9 Şubat 2018 Cuma

MB'NİN FAİZ DÜŞÜRMESİ, BANKACILIK FAİZ ORANLARINI ORTALAMA 3 AYDA ETKİLİYOR



Cahit UYANIK  

Bir faiz tartışmasıdır gidiyor... Çoğu işkembeden sıkılan düşünceler yumağı şeklindeki değerlendirmeler ve yersiz yorumlar, vatandaşın kafasını karıştırıyor. Bir de işin içine piyasanın kurtları girdi mi, yandı gülüm keten helva... 

2 bin dolarlık takım elbiseli, saçı briyantinli yorumcuların her söylediğine kırk kere düşünüp inanmak lazım... Hemen hemen hepsi şahsi yatırımları veya müşterisi olan şirketlerin portföylerine göre konuşuyor. Bugünlerde yatırımcı olmak; kendi küçük veya büyük yatırımlarını yönlendirmek demek, verilere dayalı karar almayı gerektiriyor. 

Söz gelimi Merkez Bankası faiz indirse ne olur? Ekonomi hemen toparlanır mı? Faizler hemen düşer mi? Eh tabii herkesin faizi kendine göre... Kim faiz gelirini hesaplarken, kimisi de faiz giderini düşünüyor. Mevduat faizleri, kredi faizleri, tüketici kredileri ne olur? Düşer mi, direnir mi? Her kafadan bir ses çıkıyor. 


Türkiye ekonomisi, 2002 yılından bu yana enflasyonla mücadelede önce örtük, sonra açık enflasyon hedeflemesine geçti. Yani döviz kurunu çapa   (sabit tutulmaya çalışılan gösterge) olarak kullanmayı bıraktı, yerine enflasyon hedefiyle bağlantılı Merkez Bankası faizini kullanıyor. Hal böyle olunca, faizlerin hassasiyeti ve ayarlama gücü arttı. Ekonomik birimler faiz oranlarını daha dikkatli takip ediyorlar bu nedenle...

Para politikası faiz oranları değişimlerinin farklı adlar altındaki banka faiz oranlarını nasıl ve ne zamanda etkilediğini Merkez Bankası da merak etmiş tabii ki... 2010 yılında Fazilet Çavuşoğlu adlı MB uzmanı "Para Politikası Faiz Oranlarından Mevduat ve Kredi Faiz Oranlarına Geçişkenlik: Türkiye Örneği" adı altında geniş bir araştırma yapmış... Elde edilen sonuçlar özetle şöyle: 

* Türkiye'de bankacılık faiz oranlarına geçişkenlik hızlı oluyor ve uzun vadede yüksek düzeyde gerçekleşiyor. 

* Kredi faiz oranları için uzun dönem geçiş düzeyi yüksek. 
* Mevduat faiz oranlarına ise geçiş hızı daha yüksek. 
* Tüketici faiz oranlarına geçişkenlik, ticari kredilere göre daha yüksek. 
* Tüketici kredilerinde en hızlı geçişkenlik ise konut kredilerinde yaşanıyor. 
* Sonuç olarak Merkez Bankası, politika faiz oranını değiştirerek bankacılık faiz oranlarını ortalama 3 aylık bir gecikmeyle etkileyebiliyor.

Buradan yola çıkılarak yapılabilecek yorumlar ise şöyle:

* Faiz indirimi en fazla ve en hızlı, konut kredileri ve dolayısıyla müteahhitlere ve ikinci elde emlak satmaya çalışanlara yarar. Üretim cephesine yayılması ise biraz zaman alır ve faiz düşük kalırsa (Tabii burada faizin enflasyon hedefiyle bağıntısını unutmamalıyız) yatırımlar ve üretim artar, işsizlik azalır. 

* Faiz düşüşü mevduata çok hızlı yansıdığı için döviz politikasında çok dikkatli olup spekülatörlere -çok konuşmak gibi- malzemeler verilmemesi gerekir. Verilirse en iyi senaryoda TL mevduatlar çözülür, döviz mevduatı artar. Bankalar, kur riskini dengelemek için yabancı kağıtlara daha çok ilgi duymak zorunda kalır. TL ile kredi vermek istemez. Yani dolarizasyon artar... TL mevduatın çözülmemesi için istikrarlı ekonomi politikası gerekir. 

* Son cümle: Faiz indirirken, 3 aylık bir nefes payı vardır. Bu 3 ayda yapılacaklar ve yapılmayacaklar (kamu zamları, çok konuşmama vb.) çok dikkatli planlanmalıdır ki, "Faizi de düşürdük daha... Niye canlanmıyor ekonomi denilen bu meret..." demiyelim.

(05.03.2015) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder