16 Nisan 2018 Pazartesi

UZAK DOĞU KRİZİNDE ÇUVALLAYAN IMF, TÜRKİYE'YLE İTİBAR ARIYOR



Cahit UYANIK

İşe temel bir soru sorarak başlamakta fayda var: Uluslararası Para Fonu (IMF) neden kurulmuştu ve kuruluş amacına ulaşabildi mi? Kitaplarda okuduğumuz kadarıyla IMF, dünya ekonomilerinin jandarmasıdır.  Nerede bir sorun, nerede bir başıbozukluk ortaya çıkarsa, işlerin iyiye gittiği diğer ekonomileri korumak için duruma müdahale eder. Kendine has reçeteleriyle kısa sürede sorunu kontrol altına almaya çalışır. IMF'nin klasikleşmiş reçetesinin ateş düşürücüsü, yüksek faiz politikası izlenmesidir.

Yüksek faiz, devletin faiz giderlerini müthiş şişirse de kısa sürede yerel paraya talebi artırır; döviz çılgınlığını frenler. Enflasyoncu bir karaktere sahip olan devletin yüksek faiz giderleri ise çalışanların üzerideki vergi yükünün artırılması veya ücretlerin azaltılmasıyla dengelenir. IMF, istihdamı azaltacağı için sermayedarların vergilendirilmesinden yana değildir. Vs, vs, vs... Bu tabloyu daha genişletip renklendirmek mümkün. 

Yıllardır bu reçeteyi önüne gelen her ülkeye dayatan IMF, 'Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste' özdeyişinde olduğu gibi şimdilerde zor durumda. Gün geçmiyor ki, haber ajanslarından IMF'nin kasa mevcudunun 20 milyar doların altına indiğine dair haberler gelmesin. Uzak Doğu'da halen hüküm süren krizin benzeri, dünyanın bir başka köşesinde patlak verirse yandı gülüm keten helva... IMF, kepenk indirebilir. 

Anlayacağınız IMF uluslararası iktidar mücadelesinde güç ve itibar kaybı ile karşı karşıya. IMF'nin en büyük destekçisi ABD'de bile IMF'nin yıllar yılı sürdürdüğü politikalar sorgulanıyor. Her gün etkili senatörler veya milletvekilleri IMF'nin aleyhine demeçler veriyorlar. IMF'nin ABD'den istediği kota artırımı ise henüz yasal süreçler tamamlanıp kasasına girmedi. 

Bütün bunları neden anlattım? IMF Başkan Yardımcısı Stanley Fischer, geçen hafta 24 saatliğine de olsa Türkiye'ye geldi. Salı günü de Türkiye Masası Şefi Martin Hardy ve beraberindekileri ağırlayacağız. IMF, kasasında para (güç) varken ve dünya ekonomisinde işler tıkırında görünürken (itibar), Türkiye'yi dinlemiyordu bile... IMF, dibe vurup vurmadığı konusunda çok çelişkili yorumlar yapılan Uzak Doğu Kriziyle kaybettiği güç ve itibarını, şimdilerde Türkiye gibi 'enflasyon şampiyonu' bir ülkeye yardımcı olarak dondurmak istiyor. 

IMF geçmişte, gözünün içine baka baka yalan ve pembe verileri tüm dünyaya pompalayan Asya Kaplanları'na karşı 'uysal kedi' gibi davranıyordu. Türkiye gibi 'profili düşük ülkeler' ise ikinci sınıf üye muamelesini sineye çekmeye razı oluyordu. Türkiye, Uzak Doğu Krizi'nden uluslararası güçler dengesinde pozisyonunu daha rahatlatarak çıkabilir. Ekonomisini dengeleyebilir. Bunun için ne fazla alçak gönüllü olunmalı, ne de fazla yüksekten uçulmalı... Ama hakkımız ne ise o talep edilmeli. Salı günü başlayacak IMF görüşmeleri bu açıdan kritik önem arz ediyor.
(Bu yazı, Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 15 Haziran 1998 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder