28 Kasım 2023 Salı

TÜRK BORSASININ (İMKB) GELECEĞİ VE KÜÇÜK YATIRIMCILAR

TÜRK BORSASININ GELECEĞİ VE KÜÇÜK YATIRIMCILAR

Cahit UYANIK 

Türkiye'de artık herkes İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nı (İMKB) yakından tanıyor. Gazetelerdeki boy boy tablolarda borsada oluşan fiyatlar yayımlanıyor. Yüksek tirajlı gazeteler haftalık ekonomi ekleri vererek okuyucularına borsaya ilişkin bilgi sunuyor. Sayıları 10 'u geçen haftalık ekonomi ve borsa dergisi, yatırımcılara yön göstermeye çalışıyor, yorumlar yapıyor, tavsiyelerde bulunuyor. Borsada hisseleri işlem gören şirketlerin sayısı hızla 300'e doğru çıkıyor. İMKB giderek daha fazla şirketin işlem gördüğü bir yapıya bürünüyor. Bu sayının yakın bir gelecekte 400'ü geçeceği tahmin ediliyor. Firmalar yeni yatırım kararları öncesinde kaynak maliyetini en aza indirgemek için halka açılmayı ciddi bir alternatif olarak değerlendiriyor.

Peki Türkiye'de borsayı ve dolayısıyla borsaya yatırım yapmaya başlayan yatırımcıları nasıl bir gelecek bekliyor? Borsada yeni endeks patlamaları yaşanabilir mi? Borsa orta ve uzun vadede yatırımcısına enflasyon oranı ve alternatif yatırım araçlarına göre daha fazla kar ettirir mi? Her şeyden önemlisi borsada yatırım yapmak isteyen yatırımcı bu işin içine nasıl girmeli? Girdiği dünyada kendisini neler bekliyor? Bu yazıda borsanın geleceği ve borsa yatırımcılığı konusunda 'tüyo' vermeden, "şu hisseyi alın" veya "filanca hisseyi elden çıkarın" demeden genel konuları dile getirmeye çalışacağım.

Her şeyden önce şunu söylemekte yarar var: İMKB, henüz 'ergenlik' çağını süren bir borsa. Türkiye'de sermaye piyasası araçlarına yatırım kavramının 150 yıla yakın bir geçmişi bulunsa da, şu anki borsa henüz 15'inci yaşını sürüyor. Tıpkı insanlar gibi borsaların da çeyrek asırlık bir süreci büyük bir badire görmeden anlatması gerekiyor. Bu süre insan ömrü içinde bir kuşağın değişimine de karşılık geliyor. İMKB bu açıdan hayli şanslı görünüyor. 15'inci yaşındaki borsa, kurumsal alt yapısını kurmuş durumda. Öyle ki İMKB devletin ilan ettiği 8 yıllık temel eğitime en büyük bağışı yapan kurum. Yakında İMKB küçük ve orta boy işletmelerin hisselerinin işlem göreceği 3-4 bölgesel borsaya da 'ağabeylik' yapacak. Olaya bu açıdan bakıldığında, İMKB'nin kurumlaşmak üzere yani ergenlik sorunlarını üstünden atmak üzere olduğunu söyleyebiliriz. Geçen yıl çıkarılan yeni Sermaye Piyasası  Kanunu bu çerçevede hayli önemli. Bu kanun, Türk Borsası ve sermaye piyasalarını gelişen Batılı standartlara oturtmayı amaçlıyor. Özellikle halka açıklık oranının yüzde 15-20'yi geçmediği ülkemizde azınlık hisselerine ciddi haklar tanıyor. Küçük tasarrufçuları mali ve hukuksal açıdan koruyacak önemli düzenlemeleri içeriyor. Küçük yatırımcıların parasını korumak için geliştirilen şemsiye sigorta sistemi, aracı kurum iflasları sonrasında görmeye alıştığımız 'borsazede' kavramını ortadan kaldıracak bir nitelik taşıyor. 

Bu noktadan sonra borsayı nasıl bir 'erişkinlik' ortamı beklediği önemli. Borsaların uzun vadeli fon arz edenler ile uzun vadeli fon talep edenlerin karşılaştığı bir ortam olması, ülkenin genel ekonomik istikrarı ile yakından ilgili. Enflasyonun yüzde 100'e merdiven dayadığı ve uzun vadeli diye bilinen tasarrufların 1 ila 3 ay arasında dağıldığı bir ortamda borsanın ülke ekonomisine hizmet etmesi beklenemez. Bu tip ülkelerdeki borsalar zaten literatürde 'casino-kumarhane' olarak adlandırılıyor. Türk Borsasının da durmuş-oturmuş bir yapıya ulaşması için genel ekonomide dengenin sağlanması zorunlu. Yani insanlar 'kısa vade' denilince 1 yıla kadar olan, 'orta vade' denilince 1-3 yıl, 'uzun vade' denilince 5 yıl ve daha uzun dönemleri artık kabullenmeliler. Uluslararası kabul görmüş vade kavramı Türk yatırımcısı için de geçerli olmalı.

Türkiye'de uygulanan Enflasyonla Mücadele Programının başarısı İMKB'nin erişkinliğe ulaşmasını daha hızlandıracak. Türkiye'de ekonomik istikrar sağlandıkça borsa endeksinin birkaç hafta içinde yaptığı 8-10 bin puanlık artışlar da sona erecek. Tabi aynı şekilde 8-10 bin puanlık düşüşler de tarihe karışacak. Çünkü borsadan çıkan paranın gideceği alternatif yatırım araçları tasarrufçuyu tatmin etmeyecek. Bunun yerine bekleyip hisse senedinin fiyatının yükselmesinin yanı sıra temettü ve bedelsiz rüçhan hakkı kullanımı gibi avantajlardan yararlanmak daha cazip olacak. Peki borsada spekülatörler olmayacak mı? Elbette tüm borsalarda olduğu gibi fiyatlar düşerken hisse toplayıp yükselmeye başlayınca satan, kısa vadeli bakış açısını taşıyan bir grup yatırımcı bulunacak. Bu grup oluşturdukları spekülatif taleple fiyatların aşırı düşmesini veya yükselmesini engelleyecek. Burada spekülatör kavramını manipülatörle karıştırmamak gerekiyor. Manipülatör, fiyatları yaptığı fiktif işlemlerle kendi çıkarı doğrultusunda düşüren veya yükselten borsa oyuncusu anlamına geliyor. Zaten ciddi hukuksal düzenlemelerin olduğu borsalarda manipülasyon bir borsa suçu. Türk Borsasında manipülasyon yok mu? Elbette bol miktarda var. Bunlardan korunmak mümkün mü? Bu sorunun cevabını yazının ilerleyen bölümlerinde bulacaksınız.

Borsa ile ilgili yazı kaleme alıp da İMKB'nin yabancı yatırımcılarla 'özgün' ilişkisinden bahsetmemek olmaz. Türk Borsası, uzun bir zamandan bu yana yabancı yatırımcıların ilgisini çekiyor. Gerçekleşen işlem hacminin zaman zaman yüzde 60-65'e kadar olan bölümü, büyük karlar peşinde koşan yabancılar tarafından sağlanıyor. Batılı ekonomilerde tahvil ve borsa gelirlerinden sağlanan kazanç yüzde 10 seviyesini pek geçemiyor. Hal böyle olunca yüksek kar peşinde koşan bazı yabancı yatırımcılar, gelişmekte olan borsaları tercih ediyor. İMKB de bunlardan birisi. Ancak orta ve uzun vadede borsa az önce çizdiğimiz erişkinlik sürecine varabilirse, endekste ve işlem hacminde yabancı etkisinin azalacağını söyleyebiliriz. Bunun yerine yabancı sermayeyle kurulmuş firmaların halka açılarak borsaya gelmesi gibi bir olgu ile karşılaşabiliriz. Bu durum borsanın genel ekonomik ve genel ekonomi içerisinde yabancı sermaye ile rasyonel bağlar kurmasını sağlayabilir.

Böylesi bir tablo içinde küçük tasarrufçular borsaya girmeli mi? Girerse ne kadar kalmalı? Borsadaki manipülasyon, içeriden öğrenenlerin ticareti  (insider trading), dedikodu ticareti gibi kavramlardan nasıl korunmak gerekir? Borsaya giriş konusunda temel kural şu: Borsa ilgi isteyen bir yatırım alanı. Yatırımcı ne kadar küçük olsa da gösterilmesi gereken asgari ilgi değişmez. Bilanço okumaya ilgi duymayan, rasyolarla boğuşmayı sevmeyen, hissesini satın aldığı şirketle ilgili haberleri takip etmek istemeyen, Türkiye'deki ve dünyadaki konjonktürel hareketlere ilgi duymayan bir borsa yatırımcısı kısa sürede parasını kaybedebilir. Borsayla ilgili bilgilendirici yayınların sayısı bundan 5-6 yıl önce bir elin parmaklarını geçmiyordu. Ama artık yeterli sayıda ve hemen her düzeydeki yatırımcılara hitap eden Türkçe yazılmış borsa kitapları bulmak mümkün. Bunlardan bir veya birkaç tanesini okumak kör kör gözüm parmağına yapılacak basit hataları önleyebilir. 

Borsayla ilgili dikkat edilmesi gereken ikinci kural da yumurtaların aynı sepete konulmaması. Yani tüm yatırımın tek sektör ve tek şirket üzerinde yoğunlaştırılmaması. Küçük tasarrufçunun kar beklentisinin, gündelik fiyat dalgalanmaları ile bağlantısı olmaması gereği de üçüncü altın kural. Bu tip yatırımcıların kar payı, bedelli ve bedelsiz hisse senedi dağıtımı gibi konulara bel bağlaması daha doğru olur. Hisse satın alınacak şirketler seçilirken düzenli biçimde temettü dağıtan ve rüçhan hakları konusunda sağlıklı ortamlar yaratan firmaların seçilmesi küçük yatırımcıların uzun vadeye yayılan beklentilerini karşılayabilir. Borsaya girecek olanlara son tavsiye ise şu: Sakın ev, araba satarak, kredi kartından borç çekerek borsaya girmeyin. Borsa yatırımcılığında temel kural en azından gelecek 1 yıllık dönemde söz konusu paraya ihtiyaç duyulmayacak olmasıdır. Çünkü elinizdeki hisseyi satmanız gerektiği zaman, size büyük oranda kayıplar yaratabilecek bir konjonktüre denk gelebilir.

Sonuç olarak İMKB ve onun sürükleyeceği yerel borsalar Türkiye'nin geleceğini simgeliyor. Eğer Türkiye'de de Batı'da olduğu gibi bir 'halk kapitalizmi' oturacaksa; sağlıklı, düzenli, hukuksal,  güvenli ve güvenceli bir borsamız olması gerekiyor. Ülkedeki genel demokrasi ikliminin gelişmesi için ekonomik demokrasinin en önemli göstergelerinden birisi olan borsaya devletin, iş adamlarının ve halkın bir arada sahip çıkması zorunlu görünüyor. 

(Bu yazı TSE'nin yayın organı Standard dergisinin Ağustos-2000 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder