6 Mart 2018 Salı

KREDİ GARANTİ FONU: BİR ZAMANLAR "KEFİL OLMAK BİLGİ İSTER" SLOGANIYLA ÇALIŞIYORDU



KREDİ GARANTİ SİSTEMİ, KOBİ'LERİN
KREDİ KULLANMASINI KOLAYLAŞTIRABİLİR 


Cahit UYANIK

Türkiye'de son haftaların en gözde tartışma konusu kredi garanti fonu. Çoğu kişinin ilk kez duyduğu kredi garanti fonu sistemi, küresel finans krizi sonrasında banka kredisi kullanmanın zorlaşmasıyla, soruna çözüm olarak ortaya atıldı. Sistem, belli şartları sağlayan KOBİ'lerin kullanacağı kredilere garanti veya bir başka deyişle kefalet (teminat) sağlanmasını içeriyor. 4 haziran 2009'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından resmi olarak açıklanan sisteme göre yıllık cirosu 25 milyon TL'nin altında ve en fazla 250 çalışanı olan, 30 Haziran 2008 tarihinden önceki 2 yıl içinde takibe düşmüş borcu olmayan ve kamuya vadesi geçmiş borcu bulunmayan işletmeler kredi garanti desteğinden yararlanabilecekler. Bu desteğin kapsamına TL veya döviz cinsinden olan, asgari 1 yıl azami 4 yıl vadeli, mevcut kredilerden yenilenen krediler, ilave sağlanacak krediler ile yeni sağlanacak krediler girecek.

Kredi garanti sistemi için ihtiyaç duyulan kaynakla ilgili yasa değişikliği de, bu yazı kaleme alındığında  Meclis'te yasalaşmak üzere idi. Tasarı ile firmalara kredi garantisi sağlamak üzere 1 milyar liraya kadar nakit kaynak aktarılması ve/veya özel tertip Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS)  ihraç edilmesi için izin alınıyor. 

İhraç edilecek özel tertip DİBS için Hazine Müsteşarlığı bütçesine tertip açmaya ve bu tertibe 1 milyar liraya kadar ödenek aktarmaya Maliye Bakanı'nın yetkili olacağı belirtiliyor. Tasarı ile sisteme katılmaları için bankalara bazı özendirici imkanlar da tanınıyor. Bankacılar, sistemin etkin çalışmasına katkı sağlamak için kredi garantisi veren kredi garanti kurumlarında, bankaların sahip oldukları paylar çerçevesinde Bankacılık Kanunu'nun birçok kısıtlamasından istisna ediliyor. 

Bankacılık Kanunu'nun “Genel müdür ve  yardımcıları”, “krediler”, “risk grubu”, “dahil olunan risk grupları ve  mensuplara kredi kullandırma koşulları”, “karşılıklar ve teminatlar”, “kredi  sınırları” ve “ortaklık paylarına ilişkin sınırlamalarla” ilgili hükümleri kredi garanti sistemine verilecek kaynaklar için uygulanmayacak. 

Bunun anlamı ne? Kredi garantisi veren kredi garanti kurumlarında, pay  sahibi olacak bankaların genel müdür veya yardımcıları yer alabilecek. Ortaklık payları, kredi olarak sayılan işlemler arasında yer almayacak. Bankaların sermaye yeterliliği rasyosu hesaplamalarına, kredi garantisi için ayırdıkları kaynaklar için üstlendikleri riskler dahil edilmeyecek. Böylece söz konusu ortaklık payları için bankaların ilave bir maliyet  üstlenmesi önlenmiş olacak.

Başbakan Erdoğan, sağlanacak hazine desteği ile; kredi garanti kurumunca kredinin yüzde 65'ine kefalet sağlanacağını, kredi riskinin yüzde 35'inin ise bankalar tarafından üstlenileceğini açıkladı. Bu çerçevede kredi garanti kurumlarına toplam ilk etapta 1 milyar TL kaynak aktarılacak. Bu kaynak, en az 10 milyar TL'lik krediye kefalet sağlanmasına imkan verecek. Peki bu sistem pratikte nasıl işleyecek? İlk aşama firmanın kredi için bankaya başvurmasıyla başlıyor. Kredi verenler yani bankalar da, gerekli incelemeler ve kredi riski hesaplamalarını yaptıktan sonra, oluşturulacak kredi garanti kurumuna kefalet başvurusu yapacak. Kredi garanti kurumu bu kefalet istemini incelemeye alacak. Bu inceleme, ilgili kanun Meclis'ten çıktıktan sonra yayınlanacak ayrıntılı yönetmeliğe göre yapılacak. Kredi garanti kuruluşu, başvuru sahibi gerekli şartları yerine getirmişse bankaya olumlu görüş bildirecek ve firma için kefalet sağlayacak. Banka da bu kefaleti aldıktan sonra, krediyi o firmaya verecek. Eğer o kredi batarsa, banka kredi garanti kurumuna giderek aldığı kefaleti paraya çevirecek. Böylece bankanın bilançosu bir zarar görmemiş olacak. Eğer alınan kredi zamanında geri ödenip kapatılırsa, o kredinin boşalttığı kadar kefalet bir başka firma için kullanılabilecek. 1 milyar TL'lik kefaletin 10 milyar liralık krediye olanak yaratmasının bu sistem sayesinde mümkün olabileceği düşünülüyor.            

Kefil olmak bilgi ister

Türkiye aslında kredi garanti fonuna çok da yabancı değil. Türkiye'de 1991 yılından bu yana Kredi Garanti Fonu A.Ş çalışmalarını sürdürüyor. "Kefil olmak bilgi ister" sloganı ile çalışan KGF A.Ş, 3 ayrı durumda ortaya çıkarak KOBİ'lere kefalet veriyor. Yeni ve küçük işletmelerin banka kredisine ulaşmasının çok güçlü bir teminatı gerekli kıldığı durumlar, KOBİ'lerin uzun vadeli kredi kullanımlarında bankaca talep edilen yüksek teminatlar ve KOBİ'lerin işlerini büyütürken mevcut kredi limitlerinin artırılmasında bankaca ek teminatlar talep edildiğinde KGF A.Ş destek sağlıyor.

KGF A.Ş kefaletlerinde genç ve kadın girişimciliğin geliştirilmesi temel amaç. Ayrıca yenilikçi yatırımların gerçekleştirilmesi, ileri teknoloji içeren küçük girişimler, ihracatın desteklenmesi, istihdam artışı sağlayacak yatırımlar ve bölgesel kalkınma amaçlı yatırımlar KGF kefaletlerinde öncelikli olarak değerlendiriliyor.  KGF A.Ş'de TOBB yüzde 50.99, KOSGEB yüzde 48.54, TESK ise yüzde 0.43 paya sahip. Ayrıca MEKSA, TOSYÖV ve Halk Bankası'nın sembolik payları bulunuyor. Yani Kredi Garanti Fonu A.Ş, bir kamu kuruluşu denilebilir. İşte hükümetin kuracağı kredi garanti sistemi, KGF A.Ş'nin üzerinden ve/veya oluşturulacak benzer kredi garanti kuruluşları üzerinden kefalet sağlanmasını öngörüyor. Bunun ayrıntılarını Hazine Müsteşarlığı, ilgili yönetmeliği yayınladığında görebileceğiz.

Kredi garantisinin pratikte nasıl işlediğini anlamak için yeniden KGF A.Ş'nin sisteminin ayrıntılarını görmekte fayda var. KGF A.Ş teminatından yararlanabilmek için; sayıları 26 olan anlaşmalı bankalardan veya finans kurumlarından birine (bankalar, yatırım bankaları, katılım bankaları ve leasing firmaları) başvurulması gerekiyor. Oluşturulan dosya o finans kurumunca KGF A.Ş'ye gönderiliyor ve banka tarafından kredi başvurusu uygun bulunduğu takdirde iletilen kefalet talebi yaklaşık 2 hafta içerisinde sonuçlandırılıyor. KGF A.Ş kefaletinden yararlanabilmenin 6 koşulu var. İlk koşul başvuran tarafın KOBİ, esnaf ve sanatkar, tarımsal işletme, çiftçi, kadın ve genç girişimci olması. İkincisi KGF kefaletinin kullanılacağı projenin “karlı”, “gerçekleştirilebilir” ve “yapılabilir” olması. Üçüncü olarak projeyi yürütecek yönetim kadrosunun proje becerisi ve mesleki deneyime sahip olması gerekiyor. Dördüncü şart projenin istihdam artışı sağlaması ve istihdamı koruması. Beşinci şart ise projenin “kabul edilebilir” risklere sahip olması. Son şart ise projenin çevreye karşı duyarlı ve saygılı olması.

Peki hangi tür kredilere kefalet veriliyor? İşletme ihtiyacına dönük her türlü kredi için kefalet veriliyor. Kredi türü konusunda bir sınırlama yok. Bu, uzun vadeli bir yatırım kredisi olabileceği gibi, borçlu cari hesap şeklinde nakdi bir kredi ya da akreditif ve teminat mektubu gibi gayri nakdi bir kredi de olabiliyor. Ayrıntısına girmek gerekirse yeni iş kurma, mevcut tesisin genişletilmesi, ham madde temini, yeni teknoloji kullanımı, yeni işyerine taşınma, nakit sıkıntısını giderme, ihracatın finansmanı, ithalatın finansmanı, teminat mektubu amaçlı krediler, finansal kiralama, KOBİ’lerin kullandığı diğer nakdi ve gayrinakdi krediler kapsama giriyor.

Kredi alınması kesinleştiğinde, riskin paylaşımı ilkesine göre çalışan Kredi Garanti Fonu A.Ş, kredinin en çok yüzde 80’ine kadar kefalet veriyor. Peki bu işin maliyeti ne kadar? Kefalet talebinde bulunan firmaların değerlendirmeye alınabilmesi için, maktu bir inceleme ücreti alınıyor. Talebin uygun bulunması ve kredinin KGF A.Ş’nin kefaleti ile kullanılması durumunda da, kredi vadesi boyunca her yıl peşin olarak, kefalet bakiyesi üzerinden, kefaletin nakdi, gayrinakdi veya diğer özelliğine göre, yıllık yüzde 1 ile yüzde 2 arasında değişen oranlarda komisyon alınıyor. Bir KOBİ için kefalet üst limiti ise 750 bin TL; bu KOBİ’nin doğrudan ya da dolaylı olarak risk grubu oluşturduğu işletmeler için ise kefalet üst limiti 1 milyon TL olarak belirlenmiş. Bu imkandan sistemin devreye girdiği 1994 yılından 2007 sonuna kadar 2 bin 179 firma yararlanmış. Verilen kefalet ise 150 milyon TL'ye yaklaşmış.

KGF AŞ'nin 1991'de kurulduğu ve 1994'te kefalet sağlamaya başladığı düşünüldüğünde sağladığı 150 milyon liralık kefalet, hükümetin yeni kurmaya çalıştığı 1 milyar liralık yeni sistemle kıyaslandığında oldukça küçük kalıyor. Çünkü bu haliyle bile hükümet, bir anda mevcut sistemin 6.5 katı büyüklüğünde bir fonu kefalet amacıyla firmaların kullanımına açacak. KOBİ'lerin mart-2009 itibarıyle bankalardan kullandıkları kredinin büyüklüğü ise 84 milyar TL düzeyinde ki, bu toplam kredilerin yüzde 23'üne karşılık geliyor. Şimdi 1 milyar liralık kefaletle 10 milyar liralık kredi imkanı yaratılması, kredi kullanımlarının bir anda yüzde 15 büyüyebilmesi anlamına geliyor.

Önümüzdeki günlerde ayrıntılarını daha çok öğrenebileceğimiz kredi garanti sisteminin çalışma prensiplerinin de üç aşağı-beş yukarı, halen faaliyetlerini sürdüren KGF A.Ş ile benzeşmesi bekleniyor.
(Bu yazı TSE'nin yayın organı Standard Dergisinin Temmuz-2009 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)  








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder