29 Mart 2019 Cuma

JAPONYA VE AVRUPA BİRLİĞİ (AB), TRUMP'A İNAT DEV BİR EKONOMİK ANLAŞMAYI UYGULAMAYA BAŞLADILAR

Cahit UYANIK

Geçen Şubat ayı başında dünya ekonomisinde gözler, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin arasındaki ticaret müzakerelerinin yanı sıra İngiliz Avam Kamarasındaki ‘meydan muharebelerine benzeyen’ Brexit Anlaşması onay tartışmalarına çevrilmişti. Her iki meselede de ufukta uzlaşma umudu pek görünmezken; sessiz sedasız önemli bir anlaşma yürürlüğe girdi: Avrupa Birliği (AB)-Japonya Ekonomik Ortaklık Anlaşması.

Anlaşmanın ayrıntılarına birazdan değineceğim ama hemen şunu söyleyelim ki; bu anlaşma dünyanın en büyük ekonomilerinden AB ve Japonya’nın kurallara dayanan, adil ticaret için atmış oldukları önemli bir adım niteliğinde değerlendiriliyor. Bu anlaşmanın korumacılık eğilimlerinin hız kazandığı ve serbest ticaretin Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına aykırı ek vergiler ve korunma önlemleri ile tehdit edildiği bir dönemde gerçekleşmesi önemini bir kez daha artırıyor. Anlaşma, Türkiye açısından da (gerek Japonya gerekse AB ile ilişkilerde) ilginç ve önemli sonuçlara yol açabilir. Bir tesadüf müdür bilinmez; Türkiye de, Japonya ile serbest ticaret anlaşması imzalamak için adeta gün sayıyor.

28 Mart 2019 Perşembe

EKONOMİ HİKAYELERİ: TÜRKİYE'DE BİR BANKA NEDEN BATTI?

Prof. Dr. Salih Neftçi (1947-2009)
"Türkiye'nin köklü bankalarından birinin patronu beni aradı. Atılım yapmak istediklerini söyledi. Yöneticilerine eğitim vermemi istedi. Doğrusu hiç vaktim yoktu ama, neticede memlekettir, geldim.”
“Bir hafta sürecekti. İstanbul'da küçük bir oteli kampa çevirmişlerdi. Bankanın yöneticileri, Anadolu'daki şube müdürleri, hepsi orada kalıyordu. Otelin restoranı, konferans salonu olarak kullanılıyordu.”
“Kürsüye çıktım. Hani bir zamanlar kösele ayakkabının içine beyaz çorap giyme hastalığımız vardı ya… İlk dikkatimi çeken bu oldu. Hemen hepsi beyaz çoraplıydı.”
“İngilizce bilen var mı diye sordum. Bir iki üst düzey yönetici haricinde, yoktu.”
“Ama istisnasız hepsinin önünde not defterleri vardı. Can kulağıyla dinliyorlardı. Gece çalışıyorlar, ertesi sabah yeni yeni sorularla geliyorlardı. Merak ediyorlardı. Her saniyeyi değerlendirmek için, çaba harcıyorlardı.”
“Bu banka, Türkiye'nin en büyük bankalarından biri oldu. Elbette çok küçük bir parçasıydım ama, kendime gurur payı çıkarıyordum.”

8 Mart 2019 Cuma

"KADIN GÜÇLENMESİ ENDEKSİ" OLUŞTURULDU; EN GÜÇLÜ HİSSEDEN KADINLAR SİNOP'TA YAŞIYOR



- 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜNE DOĞRU İKİ AKADEMİSYEN
‘KADIN GÜÇLENMESİ ENDEKSİ’ OLUŞTURDU
- KADINLARIN KENDİLERİNİ ‘EN FAZLA GÜÇLÜ HİSSETTİKLERİ’ İLK 10 İL: SİNOP, ISPARTA,
 AFYONKARAHİSAR, KÜTAHYA, BALIKESİR, UŞAK, MANİSA, KONYA, BOLU VE ARTVİN.
- KADINLARIN KENDİLERİNİ ‘EN AZ GÜÇLÜ HİSSETTİKLERİ’ 10 İLİN TAMAMI İSE DOĞU VE GÜNEY DOĞU’DA BULUNUYOR
- ÜÇ BÜYÜK KENT ‘KADIN GÜÇLENMESİ ENDEKSİ’NİN ORTA
SIRALARINDA KENDİLERİNE YER BULABİLDİ
- ‘KADIN GÜÇLENMESİ ENDEKSİ’ İLE İLGİLİ VERİLERİN AYRINTILARI
06 MART 2019-ÇARŞAMBA TARİHİNDE TOBB ETÜ SPM’DE KAMUOYUYLA PAYLAŞILACAK

8 Mart Dünya Kadınlar Gününe doğru ODTÜ ve TED Üniversitesinden iki akademisyen, kadınların sosyo-ekonomik, siyasal ve demografik alanlarda sağladıkları gelişimi ölçebilmek için ‘Kadın Güçlenmesi Endeksi (KGÜE)’ oluşturdu ve bu endeksi 81 ile uyguladı.

Buna göre kadınların kendilerini ‘en fazla güçlü hissettikleri’ yani KGÜE’nin en yüksek değer aldığı ilk 10 il; Sinop, Isparta, Afyonkarahisar, Kütahya, Balıkesir, Uşak, Manisa, Konya, Bolu ve Artvin oldu. Kadınların kendilerini ‘en az güçlü hissettikleri’ yani KGÜE’nin en düşük değer aldığı son 10 il ise Diyarbakır, Muş, Batman, Şanlıurfa, Mardin, Siirt, Şırnak, Tunceli, Van ve Bitlis oldu.

Kadının kendisini en güçlü hissettiği ilk 10 ilin Türkiye çapındaki bölgesel dağılımı farklılık gösterirken; endeksin en düşük değer aldığı (kadının kendini en az güçlü hissettiği) 10 ilin tamamının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunması dikkat çekti.
KGÜE’de İstanbul 40’ıncı, İzmir 48’inci ve Ankara ise 58’inci yani orta sıralarda kendine yer bulabildi. KGÜE’de “sanayileşmiş kentler” olarak bilinen Denizli 20, Tekirdağ 23, Bursa 29, Sakarya 30, Kocaeli 44, Eskişehir 50, Kayseri 53, Gaziantep 57, Mersin 61 ve Adana ise 70’inci sırada bulunuyor. 

28 Şubat 2019 Perşembe

DÜNYADAKİ "GOLDILOCKS GÜNLERİ" TÜRKİYE İÇİN YAPISAL REFORM FIRSATI SAĞLAYABİLİR


Cahit UYANIK

Ünlü İngiliz yazar Robert Southey, çocuklar için 1837 yılında yayınladığı “Goldilocks ve Üç Ayı (Goldilocks and The Three Bears)” adlı masal kitabının 160-170 yıl sonra, trilyonlarca dolarlık büyüklüğe sahip dünya para ve sermaye piyasalarının jargonuna gireceğini elbette bilemezdi.  1990’lı yıllardan sonra kullanılmaya başlanan “Goldilocks Ekonomisi” kavramı; piyasa yanlısı para politikasına izin veren; makul ekonomik büyüme ve düşük enflasyonu amaçlayan bir iktisadi ortamı tanımlıyor. 2018 yılını oldukça çalkantılı geçiren dünya para ve sermaye piyasalarının, 2019 yılı Ocak ayı itibarıyla Goldilocks senaryosunu devreye aldığı ifade ediliyor. Peki bu ne anlama geliyor, önümüzdeki günlerde dünya ve Türkiye ekonomisi için nasıl sonuçlar doğurabilir ve yıl boyunca bu senaryo geçerli olabilir mi?

Bu konulara geçmeden önce “Goldilocks ve Üç Ayı” masalından bahsedelim. Türkiye’nin en önemli para ve sermaye portföy yönetimi şirketlerinden İş Yatırım’ın Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen, kaleme aldığı bir köşe yazısında “Goldilocks ve Üç Ayı” masalını bir piyasa uzmanı gözüyle şöyle özetlemişti:

Goldilocks, ormanda gezinirken kaybolan ve duyduğu güzel yemek kokusunu takip ederek girdiği üç ayının evinin altını üstüne getiren yaramaz bir kız çocuğu… Duyduğu güzel kokuyu takip ederek mutfağa giren Goldilocks; masada üç adet lapa kasesi görür. Önce baba ayının çok büyük kasesindeki lapayı dener; çok sıcak deyip beğenmez. Sonra anne ayının lapasını dener; çok soğuk der bırakır. Sonra bebek ayının lapasını dener; tam istediğim sıcaklıkta der ve götürür (midesine indirir)... Ortalığı karıştırırken bebek ayının sandalyesini kıran ve evin altını üstünü getiren Goldilocks, tatlı uykusundan üç ayının kızgın homurdanmaları ile uyanır. Masallarda kötü son olmayacağı için, ayılara yakalanmadan kaçarak evinin yolunu tutar.”

(Tıklayınız) TÜRKİYE'DE EKONOMİK KRİZ DÖVİZ CEPHESİNDEN BAŞLAR

21 Şubat 2019 Perşembe

BİR MALİYE BAKANININ AĞZINDAN: ASGARİ ÜCRET NEDEN VERGİ DIŞI KALMIYOR?


Cahit UYANIK

Türkiye, yaklaşık 8 aydır vergi reformu tartışıyor. Büyük ihtimalle, bu dergi elinize ulaştığında bile vergi reformu tasarısı Meclis'ten henüz çıkmamış olacak. Aslında Türkiye, siyasi istikrarın tam olduğu 1993 yılında vergi yasalarında önemli değişiklikler getiren tasarıyı kanunlaştırmayı başarmıştı. 

Bu düzenlemeyle Bakanlar Kuruluna asgari ücretlilerden kesilen verginin sıfıra düşürülmesi yetkisi de tanınmıştı. Ancak bu yetkiyi, kamu giderlerinde büyük bir gedik açılacağı korkusuyla kimse kullanmadı. Zekeriya Temizel Maliye Bakanı olunca, bu yetkinin kullanılma şansının çok yükseldiği kulislerde konuşulmaya başlanmıştı. Gelin görün ki Temizel de, kamu finansmanı dengesinin bozulacağını gerekçe göstererek asgari ücrette verginin sıfırlanmasına karşı çıktı. Ancak şimdiye kadar bu konuda ayrıntılı bir açıklama da yapmadı. Bir  alt paragrafta Temizel'in ağzından bu gerekçeleri okuyacaksınız. Bu görüşleri destekleyip desteklememek size kalmış:

19 Şubat 2019 Salı

HONDA, İNGİLTERE VE TÜRKİYE'DEKİ FABRİKALARINI AB-JAPONYA ANLAŞMASI SEBEBİYLE KAPATIYOR


Cahit UYANIK

Honda'nın İngiltere ve TR fabrikalarını kapatması; Avrupa pazarına (Bu, TR pazarı da demek oluyor) Japonya'da ürettiği otomobilleri satacak olması; AB ile Japonya'nın imzaladığı ve 1 Şubat 2019'da uygulamaya giren serbest ticaret anlaşması ile ilgilidir diye düşünüyorum.
Anlaşmaya göre 7 yıllık geçiş süreci sonunda Japon arabaları Avrupa pazarına vergisiz girebilecek. Tabii Avrupa arabaları da Japonya'ya... Honda, Japonya'da üretim yaparak gümrüksüz satışı daha uygun bulmuş olabilir.
TR'nin zaten AB ile GB var. Otomatikman AB STA'larına uymak zorunda. İngiltere de aynı yolda... O da AB ile GB'ye gidecek büyük ihtimalle... Yani iki ülke de aslında AB ülkesi statüsünde ticaret açısından... Honda'nın kararını böyle okuyabilirsiniz...
AB-Japonya STA'sını Diplomatik Gözlem'in Mart-2019 sayısına yazdım. TR ekonomisi üzerinde de önemli etkiler yapacak olan bu önemli anlaşmayı, İngilizce olarak da yayınlanan dergide önümüzdeki günlerde okuyabilirsiniz. Mart ayı sonunda bu blogda yayınlayacağım.

(Bu yazı, 19 Şubat 2019 tarihinde Twitter sayfamda paylaşılmıştır.)

12 Şubat 2019 Salı

OPEC, KÜRESEL YAVAŞLAMA SEBEBİYLE 2019 DÜNYA PETROL TALEBİ TAHMİNİNİ DÜŞÜRDÜ

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), yavaşlayan ekonomiler ve rakiplerden daha hızlı 
arz büyümesi beklentileri nedeniyle 2019 dünya petrol talebi tahminini düşürdü ve yeni üretim kesintilerine başlasa da arz fazlasının önlemenin zorluğunu vurguladı. 

OPEC aylık raporunda, 2019 ekonomik büyüme tahminini düşürdü ve ham petrol talebinin günde 30.59 milyon varile düşerek geçen ay tahmin edilenden 240,000 varil daha az olacağını belirtti.

OPEC, Rusya ve OPEC üyesi olmayan diğer üreticiler Aralık ayında küresel petrol arzı fazlasının artmasını önlemek için üretimi 1 Ocak'tan itibaren günde 1.2 milyon varil kısma konusunda anlaşmıştı. OPEC'in bu kesintideki payı günde 800,000 varil.

OPEC raporunda, petrol üretiminin Ocak ayında günde 797.000 varil düşüşle 30.806 milyon varile gerilediğini belirtti. Reuters hesaplamasına göre, bu miktar taahhüt edilen üretim kesintilerine yüzde 86 uyum sağlandığını gösteriyor. 
(Reuters)

8 Şubat 2019 Cuma

IMF'NİN YENİ TÜRKİYE TEMSİLCİSİ KELMANSON SESSİZ SEDASIZ GÖREVE BAŞLADI


Cahit UYANIK 

Yerel seçimlerden sonra bir anlaşma yapılıp yapılmayacağı tartışıladursun; Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) yeni Türkiye Daimi Temsilcisi sessiz sedasız göreve başladı. Srikant Seshadri'nin ayrılmasıyla, geçen yıl ağustos ayı itibarıyla  Ben Kelmanson göreve başladı.

IMF Türkiye Temsilciliğinin resmi sitesinde Belmanson hakkında şu bilgiler verildi: 

"Kelmanson, gelişmiş ve gelişmekte olan piyasaların dahil olduğu geniş bir yelpazede küresel, bölgesel, ülke ve politika konularında kapsamlı bir deneyime sahiptir. Şu anki görevinden hemen önce, IMF'nin Moldova ve Letonya Misyon Şefi ve Avrupa Dairesinde Şube Müdürü Yardımcısı görevlerini yürütmekteydi. Daha öncesinde ise IMF'nin Birinci Başkan Yardımcısı'na Danışman olarak hizmet vermiştir. 

3 Şubat 2019 Pazar

EKONOMİ HİKAYELERİ: 'PÜF NOKTASI'NI BİLMEK....


Vaktiyle testi ve çanak-çömlek imal edilen kasabalardan birinde, uzun yıllar bu meslekte çalışan bir çırak, kalfa olup artık kendi başına bir dükkan açmayı arzu eder olmuş. Ne yazık ki her defasında ustası ona:

- Sen, demiş, daha bu işin püf noktasını bilmiyorsun, biraz daha emek vermen gerekiyor. Ustanın bu sonu gelmez nasihatlerinden sıkılan kalfa, artık dayanamaz ve gidip bir dükkan açar. Açar açmasına da yeni dükkanında güzel güzel yaptığı testiler, küpler, vazolar, sürahiler onca titizliğine ve emeğe rağmen orasından, burasından yarılmaya, yer yer çatlamaya başlar. Kalfa bir türlü bu çatlamaların önüne geçemez. Nihayet ustasına gider ve durumu anlatır. Usta:

(Tıklayınız) EKONOMİ HİKAYELERİ: AĞUSTOS BÖCEĞİNİN ŞARKISINI DUYMAK

31 Ocak 2019 Perşembe

TRUMP, ÇİN’DEN “MADE IN CHINA 2025” PLANINI DEĞİŞTİRMESİNİ İSTİYOR

Trump’ı telaşlandıran “Made in China 2025” Planı nedir? "Made in China 2025" Alman "Endüstri 4.0" Planının Çin versiyonu olarak kabul ediliyor. Trump, Şi’den “Made in China 2025” Planının uygulama şeklini değiştirmesini istedi. Trump, Çin’in bu proje ile önümüzdeki 8-10 yıl içinde özellikle ‘yapay zeka’ alanında önemli bir üstünlük kazanmasından endişe ediyor. 

Cahit UYANIK

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, bu ay ikinci görev yılını doldurarak üçüncü yılına başlayacak. Trump’ın seçilir seçilmez hedefine aldığı ülke Çin olmuştu. Geride kalan sürede tehditlerle başlayan süreç, Çin’e yönelik gümrük vergilerinin yükseltilmesi ve ticari soruşturmalarla devam etti. ABD’nin Çin’e yeni gümrük vergileri uygulayıp uygulamayacağı, bu yıl Şubat ayı bittiğinde belli olacak. Çünkü Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping 02 Aralık 2018 tarihindeki G-20 Zirvesi sırasında görüştü. Arjantin’de gerçekleştirilen görüşmeden ticaret savaşlarına ‘3 aylık ateşkes kararı’ çıktı.

Görüşme sonrası Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklamada ABD ile Çin’in 90 gün boyunca bir anlaşmaya varabilmek amacıyla yeni ticaret müzakerelerinde bulunacağı ve bu süre içinde iki ülkenin de karşılıklı olarak herhangi bir yeni gümrük vergisi getirmeyeceği ifade edildi. Bu çerçevede Trump'ın, 01 Ocak 2019'da 200 milyar dolar değerindeki ürün için yüzde 25'e artırılacağı daha önce açıklanan gümrük vergisi oranının yüzde 10'da kalmasına onay verdiği belirtildi. Açıklamada, eğer 3 aylık müzakere sürecinin sonunda bir anlaşmaya varılamazsa yüzde 10'luk tarifenin yüzde 25'e yükseltileceğine vurgu yapıldı. Çin'in ABD'den hemen tarım ürünleri ihraç etmeye başlayacağına işaret edilen açıklamada, Çin'in ayrıca kayda değer bir miktarda enerji, endüstri ve diğer alanlarda üretilen ürünlerden alarak iki ülke arasındaki ticaret dengesizliğinin azaltılmasına katkı yapacağı belirtildi.

(Tıklayınız) ÇİN’İN YENİ “ORTA HALLİ REFAH TOPLUMU” HEDEFİ, DÜNYAYI NASIL DEĞİŞTİREBİLİR?

28 Ocak 2019 Pazartesi

EKONOMİ HİKAYELERİ: SOROS, 16 EYLÜL 1992'DE (KARA ÇARŞAMBA) NASIL 1 MİLYAR DOLAR KAZANDI?

Dünyanın en önemli iktisatçılarından biri olan Prof. Dr. Daron Acemoğlu'nun ders kitabı olarak kaleme aldığı "Makroekonomi" başlıklı kitapta iktisat biliminin temel konuları gerçek hayattan örneklerle öğrencilere ve iktisat meraklılarına anlatılıyor. Türkçe'de de yayınlanan kitapta Acemoğlu ve iki meslektaşının gerçek hayattan somut örneklere referans yaptığı konulardan birisi de döviz piyasaları.
Acemoğlu ve meslektaşları bu konuyu anlatırken Soros'un döviz piyasalarındaki işlemleri ile nasıl zenginleştiğine değiniyor. Kitapta Soros'un 1990'ların başında sterlinle borçlanıp Alman markı satın alması işlemlerinin ana hatlarına yer veriliyor. 1990'dan 1992'ye kadar İngiliz sterlininin Almanya'nın euro'dan önce kullandığı para birimi olan Alman markına karşı sabitlenmiş bir döviz kuru vardı. Ancak 1992'de değişen piyasa güçleri İngiliz sterlininin değer kaybetmesi yönünde baskı yapmaya başladı.

DÜNYA ARTIK DAHA AZ BORÇLANARAK YAŞAMANIN YOLLARINI BULMALI


 Cahit UYANIK

İnternette sörf yaparken hiç “ülke borç saati” siteleri ile karşılaştınız mı? Söz gelimi; “Usdebtclock” adlı web sitesine girildiğinde Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) borç rakamlarının baş döndüren bir hızla arttığı görülebiliyor. Bu yazının yazıldığı 08 Ocak 2019-Salı günü, dünyanın patronu gözüyle bakılan ABD’nin borçları 21 trilyon 923 milyar dolar düzeyindeydi. Buna benzer web siteleri sırf ABD değil, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bir çok ülkenin ulusal borcunu da anlık (real-time) olarak size gösterebiliyor.

Dünyadaki borçların gelişimini düzenli olarak takip eden Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), 2018’in ilk çeyreğinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülke borçlarının, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,1 artarak 247 trilyon dolara yükseldiğini açıkladı. Bu borcun 61 trilyon doları finans sektörüne ait iken, 186 trilyon doları ise hane halkları, finans sektörü dışında kalan şirketler ve devlet borçlarından oluşuyordu. Dünyadaki tüm ülkelerin yıllık üretim tutarları toplamının 80 trilyon dolar civarında olduğunu söylersek, bu dev borç stokunun ciddiyeti iyice anlaşılabilir.

22 Ocak 2019 Salı

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, VERGİDEKİ O İNDİRİM YETKİSİNİ KULLANACAK MI?


* Kurumlar Vergisi beyannameleri her sene 01 Nisan-25 Nisan tarihleri arasında veriliyor. 
* 2018 kazançları için beyanname döneminin başlamasına 70 gün bulunuyor. 
* Hükümet, 2017 yılında Kurumlar Vergisi  Kanununda yaptığı değişiklikle 2018, 2019 ve 2020 yılı için uygulanacak vergi oranını yüzde 20'den yüzde 22'ye çıkarmıştı. Başlangıçta sadece bankaların vergisinin artırılması planlanırken, Meclis'teki değişiklikle artış tüm kurumlar vergisi mükelleflerini etkileyecek şekilde çıkarıldı. 

* 2 puan yükseltilen oranın bu yıl uygulanması gerekiyor. Çünkü "7061 sayılı kanunun (Torba Kanun) 91 inci maddesiyle; kanuna eklenen eklenen geçici 10. maddede (Yürürlük: 05.12.2017) "Bu Kanunun 32 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan %20 oranı, kurumların 2018, 2019 ve 2020 yılı vergilendirme dönemlerine (özel hesap dönemi tayin edilen kurumlar için ilgili yıl içinde başlayan hesap dönemlerine) ait kurum kazançları için %22 olarak uygulanır" deniliyor.

KULİS: "MÜDÜRÜ NAYLON FATURA KESTİ, 3 YIL HAPİSLE YARGILANIYOR"

Fatura kestiler, hayatı değişti 

Cahit UYANIK

Bir iş adamı aradı. Derdi, yine o meşhur naylon fatura problemi... Yanında bir zamanlar 600 kişi çalıştırdığını ve devlete ayda 180-190 milyar SSK primi ödediğini anlatan iş adamı, 420 kilometre ötedeki bir tesisindeki müdürün kestiği 1 milyar liralık naylon fatura yüzünden 3 yıl hapis cezası ile yargılandığını yana-yakıla anlattı. 

Devletin katilleri, hırsızları, dolandırıcıları, karşılıksız çek kesenleri hapisten af yoluyla çıkardığını, kendisi gibi dürüst iş adamlarını ise içeriye atmaya çalıştığını ileri sürdü. Bu konuşma, bazı iş adamları tarafından dile getirilen "Esnaf hapishaneleri açılacak" iddiasını aklıma getirdi. Gerçekten de devlet şu kriz ortamında, sigortasını ve  vergisini son kuruşuna kadar ödeyerek adam çalıştıran girişimcileri dikkatle dinlemeli.

18 Ocak 2019 Cuma

DÜNYA BANKASINDAN TÜRKİYE'YE "ÖZEL SEKTÖR BORÇLARINI HAFİFLETİN" UYARISI


Dünya Bankası (DB) geçen hafta paylaştığı "İstikrarı Sağlamak" başlıklı  Türkiye Ekonomik İzleme Raporunda 2019 yılına ilişkin kritik uyarılarda bulundu. DB Türkiye'ye, özel sektör borçlarının planlı şekilde azaltılmamasının, ekonomik durumun daha kötüleşmesine zemin sağlayabileceği uyarısında bulundu. DB Türkiye Ofisinin internet sitesinde yayınlanan konuya ilişkin haber (ara başlıklar bana aittir)  şöyle: 

Mevcut Durum: 

Türkiye'nin yaşadığı ekonomik krizin analizi: Son altı aylık dönemde Yükselen Piyasalar ve Gelişmekte Olan Ekonomiler, azalan sermaye akışları, yavaşlayan küresel ticaret ve emtia fiyatlarındaki oynaklık gibi olumsuzluklar ile karşı karşıya kalmışlardır. Türkiye’de, bu faktörlerin yanında  birikmiş makro ekonomik dengesizlikler, politika algısındaki zayıflık ve yaşanan uluslararası gerginlikler Lirada değer kaybını ve sermaye çıkışlarını tetiklemiştir.

Türkiye'de ekonomik kriz bitti mi? Piyasadaki oynaklık Ağustos ayından bu yana hafiflemiş ve Liranın tekrar değer kazanmaya başlaması ile birlikte dış dengesizlikler azalmıştır. Ancak Türkiye’nin dış finansal durumu halen kırılgan durumdadır ve piyasadaki risk algıları yüksek düzeydedir. Piyasa oynaklığı aynı zamanda yüksek enflasyon, azalan talep ve arz tarafındaki kayda değer düzeltmeler yoluyla reel sektörü de etkilemiştir.

14 Ocak 2019 Pazartesi

İHLASZEDELERİN İŞİ ZOR: İHLAS FİNANS 'ÜMİTSİZ VAKA'


Cahit UYANIK

Yaklaşık 200 bin küçük yatırımcıyı yakından ilgilendiren İhlas Finans'ın faaliyetlerine son verilmesi, finans kurumlarının tasfiye prosedürlerini yeniden gündeme getirdi. 5 Nisan 1994 Kararları sırasında bankacılık lisansları iptal edilen TYT Bank, Marmarabank ve İmpexbank'ın tasfiye işlemleri aradan 7 yıl geçmesine rağmen, halen İcra İflas Kanunundaki genel hükümlere göre yürütülüyor.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) henüz ortada yokken, 3 bankaya ait işlemler Hazine Müsteşarlığı tarafından takip ediliyordu. Ancak şu anda tasfiyeleri izlemek için BDDK bünyesinde 'özel birim' kuruldu. İhlas Finans'ın tasfiye işlemlerinde de bu birimin koordinasyon görevi üstlenmesi bekleniyor. BDDK, el koyduğu 11 bankaya ilişkin herhangi bir iflas veya tasfiye prosedürü işletmiyor. Bunun yerine, bankanın hisselerinin tümüne el konulduğu için sahipliği değişmiş oluyor.