8 Temmuz 2025 Salı

ANKARA NOTLARI / SPK'DA YENİDEN YAPILANMA GEREKİYOR

Cahit UYANIK 

Türk ekonomisinin yaşadığı krizin en çok etkilediği bölümlerden biri de sermaye piyasaları... Şu anda 10 aracı kurumun faaliyetleri geçici olarak durduruldu. Borsa endeksi 'doldur-boşalt' oyunlarıyla bir aşağı-bir yukarı salınıp duruyor. Haziran ortasında yoğun olarak hissedilmeye başlanacak olan 'üretim krizi' ise kapıda... Bu dalgalanma borsa şirketleri ve aracı kurumlarda yeni bir yaprak dökümüne yol açabilir.

Bu ortamda Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) en stratejik rollerden birisini üstlenmesi gerekiyor. Ama SPK'nın geçen ay patlayan aracı kurum krizinde gösterdiği performans tartışmalı. Gözetim altındaki bir aracı kurumun bile 'nasıl olup da tasfiye ve iflas aşamasına geldiği' cevaplanması gereken soruların başında yer alıyor. Kurul'un kriz öncesindeki haftalık olağan toplantılarında 'fiktif repoyla ilgili sadece bilgi edinmekle yetinmesi, uyarılar yapmaması ve ceza vermemesi' bugünkü başı boş ortamı hazırlayan unsurlardan...

Az önce sözünü ettiğimiz 'stratejik rol' ise giderek kendini iyice dayatıyor. Gelin görün ki SPK'nın bugünkü yönetim ve karar alma yapısıyla bu rolün hakkından gelmesi güç görünüyor. Herşeyden önce Kurul'un 'özerk' bir statüye sahip olmaması önündeki en büyük handikap... Kurul, siyasi karar alıcıların etkisine açık. Üstelik Kurul üyeliklerine atanma koşulları, Türkiye gibi dinamik bir ekonominin gereklerinden uzak.  Türkiye'nin para ve sermaye piyasaları açısından kendine örnek aldığı ABD'de ise tam tersi bir durum var. FED ve SEC bu piyasaların tek hakimi. ABD Başkanının karşı çıkmasına rağmen faiz oranlarıyla oynayabiliyor, borsayla ilgili en sert önlemleri alabiliyorlar.

Türkiye'deki SPK, toplam 7 üyeden oluşuyor. Başkan bunlardan ilki. Diğer üyeliklerden ikisi Maliye Bakanlığının kontenjanı... Adalet ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığının birer temsilcisinin yanı sıra Türkiye Bankalar Birliği ile Merkez Bankası da birer üye atıyor. Yani mevcut yapısıyla SPK'da piyasayı oluşturan unsurların ve borsanın sesini duyurması mümkün değil. Bu konuya çözüm getirmek üzere piyasa dinamiklerinin Kurul karar alma sürecine dahil edilmesi ilk önlem olmalı. 

Şu anki SPK üyeleri Rıfkı Danışman (Başkan Vekili-Maliye B.), Kadriye Şişman (Maliye B.), İsmet Kemal Öztek (Adalet B.), Aclan Akerman (Sanayi ve Ticaret B.), Vural Günal (Merkez Bankası) ve İlhan Başbuğoğlu'ndan (T. Bankalar Birliği) oluşuyor. 1992 yılı ortasında başkanĺığa atanan ancak aynı yılın Aralık ayından bu yana ABD'de tedavi görmekte olan SPK Başkanı Yaman Aşıkoğlu ise 'ilgili Devlet Bakanlığı kontenjanı'ndan geliyor. Aşıkoğlu'nun yokluğunda oluşan boşluk, bugünkü krizde Kurul'u yaralayan unsurlardan biri... Başbakan Tansu Çiller'in üniversitede hocalığını yaptığı Aşıkoğlu'nun kariyeri, aslında Türk sermaye piyasaları için biçilmiş kaftan. Ama Aşıkoğlu'nun bu kriz ortamında acilen görev başına dönmesi gerekiyor. Eğer tedavi süreci uzayacaksa Çiller'in bu makama yeni bir isim düşünmesi zorunlu. Aşıkoğlu'nun görevden feragat ettiğini açıklaması, belki de Çiller'i rahatlatabilir.

Atanırsa yeni başkanın sermaye piyasalarını bu krizden ustalıkla geçirecek dirayet, bilgi, yetenek ve dayanıklılığa sahip olması ideal... Başkan'ın ilk yapması gereken şey ise kriz döneminden ders alarak Sermaye Piyasası Kanunundaki boşlukları doldurmak... Küçük yatırımcıyı ciddi bir koruma şemsiyesi altına sokmak, aracı kurum tasfiyelerini ciddi ve düzenli bir yapıya kavuşturmak gündemdeki diğer işler... Daha sonra yapılacakların başında ise piyasanın düzensiz şekilde yürüttüğü açığa satış, kredili işlem gibi enstrümanların disipline edilmesi geliyor. Küçük yatırımcının diğer yatırım araçları arasından borsayı tercih etmesini sağlayacak 'tezgah üstü piyasa'nın oluşturulması da dengeleyici bir gelişme olabilir.

Kurul'un diğer üyelerinin de Başkan'ın çalışma temposuna uyum sağlaması ve ayak direyen bir tutumda olmaması gerekli. Kurul'un bazı toplantılarının gözlemcilere açık olması ve bu gözlemcilerin düşüncelerinin  istişari nitelikte dinlenmesi de sermaye piyasalarını demokratikleştirecektir. Ayrıca Kurul kararlarının düzenli şekilde kamuoyuna açıklanması, sermaye piyasalarında büyük önem taşıyan 'şeffaflık ilkesi'ni güçlendirecektir.

Kurul'da şu anda acilen çözülmesi gereken bir başka sorun ise Denetleme Dairesi Başkanlığı görevinin vekaleten yürütülmesi... Çiller, bu dairenin başına yaklaşık 6 aydır asaleten atama yapmıyor. Oysa tecrübeler gösteriyor ki teftiş gibi önemli bir görevde 'yetki-sorumluluk' dengesinin kurulması o görevin etkinliğini birebir artırıyor.

(Bu köşe yazısı haftalık Ekonomik Trend dergisinin 15-21 Mayıs 1994 tarihli Yıl:2 Sayı: 20'de yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder