda bunların önemini kavrayamadan "Yahu biz misafirperver bir milletiz. Niye gelmiyor ki bunlar?" şeklinde duygusal demeçlerle turizmin patlamasını bekleyip durdu.

11 Aralık 2015 Cuma

AB İÇİN YAPILAN YENİ MİLLİ GELİR HESAPLAMASINDA 15 YENİ YÖNTEM UYGULANDI

Cahit UYANIK 
Türkiye'nin yeni milli gelir hesaplama yönteminin Avrupa Birliği'ne (AB) uyumlu hale getirilmesi için yabancı uzmanlardan destek alındı. Şimdi, Maliye, Merkez Bankası, Sanayi Bakanlığı gibi kurumların bilgilerinin de yeni sınıflandırmalara uyumlu hale getirilmesi gerekiyor.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2004 yılından bu yana hazırlıklarını sürdürdüğü milli gelir güncelleme çalışmasında, yabancı uzmanlardan 300 adam/günlük (yaklaşık 10 ay) destek alındığı öğrenildi. TÜİK'in sonuçlandırma aşamasına geldiği çalışmaları, en son aralık ayında Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) yetkilileriyle gözden geçirdiği belirtildi.