30 Nisan 2018 Pazartesi

AB-TÜRKİYE GÜMRÜK BİRLİĞİ, BREXIT SONRASI İNGİLTERE İÇİN MODEL OLABİLİR Mİ?



Cahit UYANIK

Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilere neredeyse yarım yüzyıldır yön veren ve 1973 yılından bu yana uygulanan Gümrük Birliği modeli, başka ilişkiler için ilham kaynağı olmaya başladı. Brexit’ten sonra İngiltere’nin AB ile nasıl bir ekonomik ilişki sürdürmesi gerektiğine dair tartışmalarda, Gümrük Birliği modeli artık daha fazla ‘çözüm’ olarak öneriliyor. Oysa İngiltere Başbakanı Theresa May sözcüsü aracılığıyla geçen Kasım ayında AB ile Gümrük Birliği'nden tamamen ayrılacaklarını duyurmuş, şubat ayı başında da bu düşüncesinin değişmediğini tekrarlamıştı. Ancak May’e rağmen İngiltere’de, Brexit sonrasında AB-Türkiye arasındaki Gümrük Birliğine benzer bir uygulamaya gidilmesi gerektiği yönündeki düşünceler daha üst perdeden dillendirilmeye devam ediyor.

İngiltere'de şirket yöneticilerinin ve girişimcilerin üye olduğu Direktörler Enstitüsü (Institute of Directors-IoD), şubat ayı ortasında Brexit sonrasında AB ile ticaretlerinde Türkiye'yi örnek alan bir model geliştirilmesini önerdi. İngiltere'nin en eski iş dünyası örgütlenmelerinden biri olan 30 bin üyeli IoD’nun önerisi, The Daily Telegraph gazetesinin iş dünyası ekinin manşetinde ve The Times gazetesinde yer aldı. IoD Türkiye'nin AB ile var olan kısmi Gümrük Birliği gibi bir yapının İngiltere'nin ticareti için en iyi sonucu vereceğini belirtti. "Brexit'i Uyarlamak: İngiltere-AB Ticaret Çerçevesi İçin Melez Bir Seçenek" başlıklı raporda IoD, İngiltere'nin belli sektörleri seçerek bu sektörlerde AB ile Gümrük Birliğine gitmesini önerdi. Buna göre İngiltere'nin diğer ülkelerle serbest ticaret anlaşmalarına katmak istediği ürün ve hizmetler ise Gümrük Birliğinde yer almamalı. Böylece İngiltere bu sektörleri kapsayan serbest ticaret anlaşmaları imzalamakta özgür olacak. Böylesi bir anlaşma sayesinde İngiltere'nin AB'ye kritik sektörlerdeki ihracatının etkilenmeyeceğini vurgulayan IoD, Türkiye ekonomisinin Gümrük Birliğinin ardından hızla büyüdüğüne dikkat çekti.

IoD’nun önerisinden kısa bir süre sonra İngiltere'de ana muhalefetteki İşçi Partisi'nin Lideri Jeremy Corbyn, ülkesinin AB’den çıkışının ardından Brüksel ile Türkiye'ninkine benzer bir ilişki kurulabileceğini söyledi. Brexit yaklaşımını açıkladığı konuşmasında Corbyn, Brexit sonrası İngiltere'nin AB ile kalıcı Gümrük Birliği'ne girmesini desteklediğini ifade etti. İngiltere'de Coventry Üniversitesi'nde konuşan Corbyn, "AB üyesi olmadan AB'ye coğrafi olarak yakın olan her ülke, ister Türkiye, İsviçre ya da Norveç olsun AB ile yakın ilişki içinde ve bunların bazıları diğerlerine göre daha avantajlı" dedi. Corbyn İngiltere'nin Mart 2019'da başlayacak Brexit sonrası iki yıllık geçiş döneminde de İşçi Partisi'nin Gümrük Birliği'ni destekleyeceğini söyledi. İşçi Partisi Lideri "Britanya kendine has bir ilişki kuracak. İşçi Partisi Ortak Pazar’a gümrüksüz erişim ile mevcut haklar, standartlar ve korumaların da dahil olduğu yeni ve güçlü bir ilişki için müzakere edecek" dedi.

Gerçekten AB-Türkiye ilişkisi dikkate alındığında Gümrük Birliği modeli, iki büyük ve önemli ekonomik gücü birbirine yakınlaştırmakta başarılı imiş gibi görünüyor. AB’nin resmi bir dokümanında Gümrük Birliği “Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği, AB’nin üye olmayan bir ülke ile kurduğu ilk önemli ve işlevsel Gümrük Birliği örneğidir. Gümrük Birliği kapsamında Türkiye, tarım ürünlerinin sanayi bileşenleri ile sanayi ürünlerinin büyük bir kısmı için AB’nin Ortak Dış Tarifesini (ODT) kabul etmiştir. Buna ek olarak taraflar arasında yapılacak ticari işlemlere ilişkin tüm gümrük vergileri, nicel kısıtlamalar ve ücretler de kaldırılmıştır. Uygulamaya girmesiyle birlikte Gümrük Birliği, AB ile Türkiye arasındaki ticaret ve yatırımın büyümesini desteklemiş, Türkiye’de üretkenlik kazancını teşvik etmiş, Türkiye’nin müktesebata uyumunu kolaylaştırmıştır” denilerek övülüyor.

AB ile Türkiye arasında Gümrük Birliği süreci 1995’te alınan nihai kararla tamamlanıp 1996 başından itibaren iki taraf için de sıfır gümrük oranlarıyla uygulanmaya başladığında, aslında 1973 yılına kadar uzanan sancılarla dolu 23 yıllık bir geçmişi bulunuyordu. Çünkü AB, 1973’te Türkiye ile imzaladığı Katma Protokol ile sanayi mallarında tüm gümrüklerini Türkiye için sıfırlamış ve Gümrük Birliği sürecine girilmişti. Türkiye ise aynı şeyi AB için yapacaktı ancak bunu 22 yıla yayacak ve gümrük vergilerini tedrici bir süreç halinde sıfırlayacaktı. Buradaki en önemli amaçlardan biri, Türkiye ekonomisi ile AB ekonomisi arasındaki gelişmişlik farkını yavaş yavaş azaltmaktı. Gümrük Birliğine yavaş yavaş ulaşarak bir anlamda Türkiye ekonomisinin AB tam üyeliğine hazırlanması amaçlanıyordu. Tedrici geçiş süreci de her iki tarafın kamuoylarını rahatlatmıştı.

Sokaklarda “Onlar Ortak, biz Pazar olacağız” sloganlarının atıldığı günlerde Türkiye, “Güçlü Ortak Pazar (AB’nin o zamanki ismi) ekonomisi bizi yutup, arka bahçesine dönüştürmeyecek. Yavaş yavaş onların düzeyine çıkacağız. Tarım ve hizmetler gibi sektörlerimizi koruyabileceğiz. Onlar sanayide gümrüklerini hemen sıfırlayarak bize destek olacak. Biz ise sanayimizi yavaş yavaş Ortak Pazar’ın  rekabetine açacağız” diyerek imza atmıştı. AB ise “Türkiye ekonomisi  içe kapalı. İthal ikameci model uyguluyor. Bu nedenle potansiyelinin altında üretiyor. Üretim kalitesi iyi değil. Sanayide gümrüklerimizi sıfırlamamız, onları kaliteli üretime teşvik edecek. Bize sanayi malları satmaları zor. Bizim standartlarımızda üretim yapabildiklerinde zaten sorun kalmayacak. Tam üyelik talebi en az 23 yıl ileri atıldı” diye savunarak Katma Protokol’e imza koymuştu. Aradan çeyrek yüzyıla yakın zaman geçtikten sonra 1996’da başlayan AB-Türkiye Gümrük Birliği, Türkiye’nin bazı şehirlerinde havai fişek atılarak kutlanmıştı. 2018 yılına gelindiğinde ise Gümrük Birliğinin  başarılı olduğu genel kabul gören bir düşünce… Hatta AB ile Türkiye; Gümrük Birliğinin genişletilmesi ve iyi çalışmayan yönlerini revize etme kararı bile aldılar.

Bu noktada Türk Dışişleri Bakanlığının Gümrük Birliğine ilişkin kamuoyundaki yanlış bir değerlendirmeyi düzeltme çabasına da dikkat çekmek gerekiyor. Dışişleri Bakanlığına göre Gümrük Birliği AB-Türkiye arasındaki yeni bir anlaşma değil… Sadece 1963 Ankara Anlaşmasıyla başlatılan bütünleşme sürecinin, 1973’deki imzalanan Katma Protokol ile karara bağlanan bir aşamasının tamamlanması. Bakanlık “Gümrük Birliği, rkiye-AB Ortaklık Konseyi’nin 6 Mart 1995 tarihli toplantısında kabul edilen 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı uyarınca 1 Ocak 1996 tarihinden itibaren tamamlandı” diyor. Yani Türk Dışişleri Bakanlığı Gümrük Birliğinin 1963-1973-1996 noktalarını içeren bir geçmişi olduğuna vurgu yapıyor.

Türkiye’nin Gümrük Birliği ile ilgili kısa ve öz mazisi böyle… Ancak aynı Gümrük Birliği modelinin AB’ye 1973’ten bu yana tam üye olan, AB kadar gelişmiş, bazı ekonomik ve finansal sektörlerde AB’den daha iyi durumdaki İngiltere’ye uygulandığında başarılı olup olmayacağının ciddi bir etüde ihtiyacı olduğu kesin. Çünkü Türkiye’nin Gümrük Birliği modeli azgelişmiş bir ülkeyi gelişmiş bir ekonomik birliğe yakınlaştırmayı içerirken; Brexit sonrası imzalanabilecek AB-İngiltere Gümrük Birliğine ne kadar örnek olabileceği belirsizliğini koruyor. Her halûkarda Gümrük Birliği’nin AB-İngiltere ilişkilerine uygulanıp uygulanamayacağını ezberden konuşarak bilmek mümkün değil. Uzmanların bu konuyu iyice tartışması gerekiyor.

Öte yandan Türkiye’nin Gümrük Birliğinin 22 yıllık (1996-2018) uygulamasından dolayı ciddi ve mahkemelere kadar düşmüş şikayetleri mevcut. Zaten AB-Türkiye arasında henüz başlamayan Gümrük Birliği değişiklik görüşmelerinin en fazla bu noktalarda yoğunlaşması bekleniyor. Gümrük Birliği değişiklik ve genişletme görüşmelerinin bir an önce başlaması, İngiltere’deki tartışmaları kolaylaştırabilir.

Brexit gerçekleştikten sonra veya Brexit müzakerelerinde “Tamam AB’den şu şekilde çıkılacak… Anlaştık.  Peki ama bundan sonra ekonomik ilişkilerimizde ne yapacağız? Hadi onu konuşalım” aşamasına gelindiğinde Gümrük Birliğinin ciddi bir seçenek olarak ortaya konulması için, Türkiye’nin şikayetlerinin çözüme kavuşturulması iyi olacak gibi görünüyor. AB-İngiltere Gümrük Birliği tartışmalarının, dünyada ABD liderliğinde yükselişe geçen ekonomik korumacılık eğilimlerinden nasıl etkilenebileceğini de kestirmek şu anda güç görünüyor. Her ne olursa olsun önümüzdeki birkaç yılda AB ve İngiltere’de; Türkiye ile uygulanan Gümrük Birliği ile ilgili dokümanlara daha sık göz atılacağı kesin…   
(Bu yazı Diplomatik Gözlem Dergisinin Nisan 2018 tarihli sayısında yayınlanmıştır.) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder