REKABET KÜLTÜRÜNÜN GELİŞMESİNDE EKONOMİ BASINININ ROLÜ
Cahit UYANIK (Ekonomi Muhabirleri Derneği-EMD Başkanı)
(15.11.2005 tarihinde Rekabet Derneği toplantısında yapılan konuşma)
Türkiye'de "ekonomi basını" ile "rekabet hukuku" aynı kaderi paylaşıyor. Ekonomi basını 1980'den sonra gelişmeye başladı. Rekabet hukuku da 1990'dan sonra... İkisi de sayıca çok geniş olmayan bir grup tarafından anlaşılmaya, uygulanmaya çalışılıyor. Söz gelimi biz ekonomi gazetecilerinin sayısı Ankara ve İstanbul olmak üzere toplam 500-600'ü geçmiyoruz. Türkiye'deki rekabet hukukçularının sayısı hakkında net bir fikrim yok ama, şu kesin ki her iki grup da çalışmalarıyla toplumdaki geniş kitleleri yakından etkiliyor.
Türkiye'de rekabet denilince nedense hemen 24 Ocak 1980 Kararları akla gelir. Ünlü "Bırakınız Yapsınlar, Bırakınız Geçsinler" anlayışının Türkiye'ye bir ekonomik kriz sonrasında girişi hatırlanır. Devletin ekonomik hayattan çekilmeye karar vermesi ve fiyatların serbest şekilde belirlenmeye başlanması bu kararların odak noktasıydı. Ancak zaman geçtikçe, serbest piyasayı ve rekabeti "kuralsızlık" ve "kural tanımazlık" olarak görmeye başladık. İşte o zaman "Bu rekabet denilen olayın bir kuralı, bir hukuku yok mu?" diye sorduğumuzda önümüze rekabet hukuku çıktı. Oysa bu konu gelişmiş piyasa ekonomisine sahip ülkelerde 100 yılı aşkın maziye sahipti. Meraklıları özellikle ABD'deki devlet eliyle şirketlerin parçalara ayrılmasıyla rekabet hukukunun nelere kadir olabileceğini çok iyi biliyorlardı. Türkiye ise hukuka uygun rekabet olabileceği ile 1990'larda tanıştı. Geç mi kalındı? Bence hayır. Çünkü zaten Türkiye, 1980'e kadar serbest piyasayla ilgili bir ülke değildi. Sanayileşmeye, gelişmeye çalışıyordu.