19 Mart 2020 Perşembe

NÜFUS SAYIMI İÇİN EN SON 22 EKİM 2000 TARİHİNDE EVLERE HAPSEDİLMİŞTİK


EV HAPSİNDEN NASIL KURTULURUZ?

Cahit UYANIK

Tüm Türkiye, dün yine eve hapsoldu. "De facto" bir nüfus sayımı yapıldı. Bu sayım, uygulanacak ekonometrik modellerle 2001-2010 yılları arasındaki nüfus artış tahminlerine temel oluşturması açısından çok önemli. Bir dahaki nüfus sayımı, yasa gereği sonu sıfırla biten 2010 yılında yapılacak. Türkiye'nin yaptığı 14'üncü nüfus sayımı birçok açıdan ülkenin geleceğini yakından ilgilendiriyor.

Nüfus sayımına yöneltilen eleştirileri anlayışla karşılamak gerek. Ancak bu eleştirilerin çoğu duygusal. Batılı ülkelerde nüfus sayımları nüfus anketleri ve benzeri yöntemlerle yapılıyor. İnsanlar evlere kapatılmıyor. Ancak bu ülkelerde kayıt alışkanlığı çok gelişkin. Nüfus hareketleri kolayca izlenebiliyor. Ülke dışına göç ve yurt içi göç yok denecek kadar az. Oysa Türkiye'de kayıt alışkanlığı zayıf. Eğitim düzeyine bağlı olarak, nüfus kaydı yapıldığını bile bilmeyen vatandaşlar var. Askerlik ve vergi gibi vatandaşlık görevlerinden kaçınmak için kendini gizleme alışkanlığı hala kırılamamış. Uzmanların tahminlerine göre Türkiye'de yaklaşık 1 milyon kişinin nüfus kaydı yok. Bu, sırf ücra dağ köyleri için geçerli değil. Kentlerin kıyısındaki gecekondu mahallelerinde de nüfus kağıdı olmayan binlerce çocuk yaşıyor. Nüfus sayımı işte bu insanlara nüfus kağıdı verilmesi açısından da önem taşıyor.


Ev hapsi yaşamadan nüfus sayımı yapmanın koşulları neler? "Haritalara Dayalı Adres Çerçevesi" ve "Nüfus Kayıt Sistemi" oluşturulmadıkça sokağa çıkma yasağından kurtulmak mümkün değil. Yani belediyeler, kendi sınırları içindeki binaları ve buralarda yaşayanları gösteren haritalar ile kayıtları düzenli tuttuğu taktirde ev hapsine gerek kalmayacak. Bir de Türkiye'deki nüfus kayıtlarının doğum yerine göre değil, ikametgah adresine göre tutulması gerekiyor. Bu iki koşul yerine getirilmedikçe 2010 yılında da ev hapsi zorunlu görünüyor.

Bunlar sayıma ilişkin teknik ayrıntılar. Sayımın bir de Türkiye'nin geleceğine ilişkin çok önemli bir fonksiyonu var. Türkiye, birkaç yıl içinde AB ile tam üyelik müzakerelerine girişecek. Bu süreçte Türkiye'nin elindeki en önemli kozlardan birisi genç nüfusu olacak. Türkiye'nin bu önemli kozu çok iyi analiz etmesi gerekiyor. Genç nüfusun ötesinde nüfusun yapısı, istihdam durumu, eğitimi, bölgelere göre dağılımı gibi veriler AB ile pazarlıklarda çok işimize yarayacak. AB'de ülke ekonomilerine verilecek destekler daha çok bölgesel özellikler taşıyor. Sosyal destek ve ekonomik teşviklerde, nüfusun gerçek fotoğrafı önemli rol oynuyor. Öyleyse Türkiye'nin 2000'li yıllara girerken gerçek fotoğrafının çekilmesi büyük önem taşıyor. Kendi kendimizi daha iyi tanıyıp analiz etmek ve dahil olmaya çalıştığımız ekonomik blokta rahat bir koltuğa sahip olabilmek için...
(Bu yazı Finansal Forum gazetesinin 23 Ekim 2000 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder