21 Şubat 2018 Çarşamba

TÜRKİYE, 6 YIL ARADAN SONRA YENİDEN ‘KARA PARA' TEFTİŞİNE ALINIYOR


Cahit UYANIK 

Türkiye 6 yıl aradan sonra, önümüzdeki aylardan itibaren yeniden kara para aklanmasıyla mücadele konusunda uluslararası denetleme çalışmalarının odağına oturacak ve bu süreç en erken 2019’un sonbaharına kadar devam edecek. Türkiye; Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) bünyesinde bulunan ve tüm dünyada kara paranın aklanmasıyla mücadele ve terörün finansmanının önlenmesi konusunda çalışan Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF)  IV. Tur denetim süreci hazırlıklarını hızlandırdı. 

(Tıklayınız) UYUŞTURUCU EKONOMİSİ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM) GÜNDEMİNDE

FATF Heyeti’nin ‘yerinde denetim’ (on-site visit) denilen Türkiye’ye resmi ziyareti 2019 yılı Mart ayında gerçekleşecek ama şu anda Maliye Bakanlığına bağlı Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) hummalı bir şekilde bu ziyarete hazırlanıyor.  MASAK,  IV. Tur denetimin gerçekleşebilmesi için bir “Ulusal Risk Değerlendirme Projesi ve Proje Eylem Planı” hazırlamıştı. Bu eylem planı  Türkiye’nin kara paranın aklanmasıyla mücadele ile terörün finansmanının önlenmesinde eksikliklerini belirlemek, bu konulardaki riskleri çeşitli anketlerle ortaya çıkarmak ve ulaşılan sonuçlara göre gerekli düzenlemeleri yapmayı öngörüyor. MASAK’ın bankacılık, sermaye piyasaları, sigorta sektörünün yanı sıra kara para aklama ve terörün finansmanı faaliyetlerine konu olabilecek diğer sektörlerdeki (muhasebecilik, emlakçılık vb.) anket çalışmaları geçen ay itibarıyla bitti.   

İşte MASAK, ulusal riskleri belirlemek üzere hazırladığı bu eylem planını 2018-Haziran ayına kadar tamamlamayı planlıyor. Çünkü Türkiye’nin FATF’ın IV. Tur denetimine hazırlık süreci; “Ulusal Risk Değerlendirme Projesi ve Proje Eylem Planı” kapsamında hangi çalışmaların gerçekleştirildiğinin, bu yılın Ekim ayında FATF’a resmen bildirilmesi ile başlayacak. Daha sonra ise FATF’la 5 ay boyunca (2018 Ekim-2019 Şubat) sürdürülecek karşılıklı görüşmeleri, gelecek yıl Mart ayındaki iki hafta süreli ‘yerinde denetim’in izlemesi ve bunun başarı ile sonuçlandırılması hedefleniyor. 

Böylece 2016 yılı Ekim ayında Başbakanlık genelgesiyle iç çalışmaları resmen başlayan süreç, gelecek yıl Mart ayındaki FATF’ın ‘yerinde ziyaret’inin peşinden hazırlanacak ‘Türkiye Karşılıklı Değerlendirme Raporu’nun 2019 yılı Ekim ayındaki FATF Genel Kurulu’nda görüşülmesiyle nihayetlenecek. Ancak takvim üzerinde tıkır tıkır işleyecekmiş gibi görünen bu süreç zaman zaman aksayabiliyor. Çünkü Türkiye 2006 yılında başlayan III. Tur denetim sürecini, tamı tamına 6 yılda yani 2012 yılında tamamlayabilmişti. Türkiye’nin IV. Tur denetim sürecinin uzayıp uzamayacağı, gelecek yıl yaz aylarında FATF’ın ‘Türkiye Karşılıklı Değerlendirme Raporu’ taslağının ortaya çıkması ile belli olabilir.     


IV. Tur denetim çalışması vesilesiyle, Türkiye’nin FATF bağlamındaki kara paranın aklanmasıyla mücadele ve terörün finansmanının önlenmesi geçmişine kısaca göz atmakta yarar var. Türkiye FATF’a, kurulduktan 2 yıl sonra yani 1991’de üye olmuştu. FATF, tüm üye ülkelere yaptığı gibi Türkiye’yi 1994, 1998 ve 2006 yıllarında başlayan üç tur denetimden geçirmişti. FATF, tüm üyelerini 2014 yılından itibaren IV. Tur denetime tabi tutuyor. Çünkü FATF, 2012 yılında suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı suçları ile mücadelede yeni standartlar belirledi ve tüm üyelerinin bir “Ulusal Risk Değerlendirmesi (URD)” yapmalarını zorunlu kıldı. Bu süreç ülkeler için 2014 yılından itibaren peyderpey başladı. Türkiye’nin IV. Tur denetimi ise 2019 yılı için takvimlendirildi.

Peki Türkiye IV. Tur denetimine hazırlık için pratikte neler yapıyor? Mesela Türkiye, geçtiğimiz günlerde döviz bürolarını 2006 yılından sonraki en kapsamlı düzenlemeye tabi tuttu. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, küresel sistemin ve bunun bir uzantısı olarak Türkiye'deki finansal sistemin, döviz bürolarının getirdiği efektifi (nakit döviz) kabul etmediğini hatırlattı ve Türkiye'nin terörden çok çektiğini, terörün finansmanıyla mücadelede kararlı olduklarını belirtti. Şimşek, düzenlemeyle terörizmin finansmanına karşı mücadelede yeni bir döneme girdiklerini vurgulayarak "Hazine Müsteşarlığı'nda kurulacak bilgi sistemi üzerinden, döviz bürolarının sorgulama yapmasıyla, terör finansmanı faaliyetinde bulunan kişilerin işlem gerçekleştirmesinin önüne geçilecek" dedi. Şimşek böylece, denetimin zayıf kaldığı döviz bürolarının terörün finansmanında kullanılabildiğini ve bunu gözlemleyen bankaların döviz bürolarının ticari mevduatlarını kabul etmediğini en yetkili ağız olarak dillendirmiş oldu.  

Türkiye’nin FATF’ın IV. Tur denetimine hazırlık çalışmalarının ayrıntıları önümüzdeki dönemde daha fazla ortaya dökülecek ama bu denetimin uzaması ve geçer not alınamaması halinde yaşanabilecek olumsuzluklar hakkında da kısa bilgi verelim.  Çünkü Türkiye, benzeri bir duruma 2012 yılında düşmüştü ve FATF’ın verdiği son mühlette yani 2012 yılı Ekim ayında terörün finansmanıyla mücadele konusunda ek düzenlemeler yaparak önemli müeyyidelerden ve FATF’ın ‘kara listesi’ne girmekten kurtulabilmişti. O dönem FATF’tan yapılan resmi açıklamada, Türkiye’nin üyeliğinin bile sonlandırılabileceği ifade edilmişti. 
Elbette FATF’ın ‘kara listesi’ne alınmak veya üyeliğin sonlandırılmasının Türkiye gibi yılda 220 milyar dolarlık dış kaynağa muhtaç olan bir ülke açısından çok önemli sonuçları olacaktır. Türkiye’nin kara para aklamayla mücadele ve terörün finansmanının önlenmesinde aktif davranmadığının tescili manasındaki bu durum; hem kredi faizlerinde ciddi bir artış hem de dış kredi bulmakta çok zorlanılması sonucunu doğuracaktır. Böyle bir durum Türkiye’yi “döviz azalması, kur artışı, fiyat artışı, enflasyon ve ekonomik kriz” kısır döngüsüne sokabilecektir.      
   
Türkiye’nin FATF’ın IV. Tur denetimine hazırlık çalışmalarının ayrıntısı böyle… Ancak bu yazı kapsamında dünyadaki kara para aklamanın ürküten boyutları ve Türkiye’nin bu olayların neresinde olduğunu yazmazsak olmaz. Kara para aklamayla mücadele konusunda uzmanlaşmış ve derinlemesine çalışmalar yapan FATF bu tip tahminlerde dikkatli davranılması uyarısında bulunuyor ve kendisinin toplam bir rakam veremeyeceğini ifade ediyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) ise 1998 yılında yaptığı çalışmada dünyadaki kara para aklamanın toplam büyüklüğünün, dünya GSYİH’sının yüzde 2  ila yüzde 5’i arasında bir yerde olabileceğini ifade etmiş ve bunu 590 milyar dolar ile 1,5 trilyon dolar arasında bir rakam şeklinde tahmin etmişti. Öyle ki bu rakamlar o yıllarda İspanya  büyüklüğündeki bir ekonomiye karşılık gelmişti.  IMF’nin öngörülerine göre 2018’de küresel GSYİH 79 trilyon dolar olarak hesaplanıyor. Eğer IMF’nin 1998 yılındaki rasyolarının tabanı (yüzde 2) kabul edilirse, hala dünyadaki yıllık kara para aklama hacminin 1,6 trilyon dolar düzeyinde olduğunu düşünebiliriz. 1998 yılından bu yana FATF’ın tüm dünyada kara para aklama ile çok yoğun bir mücadele verdiği biliniyor ki, bu durumda IMF’nin tahmininin tavanını (yüzde 5) kullanmak artık doğru olmaz. 

Türkiye’de aklanan kara para ile ilgili resmi bir tahmin ise yok veya kamuoyuna açıklanmıyor. Ancak IMF’nin ortaya koyduğu rasyoları Türkiye’ye uygulamak mümkün. Türkiye 79 trilyon dolarlık dünya GSYİH’sından yaklaşık yüzde 1 pay alıyor. O zaman az önce 2018 için öngördüğümüz dünya kara para aklama hacminde Türkiye’nin payını belirlemek mümkün olabilir. Dünyada 2018 yılı için kara para aklama hacmini 1,6 trilyon dolar olarak öngörmüştük. Türkiye’nin dünya GSYİH’sından aldığı yüzde 1’lik payı, bu rakama uyarladığımızda 16 milyar dolar gibi bir tutar ortaya çıkıyor. 16 milyar dolarlık muhtemel kara para aklama hacmi, Türkiye’nin GSYİH’sının yüzde 2’sine denk geliyor. Az önce IMF’nin dünya GSYİH’sı ile bağlantılı tahmini için de yüzde 2’nin (taban rasyosu) mantıklı olabileceğinden bahsetmiştik. Ancak her halûkarda 16 milyar dolarlık rakamı, Türkiye’nin tahmini kara para aklama hacminin tabanı değil tavanı olarak kabul edebiliriz. Neden mi?

Türkiye dünyanın en önemli uyuşturucu kaçakçılığı rotalarından (Asya’dan Avrupa’ya) biri üzerinde bulunuyor. Fakat Türkiye, aynı zamanda dünyadaki en önemli uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele programlarından birini de yürütüyor. Öte yandan Türkiye’de kara parayla mücadelede son 20 yılda farkındalık artışıyla beraber, 16 milyar dolarlık kara para aklama hacminin daha az gerçekleştiğini rahatlıkla öngörebiliriz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder