17 Kasım 2021 Çarşamba

SABİT KURA GEÇİLİR Mİ, GEÇİLİRSE NE OLUR?

 "Sabit kura geçilirse;

- Dövize büyük hücum olur

- Kısa sürede döviz karaborsası oluşur

- Dalgalı kura dönmek için daha büyük bir devalüasyon yapmak zorunda kalırız."

"Dalgalı kur döviz talebini ve arzını kur üzerinden düzenler, döviz rezervlerini korur. Sabit kurda ise tıpkı Çin'de olduğu gibi güçlü rezerv gerekir. Belki doğru soru, dalgalı kurdan vazgeçip TL'yi güçlü bir paraya (dolar, euro) bağlamalı mıyız olmalıydı."

(Bu yazı 01 Kasım 2021 tarihinde Twitter sayfamda yayınlanmıştır.)

16 Kasım 2021 Salı

DOLAR 10,25 TL OLDU; EKONOMİDE KAZIK-FREN GÜNLERİ BAŞLADI


EKONOMİDE KAZIK-FREN GÜNLERİ BAŞLADI

5 BİN BAZ PUAN REEL FAİZ VE TÖRÜNER'İN CEKET İÇ CEBİNDEN ÇIKAN YAZININ HİKMETİ

Cahit UYANIK

Çok çok uzun yıllar önce...

Bir demeç okumuştum:

"Ekonomiye kazık-fren basılmalı"

Yani adam demek istiyordu ki

Ekonomi çok ısındı, krize girebiliriz, ne yapıp edip bir an önce soğutmalı

Tabii öyle bir kazık-fren filan basılmadı. 

Kim otobüsü devirmeyi göze alabilir ki?


Ama uzun uzun yıllar sonra bugün

Ekonomiye nasıl kazık-fren basıldığını okudum ve anladım

Dolar 10.25'e çıkınca,

Merkez Bankasının 100-200 baz puan indireceği korkusuyla

En iyimser tahminler 1 ayda doların 12 TL'ye ulaşacağını öngörmeye başlayınca...

Kimse kimseye vadeli mal satmamaya,

Vadeli alınmış mallar iade edilmeye başlayınca

Kazık-fren nedir görmüş oldum.

15 Kasım 2021 Pazartesi

EKONOMİ GAZETECİLİĞİNİN TARİHSEL AKIŞI NASILDIR?

"Aslında ekonomi gazeteciliği, tarihsel bir akışın son ve en önemli aşamasıdır. 1500'lü yıllardan başlayarak sırasıyla

- Ticaret haberleri gazeteciliği

- Finans haberleri gazeteciliği

- Ekonomi haberleri gazeteciliği yapılmıştır."

"Günümüzde bu alanların hepsinde gazetecilik faaliyeti vardır.Finans gazeteciliği uğraştığı sektörün büyüklüğü ile bağlantılı olarak daha baskın görünse de,ekonomi gazeteciliği toplum adına gerçeğe ulaşma ve anlamlandırmada, en önemli ve geniş yelpazede uzmanlaşma gerektirmektedir."

(Bu yazı 14 Kasım 2021 tarihinde Twitter sayfamda yayınlanmıştır.)


13 Kasım 2021 Cumartesi

KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN BÜYÜKELÇİLİKLERE GÖNDERDİĞİ KANAL İSTANBUL MEKTUBU - TAM METİN


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,  05 Kasım 2021 tarihinde attığı bir tweet ile Türkiye'deki tüm büyükelçiliklere Kanal İstanbul Projesi ile ilgili bir mektup gönderdiğini bildirdi:

"Ülkemizdeki tüm büyükelçiliklere bugün kendi dillerinde gönderdiğim çağrı mektubudur. Suyumuz, toprağımız, doğamız bizim her şeyimizdir; yok edilmesine izin vermeyeceğim. Milletimizin bilgisine sunarım."


'Ankara 5 Kasım 2021

Değerli Büyükelçi,

İklim krizi tüm dünyanın ortak sorunudur. İklim krizinden geçmekte olan dünyayı ağır bir şekilde etkileyecek bir proje bugün Türkiye'nin gündeminde. "Kanal İstanbul Projesi", ekolojik sistemi altüst ederek sadece Türkiye'ye değil tüm dünyaya zarar verecek niteliktedir. İklim kriziyle mücadelenin ortak sürdürülmesi için Akdeniz havzasının en büyük şehirlerinden biri olan İstanbul ve dünyamızın geleceği adına bu çağrının yapılması zorunlu bir hal almıştır.

Bütün dünyanın iklim krizinin yıkıcı etkileriyle mücadele içinde olduğu bir süreçte, "Kanal İstanbul" gibi ekosistem bütünlüğünü bozarak, doğaya geri dönüşü olmayan zararlar verecek bir projenin desteklenmesi, doğanın korunması ve iklim krizi ile mücadeleyle taban tabana zıt niteliktedir.

12 Kasım 2021 Cuma

DÜNYA BANKASINA GÖRE KAYIT DIŞILIK TÜRKİYE'DE GÜNLÜK YAŞAMIN BİR PARÇASI

DÜNYA BANKASI'NA GÖRE KAYIT DIŞILIK 

SORUNUMUZ BÜTÜNCÜL MÜDAHALELERLE ÇÖZÜLÜR

Cahit UYANIK

"Türkiye'de kayıt dışılık insanların günlük yaşamlarının bir parçasıdır. Kayıt dışı işlemler birçok farklı bağlamda ortaya çıkmaktadır: Ticari anlaşmalar el sıkışma temelinde sonuçlandırmakta; ödemeler rutin biçimde geciktirilmekte; çalışanlar nakdi ödeme almakta ve makbuzlar genellikle ancak açıkça talep edilmeleri halinde verilmektedir. Söz konusu olgular; kayıt dışı çalıştırılan işçiler, serbest meslek ve vergi kaçırma gibi kayıt dışılığın daha geleneksel tanımlarıyla etkileşim halindedir.  Kayıtlı ve kayıt dışı faaliyetler, çoğu kez aynı işletmede, yan yana varlığını korumaktadır. Örneğin, şirketlerin üretimlerinin  sadece belirli bir bölümünü kayıt altına aldıkları görülmektedir. İki anlayış, bu niteliktedir. İlk olarak; herkes aynı şeyi yapmaktadır: Vergi kaçırma ve ücretlerin eksik beyanı. İkinci olarak ise; 'Bize sunulan neyse, o kadarını ödüyoruz': Kamu hizmetlerinin düşük kalitesi ve kamudaki yolsuzluğun düşük vergi ahlakı yaratması. Herkesin aynı inançları taşıması halinde beyan edilmeyen ekonomik faaliyetler rutin ve kabul edilebilir hale gelmektedir."

Bu satırlar Dünya Bankası'nın (DB), bu yıl Mart ayında açıkladığı "Türkiye Ülke Ekonomik Raporu-Kayıt Dışılık: Nedenler, Sonuçlar, Politikalar" başlıklı raporun giriş bölümünü oluşturuyor. Madem sorunu rapordan alıntı yaparak yazımızın girişinde çarpıcı biçimde ortaya koyduk; DB'nin kayıt dışılık sorununu çözmemiz için bize yaptığı ilk öneriyi de aynen buraya alalım ve daha sonra raporun ayrıntılarına girelim: "Gerek uluslararası deneyim, gerekse Türkiye'deki kanıtlar kayıt dışılığın kapsamlı biçimde anlaşılması ve bütüncül politika müdahalesi gerekliliğine işaret etmektedir. Bu rapor kapsamında yürütülen analiz çalışması, Türkiye söz konusu müdahalenin özellikle teftiş ve denetim, çalışma yaşamına dair düzenlemelerde reformlar ile erişim ve iletişim faaliyetlerine odaklanması gerektiğini göstermektedir."

10 Kasım 2021 Çarşamba

ATEŞTEN GÜNLER: ECEVİT'İN SAĞLIĞI, HÜSAMETTİN ÖZKAN'IN İSTİFASI, KEMAL DERVİŞ, İDAMIN KALDIRILMASI, DEVLET BAHÇELİ VE IMF

Ankara`da kritik hafta

Cahit UYANIK /Ankara  

Başkent Ankara siyasi ve ekonomik açıdan oldukça kritik bir haftaya hazırlanıyor. Bu hafta yaşanacak gelişmeler hükümetin ve DSP`nin geleceğini yakından ilgilendirirken, kulislerde yoğun bir şekilde kabine revizyonu tartışılıyor. Özellikle kabinenin DSP kanadında Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan`a yakın 4-5 bakanın değiştirilebileceği ileri sürülüyor.

Devlet Bakanı Kemal Derviş`in siyasete gireceğini açıklamasıyla ekonomide yeniden düzelme ortamı oluşmaya başlarken, gidişatın yönünü ise Derviş`in siyasetteki tercihi belirleyecek. Derviş`in DSP`ye girmesi durumunda hükümet içindeki konumu iyice güçlenecek. Ancak tek başına parti kurma veya CHP`ye geçeceğini belirtmesi durumunda, ekonomi yönetimi yeni bir DSP`li bakan beklemeye başlayacağı için belirsizlik ortamı artacak. Derviş`in Yunanistan`dan Ankara`ya Salı günü döneceği belirtiliyor.

9 Kasım 2021 Salı

MERKEZ BANKASININ 2 PUANLIK MUNZAM ARTIŞI DÖVİZ KURUNU ARTIRABİLİR

Merkez Bankası bugün açıkladığı kararla tüm döviz mevduat türlerinde munzam karşılık oranlarını 2 puan artırarak  yüzde 25'e yükseltti.

Bu karar ne anlama geliyor?

Munzam karşılıklar geçmişte bankaların iflas etme risklerini asgariye indirmek için bir önlemdi. Ancak daha sonra merkez bankalarının likiditeyi ayarlamak yani para musluğu olarak kullandığı bir araç haline geldi.

Yani TCMB bugünkü kararı ile bankaların topladıkları döviz mevduatlarının daha fazla kısmını munzam karşılık olarak istemeye başladı. 

TCMB bu kararı ile başlıca şunları yapmak istiyor:

* Bence ilk ve en önemli sebep brüt döviz rezervlerini artırmak. MB'nin  munzam karşılıkları satarak dövize müdahale edeceği yönündeki deli saçması düşünceler ise doğru değil. TCMB, yatıran bankanın malı olan dövizin mülkiyetini bir başkasına nasıl devredebilir? Ama TCMB brüt döviz rezervlerinin büyümesi yoluyla bir 'cesamet etkisi' sağlayabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın  brüt de olsa döviz rezervi artışına büyük önem verdiği biliniyor. 

8 Kasım 2021 Pazartesi

BERAT ALBAYRAK'IN İSTİFA MEKTUBU - TAM METİN


Hazine ve Maliye Eski Bakanı Berat Albayrak, 08 Kasım 2020 tarihinde kişisel Instagram hesabından yayınladığı bir mektupla görevinden istifa etmişti. İmla hatalarının  korunduğu istifa mektubu aynen şöyle:

"Kamuoyunun dikkatine

Yaklaşık beş yıldır sürdürdüğüm bakanlık görevine sağlık sorunlarım nedeniyle artık devam edememe kararı aldım. Bundan sonraki süreçte artık zamanımı uzun yıllardır zorunluluktan ötürü ihmal ettiğim ve bana desteğini hiçbir  zaman esirgemeyen annem, babam, eşim ve çocuklarıma ayıracağım.

Çok büyük hedeflerle çıktığımız bu yolculukta gerçekleşecek olan bayrak değişimiyle yeni gelen arkadaşlarımız Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Büyük ve Güçlü Türkiye hedefine her zamankinden daha kararlı ve emin adımlarla devam edeceklerdir.

İFM ARAYIŞLARINDA İLGİNÇ BİR DÖNEM: FRANKFURT-İSTANBUL-MOSKOVA ÜÇLÜ FİNANS MERKEZİ


Prof. Dr. Selçuk ABAÇ (1946-2001)

MERKEZ BANKASI, İSTANBUL'U FİNANS MERKEZİ YAPACAK

Cahit UYANIK

1992 yılından beri konuşulup tartışılmasına rağmen bir türlü somut sonuç elde edilemeyen İstanbul'un finans merkezi yapılması hedefine, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) el attı. MB Başkanı Gazi Erçel ve Başkan Yardımcısı Selçuk Abaç; İstanbul'un Frankfurt ve Moskova ile birlikte oluşturulması düşünülen "Üçlü Finans Merkezi" yapılanmasına dahil olması için yoğun çaba sarf ediyorlar.

İstanbul, gerekli ulaşım ve iletişim alt yapısı sağlandığı taktirde, Orta Doğu ve Balkanlar'a hitap eden bir finans merkezi haline gelecek. Frankfurt merkezli bu yapılanmanın 1999'dan itibaren Avrupa Merkez Bankasına dönüşecek olan Avrupa Para Enstitüsünün (EMI) bu kentte bulunması nedeniyle kritik önem taşıdığı ifade ediliyor.

Avrupa Merkez Bankası, 1999'dan itibaren tedavüle girecek olan Avrupa Birliği para birimi Euro'dan sorumlu olacak. TCMB, bu projeyi hayata geçirmek için Alman Merkez Bankası Bundesbank ile Frankfurt'taki çeşitli kent örgütleriyle temas haline geçti.

6 Kasım 2021 Cumartesi

MORTGAGE KANUNU ÇIKTIKTAN SONRA YAPILMASI GEREKEN İKİNCİL DÜZENLEMELER NELERDİ?

İşte Mortgage'ın Önündeki Engeller

Cahit UYANIK

Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) yaptığı çalışmalarda mortgage'ı uygulamak için yasa çıkarmanın yeterli olmayacağı, bunun yanı sıra çeşitli kurumların çok sayıda ikinci düzenlemeler de yapması gerektiği belirlendi. 

Bu çerçevede SPK'nın 4 yönetmelik yayınlaması, Bakanlar Kurulu'nun vadesi dolmadan ödeme yapılmak istenmesi durumunda uygulanacak yöntemi belirlemesi, Merkez Bankası'nın değişken faizli konut finansmanı sözleşmelerinde kullanılacak endekslere ilişkin usul ve esasları şekillendirmesi gerekiyor. Ayrıca Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın, Tapu Kadastro ile Hazine'nin yapması gereken bazı düzenlemeler de bulunuyor.

SPK Kurumsal Yatırımcılar Dairesi tarafından hazırlanan bir çalışmada, mortgage taslağıyla gerçekleştirilecek yasa değişikliklerinin yanı sıra, uygulamaya yönelik bir takım ikincil düzenlemelerin yapılması gerektiğine dikkat çekildi. Çalışmada, SPK'nın ipotek finansman kuruluşlarının (İFK) kuruluşu, faaliyet izni esasları, tabi olacakları yükümlülükleri; ipotek ve varlık teminatlı menkul kıymetlere ilişkin usul ve esasları; konut ve varlık finansmanı fonlarına ilişkin usul ve esasları ve konut finansmanı sisteminde değerleme hizmeti verecek kurum ve uzmanlara ilişkin şartları belirlemesi gerektiği anlatıldı.

EKONOMİ FIKRALARI: ATİLA İLE DURSUN MAHKEMEYE DÜŞER VE...

Atila ile Dursun mahkemelik olmuşlar.

Hakim sormuş, "Oğlum adın ne?"

"Atila efendim"

"Yaz kızım Atila"

Atila oradan bağırıyor: "Tek L ile..."

Hakim: "Peki tek L ile... Yaz kızım"

Dursun'a sıra gelmiş:

"Senin adın ne?"

"Dursun... L yok..."

Hakim: Dursun'da L olur mu?"

Dursun: "E biz ne dedik Hakim bey"

(CHP Milletvekili İlhan Kesici tarafından bir tv programında anlatılmıştır.)

2 Kasım 2021 Salı

MERKEZ BANKASINDA 81 BİN TL ESKİ BAŞKAN MAAŞI OLUR MU?

Naci AĞBAL

Naci Ağbal neden Hazine ve Maliye Bakanlığı Müşavirliği görevine atandı?

Yaklaşık 6.5 ay önce Merkez Bankası başkanlığı görevinden alınan...

Naci Ağbal bu süre boyunca hangi pozisyondaydı ve ne kadar maaş aldı?

Bu konu Temmuz ayında Meclis Plan ve  Bütçe 

Komisyonunda da gündeme gelmiş

Cumhuriyet'ten Mustafa Çakır'ın haberine göre;

MB Hukuk İşleri Genel Müdür Yardımcısı Şerif Uygun buna benzer bir soruya şu yanıtı vermiş:

“MB başkanlarının üst kademe kamu yöneticilerinin atanması hakkında 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde görev süreleri dört yıl olarak belirleniyor. Ancak 375 sayılı KHK’nin ek 35. maddesine göre KHK’nin kullandığı tabirle, performanslarının yeterli görülmemesi durumunda bu görevden alınabiliyorlar. Görevden alındıktan sonra ise yine bu 375 sayılı KHK’nin ek 35. maddesine göre iki yıl boyunca eski görevlerinin ücretlerini almaları mümkün.”

1 Kasım 2021 Pazartesi

1990'LI YILLARA DAMGASINI VURAN SPK-KOMBASSAN SAVAŞI (4)

Başkentten Yansımalar / Cahit UYANIK

SPK, ANADOLU'DA ÖRGÜTLENMELİ

Geçen haftanın en önemli gündem maddelerinden birisi, SPK'nın Kombassan'a ilişkin aldığı kararlardı. SPK, Kombassan Olayını toplumun gündemine dahil ederek önemli bir görevi yerine getirdi. SPK'nın, ordunun isteği ile Kombassan'ın üzerine gittiği yolundaki görüşlere pek katılamıyorum. Çünkü aylardır gazetelerin iç sayfalarında SPK'nın bu konudaki raporları yayınlanıp duruyordu. Türkiye'de kökleri Galata Bankerleri ile 1800'lü yıllara kadar giden sermaye piyasalarında, çoğu zaman devletin basiretsizliği sonucu önemli krizler yaşandı. 1980'lerdeki Bankerler Faciası ve 1994'teki aracı kurum iflaslarının hatıraları hafızalarımızda henüz çok taze. Bu krizlerdeki ortak payda, tasarruf sahiplerinin yüksek kazanç veya faiz beklentisini kötüye kullanan bir takım üçkağıtçılara devletin göz yumması olmuştu.

Yüksek faiz beklentisinin kaynağı ise toplumdaki her türlü yozlaşmanın baş aktörü durumundaki enflasyondur. Kombassan ve benzerlerinin yükselmeye başladığı dönemle, Refah Partisine (RP) teveccühün artmaya başladığı dönemin kesişmesini dikkatlerinize sunmak isterim. Demek ki RP, gözler önünde enflasyon karşıtı değişik söylemleriyle oy toplarken; Kombassan tipi şirketler iş dünyasının gizlilik prensiplerinden yararlanarak 'kendilerine özgü' bir halka açılma modeli yarattılar.

1990'da başlayan bu eğilimin ancak 1997'de SPK'nın gündemine gelmesi çok ama çok düşündürücüdür. SPK, o günden bu yana tam tamına 3 başkan değiştirmiştir. Değişen Başbakan sayısı ise 5'tir. Bu konuda idarenin tam bir aymazlık içinde bulunduğu rahatça söylenebilir. Peki bu olay büyük bir krize neden olabilir mi? Kombassan ve benzeri şirketlerin yöneticilerinin üçkağıtçı olup olmadıklarını zaman gösterecek. Unutmayalım ki batan bankerler ve iflas eden aracı kurum sahipleri de, 12'ye 5 kala toplumda 'saygın kişi' muamelesi görmeye devam ediyorlardı.

1990'LI YILLARA DAMGASINI VURAN SPK-KOMBASSAN SAVAŞI (3)

Haşim BAYRAM

KOMBASSAN'DAN GÜNEŞ ENERJİSİ PROJESİ

Cahit UYANIK  

Alanya- Son günlerde tartışmaların odağında bulunan Kombassan Holding, Antalya'nın Alanya ilçesinde kurduğu tesislerle ay sonundan itibaren güneş enerjisinden elektrik üretmeye başlayacak. Türkiye'nin en fazla güneş ışığı alan ikinci bölgesi olan Alanya'daki tesislerin resmi açılışının Temmuz ayı sonunda yapılması planlanıyor.

Kombassan Holding, Ankara ve İstanbul'dan 120 gazeteci ve bilim adamının katıldığı bir gezi ile Alanya'daki solar projesini tanıttı. Projenin tanıtımı sırasında, güneş enerjisinin toplandığı paraboloid aynaların başında açıklamalar yapan Kombassan Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Bayram, tesislerin çevreye saygılı enerji üreteceğini ifade ederek benzeri çanakların 1.000 tanesinin tüm Akdeniz'in ihtiyacını karşılayabileceğini bildirdi. Projenin tüm patent ve lisans haklarının Amerikan Cummins şirketinden alındığını aktaran Bayram, 1988'den bu yana projeye harcanan kaynağın 50 milyon dolar olduğunu bildirdi.

1990'LI YILLARA DAMGASINI VURAN SPK-KOMBASSAN SAVAŞI (2)

Ali İhsan KARACAN

SPK Başkanı Ali İhsan Karacan:

"KOMBASSAN'DA ADIM ADIM İLERLİYORUZ"

Cahit UYANIK 

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Ali İhsan Karacan, yaklaşık 1 haftadır kamuoyunu meşgul eden Kombassan Olayında adım adım ilerlediklerini belirterek "Bankalardan Kombassan'ın hesaplarına ilişkin yazılar yavaş yavaş elimize ulaşmaya başladı. Bu yazıların sonucunda bundan sonra ne yapacağımıza karar vereceğiz. Bir adımı tamamen bitirmeden, ötekini düşünmek istemiyoruz" dedi.

SPK Başkanı Karacan, Finansal Forum'a yaptığı açıklamada bankalara SPK'nın istediği bilgileri vermeleri için makul bir süre tanıdıklarını bildirdi. Sürenin dolmasından sonra Kombassan'ın durumunun yeniden gözden geçirileceğini ve istenen ödemeleri yapıp yapamayacağının ortaya çıkacağını ifade eden Karacan, şirketin taşınmaz mal varlıklarına haciz konulması konusunda herhangi bir karar almadıklarını, bu konudaki yasal incelemelerinin sürdüğünü ifade etti. Karacan "Şirketin taşınmazlarına el koyma yetkiniz var mı?" şeklindeki sorumuzu "Bir adımı tamamen bitirmeden ötekini düşünmek istemiyoruz" diyerek üstü kapalı şekilde olumlu yanıt verdi. Karacan Konya'ya gönderdikleri SPK yetkililerinin de gerekli işlemleri yürüttükten sonra Ankara'ya döndüklerini kaydetti. 

1990'LI YILLARA DAMGASINI VURAN SPK-KOMBASSAN SAVAŞI (1)

İSLAMİ SERMAYEYİ DANIŞTAY ÇÖZECEK

Cahit UYANIK

Türkiye'yi 2 yıldır meşgul eden İslami Sermaye olgusunun hukuki boyutunu Danıştay çözecek. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), İslami Sermaye çerçevesinde ilk takibe aldığı şirket olan Kombassan Holding'le ilgili başlattığı hukuki prosedürü Danıştay'a götürdü. Kombassan'ın geçen Eylül ayında Ankara 5. İdare Mahkemesinden SPK kararları aleyhine çıkarttığı kararın hemen ardından, Kurul da konuyu Ocak ayında Danıştay'da temyiz etti. Danıştay'ın vereceği karar, İslami Sermayenin Türk Hukuk Sistemi içindeki yerinin belirlenmesi açısından kritik önem taşıyor. 

Finansal Forum'un edindiği bilgilere göre Kombassan Holding geçen Kasım ayı sonunda SPK'ya başvurarak 1997 yılında alınan Kombassan hisselerinin Takasbank eliyle dağıtılması işlemlerinin büyük ölçüde tamamlandığını belirtti. Hisse dağıtım işlemlerinin getirdiği para ve iş yükü nedeniyle Kombassan Holding'in 2 yıldır sermaye artırımı yapamadığı anlatılan yazıda, bazı siyasi içerikli mesajlar da verildi.

"Ülkemizde iş adamı geçinen birçok rantiyecilerin ve kravatlı çetelerin ülke kaynaklarını iç edip sömürdüğü ortamda Kombassan'ın yatırım, üretim, istihdam demesinin önüne geçmeye çalışma en hafif deyimiyle iyi niyetle bağdaştırılamaz" görüşü savunulan yazıda, şirket sermayesinin 29 trilyon 980 milyar liradan 100 trilyona yükseltilmesine izin verilmesi istendi.