13 Ocak 2016 Çarşamba

İYİ HAZIRLANMIŞ ORTA VADELİ PLAN (OVP), TÜRKİYE'NİN KREDİ NOTUNU DÜZELTTİ

Cahit UYANIK 

Geçtiğimiz günlerde Türkiye'de ekonomi yönetimi, bütçe politikaları ve uluslararası ekonomik ilişkiler açısından oldukça ilginç bir gelişme yaşandı. Ekonomik Koordinasyondan Sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Ali Babacan, 2010-2012 yılları arasını kapsayan Orta Vadeli Ekonomik Programı (OVP) açıkladı. Babacan'ın yaptığı açıklamanın üzerinden 36 saat yani 1,5 gün geçmesinin hemen ardından Standart and Poors ve Moody's adlı iki kredi derecelendirme (rating) kuruluşu Türkiye'nin kredi notunu bir parça da olsa düzelttiler. Standard and Poors, Türkiye'nin kredi notu görünümünü "negatif"ten "durağan"a yükseltti. Kuruluş, Türkiye'nin döviz ve lira cinsinden kredi notunu sırasıyla "BB-/B" ve "BB/B" olarak teyit etti. Kuruluş oysa, Türkiye'nin kredi notu görünümünü Kasım-2008'de negatife düşürmüştü. Standart and Poors, Türkiye'de 'sıfırcı hoca' lakabı ile biliniyor. Bu kuruluş, 1994 yılında Türkiye'nin notunu düşürerek yaşanan ekonomik krizi başlatan kuruluş olarak da hafızalarda yer etmişti.
Standart and Poors, son not düzeltimi kararına gerekçe olarak Türkiye'nin dış finansman risklerinin hafiflemesini ve OVP sonrasında mali alanda azalan belirsizliği gösterdi. Kuruluşun Türkiye analisti Farouk Soussa, "Görünümdeki revizyon, Türkiye'nin azalan dış finansman riskini kısmen de hükümetin OVP açıklanmasını yansıtmaktadır. Bize göre harcamaların kontrol altına alınması ve mali reform açısından iddialı olmayan bu program, Türkiye'de mali alanda ileriye yönelik belirsizliği azaltmaktadır" dedi. Standart and Poors, durağan görünümün, Türkiye'nin ekonomi ve maliye alanında orta vadede karşı karşıya olduğu zorlukları yansıttığını, ancak bunların sağduyulu yönetim ve Türkiye'nin dış şoklar karşısında kanıtladığı dayanıklılıkla dengelendiğini kaydetti. Kuruluşun notun görünümünü yükseltmesi, olası bir not artışının önünü de açmış oldu. Çünkü, kredi derecelendirme kuruluşları not değişikliği yapmadan önce görünüme yönelik revizyon yapıyorlar. 

Daha Standart and Poors'un kararının anlamı tartışılırken, birkaç saat sonra Moody's de Türkiye'nin kredi notu görünümünü düzelttiğini bildirdi. Moody's, Türkiye'nin kredi notu görünümünü durağandan olumluya çevirdi ve görünümdeki değişikliğin Türkiye ekonomisinin şoklara karşı direncinin artmasını yansıttığını belirtti. Kuruluş, Türkiye piyasalarının sermaye girişindeki azalma ve kredi koşullarındaki daralmayla iyi baş ettiğini kaydetti. Moody's, dış borcu yüksek özel sektörün devlet müdahalesine ihtiyaç duymadan bu borcu çevirebileceğine dikkat çekti. Moody's böylece, 2005 sonundan bu yana ilk kez görünümü değiştirmiş oldu. Moody's, 1 hafta önce yaptığı açıklamada da hükümetin mali genişlemeyi kontrol edecek önlemler alması durumunda Türkiye'nin notunun artabileceğini belirtmişti. Moody's'in bu tavrı da önümüzdeki günlerde bir not artırımı olabileceği anlamını taşıyor.

Burada uzun uzun Türkiye'nin hak etmediği halde neden notunun hala düşük kaldığı, bu rating kuruluşlarının nasıl ve ne zaman not artırabileceği konuları üzerinde durmayacağım. Benim dikkat çekmek istediğim nokta, dış ekonomik dünyanın artık Türkiye'yi orta vadelik (yani 1-3 yıl) periyodlarla değerlendirmeye başlaması. Türkiye'de 2005 yılında çıkarılan Kamu Mali Yönetimi ve Mali Kontrol Kanunu gereği (5018 sayılı kanun), ertesi yıldan itibaren 3'er yıllık orta vadeli planlar hazırlanmaya başlandı. Yani 2006 yılından bakıldığında 2008 yılında Türkiye ekonomisinin nereye ulaşmaya çalışacağı ortaya konuldu. Bu OVP her yıl yinelenecekti. Başlangıçta yüksek enflasyon döneminin etkileri ve ekonomi yönetimindeki istikrarsızlıkların etkisi altındaki Türkiye'de, kimse OVP'ye bir şans tanımadı. Çoğu uzman "Devlet, nasıl yıllık bütçeleri hazırlayıp hedefleri tutturmak konusunda çok da titiz davranmıyorsa, 3 yıllık bir program da aynı kadere uğrar" dedi. Bu düşüncelere birçok özel sektör yetkilisi de katıldı. Türkiye, eylül ayında yayınladığı 2010-2012 OVP'si ile 5'inci defa böyle bir döküman hazırlayıp (biraz gecikmeli de olsa) yayınladı. Yayınlandıktan 2 gün geçmeden de, üzerine eğilinerek ciddi biçimde hazırlanmış bir ekonomi yönetimi metninin dış ekonomik dünyada nasıl olumlu etkiler yaratabileceği ilk kez somut olarak görüldü. "Demek ki Türkiye'nin 5 yıldır pratiğini geliştirdiği OVP hazırlama sistemi, yabancı dünya tarafından yakından izleniyormuş" dedirtti.

Peki o zaman bu OVP'yi biraz daha yakından tanıyalım; neymiş, ne işe yararmış... 5018 sayılı Kanunun 16’ncı maddesi uyarınca çok yıllı bütçe hazırlık süreci Bakanlar Kurulu'nun Mayıs ayının sonuna kadar makro politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri de kapsayacak şekilde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca hazırlanan orta vadeli programı kabul etmesiyle başlıyor. OVP, bütçe sürecini başlatarak stratejik amaçlar temelinde kamu politikaları ve uygulamalarını şekillendiriyor ve kaynak tahsisini bu çerçevede yönlendiriyor. Aynı zamanda, kamu ve özel kesim için öngörülebilirliği artıracak bir yol haritası niteliğinde olan bu Program, son yıllarda sosyal ve ekonomik alanda sağlanan gelişmelerin daha sağlam bir zeminde sürdürülmesi suretiyle güven ve istikrara katkıda bulunmayı hedefliyor. Çeşitli alanlarda birbirleriyle tutarlı bir amaç, politika ve öncelikler seti sunan OVP,  makro politikaların yanı sıra, temel gelişme eksenlerini ve ana sektörleri kapsıyor. Bakanlık ve kurum bütçelerinin hazırlanmasında, idari ve yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesinde, kurumların karar alma ve uygulama süreçlerinde Programın amaç ve öncelikleri esas alınıyor. Dinamik bir yapı arz eden ve 3 yıllık perspektife sahip olan Program, yıllık uygulamaların sonuçları ve genel şartlardaki değişmeler dikkate alınarak, her yıl yenileniyor. Bu kapsamda, Program uygulamaları ile Programı etkileyebilecek dışsal gelişmeler etkili bir şekilde izleniyor ve değerlendiriliyor. Programda yer alan amaç ve öncelikler bakımından uygulamanın izlenmesi, değerlendirilmesi ve Bakanlar Kurulu'na bilgi sunulmasından Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı sorumlu.

OVP yayınlandıktan 15 gün sonra ise bütçe hazırlık sürecinde yer alan ikinci doküman Orta Vadeli Mali Plan (OVMP)  çıkarılıyor. Bu döküman ise OVP ile uyumlu olmak üzere gelecek 3 yıla ilişkin toplam gelir ve gider tahminleri ile birlikte hedef açık ve borçlanma durumu ile kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içeriyor. Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan OVMP, Haziran ayının onbeşine kadar Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanarak Resmî Gazete'de yayımlanıyor. Genel ve özel bütçe kapsamındaki idareler, bu iki belge ile belirlenen sınırlar içinde kendi kurumsal önceliklerini saptayarak bütçelerini hazırlıyorlar. Bütçenin hazırlanması ve uygulanmasında etkinliğin artırılarak mali disiplinin güçlendirilmesi, kamu maliyesi politikası hedeflerinin başında geliyor.

YENİ YAPISAL REFORM PROGRAMI, TÜRKİYE’Yİ YÜZDE 5’LİK BÜYÜME BANDINA YÜKSELTEBİLECEK Mİ?

İki kredi derecelendirme kuruluşunun dört gözle beklediği sonradan anlaşılan ve Türkiye'nin kredi notu görümünü düzelten beşinci OVP'de neler var acaba? Bu dökümana göre Türk ekonomisi bu yıl yüzde 6 oranında küçülecek, ardından 2010 yılında ise yüzde 3.5 ve 2011'de ise yüzde 4 büyüyecek. OVP'de Türkiye ekonomisinin yeniden güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme dönemine girmesinin hedeflediği belirtilerek, "Yeni dönemde Türkiye ekonomisinin 2010 yılında tekrar büyüme sürecine girmesini, 2011 yılından itibaren ise büyümenin ivme kazanmasını öngördüklerini” bildirildi. OVP'de ekonomideki daralmanın istihdam azalmasına da neden olduğuna değinilerek, bu yılın tamamında yüzde 14.8'lik bir işsizlik rakamı beklendiği, işsizliğin 2010 yılında yüzde 14.6, 2011'de 14.2 ve 2012 yılında da yüzde 13.3 olarak tahmin edildiği anlatılıyor. Devlet Bakanı Babacan, "2009'dan 2010'a toplam istihdamda yaklaşık 300 bin kişilik bir artış bekliyoruz. Peki (istihdam artıyor, niye işsizlik oranı çok düşmüyor?) diye soracak olursanız, ekonomimiz yavaşlasa da hızlansa da nüfusumuz her yıl 800 bin civarında artıyor. Dolayısıyla 2008'deki 0.9'luk büyüme, arkasından 2009'daki yüzde 6 oranındaki daralma; işsizlikte bir defalık bir sıçramaya sebep oldu. Ancak bunun eritilmesi zaman alacaktır. Bizim ekonomik büyümemiz istihdam artışını sağlayacak. Örneğin 2009'dan 2010'a istihdamda 300 bin kişilik, 2010'dan 2011'e 400 bin kişilik, 2011'den 2012'ye 550 bin kişilik artış bekliyoruz. Yani toplamda program döneminde istihdamda 1 milyon 250 bin kişilik bir artış bekliyoruz" dedi.

OVP'ye göre bu yılın başında 10 milyar lira olarak öngörülen bütçe açığı ise 63 milyar liraya revize edildi. Yine yılın başında 30 milyar civarında fazla vermesi beklenen program tanımlı faiz dışı fazlanın (FDF) da yılın sonunda 21 milyar lira açık vermesi bekleniyor. FDF böylece bu yıl eksi yüzde 2.1, 2010 yılında eksi 0.3 olacak. FDF, 2011 yılında 0.4 ve 2012 yılında da 1 olarak belirlendi. OVP'ye Merkez Bankası'nın enflasyon tahminlerini koyduklarını ifade eden Babacan, buna göre enflasyonun bu yıl için 5.9, gelecek yıl için 5.3, daha sonraki yıllar için de 4.9 ve 4.8 şeklinde seyrettiğini söyledi ve enflasyonla mücadeleden taviz vermeyeceklerini vurguladı. Cari işlemler açığının da bu yıl 11 milyar dolar olarak tahmin edildiğini söyleyen Babacan, borç stoğunun milli gelire oranın da bu yıl yüzde 47.3'e yükseleceğini öngördüklerini kaydetti. Borç stoğunun oranı 2010 yılında yüzde 49, 2011'de 48.8 ve 2012 yılında da yüzde 47.8 olacağı tahmin edildi. 
(Bu yazı, Türk Standartları Enstitüsü'nün (TSE) yayın organı Standard Dergisinin Ekim-2009 tarihli sayısında yayınlanmıştır.) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder