31 Temmuz 2018 Salı

MERKEZ BANKASINDAN KRİTİK UYARI: GENİŞLEMECİ MALİ POLİTİKALAR, ÜLKE RİSK PRİMİ, KUR VE FAİZİ ARTIRIR


Cahit UYANIK

Son yılların en kritik Enflasyon Raporunu açıklayan Merkez Bankası (MB), ekonomik göstergeleri bozan ve olumsuz etkileyen riskleri de daha ayrıntılı bir analize tabi tuttu. Buna göre MB, 2018 yılı için yaptığı yüzde 13,4'lük enflasyon tahminini zora sokabilecek 8 risk tespit etti.

Bu riskler arasında "Para ve maliye politikası eşgüdümünün etkinliğine dair riskler" maddesini ilk sıraya yerleştiren ve detaylarına giren MB, böylece enflasyonla mücadelede Cumhurbaşkanı ve hükümetin tavırlarının da önemli olacağını ortaya koymuş oldu. MB, bu risk çerçevesinde 'genişlemeci mali politikaların devam etmesinin ülke risk primi, kur ve faizleri artıracağı' uyarısında bulundu. MB,  sıraladığı risklerin gerçekleşmesi durumunda başvuracağı 'ilave sıkılaştırma (faiz artırımı)' ve diğer tedbirleri de açıkladı. MB'nin sıraladığı riskler şöyle: 

1) Para ve maliye politikası eşgüdümünün etkinliğine dair riskler 
2) Fiyatlama davranışı ve beklenti oluşumunda bozulma 
3) Gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının zayıflaması 
4) Finansal piyasalarda yurt içi kaynaklı oynaklıkların sürmesi 
5) Banka kredilerindeki arz yönlü sıkılaşmanın belirginleşmesi 
6) Küresel ölçekte korumacı ticaret politikalarının iktisadi faaliyet, ticaret hacmi ve fiyatlar üzerinde olumsuz etkide bulunması 
7) Ham petrol ithalat fiyatlarının yükselmesi; 
8) Gıda fiyatlarındaki yükselişin devam etmesi.


RİSKLERİ DAHA AYRINTILI ANALİZ EDEREK
PİYASANIN ENFLASYON TAHMİNLERİNE YAKINSADIK 

MB Başkanı Murat Çetinkaya raporu tanıttığı basın toplantısında gazetecilerin enflasyon tahminlerinin piyasa gerçekleşmelerine önceki raporlara kıyasla neden daha yakın olduğuna ve bu trendin önümüzdeki dönemde devam edip etmeyeceğine yönelik sorusunu, daha ayrıntılı risk analizlerine dikkat çekerek cevapladı: 

"Bu raporda piyasa tahminlerine biraz daha yakınsadı tahminlerimiz... Raporda yaptığımız değişikliklerden birisi riskler bölümü. Bu bölüm dikkatli incelenirse önümüzdeki dönemde de enflasyon raporunun olası bileşenlerinden birisi olacak. Tüm olası risk faktörlerini hangi kanallardan para politikası kararlarını ve enflasyon görünümünü etkileyebileceğini ve bu anlamda ne tarz tepkiler vereceğimizi burada paylaşıyoruz." 

Çetinkaya raporu sunuş konuşmasında aynı konuya değinerek "Para politikasının öngörülebilirliğini kademeli artırma stratejimizin bir parçası olarak, Raporda özellikle risk analizi çerçevesini zenginleştirmeye gayret ettik. Bu çerçevede orta vadeli tahminlere dair riskleri ve olası para politikası tepkisine dair değerlendirmelerimizi sunuyoruz. Önümüzdeki dönemde temel olarak fiyatlama davranışlarını, küresel risk iştahındaki gelişmeleri, maliye politikasının dengelenme sürecine katkısını ve para politikasının gecikmeli etkilerini yakından takip ediyor olacağız. Öngördüğümüz temel senaryodan bir sapma olması durumunda enflasyon görünümündeki değişime bağlı olarak para politikası duruşu gözden geçirilebilecektir" dedi. 

MB Enflasyon Raporunda "Enflasyon Tahminleri Üzerindeki Temel Riskler ve Olası Para Politikası Tepkisi" başlıklı risk analizi ile ilgili bölüm şöyle: 

"Enflasyon Raporundaki orta vadeli tahminlere esas oluşturan görünüm Para Politikası Kurulunun değerlendirme ve varsayımları etrafında şekillenmiştir. Buna karşın, bu unsurlara dair çeşitli riskler enflasyon görünümünü değiştirerek ana senaryoda öngörülen para politikası duruşunun farklılaşmasına yol açabilmektedir. Orta vadeli enflasyon görünümüne dair riskler ağırlıklı olarak yukarı yönlüdür. Ana senaryoda esas alınan görünümü değiştirme ihtimali bulunan riskler şunlardır: 

GENİŞLEMECİ MALİ POLİTİKALAR, ÜLKE 
RİSK PRİMİNİ, KURU VE FAİZİ ARTIRIR

1) Para politikası ile maliye politikası arasındaki eşgüdümün, ana senaryoda esas alınan çerçeveden daha zayıf bir görünüm sergilemesi, enflasyonla mücadele ve makro ekonomik dengelenme açısından bir risk olarak değerlendirilmektedir. Söz konusu eşgüdümün iki temel bileşeni bulunmaktadır. Bunlardan ilki, kamu tarafından yönetilen/yönlendirilen fiyatlar, vergi ayarlamaları ve gelirler politikasının, geçmiş enflasyona endeksleme davranışının azaltılmasına yardımcı olacak şekilde belirlenmesidir. İkinci bileşen ise maliye politikasının döngü karşıtı bir yaklaşımla ekonomide dengelenmeyi sağlayacak şekilde uygulanmasıdır. Destekleyici maliye politikası tedbirlerinin yurt içi talep ve iktisadi faaliyet üzerindeki genişletici etkisinin devam etmesi fiyatlar üzerinde talep baskısının sürmesine yol açabilecektir. Böyle bir durum, küresel finansal koşulların sıkılaştığı bir dönemde, enflasyon ve cari işlemler açığının bulunduğu yüksek seviyeler de dikkate alındığında, ülke risk priminin yükselmesine ve döviz kuru üzerindeki baskının artmasına yol açarak enflasyonu düşürmek için daha sıkı bir para politikası duruşu gerektirebilecektir. 

2) Önümüzdeki dönemde enflasyon görünümüne dair bir diğer önemli risk fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın devam etmesidir. Enflasyonun ve ülke risk priminin yüksek seviyelerde seyrettiği bir konjonktürde, makro ekonomik dengelenme sürecinin hızlı ve etkin bir şekilde hayata geçmemesi durumunda enflasyon ve döviz kurlarına dair beklentilerin birbirini besleyerek enflasyonla mücadeleyi güçleştirmesi söz konusu olabilecektir. Böyle bir durumda fiyatlama davranışında ortaya çıkacak ilave bozulma enflasyonu düşürmek için öngörülenden daha sıkı bir para politikası duruşunun daha uzun süre sürdürülmesini gerektirebilecektir. 

3) Diğer taraftan, küresel para politikaları ve risk iştahındaki gelişmelere bağlı olarak gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarını azaltabilecek ve döviz kurundaki oynaklığı besleyecek riskler de mevcuttur. Küresel likidite koşullarındaki dalgalanmalara bağlı olarak piyasalarda sağlıksız fiyat oluşumları ve aşırı oynaklık gözlenmesi durumunda, piyasanın ihtiyacı olan döviz likiditesinin zamanında, kontrollü ve etkili bir şekilde sağlanmasına yönelik likidite önlemleri kullanılmaya devam edilebileceği gibi, söz konusu risklerin enflasyon ve enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerini sınırlamak amacıyla para politikasında ilave sıkılaşmaya gidilebilecektir.

4) Önceki bölümde sunulan tahmin çerçevesinde iktisadi faaliyetin ılımlı şekilde yavaşladığı bir görünümün esas alınmasına karşın, finansal piyasalardaki oynaklığın yüksek seyretmesi ve Türk lirasında ilave değer kayıpları yaşanması durumunda firmaların nakit akışı ve bilançoları olumsuz etkilenebilecek ve finansal koşullarda ilave bir sıkılaşma meydana gelebilecektir. 

İNŞAAT BALONUNA MI DİKKAT ÇEKTİ? 
KONUT VE GAYRİMENKUL FİYAT ARTIŞ HIZI YAVAŞLARSA...

5) Benzer şekilde, konut ve ticari gayrimenkul fiyatlarının artış hızının belirgin şekilde yavaşlaması, firmaların kredi kullanımında gösterdikleri teminatların değerini düşürerek daha sıkı kredi koşullarına maruz kalmalarına yol açabilecektir. Söz konusu risklerin gerçekleşmesi iktisadi faaliyette öngörülenden daha belirgin bir yavaşlamaya neden olabilecektir. Böyle bir durumda, finansal koşulların verimsiz bir sıkılaşma döngüsüne girmesini önlemek amacıyla uygulanacak politika bileşimi büyük önem kazanmaktadır. Özellikle bilanço etkilerini sınırlayacak finansal sektör politikaları ile enflasyonu gözeten para politikası arasında sağlanacak güçlü bir koordinasyon politikaların etkinliğini artıracaktır.

 6) Küresel ölçekte korumacı ticaret politikalarının iktisadi faaliyet, ticaret hacmi ve fiyatlar üzerinde olumsuz etkide bulunması da ağırlıklı olarak dış talep kanalı üzerinden Türkiye’de enflasyonu düşürücü rol oynayabilecektir. Öte yandan, söz konusu ticaret politikalarının küresel enflasyonda yükselişe yol açması durumunda taraf ülkelerde para politikaları sıkılaştırılabilecek ve küresel risk iştahı gerileyebilecektir. Böyle bir durumda Türk lirasında görülmesi muhtemel bir değer kaybı, enflasyon üzerindeki yansıması ölçüsünde bir para politikası tepkisi gerektirecektir. 

7 ve 8) Enflasyon üzerinde olumsuz etkide bulunabilecek gıda ve ham petrol fiyatlarına dair arz yönlü riskler de mevcuttur. TCMB’nin para politikası tepkisi, söz konusu risklerin enflasyon üzerindeki doğrudan ve ikincil etkileri değerlendirilerek, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışında gözlenebilecek bozulmayı kontrol altında tutacak şekilde belirlenecektir.

--------------------

MB'nin yaptığı 5 puanlık enflasyon
tahmini artışının kaynakları neler?

MB, 2018 yıl sonuna dair tüketici enflasyonu tahminini Nisan Enflasyon Raporu’na göre 5 puan yukarı yönlü güncelleyerek, yüzde 8,4'ten yüzde 13,4’e yükseltti ve bu değişikliğin kaynaklarını şöyle açıkladı:

2,3 puan: Petrol fiyatları ve döviz kuru kaynaklı gelişmelere bağlı olarak Türk lirası cinsinden ithalat fiyatları varsayımının yukarı çekilmesi. (Bu güncellemede, akaryakıt dışı enerji fiyatları üzerindeki petrol ve kur kaynaklı maliyet unsurlarının etkileri de dâhil edildi)
1,4 puan: Yüzde 7’den yüzde 13’e güncellenen gıda fiyatları  
1,3 puan: Yılın ikinci çeyreğindeki yüksek oranlı tahmin sapması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulma 
0,1 puan: ÖTV artışı sonucu alkollü içecek fiyatlarındaki artış 
(-) 0,1 puan: Bir önceki Rapor dönemine göre aşağı yönlü güncellenen çıktı açığı 
Toplam: 5,0 puan 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder