27 Şubat 2024 Salı

TCMB’NİN 2004'TEKİ YÖNGÖRÜ TOPLANTISI... KÖPRÜNÜN ALTINDAN ÇOK SULAR AKTI


Cahit UYANIK 

Yıl 2004/Eylül ayı... Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Genel Başkanı olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) Silivri'de düzenlediği "Yöngörü Toplantısı"na katılmışım. Amaç, TCMB'nin nereye doğru evrilmesi gerektiği sorusuna yanıt bulmak...

Çünkü Avrupa Birliğinden müzakere tarihi almak üzereyiz ve ufukta TL'den çıkıp Euro'ya geçme ihtimali belirmiş. Tabii ki modern bir merkez bankasına çok iş düşecek burada... (Nitekim 3 ay sonra AB bize tam üyelik müzakerelerine başlanacağını resmen bildiriyor) Ama zaman ve realiteler acımasız; gitgide tam üyelik müzakeresinin esamesi bile okunmaz olmuş ve...

TCMB için köprünün altından çok sular akmış geride kalan 20 yılda... 

26 Şubat 2024 Pazartesi

YÜKSEK HAM PETROL FİYATLARI, 2008 CARİ AÇIĞINI 65-70 MİLYAR DOLARA ÇIKARABİLİR

Cahit UYANIK 

Bu dergiye yazı yazmaya başladığımdan bu yana; zaman zaman petrol, petrol fiyatları, yüksek petrol fiyatlarının Türkiye ekonomisi üzerine olumsuz etkilerine değiniyorum. Ama şimdiye kadarki yazılar içinde en endişe verici olanını birazdan okuyacaksınız. Çünkü petrol fiyatlarının 100 dolarlık psikolojik sınırı geçmesi ve kendisine yeni psikolojik sınırı 200 dolar olarak belirlemesi, Türkiye'deki ekonomik dengeleri ve göstergeleri 'kökten' değiştirebilecek bir etkiye sahip. Neden mi? 

Çünkü Türkiye, yüksek ekonomik büyüme hızları sebebiyle zaten cari açıkta bıçak sırtı bir denge üzerinde seyrediyor. Petrol fiyatları ise bu cari açık eğilimini, neredeyse baş edilemez bir yapıya çevirmek üzere. Yüksek cari açıklar, Türkiye'de her zaman Merkez Bankası ve dolayısıyla ekonomideki genel faiz dengesi üzerinde ciddi baskı yaratıyor. Faiz yüksek tutulmazsa, cari açığı finanse etmemize yarayan yabancı kaynak akışı azalıyor. Bu akışta yaşanan bir dengesizlik ise kurun aniden yükselmesi ve ekonomideki tüm dengeleri etkilemesi sonucunu doğurabilme potansiyeline sahip. İşte yüksek petrol fiyatları, deyim yerindeyse şimdi bu olumsuzluğun 'nirengi noktası'nda bulunuyor. Şimdi bu korkutucu tablonun ayrıntılarını verelim.    

Eğer uluslararası piyasalardaki yüksek fiyatlar devam ederse, Türkiye'nin ham petrol faturası bu yıl kesinlikle 20 milyar doları geçecek. Türkiye 2007 yılında 173 milyon varil düzeyinde petrol ithal etti. Bu ithalat düzeyinin korunduğu varsayımıyla ve ham petrolün ortalama varil fiyatı 135 dolar olarak kabul edilirse, 2008 yılında toplam fatura 23,4 milyar dolar olacak. 2007 yılındaki toplam fatura 11,8 milyar dolar olduğu için Türkiye'nin ödeyeceği ek büyüklük, 11,6 milyar doları bulacak. Ham petrol fiyatlarının 200 dolar olması halinde ise -maalesef- Türkiye'nin ödeyeceği fatura 34,6 milyar dolara çıkacak. 

23 Şubat 2024 Cuma

BU KEZ SUÇ HAKEMDE; RESMEN MAÇI VE TURU S. PRAG'A HEDİYE ETMİŞ...

BU KEZ SUÇ HAKEMDE; RESMEN MAÇI VE TURU S. PRAG'A HEDİYE ETMİŞ...

Cahit UYANIK 

Sparta Prag için bıçak ağzı gibi takım demiştim geçen hafta...

Böylesi takımların maçlarına karakterli hakemler verilmeli.

Taylor gibiler değil.

Adam resmen turu Prag'a hediye etmiş ya, özeti şimdi izledim.


(Tıklayınız-BRIAN BIRCH, GALATASARAY VE BIÇAK AĞZI GİBİ TAKIM S. PRAG'A 91. DAKİKADA GOL ATABİLMEK

Ceza sahası çizgisinde GS'li futbolcunun ayağına basılıp biçilirken

Hakemde tık yok.

Benzeri bir pozisyonda Kaan'a kırmızı kart...

Bu cezadan sonra, denge bozulunca 3 gol yenilmiş maalesef...

EKONOMİ HİKAYELERİ / 90 YAŞINDA, ÖLÜM DÖŞEĞİNDE VERİLEN MÜKEMMELLIK SIRRI

Hayatı boyunca evlenmeden kalmış bir adam duymuştum. Ve doksan yaşında ölüm döşeğindeyken birisi ona, “Yaşamın boyunca evlenmedin fakat nedenini asla söylemedin artık ölüyorsun, en azından merakımızı dindir. Bir sır varsa şimdi söyleyebilirsin çünkü birazdan göçmüş olacaksın. Sırrın açığa çıkmış bile olsa sana bir zararı olamaz” dedi.

"Evet, bir sır var. Ben evliliğe karşı değilim ama mükemmel bir kadın arıyordum. Aradım ve aradım ve tüm yaşamım kayıp gitti” dedi adam.

Soruyu soran “Fakat bu koca dünya üzerinde, milyonlarca insan var, onların yarısı kadın, bir tane mükemmel kadın bulamadın mı?” diye sordu.

22 Şubat 2024 Perşembe

YIL 2003... TÜRKİYE, UNDP'NİN İNSANİ GELİŞME ENDEKSİNE GÖRE SIRAT KÖPRÜSÜNDE BULUNUYOR

TÜRKİYE VE DÜNYANIN BOY ÖLÇÜSÜ

Cahit UYANIK 

Hani halk arasında 'Boyunun ölçüsünü almak ' diye bir söz vardır  ya... Her yıl yaz aylarında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının (UNDP) açıkladığı İnsani Gelişme Raporu da tüm dünya ülkelerine boy biçiyor. Ne yazık ki biz ekonomi habercilerine de son yıllarda Türkiye'nin boyunun ne kadar kısalmakta olduğunu yazmak düşüyor. Bu yılki kısalma ise felaket: Tamı tamına 11 ülke daha geriledik. Toplam 175 üyenin bulunduğu ülkeler sıralamasında 85'incilikten 96'ıncılığa düştük. Ha gayret desek, dünyanın en gelişmiş ilk 100 ülkesi arasına bile giremeyeceğiz. Olumsuzu başarmak konusundaki olağanüstü maharetimizi kullanmamak dileği ile şu İnsanı Gelişme Raporu neymiş, ona bakalım...

UNDP her yıl dünya ülkelerini sırf rakamlara dayanan ekonomik güçleri değil, insani yaşam standartlarını da dikkate alacak şekilde alt alta sıralıyor. Bu standartlar; 40 yaşına kadar yaşama olasılığı, okuryazarlık durumu, sağlıklı içme suyuna ulaşabilme, sağlık harcamalarının toplam harcamalara oranı, telefon sayısı, internet aboneliği, ar-ge harcamalarının durumu, toplumda ve eğitimde cinsiyet eşitliği, çocuk ölüm oranı,  karbondioksit emisyonu, sıtma hastalığı oranı gibi kriterleri içeriyor. BM böylece ekonomik gücün insanların yaşam kalitelerini iyileştirmekte kullanılıp kullanılmadığını tespit etmeye çalışıyor. Türkiye, İnsanı Gelişme Endeksinin orta gelişmişlik düzeyindeki ülkeleri arasında bulunuyor. Bu, toplam 175 ülkelik listenin 56-141 arasındaki basamaklarını kapsıyor. 142-175 düşük gelişmişlik düzeyini, 1-55 arası da yüksek gelişmişlik düzeyini anlatıyor. Yani Türkiye'nin yüksek gelişme düzeyine çıkması için 40 basamak atlaması gerekiyor. Tersine, düşük gelişmişlik düzeyine ise 45 basamak daha var. Yani Türkiye 2003 yılı endeksine göre, tam sırat köprüsünün üzerinde.

19 Şubat 2024 Pazartesi

TÜİK, VATANDAŞIN ALGILADIĞI (HİSSEDİLEN) ENFLASYONDA SINIRI YÜZDE 300'E YÜKSELTTİ

TÜİK “Algıladığınız enflasyon ne kadar?” sorusuna verilebilecek cevabı 100 puan birden artırdı

TÜİK, VATANDAŞIN ALGILADIĞI ENFLASYONDA SINIRI YÜZDE 300'E YÜKSELTTİ

Cahit UYANIK

Uzun yıllardır enflasyonu eksik hesaplamakla eleştirilen Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK); tüketici eğilim anketinde “Algıladığınız enflasyon ne orandadır?” sorusuna verilebilecek en yüksek cevap seviyesini yüzde 200’den yüzde 300’e çıkarttı. Ancak TÜİK bu değişikliğin eğilimlere etkisini sınırlamak için, yüzde 200   üzeri olarak verilen cevapları yüzde 200’e indiriyor. Bu bilgi; Merkez Bankasının hazırlayarak 8 Şubat 2024 tarihinde yayınladığı 2024 Yılı 1. Enflasyon Raporundaki bir dipnotta paylaşıldı.

Ankette vatandaşa enflasyona ilişkin 2 soru soruluyor

TÜİK ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ortaklaşa olarak, her ay 4.884 hane üzerinde Tüketici Eğilim Anketi düzenliyor. Bu ankette tüketicilere, başka soruların yanı sıra enflasyonla ilgili de iki soru yöneltiliyor:

1) Geçen 12 aylık döneme göre, gelecek 12 aylık dönemde tüketici fiyatlarının nasıl değişeceğini bekliyorsunuz?

2) Geçen 12 aylık dönemde tüketici fiyatlarının yüzde kaç arttığını/azaldığını düşünüyorsunuz? Lütfen tahmini oran veriniz.”

17 Şubat 2024 Cumartesi

TÜRKİYE YENİ BİNYILA ELEKTRİK KESİNTİLERİYLE GIRİNCE, NÜKLEER SANTRAL TARTİŞMALARI HIZ KAZANMIŞTİ

ENERJİ POLİTİKALARI VE SOKAKTAKİ VATANDAŞ

Cahit UYANIK

Türkiye, 20'inci Yüzyıl'ın son günlerini elektrik kesintisi tartışmaları ile geçirdi. 21. Yüzyıl'ın ilk günlerinde de manzara ve ortam değişmedi. Kış koşulları biraz ağır basınca, enerji politikalarımızdaki bütün ayıp ve kusurlar ortaya dökülüp saçıldı. Geciken yatırımlar, doğal gaza aşırı bağlılığımız, nükleer santral konusundaki kararsızlığımız, enerji özelleştirmelerindeki acemiliklerimiz ve tezcanlılıklarımızın faturası önümüze konuluverdi. 

Hemen her konuda kendini Batı standartlarıyla kritik etmeye alışık olan toplum, elektrik kesintilerine büyük bir tahammülsüzlük gösterdi. Dile kolay yaklaşık 18-19 yıl aradan sonra Türk insanı yeniden bu tatsız uygulama ile karşılaşıyordu. Mum ile idare lambasını sadece 'dekoratif malzeme' olarak bilen ve gören bir kuşak yetişmişti. Elektrik kesintilerine o kadar hazırlıksız yakalandık ki, orada burada patlayan televizyonlar ve jeneratörler minik çocukların canına mal oldu; gencecik insanları hastanelik etti. İşin acı yönü bu kesintilerin, Türkiye'yi tüm dünyaya "Orta Asya'nın Enerji Terminali' olarak lanse etmeye çalıştığımız günlere denk gelmesiydi.

Peki Türkiye bu noktaya nasıl geldi? Soruya doğru cevaplar bulabilmek için ister istemez rakamlardan yararlanmak zorundayız. Önce en klasik rakamsal göstergeye bakalım. Türkiye'de -hızlı nüfus artışının da desteğiyle- kişi başına elektrik enerjisi tüketimi hızla yükseliyor. 1991 yılında kişi başına düşen tüketim 1.061 kilovatsaat düzeyinde iken, bu rakam 1995 yılına gelindiğinde yüzde 40'tan fazla artarak 1.417 kilovatsaata çıkmış. 1998 yılında ortalama tüketim 1.797 kilovatsaat düzeyinde gerçekleşmiş. 2000 yılında ise bu rakamın 1.964 kilovatsaata yükselmesi bekleniyor. Anlayacağınız 2001 yılında kişi başına elektrik tüketimi 2.000 kilovatsaatı aşacak. Buradan çıkan sonuç şu: Türkiye'nin geride kalan 10 yılda enerji talebi ikiye katlanmış. Türkiye'nin yakın gelecekte 70 milyonluk bir nüfusa yaklaşacağı ve insanların yaşam standartlarındaki iyileşme trendinin devam edeceğini kabul edersek, 2010 yılına kadar bu rakamın kişi başına 4.000 kilovatsaata çıkmayacağını kimse garanti edemez.

16 Şubat 2024 Cuma

BRIAN BIRCH'ÜN GALATASARAY'A 54 YIL ÖNCE ÜFLEDİĞI RUH VE BIÇAK AĞZI GİBİ TAKIM SPARTA PRAG'A 91. DAKİKADA GOL ATABİLMENİN SIRRI...

Cahit UYANIK 

1970'li yıllara girilirken..

Galatasaray seneler süren başarısızlık dizisine

Son vermek için 

Futbolun beşiği İngiltere'den bir teknik direktör getirir: Brian Birch.


Birch, takım için birçok şey yapar ama...

Adamın bizim tembel futbolculara...

Dilleri bir karış sarkana kadar koşu yaptırmasına kimse anlam veremez başlangıçta...

Her antrenmandan sonra, bu böyledir.

13 Şubat 2024 Salı

REFORMUN HAZIRLIK AŞAMASINDA SGK'NIN İSMİ, SOSYAL KORUMA KURUMU (SKK) OLARAK DÜŞÜNÜLMÜŞTÜ

SONBAHARDA YİNE EMEKLİLİK KONUŞACAĞIZ

Cahit UYANIK 

Yaşlılık herkesin başında. Kim istemez yaşamının son demini rahat ve huzur içinde geçirmeyi? Ama Türkiye'de böyle bir yaşlılık ne mümkün? Emekli maaşlarının durumu ortada. Çoğu emekli, yaşam standartını korumak için ikinci işte çalışmak zorunda kalıyor. Türkiye, 1990'ların başından bu yana sosyal güvenlikte bir krizden çıkıp diğerine giriyor. 1999 yılındaki büyük depremden hemen sonra yaptığımız sosyal güvenlik reformu hala akıllarda. Ama bu reform da derde deva olmadı. Şimdilerde Türkiye yeni bir sosyal güvenlik reformuna hazırlanıyor. Sosyal güvenlik sisteminde yeni reform arayışını sonbaharda sık sık duyacaksınız. Çünkü bununla ilgili bir çok yasa tasarısı toplumun ve Meclis'in beğenisine sunulacak. 

Tam 35 yıl sonrası yani 2040 yılını gözeterek hazırlanan Sosyal Güvenlik Reformunun yeni aşamasıyla tüm emeklilik kurumlarının tek çatı altında toplanması öngörülüyor. Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve SSK tek kurumsal kimlik altında toplanacak ve ismi Sosyal Koruma Kurumu (SKK) olacak. Reform planına göre mevcut sigortalılar emeklilik yaşı ve prim ödeme gün sayısı açısından, yeni ortaya konulacak emeklilik hak etme koşullarından etkilenmeyecek. Reform, yeni işe girecekleri etkileyecek. 

Ancak yeni sistem ve eski sistemde geçen süreye bağlı olarak emekli aylıklarına yeni düzenlemeler gelecek. 2040 yılına kadar kadınlarda 58 erkeklerde 60 olan emeklilik yaşı değişmeyecek. 2040 yılından itibaren ise hayatta kalma beklentisine bağlı olarak emeklilik yaşı kadınlarda 61, erkeklerde 63'e, daha sonra da kadın ve erkeklerde eşitlenerek 2050'de 65 ve 2075'te ise 68 yaşa yükseltilecek. 

11 Şubat 2024 Pazar

TÜRKİYE'YE 23 MİLYAR DOLARLIK F-16 SATIŞI RESMEN ONAYLANDI

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake, "Kongrenin Türkiye’ye F-16 satışını onaylaması önemli bir adım" dedi. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, sosyal medya hesabından ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake’in, ABD Kongresi’nin Türkiye’nin F-16 satın almasını onaylamasına ilişkin ifadelerini paylaştı. 

Büyükelçi Flake, "Kongrenin bu hafta, Türkiye’nin 40 yeni ve 79 modernize edilmiş F-16 uçağı satın almasını onaylama kararı ileriye doğru atılmış önemli bir adımdır. Türkiye’nin F-16 filosu, NATO’nun gücü açısından hayati önem taşımakta, müttefiklerin gelecekte birlikte çalışabilirliğini teminat altına almaktadır" ifadelerini kullandı.

10 Şubat 2024 Cumartesi

YENİ TÜRK LİRASI VE SIFIRSIZ GÜNLER

Cahit UYANIK 

Yıllar önce bir otomobilin arkasında okuduğum slogan hala aklımda: Para! Seni sevmiyorum ama sinirlerimi yatıştırıyorsun... Doğru, para artık hepimizin hayatında önemli yer tutuyor. İnsanı bazen sinirlendiriyor, bazen sakinleştiriyor. Türkiye ekonomisi, son 20 yıldır giderek parasallaştı. Eskiden Türkiye ekonomisinde paranın yeri sınırlıydı. Çocukluğumuzun en güçlü parası; önünde Atatürk resmi, arkasında Ulus'taki kollarını açmış duran Mehmetçik heykelinin bulunduğu 50 TL'lik banknottu. Sonra enflasyon büyürken paralar gözümüzde ve cebimizde küçülmeye başladı. 

Türkiye ekonomisinin bu kadar parasallaşmasında belki de son 27-28 yıldır devam edegelen enflasyon belasının payı büyük. Hiç hızı düşmeyen fiyat artışları, hayatımızda yavaş yavaş değişmesi gereken şeyleri de hızlandırdı ve yanlış yerlere götürdü. Yaşadığımız bir çok çalkantının arkasında inanın ki enflasyon belası var. Neyse ki enflasyonun hızı düşmeye başladı. Tabii bu düşüşle birlikte akla gelen ilk şey ise Türk Lirasından 6 sıfır atılması oldu. Buna nasıl karar verildi? Türkiye, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkenin de geçmişte başvurduğu bu operasyonu başarabilir mi? Sıfır atılması, gerçekten enflasyonun düşüş trendine fayda sağlar mı? Bu kadar uzun zaman koca koca rakamları telaffuz etmeye alışmış toplum; milyarlar, trilyonlar, katrilyonlardan sonra yeniden binli rakamlara alışabilir mi?

Merkez Bankası verilerine göre Türkiye'de enflasyon nedeniyle paranın satın alma gücü giderek düşünce, 1981 yılından bu yana tedavüle 11 ayrı para sürülmüş. 5 bin TL ile başlayan bu süreç, 2001 sonundaki 20 milyon TL ile son aşamasına ulaşmış. Yani Türkiye 2 yılda bir, yeni bir kupürü tedavüle sürmüş. Bunlar içinde en dayanıklısı 1988'de çıkartılan ve 5,5 yıl en yüksek tutarlı banknot olarak kalan 20 bin TL., en az dayananı ise 5 ay ile 1993'te çıkartılan 500 bin TL. Türkiye'de halen ceplerde dolaşan 20 milyon TL'lik banknotlar, dünyadaki en büyük kupürlü para olma özelliğine sahip. Türkiye'yi 1 milyonluk kupürle Romanya izliyor. 

7 Şubat 2024 Çarşamba

KOBİ'LER UYGUN KOŞULLU DIŞ KREDİLERİ KULLANMAYI ÖĞRENMEYE BAŞLADI

Cahit UYANIK

Türkiye'de küçük ve orta boy işletmeler (KOBİ) kavramı 1990'lı yılların başından bu yana konuşulup tartışılıyor. KOBİ'lerin Türkiye'nin üretimi ve istihdamı üzerinde çok olumlu etkileri var. Türkiye'deki KOBİ'lerin en büyük problemlerinden birisinin ise finansman imkanlarına erişimdeki güçlük olduğu biliniyor. KOBİ'leri desteklemek için Türkiye'de ayrı bir teşvik mekanizması mevcut. KOBİ'ler normal işletmelere göre daha elverişli koşullarda teşvik kredilerinden yararlanabiliyor. Ayrıca devlet, KOBİ'leri desteklemek için birçok uluslararası kuruluş ve yatırım bankasından uygun koşullu krediler alıyor. Bunları Türkiye'deki bazı ticari bankaların yardımı ve aracılığı ile KOBİ'lere kullandırıyor.

Hazine Müsteşarlığı, geçen yıl uluslararası kuruluşlar ve bankalardan sağlanan kredilerin ne oranda kullanıldığı, Türkiye'nin hangi bölgelerinin bu kredilerden daha çok istifade ettiği, kredilerin hangi sektörlerde yoğunlaştığını belirleyen bir 'KOBİ Kredileri İzleme Raporu' yayınlamıştı. Bu rapor 1999-2005 yılları arasındaki dönemi toplu olarak incelemişti. Hazine, geçtiğimiz günlerde ise 2006 yılına ilişkin kredi kullanımlarını özetleyen raporu yayımladı. Bu iki raporun karşılaştırılmasından çıkan sonuç ise şuydu: KOBİ'ler kendilerine Avrupa Yatırım Bankası (AYB), Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD), Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası (AKKB), Japon Uluslararası İşbirliği Bankası (JBIC), Alman Kalkınma Bankası (KfW) gibi kuruluşlardan sağlanan dış kredi imkanlarını giderek daha çok kullanmayı öğreniyorlar.