5 Nisan 2015 Pazar

TÜRKİYE'NİN İÇ BORÇLANMA TARİHİ: PAÇAYI NASIL KAPTIRDIK?



İÇ BORÇLANMADA 1000'İNCİ İHALE

Cahit UYANIK

Halk arasında kullanılan "Borç bini aştı" deyiminin Hazine Müsteşarlığı için de uygulanma imkanı doğdu. Türkiye, 30 Mayıs 1985 tarihinde başladığı ihaleli iç borçlanma sisteminde ilginç bir dönemece girdi. Hazine, bugünkü 23 ay vadeli ve 600-750 trilyon lira büyüklüğündeki iç borç ihalesi ile 1000'inci ihalesini yapmış olacak.

Hazine geride kalan 14 yılda ortalama 72'şer iç borç ihalesi düzenledi. Hazine'nin son verilerine göre iç borç stoku 1999 Eylül ayı itibarıyla 20 katrilyon lira düzeyinde bulunuyor. Bu stokun yüzde 75'lik bölümünü tahvil, yüzde 25'ini de bonolar oluşturuyor.

Finansal Forum'un belirlemelerine göre, önceleri özel kanunlara dayanılarak çıkarılan devlet kağıtlarının ihale yöntemiyle ihracına 30 Mayıs 1985 tarihinde Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde başlandı. Sistemin alt yapısı, Bankalar Yasasında yapılan değişiklikle hazırlandı. Başlangıçta devlet, ihtiyaç duydukça ve çoğunlukla 1 yıl ve daha uzun vadeli kağıtlar için ihale düzenledi. Ancak 1987'den sonra izlenmeye başlanan 'sıcak para politikası' ile iç borç ihaleleri yurt dışından ucuz ve spekülatif kaynak getirmenin aracı olmaya başladı.

Paçayı nasıl kaptırdı?

1988'den itibaren faiz yükünün ağırlaşmaya başlamasıyla, ekonomi yönetiminde dövize endeksli iç borç kağıtları çıkarılması yönünde görüşler ortaya atılmaya başlandı. Ancak devlet, spot döviz piyasası ve döviz spekülatörlerinden çekindiği için buna cesaret edemedi. Devlet gelirlerindeki reel azalma ve giderlerindeki reel artışla bağlantılı olarak 1989'dan itibaren iç borç ihalesi sistemi haftalık periyota bindi. Hazine, o dönemde 3, 6, 9 ve 12 aylık kağıtları dönüşümlü olarak ihale etmeye başladı. 1990, 1991 ve 1992 yıllarında ekonomi yönetiminde sıcak parayı kontrol altına alma amaçlı kararlar verilmeyince,  iç borç ihalelerinde talep 3 ve 6 aylık kağıtlarda yoğunlaşmaya başladı. Çünkü bankalar ve aracı kurumlar, bu kısa vadeli kağıtları o günlerde gündeme giren 'repo' adlı yatırım aracında da teminat olarak kullanıyorlardı. Ayrıca 1992 yılında iç borçlanmada 'ikincil piyasa' kuruldu.

Devletin resti görüldü

1993 yılında Tansu Çiller'in başbakan olmasıyla iç borç ihalelerinde yeni bir dönemece girildi. Çiller ve ekonomi yönetimi, iç borç itfalarını dışarıdan getirdikleri kaynaklarla yapmaya başladı. O dönemde Türkiye'nin rating puanı yüksek olduğu için, özellikle Japon piyasasında kolay borçlanılabiliyordu. 1993 yılında dönemin tedviren Hazine Müsteşarı Osman Ünsal'ın Japonya dönüşünde Sibirya semalarından gazeteleri arayıp "Bankalar faizi yükseltmek için boşuna beklemesin. Borcumuzu geri ödeyeceğiz" demesi hafızalardan silinmedi. Başbakan Çiller'in ise 0,1 puanlık faiz farkı yüzünden ihale iptal ettiği dilden dile dolaştı. Bu dönemde iç borç kağıtları ilk kez halka doğrudan ihraç edildi. Halkın elindeki kağıtların stok içindeki payı yüzde 14'lere kadar çıktı. 1993'teki ayrıca iç borç faiz gelirlerinin vergilendirilmesi için yasal düzenleme de yapıldı.

Serseri paranın marifeti: 5 Nisan Kararları

İtfa edilip geri toplanmayan borçla ortaya çıkan serseri para, 1993 Aralık ayında önce borsaya yöneldi. Oradaki kar realizasyonu sonrasında döviz piyasasına yöneldi. Böylece ekonomi yönetimi ile bankalar arasındaki restleşme 3 ay kadar sürdü ve bankaların galibiyeti ile sonuçlandı. İç borçlanmada başlayan inatlaşma Türkiye'yi 5 Nisan 1994 Kararları'na kadar götürdü. Aynı yıl IMF ile imzalanan stand-by sonrasında ise IMF'nin telkini ile 3 aylık vadede bileşik yüzde 205'lik süper faizle borçlanma yapıldı. Bunun sonucunda piyasadaki fazla likidite emilerek, kararsız da olsa bir denge sağlandı. Bunun arkasında ise TEFE'ye endeksli kağıtlar çıkarıldı ama ciddi başarı sağlanamadı. 94'te bankaları yeniden ihalelere çekmek için, iç borç faiz gelirlerinin vergilendirilmesi ertelendi.

Yüksek reel faiz dönemi

1995 yılı da vadelerin en fazla 3 ay olduğu bir iç borçlanma maratonu şeklinde geçti. Bu dönemde borç verenler, yüksek reel faizler talep etmeye başladı. Piyasa ile inatlaşılmaması gerektiği yolundaki tecrübe ile reel faizlerde önemli yükselişler yaşandı. 1995 yılı sonundaki genel seçim ve 1996 ve 1997 yılındaki olumsuz siyasi ortam nedeniyle reel faizlerde istenen düşüşler bir türlü yaşanamadı. Reel faizler zaman zaman yüzde 50'ye kadar çıktı. Bu dönemde ilk kez ihraç edilen TÜFEX ve TÜFE'ye endeksli kağıtlardan beklenen verim sağlanamadı. Hazine Müsteşarlığı, 1997 yılında Merkez Bankası ile bir protokol imzaladı. Bu protokol sonrasında  Hazine, 3 aylık ve aylık ihale programları açıklamaya başladı. Ancak şeffaflık adına yapılan bu uygulama da ekonomi yönetimine iç borç ihalelerinde beklediği rahatlamayı getiremedi.     
1000'inci ihaleye yoğun ilgi bekleniyor

Hazine bugün, 23 ay vadeli ihale ile Kasım ayının ilk ihalesini gerçekleştirecek. 600-750 trilyon liralık satış yapmayı planladığı ihaleye yoğun katılım beklenirken, faizin yüzde 84 seviyelerine çıkabileceği ifade edildi. 3 Ekim 2001 vadeli tahvil, Hazine'nin daha önceki aylarda ihraç ettiği kağıdın azalan vadelerde yeniden ihracı olacak. 3 Ekim kağıdının sabit faizli olması nedeniyle getirisinin yüksek olduğu, piyasa ve yabancılar tarafından tercih edildiği belirtildi. 2000 yılında ortalama faiz beklentisinin yüzde 49 olduğunu ve enflasyonun düşeceği beklentisiyle olumlu beklentilerin korunduğunu ifade eden bankacılar, bütçe hedeflerine ulaşmak için kaynağının nasıl bulunacağının cevabını merak ediyorlar. 

Hazine'nin borçlanma programından sonra faizlerin daha da düşmesini tahmin ettiklerini dile getiren bankacılar, hafta sonunda yaşanan gelişmelerin beklentilerde tereddüt yarattığını söyledi. Memur maaş artışlarını yetersiz bulan memurların eylem yapabileceği, Erol Evcil'in yakalanmasının ardından gündeme daha neler geleceği düşüncesi ve IMF'nin görüşleri piyasanın yönlenmesinde önem taşıyor.

 
1985’ten bu yana iç borç stoku (milyar TL)
Yıllar
           Toplam
1986
             3.057,3
1987
             5.999,9
1988
             8.931,1
1989
           16.617,9
1990
           20.901,1
1991
           46.569,2
1992
         137.771,5
1993
         321.124,1
1994
         809.942,9
1995
      1.491.162,0
1996
      4.514.216,5
1997
      6.183.049,2
1998
    14.254.326,0
1999/9
    20.461.332,0
*Borçlanmada nakit dışı satılan tahvillere yer verilmemiştir. Rakamlar net borçlanma miktarını gösterir.

(Bu haber-analiz, 2 Kasım 1999 tarihinde Finansal Forum Gazetesinde manşetten yayınlanmıştır.)

EKONOMİ TARİHİ ARAŞTIRMALARININ EKSİKLİĞİ VE IMF İLE AZ BİLİNEN GEÇMİŞİMİZ

DOLAR YÜKSELDİ, HAZİNE SEVİNDİ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder