26 Nisan 2018 Perşembe

KAPAK HABERİ / SPOR, AYNI ZAMANDA EKONOMİDİR



Cahit UYANIK

Bu satırlar yazılırken Türkiye A Milli Futbol Takımı, Brezilya ile oynayacağı yarı final maçına hazırlanıyordu. Elbette 70 milyonluk nüfusu ile Türkiye ve Türk insanı da... Bu rakama, diğer Türk cumhuriyetleri ile dünyanın dört bir yanına yayılmış Türk soylu ancak değişik ülkelerin vatandaşlığına geçmiş taraftarlar da dahil... Türkiye kazanınca Almanya, Fransa, Hollanda, Avustralya, Avusturya, Amerika Birleşik Devletleri, Kuveyt, Hong Kong, Afganistan gibi ülkelerde sevinç çığlıkları yükseliyor. Bugün Türkiye A Milli Futbol Takımının dünya çapındaki taraftarlarının yarım milyar kişiye ulaştığı tahmin ediliyor. Dile kolay, dünya nüfusunun 6 milyar kişi olduğunu var sayarsak, demek ki her 12 kişiden biri Türkiye'yi tutuyor.

Çok değişik, hiç akla fikre sığmayacak ülkelerde Milli Takım'ın futbolcularını Avrupa Kupası veya Avrupa'daki lig maçlarından tanıyan milyonlarca insan var. Uydu teknolojisi, artık futbolculara ve dolayısıyla takımlara binlerce kilometre ötesinden sempatizanlar veya taraftarlar kazandırabiliyor. Futbolun ve sporun evrensel dili, düşmanlıkları törpülüyor, dostlukları canlandırıyor. Nasıl ki Japonya ile Güney Kore arasındaki buzlar, bu şampiyona ile bir nebze olsun eriyebildiyse...

Spor artık dünyanın her yerinde ekonomi demek... Güney Kore ve Japonya'da inşa edilen muhteşem stadlar, bu ülkelerin ulaştığı ekonomik güç ile bilim, teknoloji ve mühendisliğin nasıl harmanlanabildiğini gösterdi. Ancak hafızalarını yoklayanlar, daha 5 yıl önce Güney Kore'nin büyük bir ekonomik kriz uçurumuna yuvarlandığını hatırlayacaklardır. Türkiye de artık böylesi büyük bir organizasyona ev sahipliği yapmalı. İnşaatcılıkta, mühendislikte, statik biliminde ulaştığımız noktayı dünyaya gösterebilmeliyiz. Tabi buna dünyanın dört bir yanından gelen değişik dil, kültür, inanış, yaşayış, anlayış ve düşünüşteki insanı iyi bir organizasyonla yaşatıp yarıştırabilmeyi de eklemek lazım.


Spor artık aynı zamanda ekonomidir demiştik. FIFA'nın resmi rakamlarına göre futbolun tüm dünyada 250 milyar dolarlık bir iş hacmi yarattığı hesaplanıyor. FIFA, 2002 ve 2006 yılındaki dünya kupalarının ticari yayın haklarını ise 1,6 milyar dolara satmış durumda. FIFA'nın ayrıca dünya çapında ün yapmış 15 resmi sponsoru bulunuyor. Bu tip büyük organizasyonlar, ulusal ekonomilere de büyük katkı sağlıyor. Söz gelimi bundan sonraki 18'inci Dünya Futbol Şampiyonası Almanya'da yapılacak. Almanya'da Hamburg'tan Köln'e, Münih'ten Leipzig'e kadar toplam 16 kentte ya yeni stadlar inşa ediliyor ya da eski stadlar büyük tadilattan geçiriliyor.

Almanya Hükümeti bu 16 kentten 12'sini seçerek  geçen Nisan ayında karşılaşma yapılacak kentler olarak ilan etti. Almanlar Münih'te 66 bin kişilik muhteşem bir stad inşa ediyorlar.  Başkent Berlin'de ise ünlü Olympia Stadyumu büyük bir tadilattan geçiriliyor. Almanya'da sırf yeni stad inşası veya tadilat için tahmin edilen harcama tutarı 1,5 milyar euro. Yani yaklaşık 1,6 milyar dolar; Türk Lirası olarak 2,1 katrilyon lira... Bu rakama henüz yapılacak diğer masraflar dahil değil. Ama bu paranın turizm gelirleri, futbol yayın hakkı gelirleri, ekonominin canlanmasıyla yaratılacak yeni iş potansiyelleri gibi yollarla ekonomiye geri dönmesi hatta kar edilmesi planlanıyor.

Otoriteler 1998 Dünya Kupasını toplam 36 milyar kişinin izlediğini, şu anki kupada bu rakamın 40 milyara yaklaşacağını, Almanya'daki şampiyonada ise bu rakamı çoktan geçeceğini belirtiyorlar. Söz gelimi TRT, son dünya kupasının Türkiye yayın haklarını 8 milyon dolara satın aldı. Bu yayın haklarının dünya çapındaki 150'yi aşkın ülkeye satıldığını düşünürseniz, ortaya çıkan ekonomik değer iyice anlaşılabilir. Son dünya kupasının stadlardaki bilet satışı da çok büyük bir ekonomik değere işaret ediyor. Çünkü kupayı yaklaşık 3,5 milyon kişinin stadlarda takip edeceği ifade ediliyor.

Yine benzer bir şekilde kapı komşumuz Yunanistan 2004 Olimpiyat Oyunları için hummalı bir faaliyet içinde. Yunanlılar olimpiyat hazırlıklarını ülkelerinin "en somut ve bütünsel modernizasyon projesi" olarak tanımlıyorlar. Öyle ki bu hazırlıkları, 2006 yılına kadar uzanan ve AB'ye sundukları Ulusal Kalkınma Programının en önemli ayağı şeklinde lanse ediyorlar. Nasıl etmesinler ki? Araştırmalara göre 2004'e kadarki olimpiyat hazırlıkları yıllık bazda GSYİH'da yüzde 0,5 oranında bir artı büyüme sağlayacak. Olimpiyat yapılacağı 2004 yılında ise bu katkı  yüzde 1,4'e kadar yükselecek. Olimpiyat hazırlıkları ve oyunlarının ekonomide her yıl ortalama 40 bin yeni istihdam yaratacağı ifade ediliyor. Yunanistan'da hazırlık sürecinde her gün 480 farklı iş yönetiliyor. Bu işler, 1764 safhaya bölünmüş durumda. Yunanistan'da şu anda 68 adet yeni alt yapı projesi yürütülüyor. 22 spor kompleksi, basın merkezi, radyo-tv merkezi, 13 anayol arteri, 3 ulaştırma projesi, Trafik Yönetim Merkezi, Olimpiyat köyü, 5 adet kamu  elektrik idaresi projesi ve 14 adet  sağlık projesi bunlar arasında bulunuyor.

Türkiye ile Yunanistan çok uzun yıllardır birbirine dargın. Aralarındaki sorunlar da henüz çözülmedi. Ancak iki ülke futbol federasyonları 2008 Avrupa Şampiyonasını düzenlemek için ortaklaşa UEFA'ya başvurdular. Amaç giderek dünyada dargın ülkeleri barıştırmakta etkin bir modele dönüşen ortak spor organizasyonlarından istifade etmek. Türkiye, herhangi bir komplekse kapılmadan Yunanistan'ın 2004 Olimpiyatlarındaki deneyimlerinden yararlanabilir. Yunanistan ise Türkiye'de giderek büyük bir çığa dönüşen, önümüzdeki yıllarda Avrupa ve Dünya futbolunda söz sahibi bir ülke olacak. Türkiye'nin bilgi ve görgüsünden yararlanabilir. Bu ortak spor yatırımı, ekonomik alanda giderek gelişen ilişkilere yeni boyutlar katabilir.

Ortaya koyduğumuz tablo gösteriyor ki spor, artık boş vakitleri doldurmak ve genç neslin beden sağlığını korumak için yapılan bir faaliyet olmaktan çok uzaklaştı. Spor, büyük ekonomik değerler oluşturan ve eğlence boyutu giderek güçlenen bir sektöre dönüşüyor. Türkiye genç nüfusu ile övünen bir ülke. Seyirlik sporlar ise ağırlıkla gençler tarafından icra ediliyor. Türkiye'nin genç nüfusu bu noktada bir avantaja dönüşüyor. Ancak Türkiye'nin mevcut yapılanma, örgütlenme ve alt yapı yatırımlarıyla sporun her dalında başarılı olması pek mümkün değil. Türkiye'nin acilen bir "Spor Master Planı" yapıp, bu alana seferber edilecek kaynaklarla ne gibi çıktılar sağlanabileceği dikkatlice araştırılmalıdır. Türkiye, globalleşen dünyanın yeni eğlence, kültür değişimi ve insanlar arası diyalogda sporun önemini bir an önce kavrarsa önemli yol alır.
(Bu yazı, TSE'nin yayın organı Standard Dergisinin Temmuz-2002 tarihli sayısında kapak yazısı olarak yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder